Haberler

21. Yılında 28 Şubat Mağdurları - "15 Temmuz, 28 Şubat'ın Kardeşidir" - İstanbul

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Avukat Cüneyt Toraman, 15 Temmuz neyse 28 Şubat'ın da o olduğunu belirterek, "15 Temmuz, 28 Şubat'ın kardeşidir.

MURAT PAKSOY - Avukat Cüneyt Toraman, 15 Temmuz neyse 28 Şubat'ın da o olduğunu belirterek, "15 Temmuz, 28 Şubat'ın kardeşidir. Türkiye'yi 28 Şubat ayarlarına döndürme operasyonudur." dedi.

28 Şubat sürecindeki hak ihlallerini yakından takip eden ve MAZLUMDER'in de kurucuları arasında yer alan Avukat Cüneyt Toraman, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 28 Şubat sürecinin komünizmin çöktüğü 1989'da başlayan bir dönem olduğunu anlatarak, Türkiye'deki 28 Şubat darbesinin taşlarının bu tarihten itibaren döşenmeye başladığını söyledi.

Dönemin MİT Müsteşarı Teoman Koman'ın Aralık 1989'da Başbakanlığa gönderdiği yazıda, Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun'a karşı cinayet işleneceği istihbaratının alındığını dile getiren Toraman, bildirilen bu isimlerinin tamamının öldürülmesinin farklı bir konseptin ortaya çıkarılmaya çalışıdığını gösterdiğini anlattı.

Toraman, 1980 darbesi nasıl bir proje ise 28 Şubat darbesinin de aynı proje olduğunu belirterek, 1980 darbesinde sağ, sol çatışması olduğunu, 28 Şubat'ın da laik-antilaik çatışması oluşturmaya yönelik bir proje olduğuna dikkati çekti.

Bu 28 Şubat darbesinin sadece Türkiye'ye yapıldığını ve Türkiye'ye özgü bir darbe olduğunun sanıldığına vurgu yapan Toraman, "28 Şubat darbesi, küresel bir darbedir. Amerika'nın bütün dünyaya uyguladığı politikasının bir sonucudur. 28 Şubat ise sadece Türkiye cephesindeki bir darbedir. Dünyanın farklı ülkelerinde şu an 28 Şubat devam ediyor. Yemen'de, Mısır'da, Suriye'de, Irak'ta 28 Şubat devam ediyor." diye konuştu.

"Hukuk cinayetlerine tanık olduk"

Cüneyt Toraman, bu dönemde Türkiye'deki hukuk cinayetine tanık olduklarını belirterek, "O duruşma salonlarında, soruşturmalar sırasında hukuk cinayetlerini gördük." dedi.

Türkiye'de 28 Şubat dönemindeki yargılamaların tam tersini uyguladıklarında, ülkede adil bir yargılamaya ulaşılabileceğine dikkati çeken Toraman, o dönemde bir esnafın, dükkanının camına sadece "5+3" yazdığı için yargılandığını söyledi.

Cuma namazından sonra insanların yapılan uygulamaları protesto ettiğini aktaran Toraman, şunları kaydetti:

"Helikopterler üzerimizden alçak uçuş yaptı. Güneydoğu'da PKK'ya karşı helikopter göndermiyorsunuz ama Beyazıt Meydanı'ndaki masum insanların üzerinden helikopter gezdiriyorsunuz. Biz avukatlar olarak tutuklanan insanları o süreç içinde savunduk. Ne zaman gözaltına alındıklarını anlayabilmek için hangi hafta gözaltına alınmışlarsa numara verilip ona göre savunma geliştirmeye çalıştık."

Cüneyt Toraman, en son 13. hafta tutuklamaların olduğunu dile getirerek, toplantı, gösteri yürüyüşü bir hak iken cuma namazından sonra çıkan insanların 13 hafta boyunca tutuklandığını söyledi.

"Düğün günü cinayet işlemekle suçlandı"

"Umut Davası"nda bir sanığın bir ay önce kaçırılıp gözaltına alındığını belirten Toraman, şöyle devam etti:

"Bir iş hanının inşaatına götürüyorlar, harcın üzerinden yürütüyorlar, diyorlar ki 'Seni buraya gömeriz, üstünden 7 kat bina çıkılacak ve hiç kimsenin ruhu duymayacak. ya bizim dediklerimizi yapacaksın veya seni öldüreceğiz.' sanık da 'İlk defa korktum, öldüreceklerinden kesin emin oldum ve tamam ne isterseniz imzalayacağım.' diyor. Polisler de 'Hayır mesele imza atmak değil. Oynayacaksın, medya gelecek oraya sen de öğrendiklerini söyleyeceksin.' deyip defalarca prova yaptırıyorlar, bir tiyatro oyuncusu gibi eğitiyorlar, ondan sonra medya ordusu çağrılıp Uğur Mumcu'nun evinin önünde tatbikat yaptırıyorlar."

Cüneyt Toraman, bu davanın sanıklarından Abdülhamit Çelik'in eşi basın toplantısı düzenleyerek, "Mumcu cinayetinin işlendiği gün evlendik." deyip düğün davetiyesini gösterdiğini anlatarak, bunun ardından davetiyeyi basan matbaacının da gözaltına alındığını söyledi.

Çelik'in eşinin ertesi gün yaptığı açıklamada düğünün video kaydını da gösterdiğini dile getiren Toraman, "Bu olay üzerine herhangi bir Avrupa ülkesinde polis şeflerini bir kenara bırakın Adalet Bakanı istifa ederdi. O kadar yüzsüz ki bunlar soruşturmayı devam ettirdiler ve yeniden Ankara'dan başka bir grubu yakalayıp 'Cinayeti bunlar işlemiş.' deyip birbirlerini hiç tanımayan insanları bir araya getirerek mahkumiyet kararı verdiler." değerlendirmesinde bulundu.

"28 Şubat'ta yargı süreci işlemiyordu"

Toraman, o davada yaptıkları savunmayla tüm iddiaları çürüttüklerini anlatarak, "O süreçte vicdanına göre, hukuka göre, kitaba göre karar verenleri meslekten attılar, sürdüler. Otobüslerle Yargıtay'a götürdüler, ayakta alkışlattılar askerleri... Böyle bir yargıdan bahsediyoruz." diye konuştu.

28 Şubat sürecinde yargı sisteminin işlemediğini vurgulayan Toraman, bunun 2002 seçimlerinden sonra etkisini sürdürdüğünü söyledi.

Cüneyt Toraman, bu süreç içinde olanlara "askeri vesayet" dediklerini ama vatandaş, hukukçu olarak bunların kimlerden oluştuğunu bilmelerinin mümkün olmadığını dile getirerek, "17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe teşebbüslerinden sonra FETÖ'nün en etkili elemanlarının 28 Şubat darbe sürecinde de onlarla birlikte çalıştığını gördük. Polis şeflerinden birisi mahkemedeki ifadesinde, 'Milli Güvenlik Akademisi'nde Türkiye'de dini motifli örgütlerle ilgili dersleri ben verdim.' diyor." dedi.

O dönem 18 irticai terör örgütü isminin yayımlandığını dile getiren Toraman, bunların Türkiye'nin farklı yerlerinde halkın sevdiği, rağbet ettiği İslami cemaat ve gruplardan oluştuğunu söyledi.

"Türkiye 2002'de yeni bir döneme girdi"

Avukat Cüneyt Toraman, bunların liste halinde şeytanlaştırmak istendiğini anlatarak, buradaki amacın, halkı korkutup onları bu çevrelerden uzak tutmak olduğunu kaydetti.

FETÖ elebaşı Fetullah Gülen hakkında en ağır yazının 1992 yılında "Tevhid" dergisinde yazıldığını ifade eden Toraman, "Bu adam (Gülen) deveden daha kindar bir adam. O kadar kindar bir adam ki 2010'da Selam Tevhid soruşturmasını tekrar başlatıyor. Selam Tevhid soruşturmasında hiçbir şey yoktu. Şu an bu kumpastan dolayı insanlar yargılanıyor ve bunlar, masa başında oturup terör örgütü varmış gibi sahte tutanak düzenlemişler." diye konuştu.

Toraman, küresel 28 Şubat'ın hala birçok ülkede devam ettiğine dikkati çekerek, "2002'de Türkiye yeni bir döneme girdi ve ülke küresel 28 Şubat'ın rayından çıktı. Aslında Türkiye bir vaha, uyanık olmamız lazım. Şu anki hükümete yönelik saldırıların hepsinin temelinde 'Siz tekrar bu küresel 28 Şubat'ın raylarına geri dönün' anlayışı var." dedi.

Bu süreçte kimin başına bir şey gelmişse avukat olarak sahip çıkmaya çalıştığını aktaran Toraman, ülke genelinde yaklaşık 200 avukatla Türkiye'nin değişik yerlerinde bu insanlara sahip çıkmaya çalıştıklarını söyledi.

"28 Şubat'ta yaşananları bu millet asla unutmamalı"

28 Şubat'ın, freni patlamış tır gibi devam edip bütün hak ve özgürlüklerin üzerinden geçerek çiğnediğini vurgulayan Toraman, "28 Şubat'ta yaşananları bu millet asla unutmamalı, eğer unutursa bakın 15 Temmuz bunun bir ürünü, Türkiye'yi tekrar bir daha oraya getirmenin bir ürünü." dedi.

Toraman, FETÖ'nün 28 Şubatçılarla birlikte hareket ettiğine vurgu yaparak, "Çevik Bir'e mektup göndererek 'İsterseniz okulları size devredelim.' dedi. 28 Şubat darbe sürecinde Refah-Yol Hükümeti düşürülürken 'Çekil git' diyen de Fetullah Gülen. Fetullah Gülen, bu memleketteki Kur'an'a, Allah'a ve Peygambere inanan insanların düşmanı." diye konuştu.

"Zulüm 1990'da başladı"

Toraman, 1990 yılının Ocak ayından itibaren gelişen süreçle zulümlerin başladığını anlatarak, "Refah-Yol Hükümeti'nin düşürülmesi ve devam eden süreçle başörtüsü yasağıyla kelimenin tam anlamıyla cadı avı başladı." dedi.

Bu zulümlere karşı insanların örgütlenmesi gerektiğini aktaran Toraman, böyle bir dönemde MAZLUMDER'i kurduklarını söyledi.

Avukat Toraman, kardeş derneklerle birlikte Türkiye'nin her tarafında zulme uğrayan insanlara el uzatmaya çalıştıklarını anlatarak, şöyle konuştu:

"İmkanlar kısıtlı ve çok devasa bir güçle uğraşıyorduk. Samimi olmak gerekirse biz o süreçte hakimlerle savcılarla kötü niyetli hakimlerle uğraştığımızı düşünüyorduk ama öyle değilmiş. Onun arkasında koskoca bir süper güç, Amerika varmış. Biz, Amerika ile mücadele ediyormuşuz."

"Yapılan zulme sandıkta cevap verildi"

Türkiye'de yapılan bu zulmün yüzde 1'i Arap ülkelerinde yapılsa oralarda kesinlikle buna silahlı mücadele ile karşılık verileceğini anlatan Toraman, "Tükiye'de bu zulme karşı Müslümanlar silahlı mücadele yapmadı. Örgütsel olmayan münferit birkaç olayla ilgili yargı zaten kararını verdi ama herhangi bir silahlı terör örgütü olmadı." ifadesini kullandı.

Avukat Toraman, bu nedenle 2000 yılında masa başında "Malatyalılar Grubu" ile "Selam", "Tevhid" gibi dergi çalışanlarının terör örgütü üyesi gibi gösterilmeye çalışıldığını aktardı.

Halkın yapılan zulümlere 2002'de sandıkla cevap verdiğini vurgulayan Toraman, "Ondan sonra da bu devletin yargı mekanizması çalıştıktan sonra bunlar hakkında soruşturmalar başlatılmış ve şu anda da yargılanıyorlar." dedi.

Avukat Toraman, FETÖ ile 28 Şubat iş birliğini de bu davalar ilerledikçe anladıklarını dile getirerek, şunları kaydetti:

"15 Temmuz neyse 28 Şubat da odur. 15 Temmuz, 28 Şubat'ın kardeşidir. 28 Şubat ayarlarına döndürme operasyonudur ama biz hep söyledik, 28 şubat artık son darbe dedik. Bunu hep söyleyeceğiz. Artık bu topraklarda bu halk, operasyonlara, ameliyatlara izin vermeyecek."

Ankara'da görülen 28 Şubat davasına da değinen Toraman, davada mütalaa verildiğini ve yakın zamanda kararın açıklanmasını beklediklerini söyledi.

Toraman, bu davada sadece Batı Çalışma Grubu'nun yargılandığını anlatarak, "28 Şubat davası denildiğinde sanki 28 Şubat'ın bütün unsurları yargılanıyormuş algısı var. Bu davada sadece Batı Çalışma Grubu var. Bu da 28 Şubat'ın kalbi, bütün operasyon merkezi, harekatın yürütüldüğü merkez. Genelkurmay içinde gerçekleşmiş bir yapı." dedi.

Bunun dışında 28 Şubat'ın medya ve iş dünyası ayağının da olduğunu belirten Toraman, bunlarla ilgili de mutlaka bir soruşturma yürütüleceğine ve ilgililerin mahkemenin önüne çıkarılacağına inandığını söyledi.

Avukat Cüneyt Toraman, darbelerle yüzleşilmemesi, darbelerden hesap sorulmaması halinde başka darbelerin gelebileceğine dikkati çekerek, 15 Temmuz darbe girişimine katılan rütbelilerin büyük kısmının 28 Şubat darbesine destek verdiğini anlattı.

21. Yılında 28 Şubat Mağdurları -
Kaynak: AA / Güncel
400 bin kişinin GSS prim borçları için af geliyor

Af geliyor! 400 bin kişinin tüm borçları silinecek

İngiltere'den tarihi rest: Bu gece Rusya ile savaşmamız istenirse savaşırız

İngiltere'den Rusya'ya tarihi rest: Bu gece sizinle savaşırız

4 ülke Netanyahu için çıkarılan tutuklama emrini uygulayacağını duyurdu

4 ülke tutuklama emrini uygulayacağını resmen duyurdu

Astsubay-imam ilişkisi davasında karar: 4 kişiye 13 yıl hapis cezası

Astsubay ile imamın cinsel ilişki davasında karar

title