2. Uluslararası Stk Fuarı
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, "Kudüs ile ilgili olan konularda katiyen karamsar olmamak lazım. 40'ların, 50'lerin öncesine baktığımızda bugün hayal edemeyeceğimiz bir dünya vardı.
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı İdris Güllüce, "Kudüs ile ilgili olan konularda katiyen karamsar olmamak lazım. 40'ların, 50'lerin öncesine baktığımızda bugün hayal edemeyeceğimiz bir dünya vardı." dedi.
İslam Dünyası STK'ları Birliği (İDSB), Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı'nın (TGTV) iş birliği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin desteğiyle Yenikapı Gösteri Merkezi'nde düzenlenen 2. Uluslararası STK Fuarı'nın açılışında konuşan Güllüce, Müslümanların kendilerini tartması gerektiğini belirterek, "Biz 'Bu zalim medeniyette, bu insafsız, medeniyetsiz dünyayla, o mazlum dünya insanlarıyla nasıl birlikte olacağız ve bu zalim medeniyete karşı nasıl mücadele edeceğiz?, Bu halimizle olabilir mi?' diye sormamız lazım." ifadelerini kullandı.
Güllüce, Batı'nın İslam dünyasının endüstriyel, bilimsel, ekonomik eksikliğine rağmen endişelendiğini dile getirerek, "Nedir, ne yapacağız bu artan Müslümanlara karşı?' dediler. Buna rağmen Müslüman sayısı artmaya başlayınca da laboratuvarlarda dinler üretmeye başladılar. Şu anda yeni laboratuvar dinleriyle muhatap olduğumuz bir dünyada yaşıyoruz." diye konuştu.
Dünyanın İslam'ın sevgisine, merhametine, insanlığına ihtiyaç duyduğunu, bu nedenle İslam ülkelerinin her alanda bir araya gelmek zorunda olduğunu, iş birliklerini artırması gerektiğini vurgulayan Güllüce, şöyle devam etti:
"Ar-Ge alanında 10-20 ülke araştırma yapıyor. Halbuki bu konuda bir iş birliği olsa giderler çok daha azalır ve zamanla yarışırız. Biz 300 yılı ıskalamışız. Öyle koşmalıyız ki o mesafeyi bir kaç yılda kapatabilelim. Onun için de organizasyonlara, her alanda iş birliklerine ihtiyaç var. 17. asırdan sonra kolonizatörler tüm Müslüman ülkeleri işgal etmişlerdi. Bağımsız ülke sayısı bir elin parmakları kadardı 1950 öncesine kadar. Hatta o boyuta geldi ki Osmanlı'yı çökerttikleri zaman düşman askerleri Ankara önlerine geldiği zaman Batı basınında 'Şark meselesini çözdük, İslam dünyasının omurgasını kırdık' diye manşetler atıyorlardı. 11 milyon nüfusumuz vardı, 7 milyonu kadın, 2 milyonu sakat, yaşlı ve özürlüydü. Ama o azim, o irade, kadınlarımızın omzunda tarlalarımızı sürerek bugünkü Türkiye'yi oluşturduk. Onların ellerini, ayaklarını öperiz. Ümitvar olmak lazım.
Bugün dev gibi bir Cezayir var. Pakistan 1940 öncesi var mıydı? Bugün dev gibi bir Pakistan, Bangladeş, Malezya, dev gibi Endonezya var. O yüzden Kudüs ile ilgili olan konularda katiyen karamsar olmamak lazım. 40'ların, 50'lerin öncesine baktığımızda bugün hayal edemeyeceğimiz bir dünya vardı. Bağımsız bir Kazakistan'ı, Azerbaycan'ı düşünebilir miydik? Bugün bizim 'Dünya 5'ten büyüktür' diyen bir liderimiz var mı? Var. Bunu diyecek bir hale geldik mi? Yarın bunları defetmeyi de becererek inşallah gücümüz mutlaka olacak."
"Bu karar asla kabul edilemez, hepimiz için yok hükmünde"
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanvekili AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Benli de bu dönemde birlik ve beraberliğe ihtiyaç olduğunu belirtti.
Benli, yüreklerde kocaman bir hançerin saplı durduğunu dile getirerek, "İlk kıblemiz, 3 semavi dinin merkezi Kudüs işgal altında. Bu sadece İslam dünyasının kabul ettiği bir gerçek değil, uluslararası hukuk Kudüs'ün işgal altında olduğunu kabul ediyor." dedi.
ABD'nin aldığı kararın BM kararlarına, daha da ötesi insanlığın ortak vicdanına aykırı olduğunu aktaran Benli, şöyle devam etti:
"Bu karar asla kabul edilemez, hepimiz için yok hükmünde. Sadece İslam dünyası için Türkiye için değil, bütün dünyadaki vicdan sahibi herkes için yok hükmünde. Bunu ne İsrail, ne Amerika, ne de bir başkası veremez. Sadece Kudüs ile ilgili kararı verecek olan Filistinlilerdir, bize düşen de onlara destek olmak. Bize düşen, kendi aramızdaki ihtilafları bir kenara bırakıp, bir araya gelmek, ciddi anlamda ses yükseltmek. Bunu Türkiye daha önce başardı, Türkiye 80 milyon, vatan söz konusu olduğunda farklılıklarını bir kenara bırakıp da tek yürek olarak darbecilere karşı çıktığını bir gecede ispatladı. Bugün Müslümanların da yaptığı şey bu aslında. Biz zillet içinde yaşamamak için, başımız dik olarak yaşamaya devam etmek için bir olmak zorundayız. Beraber olmak zorundayız. Aydınlık ancak bir arada olmamızla mümkün."