2. Dünya Müslüman Sağlık Toplulukları Kongresi
Dünya İslam Sağlık Birliği tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Dünya Müslüman Sağlık Toplulukları Kongresi'nin açılışı İstanbul Hilton Bomonti Otel'de gerçekleşti.
Dünyanın 70 ülkesinden 400'den fazla Müslüman'ın kurduğu sağlıkla ilgili sivil toplum kuruluşunu bir araya getiren kongre, "Dünya İslam Sağlık Birliği"ni güçlendirmeyi hedefliyor.
Kongreye teşrif eden Sağlık Bakan Yardımcısı Ahmet Baha Öğütken, Mısır'da camide gerçekleşen terör saldırısında vefat edenlere rahmet dileyerek sözlerine başladı. Öğütken, Müslüman coğrafyasının yaşadığı sıkıntıların Batı'nın uzun yıllar oynadığı oyunun sonucu olduğunu dile getirerek, "En son 15 Temmuz'da bir oyun daha oynamak istediler ama bu millet izin vermedi" dedi.
Peygamberimizin hadislerde bahsettiğini, Batı'nın şu an yeni gibi önümüze sunduğunu vurgulayan Öğütken, "Batı aslında 1.Dünya Savaşı'na kadar Osmanlı'dan ders alıyordu. Bu savaş sonrası sergiledikleri oyunlarla belgeleri yok ettiler, tıp bilim adamları öldürüldü ve geriye gidiş süreci başladı. Şu an bakanlık olarak ülke dışında 6 tane hastane yapmış bulunuyoruz. Burada, 70 ülkeden 400'ü aşkın STK temsilcisiyle sorunlara dur demek için buradayız. Bu rakamlar dünyadaki ağırlığımızı ortaya koyuyor. 'Bir olmak' amacıyla burada bulunan ve toplantıyı düzenleyen herkese teşekkür ediyorum" diye konuştu.
-Dünya İslam Sağlık Birliği Genel Sekreteri Dr. Kasım Sezen : "Batı vicdanını yitirdi"
Kongrenin açılış konuşmasını yapan WIHU ve Sağlık-Der Genel Başkanı Dr. Kasım Sezen, Batı'nın İslam coğrafyasında yaşanan acılara tepkisiz kaldığını, Arakan'da, Suriye'de, Irak'ta yüzlerce insanın ölmesini, evsiz ve aç kalmasını umursamadığını kaydetti. Sağlık alanında Batı'nın vicdanını yitirdiğini belirten Sezen, tüm Müslümanları mazlumlara, mağdurlara yardım etmeye davet etti.
Batı'nın derdinin petrol ve maddi çıkarları olduğunu, güvenlik adı altında tüm dünya milletlerini esaretleri altına almak istediklerini vurgulayan Sezen, şunları söyledi:
"Bugün, batı vicdanını yitirdi ve maddi menfaatlerinden başka bir şey düşünmez duruma geldi. Birleşmiş Milletler teşkilatında bir tiyatro oynanıyor. Teşkilat, mazlum milletleri oyalayan, veto sahibi ülkelerin elinde oyuncak oldu. Dünya Sağlık Örgütü, iyi adamı oynayan aktör rolünde olmasına rağmen, Myanmar'da, Suriye'de, Irak'ta yok! Müslüman STK'ların Arakan'a, Halep'e, Moro'ya, Kenya'daki kamplara girişini engellemekte var. Birleşmiş Milletler, Myanmar'a bir kınama kararı bile çıkaramadı. İsrail 70 yıldır Filistinlilere zulmediyor. Birleşmiş Milletler bu konuda sessiz kalıyor. Birleşmiş Miletler, göçmenlerin boğulduğu Akdeniz sularında, Filistin kamplarında, Kenya'daki, Mozambik'deki, Bangladeş'teki kamplarda var mı? Varsa da misyonerlik faaliyetlerinde mi var? Bosna'da, Srebrenitsa'da Müslümanların katledilmesine müsaade için mi var?"
- "İslam Dünyasının iyi yetişmiş doktorlarını, gelişmiş hastanelerini görmezden geliyorlar"
Türkiye'nin, nüfusunun yüzde 100'üne sağlık güvencesi sağlayan ender ülkelerden birisi olduğunu, donanımlı şehir hastanelerini kurduğunu belirten Sezen, şöyle devam etti:
"Bugün Batı, büyüme rakamlarımızı, genç nüfusumuzu, halkımıza ve bütün mazlumlara, göçmenlere sunduğumuz imkanları kıskanıyor. İslam dünyasının iyi yetişmiş doktorlarını, gelişmiş hastanelerini görmezden geliyor. Kilise, Afrika ve Asya'daki sağlık sorunlarını, misyonerlik faaliyetleri yapmak için kullanıyor. Çok iyi bilmeliyiz ki; Müslüman'ın Müslüman'dan başka dostu yoktur. Bizleri burada 70 ülkeden 200'e yakın STK temsilcisiyle buluşturan Rabbim'e hamdü senalar ediyorum."
Sezen, Recep Tayyip Erdoğan'ın, 4 ay önce Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nda ''Veto hakkı kalksın, Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın Merkezi İstanbul olsun'' diye haykırdığını hatırlatarak, "Ben de buradan haykırıyorum. Ey, Müslüman kardeşlerim! Birlik olalım, bu Siyonist tiyatrosuna, Dünya Sağlık Örgütü'nün oyunlarına bir dur diyelim. Suriye'deki savaş, Myanmar'daki dram, Mısır'daki zulüm bu güçle son bulacak" dedi.
İslam coğrafyasındaki sağlıkçıların yeterli bilgi birikimine sahip olduğuna dikkati çeken Katip Çelebi Üniveristesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Tokaç, ''Okumakla yükümlü bir toplumuz ama Anglo Sakson tıbbına mahkum olmuş durumdayız. Oysa biz birlikte çok şey üretebiliriz. Biz bu konuda çok istekliyiz, önemli olan birlik ruhu" dedi.
İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Dr. Orhan Koç da, bu toplantının çıktılarının kendileri için rehber olacağını belirterek, "Bilgi birikimlerini toplayıp değerlendireceğiz" diye konuştu.
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, Müslüman deyince acı afet üzüntü gözyaşının akla geldiğini ifade etti. Batının kendini merkeze koyduğunu, diğerlerini Orta Doğu, Uzak Doğu olarak nitelediğini vurgulayan Erdöl, şunları söyledi:
"Neden Orta Doğu? Neden Uzak Doğu? Birlik olmalıyız. İlk önce bu paradigmayı sorgulamalıyız. Biz, sağlık alanında İslam coğrafyasının gelişmesi için üzerimize düşen her görevi yerine getirmeye hazırız.''
Toplantıda ayrıca, 70 ülkeden 400'e yakın STK adına gelen tıp adamlarını temsilen her kıtadan bir kişi dileklerini ifade etti.