2. Abdulhamid'in 5. Kuşak Torunu Osmanoğlu Açıklaması
Sultan 2. Abdulhamid Han'ın 5. kuşak torunu Nilhan Osmanoğlu, "Hanemizde de konuşuyorduk, 'Allah korusun herhangi bir sıkıntı, bir savaş yaşasak acaba Çanakkale'de verdiğimiz refleksi verebilecek miyiz?
Sultan 2. Abdulhamid Han'ın 5. kuşak torunu Nilhan Osmanoğlu, "Hanemizde de konuşuyorduk, 'Allah korusun herhangi bir sıkıntı, bir savaş yaşasak acaba Çanakkale'de verdiğimiz refleksi verebilecek miyiz?' diye. Maalesef aldığımız sonuçlar pek olumlu yönde değildi çünkü gençliğimizin halini görüyorduk ama 15 Temmuz'da gerçekten herkesi şaşırtan bir reaksiyon gösterdik Türk milleti olarak." dedi.
Osmanoğlu, Ortahisar Belediyesince Osmanlı Haftası etkinlikleri kapsamında Hamamizade İhsan Bey Kültür Merkezinde düzenlenen, "Torununun Dilinden Kösem Sultan" başlıklı söyleşide yaptığı konuşmada, Osmanlı'nın kuruluşunun sene-i devriyesinde ecdadın emanet ettiği değerli topraklar arasındaki Trabzon'da bulunmaktan heyecanlı ve mutlu olduğunu söyledi.
Osmanlı'yı sevmeyen, istemeyenlerin tek derdinin hilafet olduğunu belirten Osmanoğlu, "Osmanlı 72 milleti, bir çok dini ve ırkı çatısı altında toplamış büyük bir medeniyettir. Tabiri caizse işi şeytanla olanların derdi, sadece büyük anlamda İslamı yok etmektir. O yüzden Osmanlı'nın hilafet bayrağını taşıyor olması, onlar için savaş gayesi aslına bakarsanız. Şu anda da 'düşmanımız değişti.' diyemeyiz." ifadelerini kullandı.
Osmanoğlu, tarihin, ibret almasını bilenler için koskoca bir abide, ibret almasını bilmeyenler için ise sadece bir mezar taşı olduğunu vurgulayarak, geçmişin, bugüne ışık tutabilecek çok sayıda yaşanmışlık barındırdığını ifade etti.
Topluma bu zamana kadar yapılan en büyük kötülüklerden birinin geçmişe küstürmek, yok saymak olduğuna dikkati çeken Osmanoğlu, şöyle devam etti:
"Birçok eksiklerimiz var elbette ama şimdi yavaş yavaş bir şeyler öğrenmeye çalışıyoruz. Ben bunu 15 Temmuz'da çok iyi gördüm. Hanemizde de konuşuyorduk, 'Allah korusun herhangi bir sıkıntı, bir savaş yaşasak acaba Çanakkale'de verdiğimiz refleksi verebilecek miyiz?' diye. Maalesef aldığımız sonuçlar pek olumlu yönde değildi çünkü gençliğimizin halini görüyorduk ama 15 Temmuz'da gerçekten herkesi şaşırtan bir reaksiyon gösterdik Türk milleti olarak.
(Çanakkale) Bu ruhu kaybetmediğimizi gördük ve şunu da gördük ki aslında onların tüm dertleri, savaşları, sizlere kaybettiremedikleri bu ruhla ilgili. İstediğiniz kadar üstünü asfaltlayın, yok görmeye çalışın, bunun hiçbir zaman üstünü örtemeyeceksiniz. Tabiri caiz ise o pislik sizin üstünüzden akıp gidecek, köklere hiç inmeyecek. Bunun delili zaten 15 Temmuz. Gençlerimiz 15 Temmuz sınavını çok iyi verdiler."
Osmanoğlu, "Torununun Dilinden Kösem Sultan" adlı kitabı bulunduğunu anımsatarak, " Kösem Sultan'ı ben bir hanım olarak düşünmüyorum. Devlet idaresini uzun süre elinde tutmuş birini anne, hanım olarak düşünmek yanlış olur çünkü devlet bir cinsiyet gerektirmez. Kösem Sultan'ın devleti ayakta tutabilecek ciddi adımları vardı ve ben bunları anlatmak istedim." diye konuştu.
Gençlere doğru bilgi aktarmak istediğini dile getiren Osmanoğlu, şu değerlendirmede bulundu:
"Maalesef diziler yüzünden çok yanlış bilgiler öğreniyorlar. Örneğin, 'şehzade katli' diyorlar ama ben aslında 'şehzadelerin feda edilmesi' diyorum bu olaya. Devlet-i ebed müddet anlayışı için başka insanlar ölmesin diye kendi kanından, canından birinin hayatına son vermek elbette ki kolay değil. Bunu bir anne, kadın güdüsüyle düşünemezsiniz. Bunu sadece devlet beyniyle düşünebilirsiniz ve Kösem Sultan'ın verdiği tepki ve reaksiyonlar da tamamen bu yöndedir. Kösem Sultan çok doğru adımlar atmıştır bu dönemi geçirmek adına."
"Benim ecdadım, burada hanımları oynatmayacak kadar şereflidir"
Nilhan Osmanoğlu, Osmanlı'ya, Osmanlı kadınına hep bir Batı algısıyla bakıldığına işaret ederek, "Dolayısıyla hareme hep bir Batı görüşüyle baktık. Çok üzücü, tablolarda üzüm yiyen padişahlar, haremde dans eden hanımlar... Dolmabahçe Sarayı'nda Hünkar Sofası denilen yere girildiğinde içerinin Bakara Suresi ayetleriyle dolu olduğunu görürsünüz. Benim ecdadım, burada hanımları oynatmayacak kadar şereflidir." dedi.
Avrupa krallarının saraylarına kendi eşlerinin büstlerini yaptırdığı dönemden bahsettiğine dikkati çeken Osmanoğlu, "Bunlar Osmanlı'ya nasıl bakmışlar? Tabii ki göremedikleri, bilemedikleri gizemin içine kendi görüşleriyle bakmışlar. O yüzden haremi kimse anlatamaz, ben de bu kitapta haremi anlatmadım. Haremi anlatmanın imkanı yoktur çünkü haram olandır." dedi.
Osmanoğlu, arşiv belgelerinden haremin kaideleri olduğunun anlaşıldığına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Hürrem Sultan'ın da resmini çizen ressamın bir resmi daha var ve bunda haremdeki hanımları namaz kılarken ellerini şu şekilde (erkeklerin tekbir getiriş şekline işaret ederek) gösterir yani bu da aslında haremi hiç görmediğinin bir belgesidir. Bu yüzden bunlara inanmamak lazım. Bu algıyı yok etmek, oryantalist kafaları biraz temizlemek için savaşımız. (Dizilerde harem) Edepsizce gösteriliyor, bizim tarafımızdan da izleniyor ve benimseniyor olması çok acı. Aslında diziler biraz da gerçeği açıp öğrenmemize vesile oldu. 'Her şerde bir hayır vardır.' diyoruz ya dizilerin de tek hayır noktası bu olsa gerek."
Eğitim konusunda yapılabilecekleri de katılımcılarla paylaşan Osmanoğlu, "Osmanlıca öğrenme yolu çıktı, nasıl bir algı yarattılarsa insanlar Osmanlıca öğrenmeyi bile 'şeriat geliyor.' diye algıladılar. Senin geçmişini öğrenmende ne sıkıntı olabilir ki, niye geçmişinle bağ kurmaktan korkuyorsun? İnsanların geçmişiyle bağlarını sağlam kurabilmeleri için Osmanlıcayı, eski Türkçeyi kesinlikle öğrenmeleri gerekiyor. Arşivlerin araştırmacılara ücretsiz açılması gerekiyor." diye konuştu.
Söyleşinin ardından Vali Yücel Yavuz'un eşi Şengül Yavuz, Osmanoğlu'na, Ortahisar Kaymakamı Numan Hatipoğlu ise söyleşinin moderatörü tarihçi Şafak Tunç'a plaket verdi.
Ortahisar Belediye Başkan Vekili Selahattin Çebi ve AK Parti Trabzon İl Başkanı Haydar Revi ile davetlilerin katıldığı söyleşi, Osmanoğlu'nun vatandaşlarla fotoğraf çektirmesinin ardından sona erdi.