150 Yıllık Aşkın Hikayesi
Çerkes Aşkı ve vatan hasreti bu kitapta buluştu
Gazeteci, yazar, akademisyen Dr. Halit Kakınç, Çerkeslerin acı ve sıkıntılarla dolu vatan hasretini ve Elbruz ile Blena'nın aşkını, tarih ve metafiziğin iç içe geçtiği "Çerkes Aşkı/Adıge Şuleğu" adlı yeni kitabıyla okuyucularına merhaba dedi.
Gazeteci, yazar, akademisyen Dr. Halit Kakınç'ın, Çerkeslerin 150 yıllık yakın geçmişini mercek altına aldığı yeni kitabı 'Çerkes Aşkı' Lacivert Restaurant'da düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı.
Çerkes yemekleri ve müzikleri eşliğinde düzenlenen davette, İTÜ Kafkas Halk Dans Ekibi'nin Çerkes folklorundan verdiği örnekler beğeni toplarken, Astrolog yazar Ata Nirun, Çerkes araştırmacı yazar Cevdet Yıldız, Destek Yayınları'nın sahibi Yelda Cumalıoğlu ve çok sayıda Çerkes dostu da yazar Kakınç'ı yalnız bırakmadı.
19'ncu yüzyıl'ın Kızılderililerden sonra ikinci büyük soykırımı
Belgesel niteliği taşıyan ünlü romanı Struma'nın ardından resmî tarihi bir kez daha sorgulayan Kakınç, Çerkesya'nın hazin hikâyesini tarafsız bir bakış açısıyla kaleme alıyor. Çerkeslerin dinmeyen vatan hasreti ve Çerkesya'nın hazin hikayesini, 1860'lı yıllarda Çerkesya'da Elbruz ve Blena arasında başlayan aşkın İstanbul'a taşınışını belgesel roman tadında okuyucularıyla buluşturuyor. Elbruz ve Blena'nın aşkının anlatıldığı, tarih ve metafiziğin iç içe olduğu kitap, Çerkeslerin Ruslar tarafından maruz kaldığı soykırımın bilinmeyenlerini de gün ışığına çıkartıyor.
"Zamana meydan okuyan aşk hikayesinde, Çerkes eşim Zeynep'den ilham aldım"
'Çerkes Aşkı' isimli romana Çerkes eşi Zeynep Kakınç'ın esin kaynağı olduğunu belirten usta yazar, bu çalışmanın iki önemli özellik taşıdığını belirtti. Toplumsal belleğin mümkün olabildiğince objektif verilerle doldurulması gerektiğine dikkat çeken Kakınç, üç milyon Çerkes'in yaşadığı Türkiye'de güçlü bağlarımız olmasına karşın bilmediğimiz konular olduğunu hatırlattı. 19'ncu yüzyıl'ın Kızılderililerden sonra ikinci büyük soykırımı olarak tarihe geçen Çerkes soykırımında 1.5 milyon kişinin göç yollarında hayatını kaybettiğini vurgulayan ünlü yazar, Çerkeslere doğrudan seslenerek: "Çerkes dostlarımız 150 yıl içinde Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde tembelliğe alışmış olabilir. Ama artık aktif olmaları lazım. Her ayın 21'inde Rusya Konsolosluğu önündeki eylemlere katılmalılar. Yasal önlemleri kaldırmak yetmez, bilinçlenmek gereklidir" diye konuştu. 19'ncu yüzyılda Çerkeslerin ve Kırım Tatarlarının büyük bir katliama uğradığını belirten Cevdet Yıldız Hapi ise bu konuda şunları söyledi: "Çoğunluğu Türkiye olmak üzere 45 ülkeye göç etmek zorunda bırakılan Çerkeslerin ülkesini yok ettiler. Korkunç bir dezenformasyon yapan Rusya 'Yer gösterdik. Türkiye'ye gönderildi' diye savunma yapıyor. Savaşta özellikle erkek nüfusu Cezayir ve İngiltere gibi başka ülkelere götürüldü ve oradaki kadınlarla evlendirildi. Yaşanan dağınıklık nedeniyle bu dram yeni yeni duyuluyor."
'Çerkes Aşkı' yalnızca Çarlık Rusyası'nın acımasız savaş ve katliamlarına hedef olarak ana yurtlarından sürülen Kafkas halklarının yaşadığı büyük acıyı değil, sonsuzluğa uzanan müthiş bir aşkın öyküsünü de gündeme taşıyor. Zamana meydan okuyan bu aşk hikayesinin kurgusunun ikinci özelliği ise metafizik konuların kullanılmasıyla bir ilke imza atıyor olması.
Yeni bir edebiyat türü doğdu
Çerkes soykırımının bugüne yansıması için roman kurgusu içinde metafizik öğeler kullandığını belirten Kakınç "Elbruz ve Blena arasında sürüp giden 150 yıllık bir aşk, metafiziğe başvurmadan nasıl anlatılabilir?" diye sordu. Bu noktada sözü devralan Ata Nirun, Halit Kakınç'ın bu romanla bir ilke imza attığını ifade etti ve "Belgesel roman içine metafizik unsuru katmak, bizde yapılmıyordu. Bu bizim için yeni bir edebiyat türü. Metafiziği kullanarak tarihi konuların güncelleştirilmesini ben sevdim, umarım siz de seversiniz" diye konuştu.
150 yıllık bir aşkın günümüzde dirilişinin öyküsü, Destek Yayınevi'nden çıktı.