15 Temmuz'un kahramanları o geceyi anlatıyor (1)
Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Eraslan Er ve Ankara Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevli gazi Kıdemli Başpolis Atilla Tetik, 15 Temmuz darbe girişimini bastırmak için yürütülen mücadele sırasında yaşadıklarını anlattı.
Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Eraslan Er ve Ankara Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevli gazi Kıdemli Başpolis Atilla Tetik, 15 Temmuz darbe girişimini bastırmak için yürütülen mücadele sırasında yaşadıklarını anlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün açılışını yaptığı "15 Temmuz Demokrasi Müzesi"nde, darbe girişimine direnen vatandaş, gazi ve şehit yakınlarının o gece yaşadıkları, özel bir prodüksiyonla ziyaretçilere aktarılıyor.
FETÖ'nün gerçekleştirdiği hain kalkışmayı engelleyenler arasında yer alan Özel Harekat Şube Müdürlüğünden sorumlu Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Eraslan Er ile Ankara Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevli gazi Kıdemli Başpolis Atilla Tetik de hazırlanan videolarda o gece yaşadıklarını anlatıyor.
Şehit babasının izinden gitti, personeliyle hainlere izin vermedi
Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı Er, videoda, babasının 1992'de PKK'lı teröristlerle girdiği çatışmada şehit olduğunu, kendisiyle birlikte 2 kardeşinin de Ankara İl Emniyet Müdür Yardımcısı olarak görev yaptığını söyledi.
15 Temmuz akşamı saat 20.30 sıralarında Özel Harekat Başkan Yardımcısı Önder Güzel ile Ankara Özel Harekat Şube Müdürlüğünün bahçesindeki kamelyada sohbet halindeyken İl Emniyet Müdürünün kendisine ulaştığını belirten Er, aldığı talimat doğrultusunda personeliyle Genelkurmay Başkanlığı önüne geçtiğini anlattı.
Er, başta bir askerin Genelkurmay Karargahı içinde cinnet geçirdiğini düşündüklerini, daha sonra tatbikat yapıldığı söylentisini öğrendiklerini ve en nihayetinde köprülerin askerler tarafından kapatıldığı haberini aldıklarını bildirdi.
"Sabah 7-8 sularında içeri girmeyi başardık"
Kendisine verilen talimat doğrultusunda Genelkurmay Başkanlığı önünden ayrılarak Jandarma Genel Komutanlığına geçtiğini ifade eden Er, "40 kişilik gücümüzle içeriden hainlerin çıkmasını engellemek ve olabildiğince haini etkisiz hale getirmek için sabaha kadar süren çatışmanın başlangıcı bu şekilde gerçekleşti. 5 yaralı verdik. Sabah 7-8 sularında içeri girmeyi başardık. Köşe köşe çatışmalarımız, yaralanmalarımız oldu. Etkisiz hale getirdiğimiz hainler oldu." diye konuştu.
Vatandaşın da desteğiyle jandarma karargahındaki darbecilerin teslim olduklarını belirten Er, şöyle devam etti:
"Personelime, darbecilerin üniformalarını soymaları talimatını verdim. Şerefli Türk askerinin, şanlı ordumuzun üniformasını taşıyamayacaklarını ve hatta bunları çalmış olduklarını düşündüğüm hainlerden üniformamızı aldık. O günün yıllar sonra hatırlanacak çok önemli bir görüntüsüne sebep olduk. Böyle bir emri vermiş olmanın mutluluğunu ve gururunu yaşıyorum. Üniformalarını aldık, atlet ve külotlarıyla kaldılar."
Dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü Terörle Mücadele Daire Başkanı, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve 15 Temmuz gazisi Turgut Aslan'ın ihaneti fark edip erken saatlerde Jandarma Genel Komutanlığına gittiğini hatırlatan Er, esir alınan Aslan'ı başından vurulmuş halde bulduğunu ve yüzündeki kanı sildiğini anlattı.
Er, o gün "Hakimiyet kayıtsız, şartsız milletindir", "Mevzu bahis vatansa gerisi teferruattır" sözlerinin vücut bulmuş halini gördüklerini söyledi.
Özel harekatın, Türk milletinin ruh kökünden doğup cesaretliliğiyle anıtlaştığını ve kahramanlarıyla destanlar yazdığını anlatan Er, 15 Temmuz hain darbe girişimini ve şehitleri unutmayacaklarını, gerektiğinde yine aynı mücadeleyi göstereceklerini vurguladı.
"İkinci kez bombanın sesini duymadım. Üç gün sonra uyandım"
Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Şube Müdürlüğünde görevli gazi Kıdemli Başpolis Tetik ise videoda, darbe girişiminin başladığı saatlerde evinde istirahatte olduğunu, şehit Komiser Zeynep Sağır'ın, bir karışıklık olduğunu belirten ve sorumluluğundaki tüm personeli acil göreve çağıran mesajını alır almaz Özel Harekat Başkanlığına gittiğini söyledi.
Yoldayken FETÖ'cülerin kullandığı uçaklardan ilk bombanın emniyetin Gölbaşı yerleşkesine atıldığını öğrendiğini belirten Tetik, bunun üzerine 7 silah arkadaşının şehit olduğunu anımsattı.
Bir amirinin talimatıyla yaptığı hazırlıkları anlatan Tetik, şu ifadeleri kullandı:
"Görev yerimi ve mahiyetini öğrenmek için zırhlı aracı biraz uzakta park edip aşağıya indim. Ondan sonra arkadaşlarımın 'uçak, uçak' diye bağırmalarını duydum. Birkaç el silah sesi hatırlıyorum. Bizde bir laf vardır 'bombanın sesini duyduysanız korkmayın, bir şey olmamıştır' Bu, ikinci oldu. İkinci kez bombanın sesini duymadım. Üç gün sonra uyandım. Biraz uzakta olduğum için zırhlı araçla bariyer arasına sıkışmışım. Beni arkadaşlarım kaldırmışlar. Ağır yaralanmışım, kan kaybıyla hastaneye yetiştirmişler. Hastanede 'nabız yok' denince ismim, 3 gün şehitler arasında geçmiş. Bir karışıklıkla orada 'şehit oldu' şeklinde değerlendirilmişim."
Daha sonra Gölbaşı Devlet Hastanesinde doktorlar tarafından hayata döndürüldüğünü anlatan Tetik, Atatürk Hastanesine sevk edildiğini, 3 gün sonra da uyandığını söyledi.
Uyanınca ilk olarak darbe girişiminin başarılı olup olmadığını sorduğunu aktaran Tetik, sorusuna karşılık "Çok şükür sayenizde olmadı" cevabını aldığını söyledi.
"Karşılarına çıkabilecek en büyük güç bizdik"
Tetik, 53'ü Özel Harekat Başkanlığı ile Havacılık Daire Başkanlığında olmak üzere 251 kişinin şehit olduğunu anımsatarak, "Biz niye hedef alındık? Çünkü karşılarına çıkabilecek en büyük güç bizdik." dedi.
Şehitler arasında henüz gelinlik giymemiş ve anne olan kadın özel harekat polislerinin de olduğuna işaret eden Tetik, "Şu anda yüzde 55 engelliyim. Bacağım platinli. Hala kesilme tehlikesi var. Bağırsağım bir torbaya bağlı şekilde. Bundan sonraki hayatımız artık ne kadarsa, Allah ömür verdiği sürece bu şekilde yaşamaya çalışacağız." diye konuştu.
Tetik, Özel Harekat Şube Müdürlüğünde aynı zamanda eğitmenlik de yaptığını belirterek, kursiyerlerine "Biz devletin memuruyuz, kahraman erleriyiz. Bu bayrağı, milleti, vatanı korumak, bizim yegane amacımız, görevimiz. Devletten daha üstün ne bir zümre ne de bir kişi vardır. Asla hiçbir zümreye ve kişiye devletten daha fazla önem vermeyeceksiniz. Bizim görevimiz, vatanımıza ve milletimize sahip çıkmak, devletimizin varlığını daim ettirmeye çalışmak." şeklinde öğüt verdiğini kaydetti.