15 Temmuz Sonrası Uluslararası Çocuk ve Travma Sempozyumu
Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Esra Albayrak, Türk milletinin ve çocukların "büyük bir ruh depremi" diyerek nitelendirdiği 15 Temmuz darbe girişiminden manen güçlenerek çıktığını belirterek, "İşte tam da bu sebeple, 15 Temmuz'un ertesi günü...
Türkiye Gençlik ve Eğitime Hizmet Vakfı (TÜRGEV) Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Esra Albayrak, Türk milletinin ve çocukların "büyük bir ruh depremi" diyerek nitelendirdiği 15 Temmuz darbe girişiminden manen güçlenerek çıktığını belirterek, "İşte tam da bu sebeple, 15 Temmuz'un ertesi günü olarak nitelendirebileceğimiz 16 Nisan'ı, çocuklarımızın geleceği adına çok önemli bir fırsat olarak değerlendiriyorum. Benim için 16 Nisan, çok açık söylüyorum, kendimiz için yapacağımız bir seçim değil, çocuklarımız ve geleceğimiz için yapacağımız bir fırsattır, imkandır ve seçimdir." dedi.
Ümraniye Belediyesi tarafından düzenlenen "15 Temmuz Darbe Gi·ri·şi·mi· Sonrası Uluslararası Çocuk ve Travma Sempozyumu"nun açılışında konuşan Albayrak, çocukluğun herkesin gözünde tüten memleket olduğunu ifade ederek, "Kaldırımlarını eskittiğimiz, elma bahçelerini özlediğimiz, şarkılarını mırıldandığımız bir memleket." ifadelerini kullandı.
Çocukluğun bazen de bir çekmecede unutulmuş, yıllarla beraber rengi solmuş tek bir resim olduğunu dile getiren Albayrak, şöyle devam etti:
"Belli belirsiz hatıralar ve geride bırakılmış masumiyettir çocukluk. Kimileri için çocukluk, acılı bir ülkedir. Korkunun, gözyaşının kuşattığı bir tel örgüdür çocukluk. Yaklaşmakla yaklaşmamak arasında, unutmak isteyip unutamadığınız bir ülkedir çocukluk. İşte Suriye'nin, Filistin'in, Yemen'in çocukları bu ülkenin vatandaşlarıdır. Necip Fazıl'ın şiirinde ifade ettiği bu ülkenin çocukları onlar..."
Savaşlar ve darbelerin en çok çocukları vurduğunu anlatan Albayrak, bir yandan da bütün bu travmalara kafa tutabilenin yine çocuklar olduğunu ifade ederek, "Yoksa yıkıntıların arasında oyun oynama cesaretini başka kim gösterebilir? Hangimiz bombalar yağarken tepelerinden, 'Sizi Allah'a şikayet edeceğim, her şeyi ona anlatacağım.', hangimiz bu cesareti gösterebiliriz. İşte bu cesareti gösteren çocukları, minik bedeni Akdeniz sahillerine vuran Aylan Kürdi'nin şahsında savaşlarda ölen bütün çocukları minnetle ve rahmetle anıyorum." diye konuştu.
"15 Temmuz gecesi, aydınlığın en yakın olduğu zaman tecelli etti"
Esra Albayrak, 21. yüzyılda çocuklara layık bir dünya inşa edilemediğini belirterek, dünyanın dört bir yanında, insanlığın göz bebeği çocukları ve onların geleceklerini yok eden kıyımlar yaşandığını ve bunun önlenemediğini anlattı.
15 Temmuz gecesi yaşanan darbe girişimi ve vahşetin de bu olaylardan biri olduğunu aktaran Albayrak, şunları kaydetti:
"16 yaşında vurularak can veren Tayyip Olçok ve Mahir Ayabak, 15 yaşında can veren annesinin kuzusu Mutlu Can, Uhud Kadir ve Engin Tilbeç çocukluk ülkesinin de şehitleridir. Onlar göç edenler. O geceden sağ çıkan çocuklar ise halen yaşadıklarımıza bir anlam verme çabasında. Darbe sözcüğünün ne anlama geldiğini bilmeyen, tankları kurdukları oyunun bir parçası zanneden ve öyle tanıyan çocuklar, o gece yaşamın temeli, güven duygusunu kaybetmekle karşı karşıya kaldılar. Televizyonlardan izledikleri, tanık oldukları olaylar, anne babalarının telaşları, onların küçük yüreklerinde adeta korku dağları oluşturdu. Kimilerinin zihninde darbe, bir daha eskisi gibi oyun oynayamamaktı, kiminde Suriye, Irak, Filistin gibi olmaktı, kiminde ise arkadaşlarını bir daha görememek, evine bir daha ulaşamamaktı. Çok şükür ki, bunların hiçbiri gerçekleşmedi. 15 Temmuz gecesi, karanlığın en derin olduğu an, aydınlığın en yakın olduğu zaman tecelli etti."
Türk milletinin destansı bir zaferle 16 Temmuz sabahına eriştiğini ifade eden Albayrak, "Çok şükür ki 8 yaşında tedirginlikle olacakları bekleyen kızıma, gecenin karanlık saatlerinde söylediğim şey gerçek oldu; 'iyiler kazandı.' Milletimiz, vesayetçi güçlerin 10 yılda bir devreye girerek millet iradesini yok ettiği darbeyi devirdi." dedi.
Çocukların o gece millet olmayı öğrendiğini, vatanın anlamını, bayrağın değerini kavradığını anlatan Albayrak, "Şehadetin sıradan herhangi bir ölüm olmadığını kavradı.
Fakat elbette ruhlarında uzun süre kapanmayacak yaralar açıldı. Darbecilerin sınır tanımaz vahşeti, yetişkinlerle birlikte çocukların küçük kalbini de vurdu. Çünkü güvendiği, kendisini koruduğunu düşündüğü askerlerin, nasıl olup da üzerilerine ölüm yağdırdığını bir çocuk anlayamazdı." şeklinde konuştu.
Esra Albayrak, bu tabloyu tamir eden, toplumsal travmanın çabuk atlatılmasını sağlayan tek şeyin milletçe dayanışma olduğunu dile getirerek, "İşte bu dayanışmaya borçluyuz, bugün yaralarımızı biraz olsun sarmışsak, biraz olsun hayata tutunmuşsak." dedi.
"Demokrasi nöbetleri bizim milli rehabilitasyon modelimiz olmuştur"
Dünyada benzerine az rastlanır bir direnişle darbeyi deviren milletin, 15 Temmuz sonrasında aylarca demokrasi nöbetleri tuttuğunu anımsatan Albayrak, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Aylarca, binlerce insanın katıldığı demokrasi nöbetleri bizim milli rehabilitasyon modelimiz olmuştur. Bunu kendimde ve çocuklarımda müşahede ettiğim için rahatlıkla söyleyebilirim. O buluşmalarda o birlik duygusu belki de çocuklarımızın zedelenen güven duygularını tazelemiş. Kötünün karşısında iyilerin de güçlü olduğu ve dimdik durduğunu görmek, hakikaten bu travmatik durumla baş etmemizi sağlayan en büyük güç olmuştur. Bu yönüyle, 15 Temmuz direnişinin, tıpkı 1789 Fransız Devrimi gibi toplumu dönüştüren bir halk devrimi olduğunu söylemek mümkündür. Üstelik bu devrim dünyanın en barışçı devrimi olarak da tanımlanmayı hak ediyor. İşte tüm bu süreçler çocuklarımız için hem travmatik hem de milli irade bilincinin öğreticisi olmuştur."
Demokrasi nöbetlerine bazen çocuklarını da gönderdiğini anlatan Albayrak, çocuklardan her akşam kahramanlık hikayesi dinlediğini aktardı.
Esra Albayrak, "Ben inanıyorum ki, Türk milleti, çocuklarımız, bu büyük ruh depreminden manen güçlenerek çıkmıştır. İşte tam da bu sebeple, 15 Temmuz'un ertesi günü olarak nitelendirebileceğimiz 16 Nisan'ı, çocuklarımızın geleceği adına çok önemli bir fırsat olarak değerlendiriyorum. Benim için 16 Nisan, çok açık söylüyorum, kendimiz için yapacağım bir seçim değil, çocuklarımız ve geleceğimiz için yapacağımız bir fırsattır, imkandır ve seçimdir. Çocuklara layık bir Türkiye ve gelecek kurmak için bir fırsat olarak değerlendiriyorum 16 Nisan'ı." ifadelerini kullandı.
Halk oylamasının yapılacağı 16 Nisan'ın, kişilere ve vesayet odaklarına dayalı değil, denetim mekanizmalarına ve millet iradesine dayalı bir istikrar düzeni ve sistem kurarak geleceğe hazırlanma çabası olduğunu belirten Albayrak, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bir daha 15 Temmuzların yaşanmaması, vesayet odaklarının ülkemiz üzerindeki gölgesini kaldırılabilmesi için bu manada en doğru kararı milletçe vereceğimize bir kez daha inanıyorum.
Sözlerimi, 15 Temmuz şehitleri başta olmak üzere, savaşlarda ölen tüm masumları rahmetle ve minnetle anarak bitirmek istiyorum. Onların emaneti önümüzdeki on yılları aydınlatıyor, bizlerin hayatlarına büyük bir anlam katıyor. O anlam ile daha adil, daha barışçıl, daha huzurlu bir dünyaya olan inancımızı, karşımıza çıkan bütün çifte standartlara, bütün haksız yaftalamalara ve ayırımcı uygulamalara rağmen, bir çocuk inadıyla korumaya devam ediyoruz."
Açılış konuşmasının ardından "15 Temmuz Darbe Girişimi Sonrası Uluslararası Çocuk ve Travma Sempozyumu" gerçekleştirildi.