15 Temmuz Şehitler Köprüsü Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin haklarında 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 135'i tutuklu 143 sanığın yargılandığı dava, sanıkların savunmasıyla sürüyor.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında 15 Temmuz Şehitler Köprüsü'ndeki olaylara ilişkin haklarında 37'şer kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istenen 135'i tutuklu 143 sanığın yargılandığı dava, sanıkların savunmasıyla sürüyor.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda yapılan duruşmada savunma yapan tutuklu sanık er İbrahim Sezer, Kuleli Askeri Lisesi'nde görevli olduğunu ve maktul Astsubay İbrahim Gül'ün gözetiminde mühimmat aldıklarını söyledi.
Askeri araçlara bindirilerek Boğaziçi Köprüsü'ne (15 Temmuz Şehitler Köprüsü) getirildiklerini anlatan Sezer, Ahmet Taştan Binbaşı'nın emriyle halka sıkıyönetim ilan edildiğini söylediklerini ve evlerine dönmeleri için yönlendirdiklerini anlattı.
Köprüye geldikten kısa bir süre sonra silah sesleri duyduğunu ifade eden Sezer, "İki araç geldi. Ahmet Taştan, araçtaki iki kişiyi gözaltına almamızı ve kelepçe takmamızı emretti, 'Bu iki kişi kıpırdarsa kafalarına sıkın.' dedi ve gitti. Sivil şahıslar polis olduklarını söyledi. Ne olduğunu bilmiyorduk. Bu iki kişinin kelepçelerini söktük ve koşarak gittiler, herhangi bir müdahalede bulunmadık." iddiasında bulundu.
"Taştan, yaralı adamın yerde kalmasını söyledi"
Tutuklu sanık Sezer, köprüde silah sesleri duyduğunu, kendisinin ise havaya ateş açtığını aktararak, şunları söyledi:
"Bir süre sonra 3 tank ve 2 ZPT geldi, namlularını Asya Yakası'na doğru çevirdiler. Ahmet Taştan ve Vedat Yıldız, halka silah doğrulttu. Bir kadına doğru ateş açtılar. Kadının yere yığıldığını gördüm. Motosikletli biri aramızdan geçerek ilerlemeye başladı. Ahmet Taştan'ın bu kişiye silah doğrulttuğunu, ateş ettiğini ve adamın yere düştüğünü gördüm. Ahmet Taştan, bu adamın yerde kalmasını söyledi. Köprüde öldürülen er Kurtuluş Kaya'nın yerde yattığını gördüm. Kurtuluş, başından vurulmuş can çekişiyordu. Sabaha doğru da öldüğünü duydum. Ona herhangi bir müdahalede bulunamadım, çünkü sağlık bilgim yoktu. Turgay Ödemiş (sanık), Mustafa Çelik (öldürüldü) ve İbrahim Gül (öldürüldü) köprünün bir kenarında oturuyorlardı. Askerler de havaya ateş ediyordu. Ahmet Binbaşı, tankın içindeki askere ateş emri verdi. Biri bize ateş edilen binaya doğru, biri de gişelerin olduğu yerdeki TOMA'ya yapıldı. Sonra bir kez daha top ateşi atıldı fakat nereye isabet ettiğini görmedim. Sabaha karşı Ahmet Binbaşı, 'Teslim oluyoruz.' diye bağırdı. Halk tepki göstererek yanımıza geldi, polis otobüsüne koşarak sığınmaya çalıştım."
"O gece aslan kesilen bu kişiler…"
Erlerle askeri öğrencilerin darbe girişiminden haberdar olmadıklarını ileri süren Sezer, o gece yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Komutanlarımız sürekli ateş emri veriyordu. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Bize kanunsuz emrin ne olduğu öğretilmedi. Asya tarafındaki askerler Ahmet Taştan, Avrupa tarafındaki askerler de Turgay Ödemiş tarafından yönlendiriliyordu. Ateş emri veriliyordu. Askerliğim boyunca emre itaat etmem öğretildi. Hain komutanlar tarafından darbenin içine atıldım. FETÖ veya başka bir örgütle alakam yoktur. Bu komutanları ben seçmedim, kendilerini daha önce hiç görmedim. Böyle bir örgütün olduğunu, devlete sızdığını darbeden sonra öğrendim. O gece aslan kesilen bu kişiler, bugün bir şey bilmediğini beyan ediyorlar. Kamera görüntüleri olmazsa bu hainler onlara biz erlerle öğrencilerin emir verdiklerini söylerlerdi, hiçbir er kendi kendine hareket etmemiştir."
"Darbecilerin idam edilmesini istiyorum"
Tutuklu sanık er İbrahim Sezer, darbeci olmadığını ve darbe girişimini desteklemediğini savundu.
Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen Sezer, "Sanık olarak yargılanıyorum ama ben vatan evladıyım. Darbeci olsaydık, orada sivil şehit ve gazi sayısı daha fazla olurdu. Bu hainlerin idam edilmesini istiyorum. Bu hainlerin üzerinde hakkım varsa hepsi haram olsun. Darbeye karışan bazı komutanların cezaevinde intihar girişimine kalkıştıklarını duydum. Buradaki komutanlar intihara kalkışmadan savunmalarını alınmasını talep ediyorum. Bu kişiler ölürlerse eğer, bize verdikleri emirler ortaya çıkmaz." görüşünü dile getirdi.
Mahkeme Heyeti Başkanı Taner Akıncı, savunmasının ardından çapraz sorgusuna geçilen Sezer'e, "Köprünün sağındaki bir binadan kendilerine ateş edildiğini" söylediğini hatırlatarak, "Sen kendine doğru ateş edince ne yaptın." diye sordu.
Sezer'in "Ben de bunun üzerine havaya birkaç el ateş ettim." demesi üzerine araya giren Başkan Akıncı, "Niye havaya ateş ettin. Kendini korumak için ateş edilen yere ateş edilir." dedi.
Vatandaşın sırtına ayağıyla basmış
Sezer'in ardından söz alan tutuklu sanık er İsmail Yurdakul da savunmasını tamamladı.
Yurdakul, tutuklu sanık eski Yarbay Turgay Ödemiş'in bir vatandaşı gözaltına aldığını belirterek, "Turgay Ödemiş, 'Bunlar hain, kafasına bas kaçmasın.' dedi. Yerde yatan adamın sırtına ayağımla bastırdım. Bu kişi 'Yapmayın, etmeyin, iki çocuğum var.' deyince ayağımı kaldırdım." dedi.
Müşteki avukatının "O vatandaşta silah gördün mü veya teröriste benziyor muydu?" sorusuna Yurdakul, "Gelen vatandaşların ellerinde Türk bayrağı gördüm, kimse de silah görmedim. O vatandaş da teröriste benzemiyordu." yanıtını verdi.
Yurdakul, savunmasının devamında vatandaşın sırtına basmasının yanlış olduğunu söyleyerek, "Pişmanım." dedi.
Duruşmaya, öğle arası verildi.