15 Temmuz Gazisi Yaşadıklarını Unutamıyor
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Ankara'daki Jandarma Genel Komutanlığı Eşref Bitlis Kışlası'nda vatani görevini yaparken yaralanan er Enes Göksu, o gün yaşadıklarını hafızasından silemiyor.
İSMAİL ERSAN - Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Ankara'daki Jandarma Genel Komutanlığı Eşref Bitlis Kışlası'nda vatani görevini yaparken yaralanan er Enes Göksu, o gün yaşadıklarını hafızasından silemiyor.
Gazilik unvanı verilmesinin ardından Çiftlikköy Kaymakamlığında yazı işleri memur olarak göreve başlayan 24 yaşındaki Göksu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, İzmir'in Bornova ilçesinde 10'uncu Jandarma Eğitim Alay Komutanlığında başladığı vatani görevini Jandarma Genel Komutanlığı Eşref Bitlis Kışlası'nda tamamladığını, darbe girişiminin askerliğinin 9'uncu ayında gerçekleştiğini söyledi.
Türk milletinin 15 Temmuz'da başına gelebilecek en kötü olayı yaşadığını vurgulayan Güksu, "Şükür ki bundan kurtulduk. Jandarma Albay Vural Erol'un makamındaydım. Tam oradan çıkıp makamı kilitlediğim anda dışarıya baktığımda tüm ışıklar kapatılıyordu. Bir yarbay ve peşinde üsteğmen vardı. Yarbayın Tuncay Koçak olduğunu biliyorum. Bana silah doğrultarak 'Çabuk aşağıya in, oraların da ışıklarını kapat.' diye bağırdı." dedi.
"Ölüm riskiyle karşı karşıyaydık"
Göksu, daha sonra bir salonda toplanmalarının sağlandığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Toplantı salonundan sonra bir yüzbaşı bize mühimmat deposunun yerini göstermemizi ve oranın kapısını kırmamızı istedi. Tabii ki emir geldiği için gerekli emri yerine getirdik ve kapıyı kırdık. Sonra bizim teçhizatlanmamız için emir verildi. Mühimmatları aldıktan sonra karargahın garajına indirdiler bizi. Orada emir beklemeye başladık. Daha sonra dışarıdan gelen, tanımadığım bir yüzbaşı, nizamiyedeki revire başından yaralanmış zırhlı personel taşıyıcıyı süren uzman çavuşu götürmemi emretti. Revire götürürken revir yan kapısından yaklaştığımızda dışarıdan kimin olduğunu bilmediğimiz kişiler üzerimize ateş açtı. O anda revire girerken sırtımdan vuruldum. Çelik yeleğe mermi isabet etti, daha sonra el bombası atıldı. Parçaları vücudumun çeşitli yerlerine isabet etti, elim, ayağım yaralandı, bunun etkisiyle yere fırladım. Yerde bir müddet nefes almakta zorlandım. Mevzi alma şansımız da yoktu. Tek yapmak istediğimiz, verilen emri yerine getirmek, bize verilen yaralı uzman çavuşu revire ulaştırmaktı. Ölüm riskiyle karşı karşıyaydık. Revire kendimizi attık."
"Dağılmıyorlarsa üzerlerine ateş açın emri"
Olaylar sırasında kendilerine terör saldırısı olduğunun söylendiğini anlatan Göksu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bizim için vatan müdafaası her şeyden üstündü. O yüzden vatan uğruna bırakın can vermeyi başka canları da harcayacağımızı da iyi biliyorlar. Biz bu düşünceyle ilerlediğimiz için içeriye girebilecek veya bizi bertaraf etmeye çalışacak her şeye karşı çıkacağımız bilindiği için bize vurma emri verildi. Kim gelirse gelsin kim girmeye uğraşırsa uğraşsın içeriye sokulmayacak kesinlikle. Bütün bunları bize Tuncay Koçak söyledi. Elinde ufak telefonu vardı, her yere emirler yağdırıyordu. Harekat Merkezi'nin önünde Albay Erkan Öktem vardı. Daha sonra siviller dağılmıyorlarsa üzerlerine ateş açın emrini verenlerden biri de Erkan Öktem'dir."
Göksu, Öktem'in TEM Daire Başkanı Turgut Aslan'ı vuran kişi olduğunu ifade etti.
"Helikopterden insanların üzerine ateş açıldı"
Kalkışmayı öğrendiklerinde buna karşı çıktıklarını vurgulayan Göksu, şunları kaydetti:
"Sabaha karşı 04.00-04.30 sularında askeriye içerisinde farklı bir grubun kalkışma içinde olduğunu, bunun emir komuta zinciri dışında bir şey olduğunu öğrendik. Kalkışma olduğunu duyduğumuzda amirlerimize çıkabildiğimiz kadar karşı geldik. Sabaha karşı da uçak, bulunduğumuz nizamiyeyi bombaladı. Aynı uçağın daha sonra Külliye'nin önüne bomba attığını söylediler. Sabaha kadar beraber olduğumuz ve sonradan darbeci olduklarını öğrendiğimiz revirdeki darbecileri teslim aldık. Sabah telsizle polise, yanımızdakileri teslim edeceğimizi ve er olduğumuzu kendilerine söyledik. 5 darbeciyi teslim ettik. Biz de sonra otobüslere bindirilerek Ankara Emniyet Müdürlüğüne gönderildik."
Göksu, bir spor salonuna geldiklerini belirterek, "Benim ve yaklaşık 250 askerin darbeci olmadığım oradaki yetkililere söylendi. Darbecilere karşı olduğumuzu ve darbecileri emniyet güçlerine teslim ettiğimizin anlaşılması üzerine serbest bırakıldık." dedi.
FETÖ'nün bitirilmesinin önemini vurgulayan Göksu, "Gözümün önünde sivil bir kadın, helikopterden atılan mermiyle paramparça oldu. Helikopterden insanların üzerine ateş açıldı. Bu vahşiliği, hiçbir zaman unutamayız. Unutturmamamız da gerekir." ifadelerini kullandı.
"Çatışmalar rüyalarıma geliyor"
Göksu, yaşadıkları unutamadığını vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Hem hüzünlenip hem de gurur duyuyorum. Böyle bir kalkışmayı engellediğimizden dolayı milletimiz adına kendimiz de gururluyuz. Yaşadıklarım uykularıma, rüyalarıma giriyor, çatışmaları sanki birebir yine yaşıyormuşum gibi. Okunan selalar hiç kulağımdan gitmiyor. O akşamın bize verdiği büyük bir psikolojik baskı var. Bunun haricinde herhangi bir şeyimiz yok. Parmağımdaki, elimdeki, kolumdaki şarapnel parçalarını milletimiz devletimiz ve benim için bir şeref madalyası olarak görüyorum."