15 Temmuz'da Fsm Köprüsü'nün Kapatılması Davası
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün (FSM) kapatılması sırasında çıkan olaylarda 3 kişinin şehit edilmesi, 49 kişinin de yaralanmasına ilişkin, 15 tutuklu sanığın yargılandığı davanın sekizinci duruşması tamamlandı.
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişiminde, Fatih Sultan Mehmet Köprüsü'nün (FSM) kapatılması sırasında çıkan olaylarda 3 kişinin şehit edilmesi, 49 kişinin de yaralanmasına ilişkin, 15 tutuklu sanığın yargılandığı davanın sekizinci duruşması tamamlandı.
İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları yerleşkesi karşısında yer alan binadaki büyük salonda görülen duruşmaya, 15 tutuklu sanık ile tarafların avukatları katıldı.
Duruşmada müşteki olarak ifade veren İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Kadir Alçıkaya, 15 Temmuz akşamı Ümraniye'den hareketle Fatih Sultan Mehmet Köprüsü üzerinden İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün Vatan Caddesi'ndeki yerleşkesine gitmekte olduğunu söyledi.
"Silahını bırak, amirden görevini öğren"
Köprüde trafiğin kapalı olduğunu ve emniyet şeridinden gittiğini anlatan Alçıkaya, "Önümde 10 asker vardı, unimog araç vardı. Köprüde görevli polis memuru, askerlerin darbe yaptığını söyledi. Ben daha sonra Binbaşı Hanifi Ertosun ve Yüzbaşı Bahadır Köse'nin yanına gittim. Hanifi Ertosun bana, 'sıkıyönetim ilan edildi' dedi.
Ben de 'şaka mı yapıyorsunuz, kamera nerede?' diye sordum. İnanmadım. Daha sonra geri çekilip emniyet yetkilileriyle görüştüm. Telefonla görüşürken 'asker darbe yapıyor." dedim. Bu sırada bunları duyan Hanifi Ertosun, beni yanına çağırdı, 'Hükümet, devleti iyi idare edemiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri, yönetime el koymuştur.' dedi. Bahadır Köse de arkadan sufle veriyordu. 'Söyle gitsin, uzatmasın' diyordu. O da bana 'Git' dedi. Ben de altın üste emir verdiğini görünce 'hanginiz komutansınız?' diye sordum. Ben ısrar edince askerlere emir verdi ve askerler de silahların süngülerini çekti. Daha sonra Hanifi Ertosun, 'Sıkıyönetim ilan edilmiştir. Sıkıyönetim kanunları geçerlidir. Silahını bırak içeri girip amirden yeni görevini öğren yoksa sabah seni gelip evinden alırız' dedi. Köprü koruma şubeye bağlı iki katlı binayı kendilerine karargah yapmışlar. Oraya gitmemi istiyorlardı. Amir dediği kişi de Yarbay Adnan Uygun'muş." ifadelerini kullandı.
Bir polis memurunun yanına geldiğini ve askerlerin, takviyelerin gelemediği için yola trafiğe açmalarını söylediğini belirten Alçıkaya, "Polis memuruna 'iki ileri bir geri yap ama ne yap et trafiği açma' dedim. Bunun üzerine iki ileri bir geri bir şeyler yaptı, Hanifi Ertosun da ne yaptığını anlamadı, trafiği allak bullak etti. Biz de kamyonlarla, tır dorseleriyle yola kapattık. Anahtarları topladım, bir polis memuruna verdim, 'git, buradan kaybol' dedim." diye konuştu.
Tankların, eski Üsteğmen Mustafa Ceyhan'ın öncülüğünde köprüye tersten girdiklerini, bariyerlerin üstünü aştığını ifade eden müşteki Alçıkaya, Mustafa Ceyhan'ın tanktan indiğini, eski Yarbay Adnan Uygun'un yanına gittiğini, gerekli talimatları alıp havaya ateş ettiğini belirtti.
"Vatandaş vurularak tanktan düştü"
Darbeci binbaşı Hanifi Ertosun'a ateş etmemeleri gerektiğini söylediğini aktaran Alçıkaya, Ertosun'un kendi ayağına doğru ateş ettiğini ve bu sırada yanındaki bir gencin sol ayağından vurulduğunu anlattı.
Adnan Uygun'un tankın üstündeki kişiye nişan alarak ateş ettiğine değinen Kadir Alçıkaya, şöyle konuştu:
"Ateş etmesi üzerine vatandaş vurularak tanktan düştü. Daha sonra Sururi (Beykoz İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Sururi Saydam) bu kişiyi tankın altından çekti. Bana 'abi vuruldum' dedi. Neresinden vurulduğunu sorduğumda, baldırından vurulduğunu söyledi. ATV'ye bindirdim ve hastaneye gönderdim. Daha sonra bu kişinin şehit olduğunu öğrendim. Bu kişinin ismi Hasan Kaya'ymış."
Alçıkaya, ifadesinin ardından eski Yarbay Adnan Uygun, eski Binbaşı Hanifi Ertosun ve eski Yüzbaşı Bahadır Köse'yi duruşma salonunda teşhis etti.
Emniyet müdürüne "silahını teslim et" emri
Beykoz İlçe Emniyet Müdürü Mehmet Sururi Saydam, müşteki sıfatıyla beyanlarda bulundu. Olay tarihinde İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı Kadir Alçıkaya'nın saat 21.50 gibi kendisini aradığını ve askerlerin köprüyü kestiklerini söylediğini anlattı.
Bunun üzerine köprüye gittiğini ve Hanifi Ertosun'a kendisini tanıtarak yolu neden kapattıklarını sorduğunu belirten Saydam, "Hanifi Ertosun bana, 'Sıkıyönetim ilan edildi. Asker yönetime el koydu. Silahını teslim et, karargaha git ve yeni görevini öğren.' dedi. Ben de 'bunu kabul etmeyeceğimi' söyledim. O sırada doldur boşalt yaptı ve ateş yapacağını söyledi. Biz de geriye doğru geçtik. Vatandaşların acil olarak köprüye gelmesini istedik. Dört tank bir askeri araç bizim önümüze geçti. Tırlarla yolu kapattığımız için orada kaldılar." ifadelerini kullandı.
Askerlerin havaya, yere ateş ettiklerini anlatan Saydam, olaylardan sonra askerlerin köprü korumaya ait binaya gidip saklandıklarını ifade etti.
Saydam, rütbeli askerler eski Yarbay Adnan Uygun, eski Binbaşı Hanifi Ertosun, eski Yüzbaşı Bahadır Köse ve eski Üsteğmen Mustafa Ceyhan ile beraber bazı askerlerin de binada olduklarını aktararak, şunları söyledi:
"Yarbay ısrarla sıkıyönetim ilan edildiğini, kendilerine havadan destek geleceğini ve bizim Yüce Divan'da yargılanacağımız şeklinde abuk subuk konuşuyordu. Telefonla birilerini aradı. Kimseye ulaşamadı. 30, 40 dakikalık müzakereden sonra biz de zor kullanarak silahlarını ve telefonlarını aldık."
Duruşma yarına ertelendi.