12 Eylül Duruşması Evren ve Şahinkaya'nın Avukatı: Kaldırılmış Bir Mahkemede Savunma Yapmanın...
12 Eylül davasında, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın Avukatı Bülent Hayri Acar, mahkemenin yeni çıkan kanunla kaldırıldığını belirterek "Takdir edersiniz ki kaldırılmış bir mahkemede kamusal ve bireysel savunmaların yapılmasının bir anlamı kalmamıştır" dedi.
12 Eylül davasında, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın Avukatı Bülent Hayri Acar, mahkemenin yeni çıkan kanunla kaldırıldığını belirterek "Takdir edersiniz ki kaldırılmış bir mahkemede kamusal ve bireysel savunmaların yapılmasının bir anlamı kalmamıştır" dedi. Acar ilgili mahkemenin belirlenmesinin ardından savunma yapmak istediklerini belirtti.
12 Eylül askeri darbesine ilişkin, dönemin Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Kenan Evren ile Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Tahsin Şahinkaya'nın yargılandığı davanın duruşması başladı. Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanıkların avukatı Bülent Hayri Acar, müdahilliğine karar verilen bazı gerçek ve tüzel kişiler ile avukatları hazır bulunuyor. Sanıklar Evren ve Şahinkaya, duruşmaya katılmıyor.
Duruşmayı, CHP İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi de izliyor. Yoklamanın alınmasıyla başlayan duruşmada, Mahkeme Başkanı Süleyman İnce, bazı kişilerin müdahillik ve soruşturmanın genişletilmesi talebinde bulunduğunu belirtti. Duruşmada, söz alan Aynur Hayrullahoğlu eşini 1982 yılında işkence sonucu kaybettiklerini belirterek, eşinin 2 gün işkence gördüğünü, kendilerine ölüm haberinin 3 ay sonra verildiğini ifade etti. Eşini kaybettiğinde 23 yaşında olduğunu yurt dışına çıkarak mülteci olarak yaşamak durumunda kaydığını ifade eden Hayrullahoğlu, "Eşimin cenazesine bile dokunamadım, yıllarca ben bu acı ile yaşadım. Alışırsın dediler ama alışamadık. Zamanım eşimin travmalarını tamir etmekle geçti. Anıların ahı var bu insanların üzerinde. Umarım bu mahkeme bizim içimizi birazcıkta olsa rahatlatacak bir karar alır, ölüm döşeklerinde bile olsa yargılanmış bir suçlu olarak gitmelerini istiyorum" dedi. TÖBDER Yöneticisi Abdullah Gürbudak'ın kızı Sinem Gürbudak, babasını Mamak Cezaevinde gördüğü işkence sonucu kaybettiklerini ifade ederek, çok ciddi bedeller ödediklerini kaydetti. Babasının ölümünün ardından ailesinin dağılma süreci yaşadıklarını belirten Gürbudak, annesinin akıl sağılığında ciddi problemler yaşadıklarını ifade etti. Gürbudak, "41 yaşındayım. 41 yaşında bir çocuk edasıyla hitap ediyorum umarım bu karar adaletli olacak, insanlık adına atılmış önemli bir adım olacak" dedi.
-AK PARTİ VE GÜLEN CEMAATİ HUKUKUN ALDATMACA OLDUĞUNU GÖSTERDİ-
Sabire Yazgan Selim ise sanıkların insanlığa karşı işlenmiş suçlardan mahkumiyetlerini talep ettiğini belirterek duruşmanın tam bir siyasi karışıklık döneminde yapıldığını, son dönemde Mahkemelerin ve savcıların kararlarının tartışılır hale geldiğini anımsattı. Selim, AK Partiye ve Fetullah Gülen cemaatine teşekkür ederek, "Hiçbir zaman Türkiye'de hukukun bir aldatmaca olduğu bu kadar net ve anlaşılır olmamıştı. Bu iki sanık anayasayı ihlal etmiştir. Mahkemenizin özel yetkileri kaldırılmasına karar verilecek, siz karar vermeden. Bu durumda vereceğiniz kararın geçerliliği de tartışmalı olacak. Bizler sevdiklerimizi bu iki cani yüzünden kaybettik" dedi. Baki Batmaz ise ağır işkencelere maruz kaldığını, öğretmenlik mesleğinin elinden alındığını, günlerce hastanelerde yattığını anlatarak, mağduriyetinin giderilmesini istedi.
Elif Torun Öneren ise 1980 yılında işkenceden kardeşini kaybettiğini belirterek, "Bize dün gece geç vakitte bu mahkemeden yetkilerin alındığı bildirildi şu anda biz niye buradayız onu da anlamıyorum. Yargının tarafsız olduğuna asla inanmıyorum gördüklerimiz bunu gösterdi. Dökülen kanın hesabı sorulmalı. Yargı bunun hesabını soramıyorsa bir gün gelir halkın bu hesabı soracağına hiç kuşkum yok" diye konuştu.
-BABAM BAŞBAKAN DEĞİL KENDİNE GÖRE ÇİFTÇİYDİ ONDAN MI ADALETİ BULAMIYORUZ-
Cemil Kırbayır'ın ağabeyi Mikail Kırbayır ise kendilerinden kardeşinin cenazesinin saklandığını, ölümünün haber verilmediğini ve kaçtığının söylendiğini ifade ederek sözlerine şöyle devam etti:
"Bir babanın oğlunun tabutunun altına girme hakkı elinden alındı, babanın oğlunun mezarına gidip bir karanfil koyma hakkı elinden alındı, 33 yıl boyunca oğlu için adalet arayan geçen yıl bugün vefat eden Berfo Ana'da yıllar yılı görülmeyen adaleti bitmek tükenmek bilmeyen belirsizliği aradı. Bana başın sağ olsun diyebiliyor musunuz? İnsanlık suçu ile yargılanması en öncelikli talebimizdir."
Cemil Kırbayır'ın ablası ise kardeşinin ölümü konusunda kendilerini kandırıldığını belirterek bütün ailesinin dağıldığını ifade etti. Kendilerine kardeşinin kaçtığının söylendiğini kaydeden Kırbayır, "Biz adalet dedikçe adalet bizden kaçıyor. Babam Başbakan değil, kendine göre çiftçiydi ondan mı adaleti bulamıyoruz. Biz bu devletin insanıyız bize ne zaman sahip çıkacaksınız. İnşallah onunda rütbelerini sökersiniz anamın biraz daha kemikleri sızlamaz" diye konuştu. Süleyman Cihan'ın kardeşi Ahmet Cihan da mahkemeden muktedir olanların da yargılanabileceğinin gösterilmesini istedi.
-TÜM İNSANLARIN "OH" DİYECEĞİ BİR KARAR VERİN-
TÖBDER Genel Başkan Yardımcısı İsmet Yalçınkaya, geçmişle yüzleşilmesi gerektiğini, yaşanlardan hesap sorulması gerektiğini ifade etti. Yalçıkaya, Türkiye darbe dönemlerinin tarihe gömülmek isteniyorsa sanıkların cezalandırılması gerektiğini kaydetti.
Halil Emre, gerçek adalette bilimin, aklın, nefsin ve malın korunmasının esas olduğunu belirterek, darbe döneminde öğretmen olduğunu ve mesleğinden uzaklaştırıldığını anlattı. O dönemde yaşadığı sıkıntıları anlatan Emre, halen suçunun ne olduğunu bilmediğini ifade etti.
Sait Ödemdir, 12 eylül döneminde yaşadıklarını anlatarak tesadüfen yaşayan biri olduğunu belirtti. Emre verilecek mahkumiyet karının çalınan gençliğini geri getirmeyeceğini ancak ölenlerin kemiklerinin sızlamayacağına kaydederek, gördüğü işkencelerden sonra yüzde 50 özürlü duruma düştüğünü ifade etti. cezaevinden çıkan herkesin kanser olduğunu, cezaevinde kendilerinin yediği yemeklerin araştırılması gerektiğini belirten Emre, "O günü alkışlayanlara sormak lazım yaptıklarınıza değdi mi?" sorusunu yöneltti.
Remzi Çayır, farklı düşünmenin güzel bir şey olduğunu belirterek, bu davanın bir ilk olduğunu ve ivedikilikle sonuçlanmasını istedi. HSYK'nın değişmek üzere olduğunu özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına yönelik kanunun meclisten geçtiğini ve belirsizliğe gidildiğini ifade eden Çayır, mahkemeden tüm insanların oh diyeceği bir karar verilmesini istedi.
-HAVA TERSİNE DÖNMÜŞTÜR-
Usul hakkında söz alan Avukat Aydın Erodoğan, Meclis'te kabul edilen düzenleme ile mahkemenin görevinin sona ereceğini, devleti koruma amaçlı oluşturulan
mahkemelerin tarihe karışacağı anlamına geldiğini ifade etti. Daha doğru yargılama yapılacağına inanmadıklarını dile getiren Erdoğan, mahkemenin karar vermesi gerektiğini belirtti. Avukat Alper Cangı ise özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasını alkışlayacaklarını belirterek "Yasa değişikliği kabul edildi ancak ortada uygulanacak bir yasa yoktur. Siz bu davayı bitirmeden, ikinci aşama olan darbecilerin soruşturması bir adım öne gitmeyecek, sistematik işkence soruşturması devam etmeyecek, Türkiye'nin dört bir yanında başlatılmaya çalışılan soruşturmalarda bir adım ileri gidilmeyecektir. İşkence davalarında zamanaşımı kararı verilmektedir hava tersine dönmüştür. 12 Eylül'ün yargılanamayacağı yönünde bir hava oluşmuştur. Bu hava hepimiz için çok tehlikelidir, bu havadan demokrasi çıkmaz, bu havayı dönüştürmek zorundayız" dedi.
-İLGİLİ MAHKEME BELİRLENMELİ-
Sanıklar Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya'nın Avukatı Bülent Hayri Acar, mahkemenin yeni çıkan kanunla kaldırıldığını belirterek, "Takdir edersiniz ki kaldırılmış bir mahkemede kamusal ve bireysel savunmaların yapılmasının bir anlamı kalmamıştır" dedi. Acar ilgili mahkemenin belirlenmesinin ardından savunma yapmak istediklerini belirtti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı İnce duruşmaya ara verdi.