1. Türk Dünyası Gazeteciler Şurası
19-22 Mart 2014 tarihleri arasında Eskişehir’de Türk Cumhuriyetleri ve Türk Akraba Toplulukları ile Avrupa’dan toplam 350 gazetecinin katılımıyla düzenlenen “1. Türk Dünyası Gazeteciler Şurası” Eskişehir Deklarasyonu açıklandı.
19- 22 Mart 2014 tarihleri arasında Eskişehir'de Türk Cumhuriyetleri ve Türk Akraba Toplulukları ile Avrupa'dan toplam 350 gazetecinin katılımıyla düzenlenen "1. Türk Dünyası Gazeteciler Şurası" Eskişehir Deklarasyonu açıklandı.
Türk Dünyası Gazeteciler Şurası Düzenleme Kurulu adına yapılan 20 maddeden oluşan deklarasyonda, Türk Dünyası medya mensupları arasında iletişim ağı kurularak karşılıklı bilgi paylaşımının güçlendirilmesi istendi. "Türk dünyası medya mensupları, evrensel insan haklarının savunulması, bölge ve dünya barışına katkı sunulması yönünde çaba sarf edecektir" denilen deklarasyonda şu ifadelere yer verildi:
"Medyada nefret ve düşmanlık söylemlerinin önüne geçilerek sevgi, iyi niyet ve barış dilinin teşvik edilmesi kararlaştırılmıştır. Türk Dünyası Haber Ajansı adı altında bir oluşumun temel ihtiyaç olduğu belirlenmiştir. Bu sebeple bir haber ajansının kurulması ile ilgili temel atılmış ve üretilen haberlerin dünyaya ulaştırılmasına karar verilmiştir. Türk Dünyası Gazetecileri, Türk Dünyası'na yönelik hizmet eden tüm kurum ve kuruluşlarla müşterek çalışmalarda bulunmayı taahhüt etmektedir. Türk Dünyası'nda, basın özgürlüğünün ihlali durumunda ilgili ülkelere gerekli uyarılarda bulunarak, ortak imzalı basın bildirileri yayınlanacaktır. Aynı şekilde tüm dünyada basın özgürlüğüyle ilgili ihlallerde duyarlı olunacak ve demokrasinin teminatı olarak halkın haber alma hakkı savunulacaktır. Türk Dünyası kadın gazetecileri, yaşanan problemleri değerlendirerek; 'Türk Dünyası Kadın Gazeteciler Derneği'nin kurulmasına karar verilmiştir. Türk Dünyası'nda basın ve ifade özgürlüğünün, evrensel hukuk çerçevesine oturtulması kaçınılmaz bir zarurettir. Medyaya yönelik sansür kabul edilemez. Ancak, medya da kişi hak ve hürriyeti ile mahremiyetin korunması ilkesine özen göstermelidir."
"KADDUMİ'NİN AKIBETİYLE İLGİLİ SURİYE YETKİLİLERİNİN AÇIKLAMA YAPMASI BEKLENMEKTEDİR"
Suriye'de yaşanan olaylara da değinilen deklarasyonda, şöyle denildi: " Suriye'deki iç savaşta yaşanan dram ve özellikle Türkmenlere yönelik insan hakları ihlalleri şiddetle kınanmaktadır. Hakkında haber alınamayan kayıp gazeteci Beşşar Kaddumi'nin akıbetiyle ilgili Suriye yetkililerinin açıklama yapması beklenmektedir."
Deklarasyonda, Kırım'daki gelişmelere değinilerek şu ifadeler kullanıldı: "Kırım'daki son gelişmeler kabul edilemez. Ukrayna'nın toprak bütünlüğü korunmalı ve sorunların çözümü demokratik yolla sağlanmalıdır. Doğu Türkistan Türklerine yapılan insan hakları ihlalleri ve dünyanın tutumu vicdanları yaralamaktadır. Uluslararası kurum ve kuruluşlar, Uygurlara uygulanan insanlık dışı muamelenin engellenmesi için gereken adımları atmalıdır. Ayrıca Çin polisi tarafından rejim karşıtı suç işlediği gerekçesiyle gözaltına alınan gazeteci-akademisyen İlham Tohti için dünyada gündem oluşturulmalı ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının gözetiminde yeniden yargılanması sağlanmalıdır."
Deklarasyonda, Karabağ'daki işgale değinilerek şöyle denildi: "İşgal kabul edilemez. Uluslararası toplum, Ermenistan'ın işgal ettiği Azerbaycan topraklarını terk etmesini sağlamalıdır. Kıbrıs sorununa BM parametreleri çerçevesinde ve 1977-1979 Doruk Anlaşmalarında vurgulandığı şekilde, iki toplumlu ve iki bölgeli bir çözüm bulunması benimsenmiştir. Irak Türklerinin yaşadığı özellikle Tuzhurmatu ve Kerkük'teki şiddete son verilmeli, Türkmenlerin güvenlikleri ve tüm hakları Irak'ın toprak bütünlüğü içerisinde korunmalıdır. İran'da yaşayan Türklerin demokratik hak ve özgürlükleri korunmalı. İran'ın Azerbaycan eyaletleri bölgesinde bulunan Urumiye Gölü'nün kuruması, bölgede yaşayan halkın sağlığını tehdit etmektedir. Hem bu sorunun, hem de İran sınırları içerisinde yer alan Türkmensahra bölgesinde yaşanan sıkıntıların giderilmesi yönünde, yeni Cumhurbaşkanı tarafından verilen sözlerin yerine getirilmesini beklemekteyiz. Her iki konuda İran yönetimine yeni bir çağrı yapılmasına karar verilmiştir."
"TÜRKÇE'NİN ORTAK İLETİŞİM DİLİ OLARAK TÜRK DÜNYASI TOPLULUKLARI TARAFINDAN BENİMSENMESİ DEĞERLENDİRİLMİŞTİR"
Deklarasyonda, Avrupa'da yükselen ırkçılık ve İslamofobya'nın Türkleri ve diğer Müslüman azınlıkları tehdit ettiğine değinilerek şöyle denildi:
"Bu sorunun çözümü için birlikte yaşama kültürünü geliştirici adımlar atılmalı. Afganistan Türklerinin eğitimi konusunda gerekli girişimlerde bulunulmalıdır. Bağımsızlığını ilan ederek Türk Dünyası'na katılma adımı atan ülkelerin uluslararası boyutta tanınmamalarıyla ilgili çağrıda bulunulması kararlaştırılmıştır. Türk Dünyası ülkelerinde yaşayanların iletişiminin çok daha sağlıklı ve verimli bir şekilde yapılabilmesi için Türkiye Türkçesi'nin, ortak iletişim dili olarak Türk Dünyası toplulukları tarafından benimsenmesi değerlendirilmiştir."
Deklarasyonda ayrıca, Türkçe'nin farklı lehçelerinin karşılıklı tercümesinin, google başta olmak üzere internet ortamında yapılmasıyla ilgili girişimlerde bulunulmasının kararlaştırıldığı belirtilerek "Türk dünyasına hizmet eden medya mensuplarına Türk Dünyası İsmail Gaspıralı Basın Hizmet Ödülü ihdas edilerek, gelecek yıldan itibaren verilmesi kararlaştırılmıştır." - ESKİŞEHİR