Yarım asırdır aşkla ayakkabı tamir ediyor
Yarım asırdır aşkla ayakkabı tamir ediyor Konya'da "Eskici Dede" lakabıyla bilinen ve 55 yıldır ayakkabı tamirciliği yapan mesleğin son temsilcilerinden 68 yaşındaki Ali Karasu, ilerleyen yaşına rağmen işini hala severek yapıyor.
Yarım asırdır aşkla ayakkabı tamir ediyor
KONYA - Konya'da "Eskici Dede" lakabıyla bilinen ve 55 yıldır ayakkabı tamirciliği yapan mesleğin son temsilcilerinden 68 yaşındaki Ali Karasu, ilerleyen yaşına rağmen işini hala severek yapıyor. Ali usta, günümüz koşullarında ayakkabı tamirinin kısıtlandığını belirterek, "Kaliteli ayakkabıların garantisi var. Ucuz ayakkabıyı at, yenisini al. Orta kesimden bir miktar gelen var" dedi.
Konya'da yaşayan Ali Karasu, 1965 yılında çırak olarak başladığı ayakkabı tamirciliği mesleğini işin son ustalarından birisi olarak devam ettiriyor. İlkokulu bitirdikten sonra babası tarafından memleketi Kırıkkale'de bir ayakkabı tamircisinin yanına verilen ve burada çırak olarak çalışmaya başlayan Karasu, 1970 yılında usta olarak kendi dükkanını açtı. Usta olduktan sonra 25 yıl boyunca Kırıkkale'de mesleğini devam ettiren Karasu, daha sonra Konya'ya taşındı. Burada da Tarihi Bedesten Çarşısı'nda küçük bir dükkan açan Ali Karasu, ilerleyen yaşına rağmen sevdiği mesleğini bırakmadı. Eskici Dede, 55 yıldır ekmeğini elleriyle tamir ettiği ayakkabılardan çıkarıyor. Her sabah saat 09.00'da ekmek teknesine gelen Ali Karasu, gün boyu gelen müşterilerle ve onların getirdikleri ayakkabıları tamir etmekle meşgul oluyor.
"Mesleğimi bırakasım gelmiyor"
Babası tarafından 1965 yılında ilkokulu bitirir bitirmez ayakkabı çıraklığına verildiğini söyleyen Ali Karasu, "Bir müddet çıraklık, kalfalık yaptım. Ondan sonra ustalığı geçtim. Zor günlerimiz geçti, kolay günlerimiz geçti. O yaptığımız zor işler de artık çalıştığımızdan dolayı kolay geliyor. Her türlü ayakkabıyı tamir ettim. Çünkü o zamanın modelleri değişik, bu zamanın modelleri değişik. Eskiden ayakkabılara yaptığım işlemi şimdi yapsam olmaz. Şu ortamdaki ayakkabılara göre uymak zorundayız. İmkanlar kısıtlıydı. Hepsi el işçiliği ile oluyordu. Makine yoktu. Eskiden zordu, şimdi biraz daha kolaylaştı. Yeni ayakkabıların yapımı kolay, hiç zorlanmadım. Ben çıraklıkta yaptığım ayakkabıları daha zor yapıyordum. Şimdi kolaylaştı, zorlanmıyorum. Zorlansam zaten bu işi bırakmam gerekiyor. Şu anda mesleğimi bırakasım gelmiyor. Boş da duramıyorum, evde duramıyorum. Bayramın birinci günü rahat ediyorum, rahatça dinleniyorum. İkinci gün çok güzel dinleniyorum. Üçüncü gün işkence oluyor. Dördüncü gün bahçeye kaçmak zorunda kalıyorum. Vakit geçmiyor. Evde meşgul olacağım bir şey de yok. Dükkana geleceğim, bayram olduğundan kimse yok. Suçlanmış gibi oluyorum. Etrafa bakıyorum daha dükkanlardan açılan yok. Ben vaktin geçmesi için geleceğim ama etraftaki dükkanlardan kimse gelmediğinden kendimi suçlu gibi hissediyorum" dedi.
"Ayakkabı arkasına basılıp giyilmez"
Günümüz koşullarında ayakkabı tamirinin kısıtlandığını kaydeden Karasu, "Kaliteli ayakkabıların garantisi var. Ucuz ayakkabıyı at, yenisini al. Orta kesimden bir miktar gelen var. 1980'li yıllarda mahallelerde dükkan gibi eskici vardı, tamirci vardı. Şu anda kısıtlandı. Şimdi mahalleye birisi, bir eskici dükkanı açsa barınamaz. Zaten merkezde az kaldı. En başta ayakkabı giyilirken çekecek kullanılır. Ayakkabı arkasına basılıp giyilmez. Bizde el alışkanlığı giyerken parmağımızı koyarak giyiyoruz. Ayakkabının arkası patlayabiliyor. Sonradan dikildiğinde orijinali gibi olmuyor. Derinin uzun ömürlü olması için ara sıra boyanması gerekiyor" şeklinde konuştu.