Sultanbeyli'de Uluslararası Türk Savaş Esirleri Sempozyumu
Sultanbeyli'de Uluslararası Türk Savaş Esirleri SempozyumuİSTANBUL - Sultanbeyli'de Uluslararası Türk Savaş Esirleri Sempozyumu'nda konuşan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr.
Sultanbeyli'de Uluslararası Türk Savaş Esirleri Sempozyumu
İSTANBUL - Sultanbeyli'de Uluslararası Türk Savaş Esirleri Sempozyumu'nda konuşan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran, 1'nci Dünya Savaşı'nda Yunanistan'a götürülen esirlerle ilgili, "Gemiler Milos Adası'ndan hareket edince çadırda kalan hasta ve sivil esirlerimiz canlı canlı yakılmıştır. Bunu dönen esirlerin hatıralarının hemen hemen hepsinde buluyoruz. İkinci bir faciada esirlerimiz Milos'a götürülürken yaşanmış. 672 esirimizi canlı canlı denize atarak ölüme terk etmişlerdir" dedi.
Sultanbeyli Belediyesi, Marmara Üniversitesi işbirliğiyle Uluslararası Türk Savaş Esirleri Sempozyumu düzenledi. Sultanbeyli'de bulunan Prof. Dr. Necmettin Erbakan Kültür Merkezi'nde açılışı yapılan sempozyumun ilk oturumuna tarihçi ve Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemelattin Taşkıran, TRT İstanbul Bölge Müdürü Doç. Dr. Abdulhamit Avşar konuşmacı olarak katılırken Prof. Dr. Okan Yeşilot sempozyumun oturum başkanlığını yaptı. Sempozyumun açılışına Sultanbeyli Kaymakamı Metin Kubilay, Sultanbeyli Belediye Başkanı Hüseyin Keskin, Marmara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Emin Arat ile çok sayıda davetli ve öğrenci katıldı.
Sempozyum, Sultanbeyli Belediye Başkan Hüseyin Keskin'in açılış konuşmasıyla başladı. Savaşlarda şehit olan askerlerin yanı sıra esir asker ve sivillerin de olduğunu belirten Başkan Keskin, "Cennet vatanımızı savunmak adına verilen büyük mücadelelerde şehit olanlar kadar düşman zulmüne maruz kalarak zindanlarda kaybettiğimiz insanlarımız da vardır. Savaşlarda on binlerce asker ve sivilimiz esir alınmış isimsiz kahramanlarımız son nefeslerine kadar doğup büyüdükleri topraklardan ayrı kalmıştır" dedi.
Açılış konuşması sonrasında Prof. Dr. Okan Yeşilot başkanlığında sempozyuma geçildi.
Sempozyumda ilk olarak tarihçi ve Milli Savunma Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu söz aldı. Yüz binlerce Türk esiri olmasına rağmen bunların çok azının hatıralarını yazdıklarını belirten Afyoncu, "Biz savaşta şehit olanları görüyoruz ama senelerce esir kamplarında kalan canlı tanıkların ifadeleri çok da ayrıdır. Batıda bu çok canlı olarak ele alınmaktadır. Bizim Türk Milleti daha çok sözlü kültüre sahip olduğu için yazılı kültür eserleri o kadar yoktur. Yüz binlerce esirimiz olsa da bunların çok azı hatıralarını yazmıştır. 20'üncü yüz yıldan önce hatıralar fazla değildir. Elimizde İki elin parmakları kadar hatırat yoktur" diye konuştu.
Sempozyumda konuşan Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran, Balkan Savaşları ile başlayan ve milli mücadeleyle son bulan süreçte yüz binleri bulan Türk esir verildiğini ve bu esirlerin büyük zulümlere maruz kaldığını söyledi. Prof. Dr. Taşkıran, "Esaret bir başka iradeye boyun eğmektir. Esaret bazen kalın duvar bazense tel örgüler arasında hapsedilmektir. Esaret yokluk demektir. Esarette anne baba çocuk eş yoktur. Ama en önemlisi vatan yoktur. Vatandan haber yoktur. Esarette olan dayaktır. İşkencedir. Hastalıktır ölümdür. 1912'den 1923'e kadar olan dönemde esareti hemen hemen her aile en uç noktasına kadar yaşamak zorunda kalmıştır. Balkan Harbi'nde 103 bin esirimiz var. Bunun 75 bini Yunanistan'a verilen esirlerdir. 20 bini Bulgaristan'a verilen esirledir. 8 bini de Sırplara verilen esirlerdir. 1. Dünya Savaşı'nda genelkurmayın kayıtlarında 202 bin esirimiz olduğunu bulabiliyoruz. Kızılay arşivlerinde elektronik ortama geçirilmiş 306 bin esirimiz var. Bunların isimleri var. İstiklal Harbi'ndeki esirlerimizin sayısı da 23 bin civarındadır" dedi.
Yunanistan'a götürülen savaş esirlerinin bir kısmının deniz yoluyla götürürken canlı canlı denize atıldığını hasta olan esirlerin bir kısmının ise çadırlarda canlı canlı yakıldığını iddia eden Cemalettin Taşkıran, "Orada bir revir oluşturulmuş çadırlardan. Revirlerin içinde bırakılmışlar. Gemiler Milos Adası'ndan hareket edince çadırda kalan hasta ve sivil esirlerimiz canlı canlı yakılmıştır. Bunu dönen esirlerin hatıralarının hemen hemen hepsinde buluyoruz. İkinci bir faciada esirlerimiz Milos'a götürülürken yaşanmış. 672 esirimizi canlı canlı denize atarak ölüme terk etmişlerdir. Bunlar insanın insana yapacağı şeyler değildir" açıklamasında bulundu.
(MB-HB-