Mülteci Hakları İçin Medya ve Sivil Toplum İşbirliği Projesi Açılışı Ankara'da Gerçekleştirildi

Mülteci Hakları İçin Medya ve Sivil Toplum İşbirliği Projesi açılışı Ankara'da gerçekleştirildi

Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Ali Şimşek :

"Mültecilerle Türk halkı arasında giderek gerginleşen ilişkilerde her iki tarafın da birbirini anlaması gerektiği değerlendirmesini yaptık. Bu noktada Türk medyasına çok büyük görev düşüyor"

"İnsanlar yaşayabilmek için yurtlarını terk edip başka yerlere sığınıyorlar ama yaşamak için çıktıkları umuda yolculuğun varış noktasında, onları çoğu zaman ölüme kadar uzanan trajediler bekliyor"

"Türkiye bu insanlık trajedileri karşısında duyarlılığını gösteren ülkelerin başında geliyor"

ANKARA - İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi ve Gazeteciler Cemiyeti ortaklığında "Mülteci Hakları İçin Medya ve Sivil Toplum İşbirliği Projesi" açılış toplantısı Ankara'da gerçekleştirildi.

"Mülteci Hakları İçin Medya ve Sivil Toplum İşbirliği Projesi" kapsamında, İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi ve Gazeteciler Cemiyeti ortaklığında açılış toplantısı gerçekleştirildi. Mültecilerin Türk medyasında temsil edilme yöntemleri ile ilgili farkındalık oluşturmak ve yapıcı mesajları yaymak suretiyle, mülteciler hakkında eksik bilgilendirme ile yanlış sunumların azaltılması için Türk medyasıyla sivil toplum arasında daha güçlü bir ilişki kurmak amacıyla gerçekleştirilecek olan proje ile, medya temsilcilerinin deneyimlerini diğer STK'larla paylaşmalarını ve konuyla ilgili bilgilerini genişletmelerini sağlaması hedefleniyor. Proje kapsamında toplantılar ve eğitimler gerçekleştirilecek, medya ve STK temsilcileri bir araya gelecek. Ayrıca gazetecilerin haberlerinde nefret söyleminden kaçınmalarına yardımcı olmak için bilgilendirici medya kitapçığı oluşturulacak. Sonuç olarak 18 aylık medya taraması ile mültecilere yönelik nefret suçları ve yanlış bilgilendirmeler görünür kılınacak.

Açılış konuşmasını gerçekleştiren Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Ali Şimşek, göçmenliğin zor olduğuna dikkat çekerek insanların köylerinden, evlerinden, mahallelerinden ayrılmak zorunda kaldıklarını, onları ayrılmak zorunda bırakan nedenlerin başında da güvenlik kaygıları olduğunu dile getirdi. Şimşek, "İnsanlar yaşayabilmek için yurtlarını terk edip başka yerlere sığınıyorlar ama yaşamak için çıktıkları umuda yolculuğun varış noktasında, onları çoğu zaman ölüme kadar uzanan trajediler bekliyor. Bu trajediler karşısında duyarsız kalmak mümkün değil ve insanlığa yakışmaz. Türkiye bu insanlık trajedileri karşısında duyarlılığını gösteren ülkelerin başında geliyor. Türk halkı ve devleti onlara cömertçe kucak açtı. Türkiye sayıları çoktan 3 milyonu aşan Suriyeli mültecilere bugüne kadar 25 milyar dolardan fazla kaynak harcadı. Ancak mültecilerin hakları olduğu gibi, onları misafir eden devletin de hakları olmalı ve mülteciler bu haklara saygı duymalıdır. Mültecilerle Türk halkı arasında giderek gerginleşen ilişkilerde her iki tarafın da birbirini anlaması gerektiği değerlendirmesini yaptık. Bu noktada Türk medyasına çok büyük görev düşüyor. Biz de bu konuyu İltica ve Göç Araştırmalarına taşıdık ve çalışmalara başladık" şeklinde konuştu.

"Türk medyası çok etkili"

IGAM Başkanı Metin Çorabatır ise uluslararası medya dilini nasıl oluşturacakları konusunda başlattıkları bu projeye yurt dışından da bu alanda uzman getirileceğini belirtti. Türkiye'deki medyanın çok etkili olduğunun altını çizen Çorabatır, medyanın kullandığı dilin çok önemli olduğunu ve "göçmen mi, mülteci mi" demek gerektiği bakımından çok önem taşıdığını ifade etti.

Toplantıda, Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Üyesi Ali Şimşek, Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Christian Berger ve İltica ve Göç Araştırmaları Merkezi Başkanı Metin Çorabatır yer alırken, Proje Koordinatörü Esra Yurt iş birliği hakkında projenin detaylarını paylaştı. Akademisyen Ülkü Doğanay ise "Medyanın Mülteci Söylemi" hakkında bir sunum gerçekleştirdi. Sunumda ayrımcılığın nasıl çoğaldığına dikkat çeken Doğanay bu konuyu; bilişsel mekanizmalar, sosyo-psikolojik boyutlar (grup dinamikleri), meşrulaştırıcı ideolojiler ve söylemsel boyut (nefret söylemi) olmak üzere dört ana başlıkta değerlendirdi.

Şubat 2017'de başlayan proje Ocak 2019'a kadar sürecek ve Ankara, İzmir, İstanbul, Gaziantep, Adana, Mersin ve Hatay'da olmak üzere 7 ilde çeşitli faaliyetler gerçekleştirilecek.