Mevsimlik Tarım İşçilerinin Zor Şartlar Altında Yaşam Mücadelesi
Mevsimlik tarım işçilerinin zor şartlar altında yaşam mücadelesi Afyonkarahisar'da tarım işçilerinin zor yaşantıları Elektriği ve suyu olmayan çadırlarda hayata tutunmaya çalışıyorlar Çadır sakinleri cep telefonlarını elektrik olmadığı için şehirler arası otogar ve hastaneler gibi yerlerde...
Mevsimlik tarım işçilerinin zor şartlar altında yaşam mücadelesi
Afyonkarahisar'da tarım işçilerinin zor yaşantıları
Elektriği ve suyu olmayan çadırlarda hayata tutunmaya çalışıyorlar
Çadır sakinleri cep telefonlarını elektrik olmadığı için şehirler arası otogar ve hastaneler gibi yerlerde şarj ediyorlar
Çadırların sorumlu Yasin Yüksel, elektriğin olmadığı yaşamları ile ilgili olarak:
"Geçen 15 Temmuz darbesinde hiçbir şeyden haberimiz yoktu"
AFYONKARAHİSAR - Çalışmak için Şanlıurfa başta olmak üzere çeşitli Doğu ve Güneydoğu illerinden Afyonkarahisar'a gelen mevsimlik tarım işçileri kaldıkları çadırlarda zor yaşam şartları ile mücadele ediyor. Bir lokma ekmek için gün doğumu ile gün batımını tarlalarda geçiren işçiler, akşamları ise elektriği ve suyu olmayan çadırlarda hayata tutunmaya çalışıyor.
Kent merkezine bağlı İsmailköy'de kalan mevsimlik işçilerin verdiği hayat mücadelesi filmlere ve romanlara konu olacak türden. Çoluk çocuk, genç, yaşlı demeden şeker pancarı, patates ve salatalık gibi tarla işlerine giden tarım işçilerinin mesaisi sabah 07.00'da başlıyor. Tarım işçilerinin tarlada olduğu zamanlarda ise her çadırda hem nöbetçi olarak hem de aileleri akşam işten geldiklerinde yemek ve çay yapmak için bir kişi kalıyor. Tuvalet ve banyo ihtiyaçları ise derme çatma örtülerle kapatılmış tahtadan yapılan barakalarda giderilmeye çalışılıyor. Elektriğin hiç olmadığı suyun ise metrelerce uzaklıktaki kuyulardan bidon ile yapılan taşıma ile giderilmeye çalışıldığı çadırlarda en zor geçen vakitler ise geceleri oluyor. Tarım işçilerinin en çok şikayetçi oldukları konunun başında ise geceleri soğuktan uyuyamamak geliyor. Çadırlarda erkeklere nazaran en fazla zorluğu çekenler ise kadınlar oluyor. Çadırların yaşam yükünün büyük bir bölümünü omuzlayan kadınlar ekmek ve yemeklerini odun ve tezek ile yaktıkları ateşlerde yaparken, yaşamın olmazsa olmazı olan suyu ise yine bidonlarda ve omuzlarında taşıyarak çadırlara ulaştırıyor. Aldıkları küçük güneş panelleri yetersiz olduğu için çadır sakinleri iletişimin en büyük araçlarından biri olan cep telefonları şehirler arası otogar ve hastaneler gibi yerlerde şarj ediyorlar.
"Çocukların en büyük zevkleri kır çiçekleri toplamak"
Aileleri gün boyu tarlarda olan ve yaşları çok küçük olduğu için tarlaya gidemeyen minikler ise top, bisiklet ve kırık oyuncaklarla çocuklarını yaşamaya, vakit geçirmeye çalışıyorlar. En büyük zevkleri çiçek toplamak olan çocuklar topladıkları çiçekleri ise anne ve ablalarına vererek hayatın onlara getirdiği zorlukları kısa süren bir mutlulukla da olsa unutturmaya çalışıyorlar. Büyük bir bölümü okula giden çocuklar çalışma vakti geldiğinde memleketlerindeki okullardan izinli olarak göç ediyorlar ve neredeyse hiç biri karne zamanını görüp sevinemiyorlar.
"Otogara giderek bir gazete aldım ve Türkiye'de olup bitenleri bir gazeteden öğrendim"
Yaklaşık 75 kişinin kaldığı çadırların sorumlusu Yasin Yüksel, çadırda yaşantının çok zor olduğunu özellikle de elektriğin olmaması ve yağmurun yağması ve gecelerin soğuk olması ile zorluğun daha fazla arttığını ifade etti. En büyük zorunun elektrik olduğunu yenileyen Yüksel, "Gerek ışık, gerek telefon yok. Hiçbir şeyden haberimiz olmuyor. Burada elektrik olsaydı bir televizyon alırdık mesela geçen sene bizim 15 Temmuz darbesinde hiçbir şeyden haberimiz yoktu. Sabahın köründe bir arkadaş beni aradı 'şöyle şöyle bir şeyler oldu" dedi. Bende hemen otogara giderek bir gazete aldım ve Türkiye'de olup bitenleri bir gazeteden öğrendim" diye konuştu.
"Banyo büyük bir sorun"
Çadırların sorumlusu Yüksek yaşadıkları zorlukları ve çektikleri sıkıntıları anlatmaya şöyle devam etti:
"Konteynırın olmaması çadırda olmak çok zor oluyor. Sabah işe 07.00 gidiyor akşamları ise 20.00 gibi geliyoruz. Banyo büyük bir sorun onu da biz getiriyor ve yapıyoruz. Çadırlarımızı demirden bire 2 metre olarak yapıyoruz."
Çocukların okul sorununa da değinen Yüksel, "Çocuklarımızın okuyamam sebebi çadırlarımızın köyden biraz uzak olması. Tabi ki servisler buradan gelip gitse pek fazla bir sıkıntımız olmayacak. Mayıs ayında geliyoruz ve ekim ayında gidiyoruz çocuklar 1,5 ay okuldan uzak kalıyor" dedi.
Çadır sakinlerinden zor yaşantılarına sitem dolu sözler
Çadır sakinlerinden Mehmet Fidan'da elektrik ve su sorunu ile birlikte geceleri üşümekten şikayet ederek, kendilerine yardım edilmesini istedi. Fidan zor yaşantılarına karşın sitemini ise şu sözlerle dile getiriyor:
"Allah malı zenginlere vermiş. Deniyor onları imtihan ediyor zenginler, fakirlere verecek mi diye. Tabii tutmuş dünyayı insanlar bir gün ölmeyecek mi?"
Çadırlarda yaşam mücadelesi veren mevsimlik işçilerin zorluğunun ekim ayına yani memleketlerine dönecekleri zamana kadar devam etmesi bekleniyor.