Korkutan "Marmara depremi" açıklaması
Korkutan "Marmara depremi" açıklaması Prof. Dr. Şükrü Ersoy: "Tarihsel olarak da baktığımız zaman Marmara'da bir yıl içinde 7'den büyük çifte depremler var" "Marmara Denizi'nde bir depremi konuşuyorsak tsunamiyi de beraber konuşuruz" "Marmara'daki bir deprem ülkemizin milli...
Korkutan "Marmara depremi" açıklaması
Prof. Dr. Şükrü Ersoy:
"Tarihsel olarak da baktığımız zaman Marmara'da bir yıl içinde 7'den büyük çifte depremler var"
" Marmara Denizi'nde bir depremi konuşuyorsak tsunamiyi de beraber konuşuruz"
" Marmara'daki bir deprem ülkemizin milli güvenlik sorunudur"
KARABÜK - Yıldız Teknik Üniversitesi Doğa Bilimleri Araştırma Merkezi Başkanı Prof. Dr. Şükrü Ersoy, "Tarihsel olarak da baktığımız zaman Marmara'da bir yıl içinde 7'den büyük çifte depremler var" dedi.
Karabük Üniversitesi ile Karabük İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğü tarafından "Afetler Üzerine Bilim ve Mühendislik Uygulamaları Tehlikeler Sempozyumu" KBÜ Hamit Çepni Konferans Salonu'nda yapıldı.
Sempozyumda "Gelecekte İnsanoğlunu Hangi Tehlikeler Bekliyor" sunumu yapan Prof. Dr. Ersoy, Türkiye'de her yıl 24 bin deprem olduğunu söyledi.
Ülke genelinde her ay 2 bin depremin meydana geldiğini ifade eden Ersoy, "Hissedilebilir olanlar, 4'ten büyük olanlar 130 civarında, bunun üstüne de çıkabiliyor. Ama 7'ye vardığı zaman çok yıkıcı depremler meydana gelebiliyor. Türkiye'de bu istatistik içerisinde, bizi de sürekli taciz eden, bir sürü falcı var. Karıncacılar, bulutçular, rüyasında görenler, akredite olmak için yapmayacakları şeyler yok. Bu kadar istatistik içerisinde siz depremi önceden bilebilir misiniz? Bilebilirsiniz. Ay içerisinde zaten bir sürü depremler var, atın bir tane zaten bir depreme mutlaka denk gelirsiniz. Bu tür şeylere pek tenezzül etmemek gerekir" dedi.
AFAD'ın 2018'de yürürlüğe koyduğu deprem haritasında pek çok konu olduğunu, Batı, Doğu, Kuzey Anadolu faylarının çok önemli olduğunu anlatan Ersoy, " Marmara Denizi'nin içerisinde Kuzey Anadolu fayının bir parçası İzmit Körfezi'nden geliyor, diğer taraftan Tekirdağ Çukuru'ndan Saros Körfezi'ne doğru hareket ediyor. Biz burada neyi biliyoruz? 1912'de bir deprem var. Bir ucu Tekirdağ'ın içerisinde bir de 1999'da Kocaeli ve Düzce depremleri oldu, bir ucu İzmit Körfezi'nin içerisinde. Deprem bilgimiz bize şunu söyler. Kırılan yer uzun süre bir daha kırılmaz, çünkü gerilim boşalmıştır, ama her iki ucunda gerilim vardır. İzmit Körfezi'nin ucunda bir gerilim var, Tekirdağ Çukuru'nun ucunda bir gerilim var, Saros'ta bir gerilim var" diye konuştu.
"Burada mutlaka deprem olacak"
Tekirdağ Çukuru'nun ucunda dün deprem olduğunu hatırlatan Ersoy, şöyle devam etti: "O deprem bizim için kaygı vericiydi 4.6, öncü mü bilemeyiz. Çünkü depremi önceden bilme şansımız yok, sadece izleyerek bazı yorumlar yapabiliriz. Peki bundan sonra ne olacak? Şu arası mutlaka birleşecek. Burada mutlaka deprem olacak. Ne tür deprem olacak? 4 tane büyük senaryo var. En büyüğü ne? 7.7 büyüklüğünde deprem olabilir. Bu geçmişte oldu mu? Evet oldu. 1509'da böyle bir deprem var. 7.7 büyüklüğündeki deprem yaklaşık 3 tane Kocaeli depreminin bir anda olması demek. 1999 depremi de iki tane değil tek deprem olacakmış, çünkü kırıklar santimetre mertebesinde üst üste geliyordu. Kötünün iyisi üç ay arayla olduğu için ölü sayısı düştü. Yoksa iki deprem bir anda olacakmış. Bu neyi ortaya koyuyor? Tarihsel olarak da baktığımız zaman Marmara'da bir yıl içinde 7'den büyük çifte depremler var. Böyle bir tehlikede var."
Marmara'yı önemsediklerini kaydeden Ersoy, "İstanbul'da 15 milyon, Marmara çevresinde 26 milyon insan yaşıyor. 6 milyon konut var, sanayi orada dolayısıyla Marmara'daki bir deprem ülkemizin milli güvenlik sorunudur. Yönetilmesi zor olan bir şeydir. Çok sayıda insan ölecek ama geriye kalan 2 milyon insana her gün bakacaksınız her gün yedireceksiniz, hastalarına bakacaksınız ve güvenliğini sağlayacaksınız, bu büyük bir iş. Marmara'daki bir deprem, ülkemizin milli güvenlik sorunudur. Bu anlamda dikkate alınması gerekir" ifadelerine yer verdi.
"Marmara'da tsunami olabileceğine bize güvenin"
Marmara çevresinde her 50 yılda bir 7'den büyük bir deprem olduğunu aktaran Ersoy, şunları kaydetti: "Güneyinde, içinde ya da çevresinde. Marmara Denizi'nde bir depremi konuşuyorsak tsunamiyi de beraber konuşuruz. Bu konuda büyük bir spekülasyon var. 'İç denizdir, göl gibidir, tsunami olmaz' Bu yanlış. Baraj gövdesinde bile ki, örnekleri var tarihte tsunami Marmara içinde bir gerçek, Türkiye kıyıları içinde bir gerçek. Türkiye kıyılarına baktığımızda da bütün kıyıları için 150'ye yakın tsunami var, 25'i Marmara'nın içerisinde. Tüm kıyıları kazdık, Marmara kıyılarını da kazdık, eski tsunami izlerini de bulduk, tarihlendirdik. Lütfen Marmara'da tsunami olabileceği yönündeki görüşlerde bize güvenin."
"10 yıl içerisinde Marmara Denizine 7'den büyük depremi bekliyoruz"
Şükrü Ersoy, sunumun ardından gazetecilere yaptığı açıklamada da gelecekte büyük bir deprem beklediklerini, bununda 7'den büyük olacağını kaydetti.
Dün meydana gelen depremin öncü olabileceğini söylemenin spekülatif olacağını anlatan Ersoy, şunları söyledi: "Ana şokun yaşanmasından sonra bunların öncü olduğunu fark edebiliriz. Eğer bağımsız tek bir deprem ise artçıları da birkaç gün içerisinde küçülerek devam edecek ve sönümlenecek. Bize verdiği mesaj şu: Marmara Denizi'nin içerisindeki Kuzey Anadolu fayının çok aktif olduğu canlı olduğu, dinamik olduğu, gelecek depremlere de hazırlandığının hatta bir ayak sesinin olduğunun mesajı bu. Bunu böyle almak gerekiyor. Bazen yanlış mesajlar oluyor; 'Bu 4.6 büyüklüğündeki deprem gelecek büyük bir depremin enerjisini aldı mı?' Böyle bir şey doğru değil. Gelecekte, 10 yıl içerisinde Marmara Denizi'nde 7'den büyük deprem bekliyoruz. Ulusal kurumlarımızı, AFAD, İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bunların senaryolarını yapmış durumda ve bu depremle birlikte tsunami tehlikesi de var. Bu deprem bugünde olabilir, 10 yıl içinde de olabilir"
Marmara Denizi içerisinde üç tane bin metreyi aşan çukur olduğunu anlatan Ersoy, "Bu çukurların yamaçlarında çamurlar var. Eğer deprem bu çamurları silkelerse büyük denizaltı heyelanları oluşabilir, bunlarda tsunamiye yol açabilir. Çünkü tsunaminin tek kaynağı depremler değil, aynı zamanda heyelanlardır, denizaltı heyelanlarıdır. Pasifikteki kadar yüksek bir tsunami olmaz, ama tsunaminin öldürücü dalga yüksekliği bir metre" dedi.
"Depremlerde en güvenli yerler evlerin içidir"
Dünyada hiçbir ülkenin depremi önceden bilemediğini vurgulayan Ersoy, şu ifadelere yer verdi: "Bizim yaptığımız şu, deprem karakterini bildiğiniz zaman onların dönüşüm tekrarlama aralıklarını bilebilirsiniz ve bir kestirim yapabilirsiniz. Böyle bir kestirimi Marmara Denizi içinde yaptığımızda şöyle demiştik 1999'da '30 yıl içerisinde yüzde 65 olasılıkla 7'den büyük deprem Marmara içinde meydana gelebilir' Bu verilen sürenin 20 yılı geçti, geriye 10 yıl gibi bir süre kaldı. 10 yıl içerisinde böyle bir depremin olması, yaşanması kuvvetle muhtemel."
Artık vatandaşların bilinçlenmesi gerektiğini vurgulayan Ersoy, "Artık uygar, gelişmiş toplumlar gibi her şeyi devletten beklemek yerine kendimizin de öğrenebileceği pek çok kaynak var, vatandaşların da güvenli evlerde oturması gerekiyor. Depremlerde en güvenli yerler sokaklar değil aslında evlerin içidir. Japonları izlediğimiz zaman özeniyoruz. Bunları bizde yapabiliriz. Ekonomik güç açısından, bilgi dağarcığı açısında buna muktediriz. Vatandaşların tehlikeler konusunda bilgilenmesi gerekiyor. Evlerini bunlara göre tasarlamaları gerekiyor. 4.6 büyüklüğündeki bir depremde panikleyip, dışarıya çıkmaya çalışmaları, asansöre gitmeleri, merdivene hareket etmeleri çok yanlış şeylerdir. Çıkarken de evin içerisinde yanıcı parlayıcı şeyleri, kapatmaları gerekiyor. Balkondan atlamamak gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu.
Sempozyuma; Karabük Valisi Fuat Gürel, Karabük İl Emniyet Müdürü Sırrı Tuğ, Karabük Defterdarı Osman Koçaş, Safranbolu Kaymakamı Fatih Ürkmezer, KBÜ Rektör Vekili Prof. Dr. Mustafa Yaşar, Karabük İl Afet ve Acil Durum Müdürü Gazanfer Erbay, akademisyenler ve öğrenciler katıldı.
Danimarka, Hindistan, Slovenya, Malezya, İsveç, İtalya, Afganistan gibi çeşitli ülkelerden 100'e yakın katılımcının yer alacağı sempozyum iki gün sürecek.