Fetö Davasında Sanık Yakınlarının Yayın Yaptığı İddiası
FETÖ davasında sanık yakınlarının yayın yaptığı iddiası Avukat Muzaffer Ava: "Diyarbakır'daki FETÖ/PDY davasında sanık yakınları cep telefonlarıyla canlı yayın yaptı" "Halen 'Biz daha güçlüyüz, bize kimse bir şey yapamaz' şeklinde bir mana dünyası içerisindeler" "Biz soru sorduktan...
FETÖ davasında sanık yakınlarının yayın yaptığı iddiası
Avukat Muzaffer Ava: " Diyarbakır'daki FETÖ/PDY davasında sanık yakınları cep telefonlarıyla canlı yayın yaptı"
"Halen 'Biz daha güçlüyüz, bize kimse bir şey yapamaz' şeklinde bir mana dünyası içerisindeler"
"Biz soru sorduktan sonra fotoğraflarımız çekilmeye başlandı"
DİYARBAKIR - Diyarbakır Barosuna kayıtlı Avukat Muzaffer Ava, eski Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, yardımcıları ve bazı akademisyenlerin yargılandığı Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanması davasında bazı sanık yakınlarının cep telefonlarıyla canlı yayın yaptığını ileri sürdü. Ava, "Halen 'Biz daha güçlüyüz, bize kimse bir şey yapamaz' şeklinde bir mana dünyası içerisindeler. Biz soru sorduktan sonra fotoğraflarımızı çekmeye başladılar" dedi.
Eski Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç, yardımcıları ve bazı akademisyenlerin FETÖ/PDY davasına müşteki vekili olarak katılan Avukat Muzaffer Ava, duruşmalarda iki farklı uygulamaya maruz kaldıkları iddiasında bulundu. Ava, ilk duruşmada katılan vekili olarak taleplerinin reddedildiğini ancak müşteki vekili olarak duruşmalara katıldıklarını ve çapraz sorgularını da gerçekleştirdiklerini kaydetti. Davanın ikinci celsesine bu sefer bir başka hakimin başkanlık ettiğini aktaran Ava, "Hakim, müşteki vekili olarak duruşmaya katılabileceğimizi ama soru soramayacağımızı söyledi. Bu durum aynı mahkeme tarafından uygulamaya yönelik bir iltibasa neden oldu ki bunu hakkaniyetle açıklamak pek olası bir durum değil. Keza, Ceza Muhakemeleri Kanununun 201'nci maddesi, 'Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat, sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere duruşma disiplinine uygun olarak soru yöneltebilir' diyor. Aynı şekilde Yargıtay'ın 10'ncu Ceza Dairesi'nin 2015 yılında verdiği bir karar var ki paralel ifadeler kullanmış, 'Cumhuriyet savcısı, müdafi veya vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat, sanığa, katılana, tanıklara, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere duruşma disiplinine uygun olarak soru yöneltebilir' diyor. Yani katılan vekilliği eşittir müşteki vekilliği değildir diyor. Katılan vekilliği müessesesi sadece ve sadece kabul edilmesi yönünde bir karar çıksaydı sadece Cumhuriyet savcısı iddia makamı yanında usulen taraf olma hakkını size veriyor. Yani mahkeme tarafından iki farklı uygulamaya tabi tutulmamız kanunun ve Yargıtay'ın istikrar kazanmış kararlarını alenen çiğnemektir" diye konuştu.
"Müşteki vekili olarak katılabilirsiniz ama soru soramazsınız"
Ceza Muhakemeleri Kanununun 201'nci maddesinin gayet açık olduğunu dile getiren Ava, "Madde, 'vekil sıfatıyla duruşmaya katılan avukat, katılana bile soru yöneltebilir' diyor. Henüz duruşma başlamadan bunu hakime söyledik. Kendisi kim olduğumuzu sordu. Biz de ilk celsede müşteki avukatı olarak duruşmayı takip ettiğimizi ve çapraz sorgumuzu da yaptığımızı ve müşteki vekili olarak katılmak istediğimizi söyledik. Kendileri de 'Müşteki vekili olarak duruşmaya katılabilirsiniz ama soru soramazsınız' dedi. Bunu Ceza Muhakemeleri Kanununun 201'nci maddesiyle açıklamak mümkün değil ve aynı şekilde Yargıtay 10'ncu Ceza Dairesinin 2015 yılında verdiği kararla da açıklamak mümkün değil. Kaldı ki aynı mahkeme tarafından iki farklı uygulamaya maruz bırakılmamız mağduriyetimize neden olmaktadır ve bu durumun derhal düzeltilmesi gerekmektedir diye düşünüyoruz. Burada bir art niyet olduğunu falan zannetmiyorum. Gerçekten hukuk farklı yorumlanabiliyor ancak istikrar kazanmış uygulamalar var. Buna dikkat edilmesi gerekirdi. Bu yönüyle üzerinde durulması gerekirdi. Dicle Üniversitesi dosyası FETÖ/PDY'nin çatı davalarından en önemlisidir. Genel durum itibariyle Diyarbakır'da bizim takip ettiğimiz Dicle Üniversitesi dosyasında daha henüz ikinci celse yapılmış ve dolayısıyla sağlıklı bir yargılama yapılıp yapılmadığını söylemek biraz erken ancak benim bizatihi maruz kaldığım olay, durumun pek iç açıcı olmadığını gösteriyor" ifadelerini kullandı.
"Sanık yakınları naklen yayın yapıyordu"
İlk duruşmada izleyici bölümünde oturan sanık yakınlarının cep telefonlarıyla neredeyse naklen yayın yaptıklarını ileri süren Ava, şunları kaydetti:
"O duruşmada sanıklara soru sorduğumda benim fotoğraflarım çekiliyordu. Mahkeme heyeti son anda farkına vardı. Uyarısını yaptı. İşin orasında değilim ama burada sanık yakınları açısından şunu söyleyebilirim ki, 'Hala daha biz güçlüyüz, bize kimse bir şey yapamaz, devlet biziz' şeklinde bir mana dünyası içerisinde yaşadıklarını kendim gözlemledim. Sadece o değil, bunu söylerken avuçlarımın içi karıncalanmaya başlıyor. Soru yöneltirken izleyici koltuklarından bazı bayanların dişlerin arasından avdet yerlerini göstermeleri gibi olaylara da müşahit olduk."
"Soru sorduktan sonra fotoğraflarımızı çektiler"
Dicle Üniversitesi dosyasına bakıldığında birçok bileşene rastlandığını öne süren Ava, şunları söyledi: "Mesela rektörün verdiği ifadede Muhafazakarlar Platformu'ndan bahsediliyor. Öyle bir şey ki hiç kadrolaşmadık diyen bir insan Muhafazakarlar Platformu'nu kurmak gereğini neden duysun? Kendi kendini yalanlayan bir beyanda bulunmuştu ve biz bu tespiti duruşmada yaptık. Hem kadrolaşmadığınızı söylüyorsunuz hem de kalkıp Muhafazakarlar Platformunu kurduk diyorsunuz. Bu çelişki değil midir? diye kendilerine soru sorduk. Zaten fotoğraf çekmeler, dil çıkarmalar bizim bu sorumuzdan sonra başladı."