DİYARBAKIR) Kato'ya desteğe koşmuştu, şimdi HDP önündeki ailelerin yanında
Kato'ya desteğe koşmuştu, şimdi HDP önündeki ailelerin yanında -Çocukları dağa kaçırıldığı iddiasıyla HDP önünde oturma eylemi başlatan ailelere bir destek de Trabzon'dan geldi -Daha önce başta Kato Dağı olmak üzere çeşitli bölgelerde yardıma koşan Abdullah Özer, anneleri gördükten...
Kato'ya desteğe koşmuştu, şimdi HDP önündeki ailelerin yanında
-Çocukları dağa kaçırıldığı iddiasıyla HDP önünde oturma eylemi başlatan ailelere bir destek de Trabzon'dan geldi
-Daha önce başta Kato Dağı olmak üzere çeşitli bölgelerde yardıma koşan Abdullah Özer, anneleri gördükten sonra Diyarbakır'ın yolunu tuttu
DİYARBAKIR - Çocuklarının dağa kaçırıldığı iddiası ile HDP Diyarbakır il binası önünde oturma eylemine başlayan ailelere bir destek de Trabzon'dan geldi. Daha önce başta Kato Dağı olmak üzere çeşitli bölgelerde yardıma koşan Abdullah Özer, anneleri gördükten sonra Trabzon'dan çıkıp Diyarbakır'ın yolunu tuttu.
Çocuklarının terör örgütünün elinden kurtarılması için HDP Diyarbakır İl Başkanlığı önünde oturma eylemi yapan ailelere bir destek de Trabzon'dan geldi. Başta Kato Dağı olmak üzere terör olaylarının yaşandığı bölgelerde yardıma koşan Abdullah Özer, annelere destek için Trabzon'dan Diyarbakır'a geldi.
Hendek olaylarında Nusaybin'i ziyaret etti
Hendek olayları sırasında Doğu bölgesine ilk ziyaretini gerçekleştirdiğini belirten Özer, "2016'da hendek olayları başladığında, doğuya ilk ziyaretim o zaman yaptım. İlk ziyaretimi yapma sebebim Trabzon'dan gönüllü olarak Nusaybin'e gelen bir hemşire kardeşimiz vardı, bir gün sosyal medyada paylaşımda bulundu, 'Şu kahvaltının yanında simit olsaydı ne güzel olurdu' diye. Biz o paylaşımı görünce sabah Trabzon'da 100 tane simit alarak Nusaybin'e geldik. Tabii o zaman Nusaybin'e giriş izne bağlıydı, giriş noktasına kadar geldik, arkadaşımızı aradık biz geldik ama simitleri size ulaştıramıyoruz dedik. Bize izin verdiler, bizim o 100 simidimiz, oradaki personele öyle bir moral ve motivasyon verdi ki, hainlerin üzerine daha inançlı gitmeye başladılar. Bundan sonra ziyaretlerimiz sık sık başladı doğuya, Nusaybin'de Ramazan akşamı bir çadır açtık. İftarı açarken oturmaya yer olmadığını gördüm, bunun üzerine Trabzon'a giderek 500 tane masa ve sandalye tıra yükleyerek Nusaybin'e getirdim. 25 gün orada kahramanlarımıza restoran hizmeti verdik, amacımız ülkemize huzuru kavuşturmak için mücadele eden, kahramanlarımıza ve yanında duran vatandaşlarımıza destek olmaktı. Burada Abdullah Özer olarak elimden gelinceye kadar başarmaya çalıştık. Ziyaretlerimiz bitmedi, Cizre, Silopi, Şırnak, Beytüşşebap'ta devamlı şekilde ziyaret ediyorduk. Birde herhangi bir patlamada şehit verdiğimiz zaman sabah orada olmak için çaba sarf ediyordum. Bunun neden ne kadar bomba patlatırsanız patlatın, Türkiye Cumhuriyeti'nin tek vatandaşını bu topraklarda özgür dolaşımını engelleyemeyeceklerini anlatmak adınaydı. Gelirken sesiz sedasız yapmıyordum, arabamın üzerinde Türk bayrağı her zaman asılıydı. Yani ben geliyorum siz oradaysanız siz çıkın mesajı vermeye çalışıyordum. Bir Ramazan akşamı Aydoğan paşa komutanımız helikopteri düşmesi sonucu yine gece saat 12'de Trabzon'dan çıkarak, bir gün sonra helikopter kazasının olduğu yere geldim. Oradan sonrada Kato Dağı'na çıkarak Cumhurbaşkanımızın resmini ve Türk bayraklarını astım, orada bulunan bir albayımız bu bayraklar ufak her yerde görünmez dedi, Trabzon'a dönerek 200 metrekare şehitlerimizin resmiyle süslü bayrak yaparak Kato Dağı'na geldim ve bayrağımızı astık. Orada kahramanlarımız bize söz verdiler, onlar buraları temizleyeceğine bende mangal yapacağım sözünü verdim. Kurban Bayramı'nın ikinci günü Trabzon'da yüzlerce kilo köfte alarak onlarca mangallarla beraber Kato Dağı'na çıktık. Orada 300 personelimizle birlikte piknik yaptık. Amacımız neydi, Türkiye Cumhuriyeti toprakları buranın vatandaşlarınadır, hiçbir terör örgütü bu ülkenin topraklarında barınamaz, ne kadar dış kuvvetler desteklerse desteklesin Türkiye Cumhuriyeti'nin bırak ordusunu tek vatandaşını bile durduramayacaklarını anlatmaktı. Ben bunu başardığıma inanıyorum" dedi.
Tehditlere aldırış etmedi
Ziyaretleri sebebi ile çok fazla tehdit aldığını fakat hiçbirine aldırış etmediğini vurgulayan Özer, "Yüzlerce tehdit aldım, tehditlere hep yasak olan bölgelere giderek canlı yaparak karşılık verdim. Bir öğretmenimiz şehit oldu Pülümür'de öğretmenimizi anmak için oraya dev poster ile gittim. Bunu ben 19 Temmuz 2019'da asarken teröristler bizi almaya geliyorlardı, yakalamayacaklarını anlayınca 8 el ateş ettiler bana 8 el sonra pantolonum, arabamın tamponu falan delindi ama Allah'a şükür ki bize bir şey olmadı. Şu anda bu annelerimiz şu an bunun örneğini veriyor, terör örgütüne karşı korkmamamız gerekiyor ki bunları gömelim. Terör örgütüne prim verenleri de içimizde barındırmayalım. Şu anda burada yaşadığımız olay annelerimiz bir şekilde kandırılarak dağa kaçırılan çocuklarını geri almak için mücadele ediyorlar. Ama bunu yapanalar kuma gömdüler kafalarını, oradan çıkartmıyorlar. Kendi çocukları dünyanın çok çeşit ülkelerinde tatil yaparken, burada gariban insanın zorla aldıkları çocuklarını dağa götürüyorlar. Dağda terörist yapmaya çalışıyorlar Türkiye vatandaşından terörist çıkmaz çocuklarımızı geri alarak PKK'ya militan kazandıran siyasi uzantılarını bu ülkede barındırmayacağız. Bunlar siyasetin çöplüğünde geçmişte olduğu gibi gelecekte de yer bulacaklar. Biz bu vesileyle Trabzon'da kalkarak analarımıza destek olmak için buraya geldik" diye konuştu.