Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'tan İlk Cuma Namazı
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'tan ilk Cuma namazı Başkan Erbaş: "Hicret kelimesinin arkasına sığınmaları beyhude bir çabadır" "Hicret bir kaçış değil, kutlu bir yolculuktur"ANKARA - Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanı olarak atanmasının ardından ilk cuma namazını kıldırdı.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'tan ilk Cuma namazı
Başkan Erbaş: "Hicret kelimesinin arkasına sığınmaları beyhude bir çabadır"
"Hicret bir kaçış değil, kutlu bir yolculuktur"
ANKARA - Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanı olarak atanmasının ardından ilk cuma namazını kıldırdı. Erbaş Cuma hutbesinde, "İslam'ın bütün değerlerini istismar ederek, vatanına ve milletine her türlü hainliği yapanların, hicret kelimesinin arkasına sığınmaları beyhude bir çabadır. Böylelerinin, içine düştükleri acizliği, hicret kelimesini kirleterek müntesiplerine izah etmeye çalışmaları, hicret gibi ulvi bir kavramı istismardan başka bir şey değildir" dedi.
Diyanet İşleri Başkanı olarak atan Ali Erbaş, göreve başlamasının ardından ilk kez Ahmet Hamdi Akseki Cami'nde hutbe okuyup Cuma namazını kıldırdı. Vatandaşların hicri yeni yılını kutlayarak hutbesine başlayan Erbaş, Muharrem ayının ilk gününü idrak edildiğini söyledi.
Hicret bir kaçış değil, kutlu bir yolculuktur
Hicri 1439 yılına girmenin heyecanı yaşandığını söyleyen Erbaş, şunları kaydetti:
"Hicret, Müslümanlar için birçok dersler içermektedir. Her şeyden önce bu hicret, bir kaçış değil, yüce değerlerin yeryüzünde neşv-ü nema bulması için girişilen kutlu bir yolculuktur. Hicret; şiddetten merhamete, esaretten özgürlüğe gidişin adıdır. Allah'a itaatin, sadece O'na kul olmanın göstergesidir. Hicret, İslam davası uğruna anadan, babadan, evlattan hatta candan vazgeçişin, ibretli ve meşakkatli kıssasıdır. Hicret, yarını, diyarını, malını-mülkünü Allah için göz kırpmadan terk eden Muhacir ve onları bağırlarına basan Ensarın destanıdır. Bu destanda fedakarlık, kardeşlik, ahde vefa, birlik ve beraberlik, sevgi, saygı, paylaşma ve kucaklaşma vardır. Hasılı hicret, Allah'a ibadete, insani erdemlere, rahmet ve medeniyete gönlünü açanların azmi ve kararlılığı, bu değerlere kapılarını kapatanların ise hüsranıdır."
Hicret; boş şeylerden, ömrü israf eden her türlü arzu ve istekten uzaklaşmak olduğunu ifade eden Erbaş, "Resulullah Efendimizin hadisi doğrultusunda asıl hicret, haram ve günahları terk ederek Yüce Allah'a teslimiyettir. Allah Resulüne gönülden bağlılığın, sadakatin, ümmet olabilme gayret ve samimiyetinin ifadesidir. Hicret, insanlık onurunu zedeleyen her türlü süfli duygu ve emellere sırt çevirmektir. Ulvi değerler uğruna mücadele etmektir. Hicret; batıldan, boş şeylerden, ömrü israf eden her türlü arzu ve istekten uzaklaşmaktır. Hakk, hakikat ve ahlak yolunda ilerlemektir. Yüce Mevla'nın yarattığı tertemiz fıtratımızı muhafaza edebilmektir. Şirkten, küfürden, nifaktan uzak durup, imana sadık kalabilmek" olduğunu söyledi.
"Hicret kelimesinin arkasına sığınmaları beyhude bir çabadır"
Hicret kelimesinin arkasına sığınmaları boşuna bir çaba olduğunu aktaran Erbaş, şunları kaydetti:
"Hicret ahlakına sahip olmanın ölçüsü Allah'a kul, Resulüne ümmet olma bilinciyle, yeryüzünde iyiliğin hakim olması için gayret göstermektir. Sevgi, saygı, paylaşma, yardımlaşma duygusuyla, samimiyetle kardeşine, milletine, değerlerine gönülden bağlı olmaktır. Dolayısıyla İslam'ın bütün değerlerini istismar ederek, vatanına ve milletine her türlü hainliği yapanların, hicret kelimesinin arkasına sığınmaları beyhude bir çabadır. Böylelerinin, içine düştükleri acizliği, hicret kelimesini kirleterek müntesiplerine izah etmeye çalışmaları, hicret gibi ulvi bir kavramı istismardan başka bir şey değildir.