250 bin yavru deniz kaplumbağası denizle buluştu
250 bin yavru deniz kaplumbağası denizle buluştu Dünyada deniz kaplumbağalarının en önemli üreme merkezlerinden olan Mersin'in Kazanlı, Davultepe, Alata, Göksu ve Anamur sahillerinde, bu yıl yaklaşık 2 bin 300 yuva oluştu 5 sahilden yaklaşık 250 bin deniz kaplumbağası denizle buluşturulurken,...
250 bin yavru deniz kaplumbağası denizle buluştu
Dünyada deniz kaplumbağalarının en önemli üreme merkezlerinden olan Mersin'in Kazanlı, Davultepe, Alata, Göksu ve Anamur sahillerinde, bu yıl yaklaşık 2 bin 300 yuva oluştu
5 sahilden yaklaşık 250 bin deniz kaplumbağası denizle buluşturulurken, bu yılki sayılar tüm dünyayı sevindirdi
MEÜ DEKUYAM Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene:
"Yaklaşık 2 bin 300 yuvadan 250 bin yavru denizle buluştu"
MERSİN - Dünyada deniz kaplumbağalarının en önemli üreme merkezlerinden olan Mersin'in Kazanlı, Davultepe, Alata, Göksu ve Anamur sahillerinde, bu yıl yaklaşık 2 bin 300 yuva oluştu. 5 sahilden yaklaşık 250 bin deniz kaplumbağası denizle buluşturulurken, bu yılki sayılar tüm dünyayı sevindirdi.
Deniz kaplumbağalarının üremesiyle ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Mersin Üniversitesi Deniz Kaplumbağaları Uygulama Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Serap Ergene, Mersin'de 2019 üreme sezonunun Mayıs ayında başladığını söyledi. Mayıs'ın ilk haftalarından itibaren anaç kaplumbağalarının kumsala çıkarak yumurtalarını bıraktığını belirten Ergene, "Ağustos başından itibaren de yavrular yumurtalardan çıkıp, denize kavuştular. Bu süreç Eylül'ün sonuna kadar devam etti. Eylül sonu itibariyle sezonu kapatmış olduk. Biz çalışmalarımızı tamamlayıp, bütün yuva verilerini hazır hale getirmiş olduk. Bu sene Davultepe ve Alata kumsalında çalışmalar yürütüldü. Bu yıl için yavru çıkışları çok olumlu geçti. 274 yuva Davultepe'de 355 yuvada Alata'da tespit ettik. Her gün gitmedik ama haftada bir veya 2 gün gittiğimiz Kazanlı'da 700 yuva belirledik. Ancak bu sayının daha yüksek olduğunu düşünüyorum. Anamur'da da sayı hemen hemen aynıydı. Göksu'da sayı genelde az oluyor 100 civarında. Bu yıl da o civardaydı. Bu rakamlar bizim için oldukça iyi rakamlar. Bir önceki seneyle karşılaştırdığımızda hemen hemen benzer hatta Alata biraz daha yüksek oldu. Yaklaşık olarak her 2 kumsaldan denize 60 bin civarında oldu. Bu da bizim açımızdan sevindirici bir durum oldu. Çünkü sayıyı ne kadar yüksek tutarsak anaç birey haline gelecek deniz kaplumbağası sayısını artırmış oluyoruz. Bin tane yavru canlıdan bir tanesi anaç haline geliyor. Bu anaç haline gelme de yaklaşık 25 ile 30 yıl sürüyor" dedi.
Mersin'de toplam 5 üreme alanının bulunduğunun altını çizen Ergene, "Kazanlı, Davultepe, Alata, Göksu ve Anamur. Bu 5 bölgede anaç çıkışları, yuva yapımları ve yavru çıkışları gerçekleşti. Tüm Mersin açısından baktığımızda yaklaşık olarak 2 bin 300 yuvadan 250 bin yavru denizle buluştu. Bu 5 üreme alanının Akdeniz popülasyonuna katkısı yüzde oldukça yüksek. Özellikle yeşil deniz kaplumbağası konusunda önemli bir rol üstleniyor" diye konuştu.
"Bin yıllarda oluşan kumu birkaç günlük kar için yok ediyoruz"
Deniz kaplumbağalarının üreme alanlarında yapılaşmalara çok dikkat edilmesi gerektiğine vurgu yapan Ergene, "Yapılacak sosyal etkinliklere çok dikkat edilmesi gerekiyor. Bu yılın başında oldukça mücadele vererek dönemi geçirdik, halen mücadele devam ediyor. Çünkü bu üreme yerlerinde yapılaşmalar gerçekleşiyor ve kumların tahribi söz konusu. Halılar seriliyor, üzerilerine çakıllar dökülerek kumsal sürekli yok ediliyor. Bunu birçok yerde gördük. Bir sonraki yıl için önlemler alınıp, 2020 yılına daha iyi girmeyi ümit ediyorum. Çünkü sadece bu canlılar için değil o alanın korunması açısından çok önemli. Kumul alanı kazanmak çok zordur. Kumun oluşması çok zordur, bin yılları alır. Bin yılları alan kumun oluşumunu biz sadece birkaç günlük kar için yok ediyoruz. Bunların önüne geçilmesi gerekiyor. Gerek bakanlığımız gerekse de bilim komisyonumuz tarafından önlemlerin alınması gerekir. Koruyalım, yaşayalım, yaşatalım. Deniz kaplumbağalarının yaşaması demek insanların da düzgün, doğaya saygılı bir şekilde yaşaması anlamına geliyor. Canlılara saygılı olursak yaşamı hep birlikte devam ettirebiliriz" ifadelerini kullandı.