Yörükoğlu:Yüzde 5 Reel Büyüme Yeterli
Bilginin de önemine dikkat çeken Yörükoğlu, donanımlı, güçlü, ahlaken pozitif dışsallık sağlayan insanların yetiştirilmesi gerektiğini belirtti.
Bursa Sanayicileri ve İşadamları Derneği (BUSİAD) ve Kalder Bursa Şubesi tarafından bu yıl 11'incisi düzenlenen Kalite ve Başarı Sempozyumu'nun açılışında konuşan Kalder Bursa Şubesi Başkanı Emin Direkçi, dünyada çok hızlı gelişmeler yaşandığını belirterek, "Bu gelişmelerden bazısı sevindirici, bazısı kaygı verici. Vatandaşı olmaktan gurur duyduğumuz Türkiye Cumhuriyeti bireyleri olarak en iyi yerlere gelmek için çalışmalara devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
BUSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Oya Coşkunöz Yöney ise sürdürülebilir gelişme için hareket edilmesi gerektiğine dikkat çekerek, geleceğin Türkiye'sini hazırlamanın, geleceğin daha da çeşitlenecek alanlarına uyum sağlayacak becerileri kazanmakla mümkün olacağını kaydetti. Bunun için eğitimin niteliği, kapsamı ve eğitimci için reform sürecinin önem kazandığını belirten Yöney, "Düşünme, analiz etme, akıl yürütme ve kavrama gibi becerileri yüksek olan 21'inci yüzyıl şartlarına uyumlu insan kaynağına sahip olursak yenilikçilik ve sürdürülebilir kalkınmanın yolunu açmış oluruz. Geleceğin hazırlanmasında en önemli unsurlardan bir tanesi kadındır. 2023 yılında Türkiye'nin kadının iş hayatına katılım oranı yüzde 35 hedeflenirken, Avrupa Birliği'nin hedefi yüzde 75" dedi.
Kalder Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Doğan ise geleceğin Türkiye'sini oluşturmak için herkese görevler düştüğünü söyledi. Reel sektörde 2 nokta bulunduğunu vurgulayan Doğan, şunları söyledi:
"Kurumsallaşma bunlardan ilki. KOBİ'ler ki bugün işletmelerimizin yüzde 98'ini oluşturuyor. Katılımcılığın sürdürebilirliği için kalıcı güç. 1.5 milyon işletme var. Sadece bin 209 KOBİ, 500 ve üzeri işçi çalıştırıyor. Dolayısıyla sürdürülebilirliği sağlamak çok önemli. İhracatımızın yüzde 60'ını, ithalatımızın yüzde 40'ını KOBİ'ler sağlıyor. İstihdam payı yüzde 78."
'TÜRKİYE'DE 100 YILLIK KURUMLAR OLMALI'
Türkiye'de dikkat edilmesi gereken bir noktanın da aile şirketleri olduğuna değinen Doğan, Türkiye'deki işletmelerin yüzde 90'ının bu tarz olduğunu dile getirdi. Doğan, Türkiye'de 100 yılı aşkın kurumların olması gerektiğini kaydetti. Kamuda da önemli gelişmeler yaşanması gerektiğini belirten Doğan, eğitim başta olmak üzere sağlık, vergi ve yargı düzeninin sağlanmasının, sınai mülkiyet haklarının geleceğe taşınmasının önemli olduğunu söyledi.
'İNSANİ DEĞERLER ÖNEM KAZANACAK'
Daha sonra ise oturum başkanlığını Dünya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ'ın yaptığı ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi Cansen Başaran Symes ile Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Yörükoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı 'Geleceği Hazırlamak' konusunun ele alındığı bölüme geçildi.
'YETENEKLERİ NASIL ELİMİZDE TUTACAĞIZ?'
Symes, dijital hayat tarzı, hız, birbirine bağlılık, inovasyon ve kalitenin önemli olduğunu dile getirdi. Şirketlerin rekabet gücünü eleştirdiklerini de söyleyen Symes, şirketleri rekabetli olmayan toplumların hiçbir yere gidemeyeceğini dile getirdi. Eğitimin önemine de dikkat çeken Symes, insanların kolaycılığa ulaştıklarını ifade etti. Türkiye'nin genç nüfusa sahip olduğunu belirten Symes, "O gider, yenisi gelir yanlış bir kavram. İyi yetişmiş insan çok az, nüfus arttıkça daha da azalıyor. O yüzden o yetenekleri nasıl elimizde tutacağız, buna bakmamız lazım" diye konuştu.
'SADAKATİ GÜNDEMDE TUTMALIYIZ'
Türkiye'nin daha hızlı büyümesi gerektiğine de belirten Symes, "Türkiye'nin fırsat penceresi ciddi ajanda ile yönetilmeli. Çalışanların yüzde 45'i, 3-5 yıl arasında işini değiştiriyor. İnovasyon dediğimizde iş dünyasını tehdit bekliyor. Geleceğinizi bağladığınız zaman çok smart olmanız lazım. Yeni kuşakta sadakati gündemde tutmak çok zor. Teknoloji, sosyalleşme, sosyal ağ çok önemli. İş ve özel hayat dengesi çok önemli. Geçmişteki bilinçsiz tüketici yok olmaya başladı. Herkes bilgiye ulaşıyor. Ürünün nasıl ve kimler tarafından üretildiğini sorgulayan tüketici var" dedi.
'MAKRO İLE ÖZGÜVENİ ARTTIRIRKEN, MİKROYU KAÇIRMAMALIYIZ'
Devletlerin ülkelerin reformları üzerindeki rolünün çok önemli olduğuna ifade eden Symes, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ankara ziyaretlerinde de çok fazla özgüven aldık. Ekonomi makro olarak doğru yönetiliyor ve güven var. Ekonomi Bakanı Ali Babacan'ın hakkını vermemiz lazım. Makro ile özgüveni arttırırken, mikroyu kaçırmamız lazım. Türkiye'nin rekabet gücünde mikronun focus olması lazım. Sanayi stratejisi ile inovasyon, Ar-Ge'ye destek vermek, çok düzgün adımlar. İş dünyası literatürüne girdi. Yeterli mi? Değil. Mikro reformlar, rekabet ortamı, yatırım önündeki engeller kısmı çok önemli. Devletin rolü, yatırım ortamının teşviği ve düzgün şekilde olması rolü var. Bunu besleyecek eğitim ve teknoloji alt yapıları önemli. Türkiye'de önemli bir sıkıntı vergi adaletsizliği. Rekabetçi ekonomide vergiyi verenle vermeyeni çarpıştırarak büyük buluşmayı gerçekleştiremezsiniz. Büyük resimde liderlik projelerinde Türk iş dünyasının önünü açıyoruz ama başarı küçük detaylarda saklıdır."
'GELİŞMELER ÇOK HIZLI OLUYOR'
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Doç, Dr. Mehmet Yörükoğlu ise 500 yıl önceki Kanuni Sultan Süleyman veya Firavun döneminden çok daha fazla tatmin edici bir dönemin yaşandığını söyleyerek, dünyada önemli gelişmelerin yaşandığını vurguladı. Rekabet alanının arttığına dikkat çeken Yörükoğlu, "Bunların hepsi tüketiciye yarıyor. 19'uncu yüzyıl sonrası telefonun ABD içinde hane halkının yüzde 25'ine ulaşması 40 yıl aldı. İnterneti 20'nci yüzyıl sonrası alıyoruz. Kullanımından 7 yıl sonra hane halkının yüzde 25'ine ulaşıyor. Herşey çok hızlı ulaşıyor, ucuzluyor da" dedi.
'TÜRKİYE MESAFE KAT ETTİ AMA İSTENİLEN NOKTADA DEĞİL'
Sürdürülebilir büyümenin önemine dikkat çeken Yörükoğlu, hızlı büyüyen ülkeler olduğunu ifade ederek, eğitimin önemini vurguladı. Japonya'nın çok hızlı geliştiğini söyleyen Yörükoğlu, "Japonya'nın hızla geliştiği dönemde dünya şartları o kadar müsait değildi. Çok çalışarak o başarıyı kazandı. Çok fedakarlıkta bulunarak, günde 12 - 15 saat çalışarak, yakından tanıdığım için biliyorum; Kore de öyle. Kişisel hayatlarında, ailelerinde, çok kaliteli bir yaşam yok. Çin de öyle. Yüzde 10 büyüyor ama çok çalışarak büyüyor. Japonya'nın yaşadığı dönemde şartlar o kadar müsait değildi ama şartlar şu an çok müsait. Orta gelir tuzağı eskide kaldı. İstikrarı muhafaza ederseniz, makro ekonomik istikrarı sağlarsınız. Önümüzdeki dönem sermaye açısından, bilimin teknolojisi, eğitimin gelişmesi açısından eğer istikrarı muhafaza edersek orta gelir tuzağı risk değil. Şartların da iyi olması, sermaye finansının iyi olması da önemli. İnsani sermaye niteliği ve niceliğini arttırmalıyız. Türkiye mesafe kat etti ama istenilen noktada değiliz" diye konuştu.