Yabancıyı Kuralla Sınırlayamazsın
Ing Bank Ceo'su Hakan Eminsoy ile İki Gün Önce Başladığımız Röportajın Üçüncü ve Son Bölümünü Aşağıda Okuyabilirsiniz...
ING Bank CEO'su Hakan Eminsoy ile iki gün önce başladığımız röportajın üçüncü ve son bölümünü aşağıda okuyabilirsiniz...
I. Bölüm: Parası olana tek bir tavsiyemiz var
II: Bölüm: Logomuz yüzünden futbola uzak duracağız
- Oyakbank el değiştirdikten sonra neler değişti?
İki tip değişiklik oldu diyebiliriz, somut ve soyut...
- Nedir bunlar?
Somut değişikliklerden ilki, bankanın bir sermaye ihtiyacı vardı ve ING grubu tarafından bu sermaye ihtiyacı giderildi. Ayrıca onların yapmak istedikleri bazı organizasyon değişiklikler yapıldı. Mesela kredi onay sürecine ilişkin karar süresi ve yetki limitleri esnetildi. Daha fazla yetki kullanılan ve daha kısa sürede karar verilebilen bir değişikliğe gidildi. Artık çok daha yüksek limitli işlemlere çok daha kısa sürelerde karar verilebilir hale geldi.
Ondan sonra yeni iş planları ile ilgili projeler başlatıldı. Mesela express şube ve yetkili ödeme merkezleri ile ilgili pilot çalışmalar yaptık ve olumlu sonuçlandı.
- Soyut değişiklikler ne oldu?
Oyak Grubu bankayı satmak istediğini satış tarihinden çok daha önce belli etmişti. 2006 Nisan'da danışman tutulmuştu ama gerçekte o irade kendini daha önce de göstermişti. Bankanın içerisindeki iletişimde bu konu 3 senedir konuşuluyordu.
O zaman şöyle bir durum oluyor: Banka satılana kadar geçen sürede banka çalışanı tutuk ve durgun hale bürünüyor. Herkes 'belirsiz bir durum var, ne olacağımız bir belli olsun' demeye başlıyor. Ne olacak, satılacak mı satılmayacak mı... Herkes bunları konuşuyor. Oyak'ın öncelikleri de dolayısıyla yeni yatırımlar ve açılımlardan ziyade satış oldu. Bu da çalışanına ve yönetimine büyüme veya başka işlere odaklanma yerine satışa odaklanmayı ve durgunluğu getirdi. Satış işlemi sonuçlanınca da artık belirsizlik bitmiş oldu ve insanlar tekrar işlerine, işlerinde ilerlemeye konsantre olmaya başladı.
- Performans artışı oldu yani...
Evet, bu satışın netleşmesi otomatikman bir performans artışı getirdi...
- Yönetim kurulunda büyük değişiklikler oldu mu?
Satışın netleşmesi otomatikman bir performans artışı getirdi. Bazı atamalar oldu, yönetim kurulu değişti ama çok büyük değişiklikler olmadı. 8 kişilik yeni yönetim kurulunun yarısı ING grubundan geldi.
- Banka yönetiminde ne oldu?
Banka yönetiminde ise iki tane genel müdür yardımcısı görevlendirdiler. Bunların bir tanesi kredi riskinden sorumlu, diğeri de daha geniş anlamda perakende bankacılıktan sorumlu. Başka bir değişiklik olmadı.
- Grup dışarıda sadece ING kelimesini kullanırken Türkiye'de bunun sonuna Bank kelimesi de eklendi...
Onlar biz sadece banka değiliz, herşeyiz diyorlar. O yüzden dışarıda sadece ING kelimesini kullanıyorlar. Ama bizim ısrarımızla burada sonuna bir de 'bank' kelimesi eklendi.
" Biz logoda turuncuyu bol kullandık, daha aydınlık ve canlı hale getirdik. " Dedik ki, zaten kimse ING'yi bilmiyor, bir de siz bunu koyup yanına sadece bir tane aslan koyarsanız millet bunu market zanneder başka bişey zanneder. Biz daha telaffuzunu düşünürken bir de bunun banka olup olmadığını anlatmakla uğraşmayalım. Sonuçta bu görüşlerimizi dikkate aldılar ve yönetim kurulu kararı ile Türkiye'de böyle bir başlangıç yapmayı kabul ettiler.
- Sadece Türkiye'ye özgü bir uygulama o zaman...
Şimdi bu durum yeni başlayacakları ülkeler için de emsal oluşturdu. Ukrayna, Hindistan ve Tayland için örnek oldu ve kendileri de memnun oldular.
Biz bir de tabelalarla oynadık. Türkiye'ye adapte ettik biraz. Tabii ki kurumsal renk ve logoların dışına çıkmadık ama onların Hollanda'daki kurumsal kimliği biraz Türkiye'deki tabela anlayışına göre zayıf kalıyordu. Biraz minimalist tarzlar, yazıların daha küçük, ışıkların zayıf olduğu bir tarz vardı. Malum bizim ülkemizde de bir tabela yarışı var. Şimdi biz bunların içinde böyle küçük, soluk renkli, zayıf ışıklı kalırsak kimse bizi görmez...
O yüzden biz turuncuyu bol kullandık, daha aydınlık ve canlı hale getirdik.
- Kredi vermekten kaçındığınız bir sektör var mı?
Ben bunca yıldır bankacılık yapan biri olarak sektörel bakıştan hiçbir zaman memnun olamadım. Bunun da sebebi; birincisi Türkiye'deki şirket sahipliklerinde halen aile şirketi yapısı devam ediyor ve bu şirketlerin birden fazla sektörde işi oluyor.
Mesela tekstil işi olanın inşaat işi, inşaat işi olanın otomotiv işi olabiliyor ve bu ilişkiler çok grift yaşanıyor. Yani adam tekstilden kazandıysa bunu turizmde kullanabiliyor. Şimdi böyle bir yapı varken sektörel değerlendirmenin bir faydası yok size. O grupla olan çalışmada iyiye giderse de kötüye giderse de ikisi birden etkilenecek bu işten.
İkinci sebebi de sektör ayrımları ve sektör kırılımları. Burada mesajlar iyi iletilemiyor. Mesela tekstil. Orada işi iyi gidenler var, gitmeyenler var. Bunlar o sektörün genişliğinden ve ürün gamlarının farklılığından kaynaklanıyor. Artık Türkiye'de tişört üretmek mümkün değil, yarı fiyatına dışarıdan geliyor ama kot üretebiliriz mesela. Türkiye dünyanın en büyük üçüncü kot üreticisi. Bu konuda entegrasyonu çok iyi.
Yabancı payı kuralla sağlanamaz. Bunu kurallarla değil ölçek konusunda adımlarla yaparsınız. Baştan bir tekstil dediğiniz zaman haksızlık yaparsınız. Diğer sektörler için de böyle. İyisi de var kötüsü de... Biz bir sektör ayrımı yapmıyoruz ve problemli kredisi en az olan bankaların başında geliyoruz.
- En çok hangi sektöre kredi veriyorsunuz?
Yakın zamanda inşaat ve demir çelik öne geçti.
- Bankacılıkta yabancı payı sınırlanmalı mı?
Tamam şu anda yabancı bir bankanın genel müdürüyüm, ama bundan altı ay önce de üzerine çok fazla milliyetçilik öğeleri eklenebilen bir bankanın genel müdürüydüm. Ben yabancı payının kuralla sağlanabileceğini düşünmüyorum. Bunu kurallarla değil ölçek konusunda adımlarla yaparsınız.
Mesela bugün Fransa'ya yabancı banka olarak girip pazar alamazsınız. Bunu engelleyen bir kural var mı? Hayır, yok... Olamaz da zaten. Hollanda'da, İngiltere'de, İtalya'da yapamazsınız ama niye? Oradaki yerel bankalar öyle güçlü entegrasyona girmişler ve pazar payını tutmuşlar ki yabancıya hiçbir pay kalmıyor. Ama kuralla değil bu yerli bankaların kuvvetinden oluyor.