Uluslararası Finans, Bankacılık ve Sigorta Konferansı
Antalya'nın Kemer ilçesinde İstanbul Kültür Üniversitesi tarafından düzenlenen Uluslararası Finans, Bankacılık ve Sigorta Konferansı'na katılan ABD'nin John Hopkins Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ekonomist Prof.Dr.Steve Hanke, Türkiye'nin...
Antalya'nın Kemer ilçesinde İstanbul Kültür Üniversitesi tarafından düzenlenen Uluslararası Finans, Bankacılık ve Sigorta Konferansı'na katılan ABD'nin John Hopkins Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ekonomist Prof. Dr. Steve Hanke, Türkiye'nin Yunanistan'da yaşanan ekonomik krizin iyi değerlendirerek, "Dış yatırımcıların riski azaltılmalıdır" dedi. Ekonomiyi balona benzeten Hanke, şişkin halde bulunan balonun sürekli şişirilmek yerine yavaş yavaş indirilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Antalya'nın Kemer ilçesi Kriş turizm bölgesinde İstanbul Kültür Üniversitesi'nin ev sahipliğinde organize edilen, 'Uluslarası Finans, Bankacılık ve Sigorta Konferansı' gerçekleştirildi. Konferansta konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Durmuş Dündar, Dünya ekonomisin yaşanılan mali krize rağmen 600 trilyon dolarlık para ve sermaye piyasaları ile tarihinin en yüksek değerli zamanlarını yaşadığını kaydetti. Küreselleşen dünya ekonomilerinin birbirine
entegre olduğunu belirten Dündar, herhangi bir ülkede yaşanan krizin okyanusları
aşıp, diğer ülkeleri etkileyebildiğini ifade etti. Finans sektöründe başlayan krizin, reel sektör ve sonunda sigortacılığı da etkilediğini dile getiren Dündar, "Oluşan trilyonlarca dolar değerindeki küresel ekonominin başrol oyuncuları ise bankacılık, finans ve sigorta sektörleridir.
Türkiye'deki cari açık sıkıntıya sebep olmaktadır. Bu bir türlü kapanmazsa tehlike olarak devam edecektir. Türkiye ekonomisi dünyadaki diğer ekonomilerde olmayacak bir şekilde bu açığı finansa edebiliyor. Son günlerde siyasi otorite ve hükümet cari açığın kapatılmasıyla ilgili değişik kararlar alıyor. Teşvik tedbirleri açıldı, önümüzdeki günlerde tasarruf tedbirlerine geçilecek. En büyük kalemlerden bir tanesi altın olayıdır. Altın eskiden ziynet eşyasıydı, geleceğe yatırım yastık altı oluyordu. Yastık
altındaki altının ekonomiye bir katkısı yok. Yıllardan beri bu tartışılır, bu altını piyasaya çıkarabilinirmi döndürülebilir mi? Altın piyasada dönmeye başladı bunun ekonomiye katkısı çok olur. Vatandaşlar Altını bir tasarruf aracı olarak kabul etti. Bankalar altını, para gibi, döviz gibi, mevduat
gibi kabul etmeye başladı. Bankalarda bu altını döviz gibi dolar gibi Euro gibi işletip sahibine faiz vermeye bir gelir paylaşımına girerse sandık içindeki veya yastık altındaki altınlar çıkıp piyasaya
yönelecektir" diye konuştu.
ALTIN ÇOK BÜYÜK KAYNAK
Türkiye için altının çok büyük bir kaynak olduğunu ifade eden İstanbul Kültür Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Durmuş Dündar, "Yastık altı olayında büyük kaynaklar var. Bu piyasaya katılırsa bir hamlede 30- 35 milyar dolarlık katkı bekleniyor. Bu tabiki ekonomi için çok büyük bir olay. Bunu yapabilirsek Türk ekonomisinin kurtulmasına cari açığın kapatılmasına çok büyük katkıları olacaktır. Altın son dönemlerde yine konuşulmaya devam edecektir. Dünyadaki altın fiyatının
gelimime yıllar itibari ile baktığımızda yıl bazında hiç fiyat düşmesi görülmemiş hep
fiyat artışı olmuş. Altının güvenli liman olup olmaması artık bundan sonraki gidişlere bağlı. Bugüne kadar iyiydi her an paraya döndürebiliyordunuz ve sağlam bir güvenceydi" dedi.
TÜRKİYE'NİN HALA YAPISAL PROBLEMLERİ VAR
ABD'nin John Hopkins Üniversitesi Öğretim Üyesi ve ekonomist Prof. Dr. Steve Hanke ise Türkiye ekonomisi ile bilgiler verdi. Türkiye'nin hala yapısal problemleri olduğunun altını çizen Hanke, "Bunu kabul etmemiz lazım. Artık Türkiye'nin yavaş yavaş dalgalanmalardan, düz bir hale gelmesi lazım. Zaten bir çok yapısal düzenleme yapıldı. İşletmelerde daha az bürokratik işlemlerin yapılması ekonominin ve buna bağlı olarak iş piyasasının rahatlamasına sebebiyet verecektir. Türk parasının Euro'ya yada Dolara
endekslenerek sabit tutulması gerekir. Bu durum ekonomideki dalgalanmaların sona ermesini sağlayacaktır" dedi. 2008'de Amerika'da yaşanan finansal kriz sonrasında, Türkiye, Çin ve Endonezya ekonomisinin göstermiş olduğu ekonomik ilerlemeyi takdir ettiklerini söyleyen Hanke, "2009 ve 2010'daki para politikası hakkında herhangi bir eleştirim yok. Ancak son dönemde 2010 ve 2011 yılında para piyasasına arz son derece artmış durumdadır. Burada şunu öngörmek gerekir ki, ekonomi artık yavaş yavaş şişme noktasına
gelmiştir. Balonun havasının yavaş indirilmesi daha dooFinans sektöründe başlayan krizin, reel sektör ve sonğru olacaktır. Dikkatli olmak gerekir. Şuna çok önem vermek gerekir ki işin kuralıdır. Balonun şişirilmesi devam ettiği sürece sonunda patlar" şeklinde konuştu.
TÜRKİYE'NİN ANA BORÇ VERENİ AVRUPA ÜLKELERİDİR
Hanke, Avrupa'daki krizi Türkiye açısından ise şöyle değerlendirdi:
"Şu bir gerçektir ki Türkiye cari açığı dışarıdan kaynaklarla desteklediği sürece bu balonu eninde sonunda patlatmış olacaktır. O bakımdan daha dikkatli hareket etmek gereken bir dönemdeyiz. Türkiye'nin ana borç vereni Avrupa ülkeleridir. Oradaki kriz Türkiye'nin borç alma dengelerini de bozacaktır. Yunanistan'da görüldüğü gibi. Yunanistan borç alamayarak ciddi bir mali kriz içine girmiştir. Burada önemli olan dış yatırımcıların riskini azaltmaktır. Yunanistan senaryosunda görüldüğü gibi, bence
Yunanistan ekonomisi iflas etmiştir. Orada dış yatırımcılar ülkeden parasını çekmek veya riskini azaltmak için ellerinden gelen çabayı göstermektedir. Bu sayede de ekonomide Yunan ekonomisi daha da kötüye gitmektedir. Aynı senaryo Türkiye'nin başına gelmesi halinde ciddi bir kriz yaratacağı ortadadır. Bu sebeple bunu öngörüp önceden tedbir alması gerekir. Burada Türkiye'nin etrafındaki örneklerden örnek alıp, adımlarını ona göre atması gerekir. Bu örneği, bir komşularının yaptıkları hatalardan, iki
çıkartabilecekleri risklerden alması gerekir. Zira Yunanistan ve Suriye Türkiye'ye çok yakın ülkelerdir ve potansiyel risk oluşturmaktadır ekonomik bağlamda." - ANTALYA