Uludağ Ekonomi Zirvesi
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, "Türkiye'de kişi başına yıllık enerji tüketimi 3 bin 500 kilovatsaat. Gelişmiş ülkelerin ortalamasına baktığımız zaman 8 bin kilovatsaat. Onun için ben diyorumki enerjide daha bizim gidecek yolumuz var." ifadesini kullandı.
Limak Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Özdemir, " Türkiye'de kişi başına yıllık enerji tüketimi 3 bin 500 kilovatsaat. Gelişmiş ülkelerin ortalamasına baktığımız zaman 8 bin kilovatsaat. Onun için ben diyorumki enerjide daha bizim gidecek yolumuz var." ifadesini kullandı.
Özdemir, Capital ve Ekonomist dergileri tarafından düzenlenen Uludağ Ekonomi Zirvesi'nde, Akkök Holding Üst Yöneticisi Ahmet Dördüncü'nün yönettiği "Enerjinin Yarını" başlıklı oturumda konuştu.
Özdemir, grup olarak 3 bin megavat civarında enerji üretebildiklerini, bunun üçte birinin hidroelektrik, üçte birinin doğalgaz, üçte birinin de yerli kömürden elde edildiğini anlattı.
Enerjide Türkiye'nin kurulu gücünün son 15 yılda yapılan yatırımlarla 80 bin megavatı bulduğunu dile getiren Özdemir, şunları söyledi:
"Türkiye bu rakamın ancak 44 bin megavatını sağlayabiliyor. Çünkü hidroelektrik enerjide her zaman tam enerjiyi alamıyorsunuz. Su olmuyor, su seviyesi düşüyor, güç kaybediyor. Gelelim güneşe, rüzgara. Rüzgar olmazsa, güneş olmazsa düşer. Diğer santrallerimize baktığınız zaman ithal veya yerli kömürlere veya doğalgazlara... Bunların da bakım onarım dönemleri var, ama Türkiye'nin gücü, emre amade gücü, hali hazırdaki gücü 44 bin megavat. Bir talihsizlik tarafı daha var. Öyle santraller var ki bu 44 bin megavatın içinde yaşlı, eski sistemde kurulmuş, verimleri düşük, maliyetleri pahalı. Bunun bugünkü rekabet ortamında ya durdurulması lazım ya da hızla bunların revize edilerek sisteme ayak uydurması gerek. Bu da 8-10 bin megavat civarında."
"Yatırım yapmaya devam ediyoruz"
Özdemir, Türkiye'de kişi başına yıllık enerji tüketiminin 3 bin 500 kilovatsaat olduğunu belirterek, "Gelişmiş ülkelerin ortalamasına baktığımız zaman fert başına tüketilen enerji 8 bin kilovatsaat. Onun için ben diyorum ki enerjide daha bizim gidecek yolumuz var. Santraller eskiyor, santralleri yenilememiz lazım veya eskimiş santralleri ekonomik olmadığı için maliyetleri çok arttığı için devreden çıkarmamız lazım. Türkiye'de önümüzdeki yıllarda enerji yatırımlarının durmayacağına inanan insanlardan biriyim. Şirketimizde de buna inandık ve yatırım yapmaya devam ediyoruz."
Türk ekonomisinin bu yıldan itibaren daha iyi noktalara geleceğine inandığını vurgulayan Özdemir, ülkenin bunun için kendi yerli kaynakları ve yenilebilir kaynaklarına yönelik yatırımlar yapıp, yoluna devam etmesi gerektiğini belirtti.
Özdemir, grup olarak pazartesi günü güneş enerjisi ihalesine girdiklerini anımsatarak, "Bin megavat bir santral kurulacak. Dünyadaki ölçeklerine baktığınız zaman çok büyük bir yatırım ama bu yatırımın bir şartı daha vardı. Diyor ki 'Artık panelleri dışarıdan almayacaksın, bu panelleri kendiniz üreteceksiniz.' Biz de grup olarak bir Çinli grupla ihaleye girdik. İhaleyi kaybettik. Koreli ve bir Türk firması beraber aldılar. İyi bir yarışma oldu. Türk ekonomisinin bundan büyük bir değer kazanacağına inanıyorum. İnşallah da yakın zamanda bu fabrika yatırımı yapılacak ki 1,3 milyar dolarlık bir fabrika. Türkiye'deki tüm enerjiye, güneş enerjisinin panel ihtiyaçlarını karşılayacak, hatta dışarıya ihracat bile yaparak Türkiye'nin cari açığına yardım edecek konulardan biri olacak." dedi.
Rüzgar enerjisi ihalesi
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının yakın bir zamanda rüzgar enerjisiyle ilgili yeni bir ihale açacağını dile getiren Özdemir, devletin bu iş için de bir yatırım şartı koştuğunu söyledi.
Özdemir, ihale kapsamında General Elektrik ile Borusan'ın bir ortaklık kurduklarını belirterek, şunları kaydetti:
"Bizler de çalışacağız, yabancı ortaklar bulacağız. Biz de bu yarışın içinde olmaya çalışacağız. Artık devletimiz, 'İthal kömüre dayalı bir enerji yatırımı istemiyorum. Çünkü bu benim cari açığıma bırakın yardım etmeyi, zarar verici bir husus. Yerli kaynaklara döneceğim.' diyor. İlk partisini 800 megavatlık bir ihaleyi Çayırhan'da gerçekleştirdi. Yakında ikinci, üçüncü Çayırhan çıkacak. Alpu yani Eskişehir'de yatırımlar var. Trakya'daki Ergene Havzası'ndaki kömürleri değerlendirecek yatırımlar yapılacak. Devletin istediği, yani Enerji Bakanlığının düşündüğü rakam 20 bin megavat civarında. Yerli kömüre dayalı enerji yatırımı yapmak için önümüzdeki 2018'in ortasına kadar bu ihaleleri arka arkaya gerçekleştirecek. Türkiye'de enerjide daha gidilecek yolun olduğuna inanıyorum. Verimli, yenilenebilir, yerli kaynaklara dayalı enerjilerin olacağına da inanıyorum."
"Her halükarda daha fazla enerjiye ihtiyacımız olacak"
Koç Holding Enerji Grubu Başkanı Yağız Eyüboğlu da Koç Grubu olarak enerji sektöründe çok ciddi yatırımları bulunduğunu söyledi.
Enerjide geleceği anlayabilmek için aslında mevcut durumun değerlendirilmesi gerektiğini dile getiren Eyüpoğlu, "Fosil yakıtlar en çok konuştuğumuz konu. Dünya 300 yıldır fosil yakıt kullanıyor. Bugün dünyada yılda 14 milyar ton petrol işleniyor, enerji tüketiliyor, yüzde 81'i de fosil yakıtlardan sağlanıyor. 1970'ten bu yana olan gelişmelere baktığınız zaman enerji tüketimi dünyada iki katına çıkmış ama enerjideki kaynak çeşitliliği böyle bir artış göstermemiş. Dolasıyla aynı kaynakları iki katı fazla tüketmek durumundayız." dedi.
Eyüboğlu, enerji kullanımında dünyada adaletin olmadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Bir Amerikalı, bir Avrupalı'nın iki katı enerji kullanıyor. Bir Çinlinin 3 katı enerji kullanıyor. Yani bu alanda da bir adalet söz konusu değil. Yine bugünkü verilere baktığınızda Uluslararası Enerji Ajansı verileri diyor ki; bugün dünyada 1,2 milyar insan elektrikle buluşmuş değil. Bugün dünyada 2,7 milyar insan yine odun, tezek gibi geleneksel bioyakıt enerjisine bağımlı. Yine gördüğümüz kadarıyla 2060 yılına kadar dünya nüfusunun 10 milyara çıkması bekleniyor. 3 milyarlık artışın özellikle orta gelir grubundan kaynaklanacağı, yüzde 70'inin şehirlerde yaşayacağı, refah artışının getirdiği enerji tüketiminin artacağı gözüküyor. Bu, aslında bize çok net bir mesaj veriyor. Diyor ki; her halükarda daha fazla enerjiye ihtiyacımız olacak, bu net. Her halükarda çok daha fazla elektrik kullanacağız bu da çok net."
Dünya Enerji Konseyi'nin 2020-2060 yıllarına ilişkin tahminlerine değinen Eyüboğlu, 2040 yılında dünyanın enerjinin yüzde 74'ünü fosil yakıtlardan sağlayacağının, 2030'a kadar petrol tüketiminde artış olacağının tahmin edildiğini bildirdi.
Eyüboğlu, şöyle konuştu:
"Bu çalışma, '2030'dan sonra petrol tüketiminde düşüş göreceğiz, doğalgaz artmaya devam edecek, kömür her halükarda düşecek' diyor. Yine bunların en agresifi dahi 2060 yılındaki enerji üretiminin yüzde 50'sinin fosil yakıtlardan olacağını söylüyor. Birçok bilinmeyenle bunu harmanlamak lazım. Bugünden kestirmek zor olsa da özellikle her halükarda elektriğin öneminin artacağı, yenilebilir enerji alanında güneş enerjisi ve rüzgar başta olmak üzere trendlerin bu yöne doğru kayacağı, kömürün her halükarda düşeceği, fosil yakıtların doğalgaz üzerinde artacağı ama petrolün önümüzdeki 10 yıl en azından daha talebinin artacağını net olarak söylemenin mümkün olduğunu düşünüyorum."
Eyüboğlu, küresel sıcaklık sadece bir dece arttığında hububat üretiminin yüzde 5 azaldığına dikkati çekti. 1901'den bugüne kadar deniz suyu seviyesinin de 19 santimetre arttığına işaret eden Eyüpoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:
"Enerji yatırımlarını yaparken aynı zamanda enerji verimliliğine de yatırım yapmak gerekli. Yani baktığınızda enerji çok önemli ama verimliliği artırmak da en az onun kadar önemli. Bu bahsettiğim senaryolar içinde 43 trilyon dolarlık enerji arz yatırımı yapılırken, 23 trilyon dolarlık da enerji verimliliği yatırımı ön görülüyor. Yani bu anlamda aslında enerjiyi üretenlere de kullananlara da bu enerjiyle tüketici ürünleri üreten firmalara da çok büyük sorumluluklar düştüğünü düşünüyorum. Ben kendi adımıza TÜPRAŞ'ta yaptığımız uygulamayı söyleyebilirim. Özelleştirme sonrasında 120 seviyesinde devraldığımız enerji yoğunluk endeksini bugün 100'ler seviyesine düşürmüş durumdayız. Rakamsallaştırmak gerekirse orta ölçekli bir şehrin bir yıllık tüketimi kadar bir enerji tasarrufu sağlanmış durumda. Aynı şekilde su arıtma ünitelerimizi devreye sokmak suretiyle oradaki gölün suyu yerine atık suyu gri su haline getirip tesislerimizde, süreçlerimizde kullanıyoruz. Bununla da sınırlı değil tabi. Bütün şirketlerin ürünlerini buna uygun hale getirmeleri lazım."
"Elektrik enerjisini Türkiye'den Avrupa'ya iletebiliriz"
İran Ticaret Odası Eğitim ve Araştırma Enstitüsü Danışmanı Mahmood Khaghani de İran'a uygulanan ambargolarda Türkiye ile olan ticari ilişkilerin durmadığını dile getirdi.
Khaghani, Türkiye'deki yatırımcılar için İran'da büyük potansiyel olduğunu, özellikle enerji üretimi noktasında Türk yatırımcıların İran'a yatırım yapma niyetinde olduklarını gösterdiklerini ifade etti. Khaghani, şöyle konuştu:
"Hazar Enerji Ağı gibi bir kavram geliştirmeye çalıştık. Özellikle 'Azerbaycan, Türkiye ve İran olarak bu bölgedeki gazdan nasıl yararlanabiliriz?' diye düşündük. Tabi İran'da, doğalgaz, petrolden daha fazla ve özellikle doğalgazın elektrik enerjisine dönüştürülmesi noktasında büyük potansiyel var. Yeni teknolojiyle yüksek voltajlı doğrudan akım hatlarıyla birlikte Türkiye'den elektrik enerjisini Avrupa'ya iletebiliriz. Böylelikle de arz güvenliği sağlamış olabiliriz diye düşünüyorum. Bununla birlikte yine üreticiler için de talep garantisi oluruz. Bundan dolayı Hazar enerjisi aslında enerjinin en pahalı üretildiği yerlerden biri olmakta."
"Petrol fiyatları düşecek"
Khaghani, petrol fiyatlarının düşmeye devam edeceğini belirterek, "Petrolün dolara olan bağımlılığı ve doların da öngörülemezliği dolayısıyla bizler, İran ve Türkiye arasında yeni bir enerji diplomasisi geliştirebilirsek, sadece İran ve Türkiye arasında değil, Hazar bölgesinde ve Azerbaycan, İran, Pakistan ve Türkiye arasında bu Hazar bölgesi için bir enerji diplomasisi geliştirebilirsek büyük başarı sağlayabiliriz." dedi.
Rusya'nın da bunun bir parçası haline gelebileceğini söyleyen Khaghani, "Şu anda Rusya, Türkiye ve İran'ın enerji politikaları noktasında doğru yolda olduğunu ve bölgede hem barışın hem refahın sağlanması noktasında doğru politikaları izlediğini düşünüyorum. Enerji sektöründeki iş birliği aslında enerji endüstrisinin siyasallaşmasının önüne geçecektir. Böylelikle de hem İran'ın hem Türkiye'nin ve tüm bölgenin kalkınmasına katkı sağlayacaktır." diye konuştu.