"Üçüncü Kuşağa Geçmeyi Başaran ve Kurumsallaşabilen Aile Şirketleri Sonsuza Kadar Yaşayabilir"
İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ)İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Durmuş Dündar, aile şirketi olmanın zayıf ve güçlü yanlarının iyi belirlenmesinin önemine dikkat çekerek "Türkiye'de dahil dünyada mevcut aile şirketlerinde karşılaşılan en önemli sorun nakit yönetimidir.
İstanbul Kültür Üniversitesi (İKÜ)İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Durmuş Dündar, aile şirketi olmanın zayıf ve güçlü yanlarının iyi belirlenmesinin önemine dikkat çekerek " Türkiye'de dahil dünyada mevcut aile şirketlerinde karşılaşılan en önemli sorun nakit yönetimidir. Diğer bir önemli sorun da aile şirketlerinin üçüncü kuşaklara devridir. Türkiye'de aile şirketlerinin yüzde 10'undan daha azı üçüncü kuşaklara geçebiliyor, yüzde 90'ı ise aile şirketi olma vasfını ya yitiriyor ya da kapanıyor " dedi. Prof.Dr. Dündar, günümüz kompleks ekonomik düzeni içinde kurumsallaşmayı ve üçüncü kuşağa geçişi başarılı bir şekilde tamamlayan aile şirketlerinin sonsuza kadar yaşayabileceklerine vurgu yaptı.
İKÜ tarafından düzenlenen "Aile İşletmeleri Kongresi" sonuçlarını ANKA'ya değerlendiren Prof.Dr. Durmuş Dündar, ailesel yönetimin tüm dünyada görülen en yaygın ve en eski yönetim biçimi olduğunu ve aile şirketlerinin ABD başta olmak üzere tüm gelişmiş ekonomilerde büyümenin itici gücü olmaya devam ettiğini söyledi. Prof. Dündar. "Türkiye'de aile şirketleri toplam GSMH'nın en az yüzde 75'ini yapıyor, istihdamın yüzde 85'ini sağlıyor.Amerika Birleşik Devletleri'nde 18 milyondan fazla işletme hayatını sürdürmekte olup bunların yüzde 90'nından fazlası aile şirketidir.ABD'de en büyük 500 firmanın üçte biri aile şirketidir. İtalya'da ise 100 şirketin,yüzde 43'ü,Fransa'da yüzde 26'sı, Almanya'da 17'si aile şirketidir" dedi.Prof.Dündar,oransal olarak bakıldığında aile şirketlerinin en yüksek düzeyde olduğu ülkenin yüzde 99 ile İtalya'da olduğunu belirterek,"ABD'de ve Türkiye'de bu oran yüzde 90 düzeyinde bulunuyor.Almanya'da tüm şiketlerin yüzde 80'i, Avustralya'da ise yüzde 75'i aile şirketidir" dedi.
-"TÜRKİYE'DE KURUMSALLAŞAN AİLE ŞİRKETLERİ EN GÜÇLÜLER"-
Prof.Dr. Dündar,dünya ekonomisine yön veren birçok kuruluşun hala aile isimleriyle anıldıklarını belirterek, kurumsallaşmanın en ileri aşamalarına geçmiş olmalarına karşın Türkiye'de en büyük grupların bile aile isimleri ile ticari hayatlarını sürdürdüklerini söyledi. Aile şirketlerinin, büyük ölçüde duygusal ögeler içermesine rağmen, işletme, hedefler,sonuçlar, istatistikler, araştırma ve analiz sonuçları gibi çoğu kez duygusallıktan uzak rasyonel ve mantıklı unsurlar içerdiğine dikkat çeken Prof.Dündar, aile işletmelerinin en önemli sorunlarının, sürdürülebilirlik,kurumsallaşma,büyüme ve rekabet,kuşaklararası devir,profesyonelleşme,aile anayasası" gibi konular olduğunu hatırlattı.
-AİLE ŞİRKETLERİNDE ZAYIF VE GÜÇLÜ YANLAR-
Prof.Dr. Durmuş Dündar, aile şirketlerinin güçlü yanlarını, "Finansal kaynaklara ulaşım kolaylığı,hızlı karar alabilme yeteneği,bürokrasinin az olması,aile kültürünün işletme kültürüne katkısı ve uzun vadeli bakış açısı, sahiplik ve sahiplenme duygusu,esneklik ve dinamizm" olarak gösterdi. Zayıf yanlar olarak da ilk sıralarda aile üyeleri arasında rekabetin geldiğini vurgulayarak "Akrabaları kayırma (nepotizm),rol çatışmaları,merkeziyetçi yönetim,yeniliklere açık olamamak (muhafazakârlık) ve ikinci ve sonraki nesillere devirde yaşanan problemler"şeklinde sıraladı. Prof. Durmuş, "Aile işletmesine sahip olmanın en eğlenceli yönü, pazar yemeği sırasında Yönetim Kurulu'nu da toplamış olma avantajına sahip olmaktır" dedi.
-"AİLE BİREYLERİ TEPEDEN DEĞİL, EN AŞAĞIDAN İŞİN MUTFAĞINDAN BAŞLAMALI"-
Prof. Dr. Dündar aile şirketi tanımını "Sahipliği bir ailenin elinde olan, bu ailenin bireyleri tarafından yönetilen, yönetimi aile bireyleri arasında kuşaktan kuşağa geçen, stratejik kararları bir aile tarafından verilen, yönetimi bir aile tarafından kontrol edilen veya en azından işletmenin yönetiminin bir aile tarafından etkilendiği işletmelerdir" şeklinde yaptı. Prof.Dündar, aile üyelerinin kendi işletmelerinde çalışma isteklerinin fazla olduğunu belirterek "İşletmelerinde çalışmak için sabırsızlanan aile bireylerine yer verilmeli ama işe başlama noktaları önemli. İş hayatımızdaki hangi başarı örneğini incelersek inceleyelim işe mutfağından başlamanın önemi görülecektir. Bir kebapçı olan aile işletmesi için de bu böyledir.Rüzgar santrali kuran bir aile işletmesi için de aynı kural geçerlidir" diye konuştu.
-"EN ESKİ AİLE ŞİRKETİ 1777'DE KURULAN HACI BEKİR"-
Türkiye'de aile şirketi olarak kurulup markalaşan bazı kuruluşların bugün marka olarak yaşamlarını sürdürmekle beraber, aile şirketi özelliklerinin kalmadığını hatırlatan Prof. Dündar bu konuda şu örnekleri verdi:
"Bugün hala aile şirketi olma özelliğini koruyan ve alanlarında marka isimler haline gelmiş çok örnek şirketler var ve bu şirketlerin çoğu 1800'lü yıllardan bugünlere kadar geliyor. Tarihi Meşhur Kanlıca Yoğurdu'nun kuruluşu, 1893'e,İmam Çağdaş'ın 1887'ye, şekerlemeci Cemilzade'nin 1883'e,Sabucakis'in 1874'e,Kurukahveci Mehmet Efendi'nin 1871'e,Karaköy Güllüoğlu'nun 1871'e,Erbak Uludağ Meşrubat'ın 1870'e, Kebapçı İskender Yavuz İskenderoğlu'nun 1860'a, Şekerci Cafer Erol''un 1807'ye ve Hacı Bekir'in ise ta 1777'e kadar gidiyor."