Tüsiad 45. Genel Kurul Toplantısı
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Dinçer: (2) "Sanayinin toplam ekonomi içindeki payından hiç memnun değiliz. İstihdam yaratmayan ya da kalitesiz istihdam yaratan büyümenin nedeni budur.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Haluk Dinçer, sanayinin toplam ekonomi içindeki payından hiç memnun olmadıklarını belirterek, "İstihdam yaratmayan ya da kalitesiz istihdam yaratan büyümenin nedeni budur. Bu oran yüzde 15'lerden yüzde 20'lere nasıl yükseltilebilir?" dedi.
Haluk Dinçer, TÜSİAD'ın 45. Genel Kurul Toplantısı'nda, Yönetim Kurulu Başkanlığının son gününde TÜSİAD üyelerine hitap etti.
Türkiye'nin olağanüstü durumlara süratle uyum gösterebilen bir ülke olduğunu belirten Dinçer, Türkiye'nin 2001 krizi sonrasında hem demokratikleşme hem de iktisat politikalarında sürekli bir reform süreci geçirdiğini, bu reform rüzgarının küresel krizin başlaması ile hızını kestiğini kaydetti.
Dinçer, önemli sayıda yapısal reformun tamamlanmasına rağmen hem demokratikleşmede hem de iktisadi hayatta daha ileri reform girişimlerinin yarıda kaldığını ifade ederek, bugün itibariyle Türkiye'nin orta gelir tuzağının hemen kıyısında bekler durumda olduğunu dile getirdi.
Orta gelire ulaşmanın kolay olmadığını, ancak küresel şartların bu parkuru aşmada olumlu bir atmosfer sağladığını ve Türkiye'nin bunu iyi kullandığının altını çizen Dinçer, "Ancak krize yakalanmış olduğumuz evre, mikro reformlar ve demokratikleşme raporları açısından talihsiz oldu" dedi.
Dinçer, son 7 yılda krizle mücadele başlığı adı altında önemli politikalar benimsendiğini ve hayata geçirildiğini vurgulayarak, bugün art arda açıklanan dönüşüm paketleri ve yargı paketi sayısından da net anlaşılacağı üzere daha yapılacak çok iş olduğunu ifade etti.
62. Hükumetin kapsamlı bir çalışma ile hem kalkınma hem rekabet, hem de makro istikrar reform alanlarını içeren bir yol haritası ile yola çıktığını ve bundan memnuniyet duyduklarını belirten Dinçer, her bir dönüşüm alanının seçimi ve bu alanların içine yerleştirilmiş eylem planlarının özel sektör olarak kendilerine göre yerinde olduğunu kaydetti.
Dinçer, kapsamlı bir reform dönemi için seçimden sonraki 4 yıllık fırsat penceresinden yararlanılabileceğini dile getirerek, "Bu nedenden dolayı önümüzdeki haftalarda genel seçimlerden önce siyasi partilerimizle TÜSİAD'ı bir araya getirmeyi planlıyoruz. İş dünyası açısından reform önceliklerini sunmak ve karşılıklı değerlendirmek arzusundayız" şeklinde konuştu.
"Büyümenin finansmanı, Türkiye'nin en zayıf olduğu alan"
Haluk Dinçer, konuşmasında, üzerinde çalıştıkları ve siyasi partiler ile paylaşmayı planladıkları belgenin bazı temel tespitleri ve sorularını da paylaştı.
"İçinde kısa, orta ve uzun vade başlıklarını barındıran reform ajandasında önceliklendirme ve takvimlendirme nasıl olmalıdır? Hangi reform başlığı ne zaman gerçekleşecektir?" diyen Dinçer, sözlerine şöyle devam etti:
"Büyümenin finansmanı Türkiye'nin en zayıf olduğu alan. İç tasarruflarımızı 3-5 puan artırmak için gereken kısa, orta ve uzun vadeli politikalar nelerdir? Büyümenin toplam faktör verimliliği katkısı çok sınırlıdır, o yüzden büyüme artınca cari açık vermeye başlıyoruz. Rekabet gücümüzü engelleyen unsur da budur esasında. Toplam faktör verimliliği sadece eğitim ve teknoloji ile artıyor. Toplam faktör verimliliğini artıracak eğitim, teknoloji, Ar-Ge ile üniversite-sanayi iş birliği politikaları nelerdir? Kayıt dışı ekonominin büyüklüğü rekabeti bozan en önemli unsurlardan biridir. Kayıt dışılığı en az 10 puan aşağı çekebilecek politika önerileri nelerdir? İşgücüne katılım oranımız çok düşük. Yüzde 50'lerde takıldık. Bunu yukarıya taşıyacak yegane unsur olan kadınların işgücüne katılımını artırmak için gerekli politikalar bütüncül şekilde nasıl hayata geçirilmelidir?"
"Soruların bazıları için yanıtlarımız, önerilerimiz mevcut; bazılarının üzerinde halen çalışıyoruz"
Dinçer, hukuk güvenliği, hukukun üstünlüğü ve yargıya güven konusunda ciddi bir erozyon yaşandığını söyledi. Bunun hem ülkenin itibarı hem de ekonomi için hayati bir zafiyet olduğunu vurgulayan Dinçer, "Bu yönde güven artırıcı önlemler nelerdir?" sorusunu aktardı.
Eğitim sisteminin, iş dünyasının talep ettiği nitelikte insan yetiştiremediğinin çok açık olduğunu belirten Dinçer, şu tespit ve sorunları dile getirdi:
"Yeni reform önerisi nedir; kapsam, içerik ve eğitimci aralarındaki öneriler nelerdir? Sanayinin toplam ekonomi içindeki payından hiç memnun değiliz. İstihdam yaratmayan ya da kalitesiz istihdam yaratan büyümenin nedeni budur. Bu oran yüzde 15'lerden yüzde 20'lere nasıl yükseltilebilir? Enerji sektörünün arz güvenliği ve rekabetçi piyasa koşulları içinde çalışması yönünde herhangi bir sorun var mıdır, varsa önlemler ne olacaktır? Bağımsız ve denetleyici kurumların yapısı ve özerkliği geliştirilecek midir? Bu kurumların piyasa ekonomisi içindeki rolünün değişmesi söz konusu mudur? Kamu maliyesi alanı Türkiye'nin en sağlam olduğu alanlardan biridir. Buna rağmen kamu harcama kompozisyonu büyümeyi destekleyecek şekilde yeniden yapılandırılabilir mi? Çözüm sürecinde yol haritanız nedir? Ekonomik açıdan bizim hesabımız çözüm sürecinin başarısının 1 puanlık ek büyüme getireceğidir. Benzer bir çalışmanız var mıdır?
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (TTYO) anlaşması belli bir hızla yol alıyor. Türkiye'nin bu anlaşmanın dışında kalması durumunda ekonomik kaybımızın çok yüksek olacağına yönelik çalışmalar mevcut, TTYO müzakereleri Gümrük Birliği çerçevesinde yeniden ele alınmasını gerektirebilir. Bu zorlu süreç nasıl yönetilecektir, hazırlıklar nedir? İklim değişikliği, azalan doğal kaynaklar, enerjide dışa bağımlılık, değişen küresel iletim modelleri doğrultusunda daha yeşil büyüme için hangi adımlar nasıl bir geçiş dönemiyle tasarlanmalıdır? İçinde bulunduğumuz bölge jeopolitik riskler karşısında Türkiye'yi çok kırılgan hale getiriyor. Türkiye'nin bu risklerden az etkilenmesini sağlayacak bir politika var mıdır? Bu soruların bazıları için yanıtlarımız, önerilerimiz mevcut; bazılarının üzerinde ise halen çalışıyoruz."
Haluk Dinçer, Türkiye'nin hem içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkelerden hem de üye olmayı arzu ettiği AB ülkelerinden büyüme potansiyeli olarak ayırabilecek, yeniden yüzde 6 düzeylerinde bir büyüme patikasına taşıyabilecek politika alanlarının mevcut olduğunu belirterek, "Yeter ki reformlar üzerine katılımcı bir anlayışla ve ortak akılla yürüyebilelim" dedi.
- İstanbul