Türkiye'de İlk Kez "Doğal Kehribar" Tespit Edilen Saha İnceleniyor
Bayburt'ta köylülerin yıllardır çıra diye yaktığı alandaki maddenin "doğal kehribar" olduğunun tespit edilmesinin ardından Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ile Dokuz Eylül Üniversitesi akademisyenleri tarafından iki ayrı saha çalışması yürütülüyor.
ABDULKADİR NİŞANCI - Bayburt'ta köylülerin yıllardır çıra diye yaktığı alandaki maddenin "doğal kehribar" olduğunun tespit edilmesinin ardından Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) ile Dokuz Eylül Üniversitesi akademisyenleri tarafından iki ayrı saha çalışması yürütülüyor.
Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Gündoğan, AA muhabirine yaptığı açıklamada, merkeze bağlı Aydıncık köyündeki sahada gerçekleştirdikleri çalışmanın amacının, kehribarın oluştuğu ortamın 50 milyon yıl önceki jeolojik tarihçesine ilişkin bilgilere ulaşmak olduğunu söyledi.
Gündoğan, jeolojinin sadece neyin, ne olduğuyla değil, aynı zamanda nasıl oluştuğuyla da ilgilendiğini belirterek, "Onun için burada arazi çalışması planladık. Bu araştırma sonucunda da üniversitemize Bilimsel Araştırma Projesi (BAP) önermeyi planlıyoruz. Proje kabul edildiğinde, biraz daha bölgesel ölçekli, eosen yaşında bu katmanların arazide nerelere kadar uzandığına ilişkin çalışma yapacağız. Böylece bölgede kehribarın olabileceği zonlar ve olası potansiyelle ilgili daha somut veriler de elde etmiş olacağız." dedi.
Kehribar tespit edilen alanların üst katmanlarında, daha önce maddenin ne olduğunun belirlenmesine yönelik yaptıkları çalışmalar sırasında, eosen yaşını veren fosiller tespit ettiklerini aktaran Gündoğan, şu değerlendirmede bulundu:
"Bu fosillere ilaveten kehribarın olduğu zonlarda kabuklu canlılar tespit ettik. Bu konu uzmanlık alanım olmadığı için üniversitemizdeki ilgili hocalarımıza danışacağız. Bunların yaşlandırmaları ve türleriyle ilgili nasıl bir ortamı temsil ettikleri araştırılacak. Benim ilk defa gördüğüm yaprak fosillerini de inceleyerek, buranın bitki florası hakkında biraz daha geniş bilgi sahibi olacağız. Yaprak fosillerinin yanı sıra deniz minaresi ve kabuklu midye tarzında canlılar var. Ayrıca, nümerik dediğimiz üst katmanlarda eosen yaşını belirten fosilli zonlarımız da var."
Gündoğan, jeolojik anlamda kehribarın alandaki olası yayılımlarıyla ilgili tespit yapacaklarını vurgulayarak, "Vadi içerisinde şu anda belirli zonlar, yüksek basınçlı suyla yumuşatılarak çamur taşın içinden kehribar çıkartılıyor. Kehribar kırılgan bir malzeme olduğundan dolayı darbe yemeden ancak böyle basınçlı suyla yumuşatılarak çıkartılıyor. Dolayısıyla olası rezervle ilgili bir metreküp çamur zonundan yaklaşık olarak 1 ya da 2 kilogram mı çıkıyor bu önümüzdeki günlerde yani çalışmanın sonucunda ortaya çıkacak." diye konuştu.
"Bölgeyi düşündüğünüzde, ciddi anlamda bir potansiyel var"
Mevcut kazılarda yaklaşık 25 metreküp toprak içinden çeşitli boyutlarda kehribar çıkartıldığının altını çizen Gündoğan, şöyle devam etti:
"Çıkarılan yaklaşık 25 metreküp malzemenin içinden 100 kilogram civarında kehribar toplandı. Bunların içinde birkaç milimetreden, 40-50 santimetreye kadar ulaşan büyük kehribar blokları var. İşletmenin zorlukları var tabi. Milimetrik boyutta çıkan yüzeyin arkasında daha büyük, daha modüler kehribar olabilir. Bunu önceden kestiremediğimiz için çok yavaş, sanki arkeolojik kazı yaparmışçasına hassasiyetle çalışmamız gerekiyor."
Gündoğan, böyle bir alanda rezerv tespitinin çok kolay yapılamayacağına dikkati çekerek, "Bütün alanın rezervini kestirmek, öngörmek biraz zor ama bu işletme, burada en azından 3-5 ton kehribar çıkarabileceğiyle ilgili potansiyele sahip. Burada yeşil çamur taşları içinde kilometrelerce giden bir zon bu. O yüzden bütün bölgeyi düşündüğünüzde, ciddi anlamda bir potansiyel var." ifadelerini kullandı.
Dokuz Eylül Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Özgür Başar ise Türkiye'de ilk kez çıkartılan kehribarlarla ilgili yüksek lisans çalışması yapmanın kendisini heyecanlandırdığını söyledi.
Başar, Türkiye'de ilk defa kehribar ocağı kurularak madenin çıkartılması noktasında çalışma yapıldığına işaret ederek, "Yurt dışında birçok ülkede çıkan bir maden. Türkiye'de ilk defa çıkartılıyor olması ülkemiz için büyük bir olanak." dedi.
Başar, Gündoğan ile birlikte yaptıkları saha çalışmasını yaklaşık bir hafta içinde tamamlamayı planladıklarını anlattı.
Aydıncık köyündeki rezerv alanının ruhsat sahibi Heytam Haşlak, Gündoğan ve ekibinin rezerv alanında çalışma yapmasının kendisini son derece mutlu ettiğini dile getirdi.
Gündoğan'ın kendisine aktardığı bilgiler doğrultusunda çalışmaları sürdüreceklerini anlatan Haşlak, destekleri için Gündoğan ve ekibinin yanı sıra rezerv alanına gelerek çalışmalar hakkında bilgi alan Bayburt Valisi Ali Hamza Pehlivan ve AK Parti Bayburt Milletvekili Fetani Battal'a da teşekkür etti.
MTA ekipleri ise Bayburt Valiliğinin talebi doğrultusunda hem bu bölgede hem de kentin genelinde doğal taş rezervlerinin yeniden incelenmesine yönelik çalışmalarını sürdürüyor.
Uzun yıllar taş ocaklarında çalışan Haşlak, bir süre önce kendi köyü de olan Aydıncık'ta yıllardır halk tarafından kömür ve çıra olarak kullanılan maddenin çıkarıldığı bölgede çalışma yapmaya karar vermesi üzerine, bu alandan alınan numuneleri Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümünde mineralojik-gemolojik açıdan inceletmişti.
Üniversite tarafından, yapılan analiz sonunda bu maddenin doğal kehribar olduğuna ve Türkiye'de kehribar çıkarılan başka bir nokta bulunmadığına dair rapor hazırlanmıştı.