Türkiye'de İklim Krizi Algısı Artıyor
Yuvam Dünya Derneği tarafından yapılan araştırmaya göre, Türkiye'de iklim değişikliği konusunda endişe artıyor. İklim krizinin tarım sektörüne etkisi ve sürdürülebilir gıda sistemlerinin önemi vurgulanıyor. Araştırma sonuçları, iklim değişikliğiyle ilgili endişelerin çevreci uygulamalarla bağlantılı olduğunu gösteriyor.
Yuvam Dünya Derneği tarafından yaptırılan " Türkiye'de İklim Krizi Algısı" araştırmasına göre iklim değişikliği konusunda endişeli olduğunu belirtenlerin oranı geçen yıl yüzde 65 iken bu yıl yüzde 84'e yükseldi.
Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikasından (TÜGİS) yapılan açıklamaya göre, son yıllarda Türkiye'de yaşanan sıcaklıklar ve aşırı hava olayları, tarım sektöründe verim kaybına ve gıda üretiminde aksamalara neden olurken iklim krizinin tetiklediği bu durum, sürdürülebilir gıda sistemlerinin oluşturulması gerekliliğini daha da belirgin hale getiriyor.
Toplumun iklim değişikliğine dair bilgi seviyesi, görüş ve davranışlarına yönelik olarak Yuvam Dünya Derneği tarafından yaptırılan "Türkiye'de İklim Krizi Algısı" araştırmasına göre, 2023'te yüzde 65'lik bir kesim iklim değişikliği konusunda endişeli olduğunu belirtirken bu yıl bu oran 19 puan artarak yüzde 84'e çıktı.
Geçen seneye kıyasla artan büyük endişe ise "gıdaya erişimde zorlanmak". Araştırma ayrıca iklim değişikliği konusunda kendisini sorumlu hissedenlerin hem daha endişeli hem de gelecekteki tehditleri daha ciddi algıladığını ortaya koyuyor.
Bu grup, geri dönüşüm yapma, plastik kullanımını azaltma ve sürdürülebilir markaları tercih etme gibi çevreci uygulamalara daha fazla yöneliyor. Araştırma sonuçları, iklim değişikliğiyle ilgili endişeler ve pratik eylemlerin güçlü bir bağlantısı olduğunu ortaya koyuyor.
Sürdürülebilir gıda sisteminin anahtarı teknoloji ve inovasyon
BM Gıda ve Tarım Örgütü'nün açıkladığı veriler, 2050'de dünya nüfusunun 9,7 milyara ulaşacağını gösteriyor.
Açıklanan rakamlar artan nüfusu beslemek için yaklaşık 25 yılda gıda üretiminin yüzde 60 artması gerektiğini ortaya koyuyor.
Gıda israfının önlenmesi bu süreyi uzatabilse de tek başına kalıcı bir çözüm sunmadığından, tüm dünya sürdürülebilir bir gıda sistemi yaratmanın ve gıda üretimini artırmanın anahtarı olarak teknoloji ve inovasyon konuşuluyor.
Bitki bazlı ve laboratuvar ortamında üretilen besinler "yeni gıda" adıyla, giderek daha fazla dünya gündemine giriyor.
Üretilecek yeni gıdaların, yüksek besleyicilik değerinin yanında sürdürülebilir, üretimi kolay ve tüketicinin kolay erişebileceği sağlıklı gıdalar olması gerekliliği ifade ediliyor. Ayrıca üretimde verimliliği artıracak akıllı tarım teknolojileri ve dikey tarım gibi yenilikçi yöntemler üzerine çalışmalar devam ediyor.
"Sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmak ekonomik ve toplumsal gereklilik"
Açıklamada görüşlerine yer verilen TÜGİS Yönetim Kurulu Başkanı Kaan Sidar, sürdürülebilir gıda sistemleri oluşturmak için sadece yasal düzenlemeler ve üretim yöntemlerinin geliştirilmesinin yeterli olmadığını belirtti.
Sidar, "Ülkemizde faaliyet gösteren gıda üreticisi şirketlerin sürdürülebilirlik konusunda duyarlı davranarak projeler geliştirdiklerini gözlemliyoruz. Toplumumuzun iklim krizi konusundaki bilinci güçleniyor ancak günlük pratiklerin de bu bilinçle yeniden gözden geçirilmesi ve sürdürülebilirlik hedefleriyle ters düşecek uygulamaların terk edilmesi oldukça önemli. Çünkü sürdürülebilir bir gıda sistemi oluşturmak, sadece çevresel bir zorunluluk değil, aynı zamanda ekonomik ve toplumsal bir gereklilik. Bizler bu bilinçle 2014 yılında başlattığımız Sürdürülebilir Gıda Zirvesi'nin 10'uncusunu bu yıl 21-22 Kasım'da gerçekleştireceğiz. TÜGİS olarak, toplumsal ve sektörel gelişim için sürdürülebilirlik alanındaki öncü çalışmalarımıza devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.