Türkiye-Ab Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyaloğu
Avrupa Komisyonu İş, Büyüme, Yatırım ve Rekabetçilik konularından sorumlu Başkan Yardımcısı Jyrki Katainen, "Türkiye bütün kriterleri yerine getirirse AB de vize serbestisini sunmak yönünde kararlı. Bu kriterler sadece Türkiye'nin değil, bütün ülkelerin yerine getirmesi gereken kriterler" dedi.
Avrupa Komisyonu İş, Büyüme, Yatırım ve Rekabetçilik konularından sorumlu Başkan Yardımcısı Jyrki Katainen, "Türkiye bütün kriterleri yerine getirirse AB de vize serbestisini sunmak yönünde kararlı. Bu kriterler sadece Türkiye'nin değil, bütün ülkelerin yerine getirmesi gereken kriterler" dedi.
Katainen, Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in katılımıyla gerçekleştirilen Türkiye-AB Yüksek Düzeyli Ekonomik Diyaloğu'nun ilk toplantısında yaptığı konuşmada, bu etkinliğin bir dizi yüksek seviyeli diyaloğun ilk adımı niteliğinde bulunduğunu belirterek, "Söz konusu diyalog karşılıklı ilişkilerin tekrar canlandırılması yönünde atılan önemli bir adım. Çok önemli çünkü birbirimize bağımlıyız. Türkiye'nin ekonomik sağlığı AB'yi etkiliyor, AB'nin ekonomisi de Türkiye'yi yakından etkiliyor. Bu nedenle ekonomik işbirliğimizi ve ticari ilişkilerimizi derinleştirmemiz ve güçlendirmemiz lazım" diye konuştu.
Avrupa Birliği'nin (AB) sadece bir serbest ticaret örgütü olmadığını, aynı zamanda değerler üzerine kurulan bir birlik olduğunu vurgulayan Katainen, şunları kaydetti:
"Üye devletler yaptırım yasalarının yerini hukukun üstünlüğünün almasını istediler ve bu nedenle böyle bir girişimde bulundular. Hala değerlere sahip birlik olmak çok önemli. Hukukun üstünlüğü özgürlükleri korumanın yegane aracı. İfade özgürlüğü insanları korumanın, özgürlüğünü korumanın yegane aracı, şeffaflık da en önemli araçlardan biri. Biz Türkiye'yi daha fazla yanımızda görmek istiyoruz, işbirliği gerçekleştirmek istiyoruz. Çünkü bu hem ekonomik açıdan bizim için anlamlı hem de bölgenin stabilizasyonu için bir o kadar önemli. Türkiye'de güçlü, şeffaf, demokratik kurumlarının olmasını, hukukun üstünlüğünün ve temel insan haklarının saygı görmesini, ekonomisinin gelişmesini, modernizasyon sürecinden geçmesini istiyoruz. Üyelik görüşmeleri bizler için çok önemli. AB tabii ki Türkiye'ye adil bir muamele yapmak istiyor. Eğer Türkiye AB'nin bir üyesi olarak bütün kriterleri yerine getirirse Türkiye bir başvuru ülkesi, aday ülke gerekli ilerlemeleri kaydediyor."
Katainen, iki taraf arasındaki iş birliğinin geliştirilmesi için atılan adımları önemli bulduğunu ifade ederek, "Göçmen meselesi önemli ve zorlu bir mesele. Herhangi bir ülke bunu tek başına çözemeyecek. Tek gecede çözülemeyeceğini, kusursuz çözüm getirilemeyeceğini biliyoruz. İnsan hareketinin devam ettiğini görüyoruz. Hem buna çözümler getirmemiz lazım hem de insancıl uygulamaları gözetmemiz lazım" dedi.
AB olarak kendi ekonomilerini modernize etmeleri gerektiğini anlatan Katainen, Gümrük Birliği'nin kendi ekonomilerini modernize etmek için kullanabilecekleri araçlardan biri olduğunu kaydetti.
Katainen, güncellenmiş ve yenilenmiş bir Gümrük Birliği'nin hem AB için hem de Türkiye için daha uyumlu pazarların oluşmasını sağlayacağını aktararak, bunun rekabeti ve iş faaliyetlerini artıracağını söyledi.
AB'nin halihazırda yatırıma odaklandığını, bu konunun ekonomilerindeki iyi performans göstermeyen unsurlardan biri olduğunu belirten Katainen, "Uzun dönemli yatırımlarda ortalamanın altında kalıyoruz. Ortalamanın 300-400 milyar avro gerisindeyiz. Bir yatırım planı oluşturduk. Yeni bir fonumuz var. Stratejik Yatırım İçin Avrupa Fonu, Avrupa Yatırım Bankası'nın bir fonu. Özellikle de özel yatırımcılar için, riskler için finansman kaynağı sağlıyor" diye konuştu.
Katainen, vize serbestisinin iş sektörlerinin önerilerinden biri olduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:
"AB, Türkiye'ye adil bir şekilde yaklaşmak istiyor. Göçmen meselesi ile ortaya çıkan anlaşmanın kapsamında bu. Türkiye bütün kriterleri yerine getirirse AB de bu vize serbestisini sunmak yönünde kararlı. Bu kriterler sadece Türkiye'nin değil bütün ülkelerin yerine getirmesi gereken kriterler. Vize serbestisinin ikili ilişkilere olan önemini anlamak lazım. Türkiye'nin önemli bir ekonomik büyümesi var. Geçen yıl önemli bir büyüme gerçekleştirdi, kamu politikaları da bir o kadar sağlıklı. Olumlu temelleri oluşturduğu için Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'e teşekkür ederiz. Türkiye ekonomisinde önemli çalışmalar yaptı. Tabii zorluklarla da karşılaşıyor. Türkiye ekonomisi için iç talep çok önemli. İç tüketimin artırılmasına dayanıyor ekonominin büyümesi. Ar-Ge'ye daha fazla önem veriyor. Endüstri sektörünü destekliyor. İnsan kaynağına yapılan yatırımlar sürdürülebilir ekonomi son derece önemli. Genç ve iyi eğitim görmüş nüfusunun potansiyelinden, kadınların iş gücü potansiyelinden yararlanırsa ekonomik büyümesini artıracaktır. AB iş liderleri Türkiye'deki gelişmeleri iyi takip ediyor. Türkiye'deki iş ortamı istikrarlı eğitim sistemleri üzerinde gelişebilir."
Beyrer: "Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz"
BusinessEurope Üst Yöneticisi (CEO) Markus Beyrer, Türkiye ile AB arasında artırılmış bir diyalog sürecinin bulunduğunu belirterek, "Belki yanlış sebeplerden dolayı başlamış, ama herkes hem fikirdir ki önemli bir fırsat var karşımızda. Türkiye ile AB arasında güçlü ilişkileri var. Türk dostlarımızın masa etrafında bizimle birlikte oturması hayatımızın bir parçasıdır ve öyle olmuştur" diye konuştu.
Türkiye ve AB arasındaki ilişkiyi derinleştirmenin destekçisi olduklarını ifade eden Beyrer, daha önce Ankara'da, İstanbul'da bulunduğunu, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün büyük hayranı olduğunu, 20. yüzyılda en başarılı siyasetçilerden olduğunu kaydetti.
Beyrer, hayati bir dönemden geçildiğini, ilişkilerin yeniden canlandırılmasıyla karşılıklı fayda görüleceğini vurgulayarak, şunları aktardı:
"Mültecilere barınak sağlamak, onları karşılamak çok iyi bir şey. Türkiye'nin işbirliğini takdirle karşılıyoruz. Yasal şekilde gelecek olanlar için iş dünyasının iş gücü piyasasına katılması için isteği var ama burada bazı şeyleri karıştırmamak gerekiyor. Bir tarafta mülteci krizi, diğer tarafta kalifiye iş gücünü çekmek var bunları ayrı bir kulvardan ele alacağız. Mülteci krizinin ötesini de düşünmemiz lazım. Türkiye'nin AB üyeliğini destekliyoruz, fasılların açılması, müzakerelerin derinleştirilmesi son derece önemli. 17. faslın açılması son derece önemli. Hem Türkiye hem de AB için bu faslın açılması önemli. 1963'te başlamış süreç ben o zaman doğmamıştım bile artık hızlandırmanın zamanı geldi belki de.
Gümrük Birliği'nin güncellenmesi bize mükemmel bir çerçeve sunuyor. Bu fırsatı kullanarak Gümrük Birliği'nin işlevselliğinin de iyileştirilmesi gerekiyor. AB serbest ticaret anlaşması yaptığında Türkiye bunun avantajlarının meyvesini toplayamıyor. Bu dengesiz bir durum. Dünyada tek başına değiliz. TTIP'i müzakere ederken ABD ile inanılmaz hacimler söz konusu. Türkiye'nin menfaatine bir durum, bunu çözmeliyiz. Nihai çözüm hem Türkiye'nin çıkarlarına hizmet etmeli hem de yasal çerçeveye uygun olmalı."