Türk İhracatçısı Kazakistan'ı Lojistik Üs Yapmak İstiyor
Narenciye Tanıtım Grubu (NTG) Yönetim Kurulu Üyesi ve Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, "Kazaklarla beraber Ro-Ro hattını, aynı zamanda tren feri hattını kuralım ve bu hatla beraber Moskova'ya gitmeye gerek kalmaksızın çok kısa zamanda Türk...
EDA TOPCU - Narenciye Tanıtım Grubu (NTG) Yönetim Kurulu Üyesi ve Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, "Kazaklarla beraber Ro-Ro hattını, aynı zamanda tren feri hattını kuralım ve bu hatla beraber Moskova'ya gitmeye gerek kalmaksızın çok kısa zamanda Türk ürünlerini Kazakistan'a getirelim." dedi.
Türk narenciyesinin Kazakistan'daki tanıtım çalışmalarını yürütmek ve mevcut ihracatı artırmak adına NTG Yönetim Kurulu üyeleri Ahmet Hamdi Gürdoğan, Hakan Sefa Çakır ve Erdinç İnan Yılmaz ev sahipliğinde, Kazakistan'ın Almatı kentine tanıtım etkinliği düzenlendi.
Türkiye Almatı Başkonsolusu Rıza Kağan Yılmaz'ın da katıldığı, uluslararası medya kuruluşu Global Connection (GC) tarafından organize edilen etkinlik çerçevesinde Türk ve Kazak iş adamları bir araya gelerek, iki ülke arasındaki ticaretin geliştirilmesi adına görüş alışverişinde bulundu.
Toplantıda verilen bilgiye göre, narenciye ihracatını artırmak ve yeni pazarlar yaratmak amacıyla yoğun bir tanıtım çalışması sürdüren NTG son bir ayda 5 ülkeye çıkarma yaptı.
Rusya, Polonya, Birleşik Arap Emirlikleri, Romanya ve son olarak Kazakistan'daki tanıtımları yoğun ilgi gören NTG, şu an yıllık yaklaşık 1 milyar dolar seviyesinde olan Türkiye narenciye ihracatını, yaptığı bu tanıtım çalışmaları ile artırmayı, Türkiye'nin 2023 yılındaki 500 milyar dolarlık ihracat hedefine katkı sağlamayı hedefliyor.
-" Kazakistan'a lojistik üstünlüğümüz Çin'den daha fazla"
Kazakistan'daki etkinlik kapsamında düzenlenen yemekte konuşan NTG Yönetim Kurulu Üyesi ve Doğu Karadeniz İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Hamdi Gürdoğan, iki ülke arasında tarihsel süreçteki dostluğun ticarete yansımasının geciktiğine işaret ederek, Kazakistan'daki gözlemlerini şu şekilde aktardı:
"Kazakistan pazar yerinde yaptığımız araştırmada, Türk narenciyesinin Çin narenciyesinden hem ucuz, hem de Kazak halkı tarafından özellikle tercih edildiğini, daha kaliteli olduğunu sevinerek gördük. Her ne kadar Çin buraya çok yakın görünüyor olsa da, Çin'in üretim alanlarının 4 bin 500 kilometre uzakta olduğunu ve Kazakistan pazarına narenciyenin bu uzaklıktan geldiğini gözlemledik.
Aynı zamanda Karadeniz limanlarından, Novorossiysk'den Moskova'ya giden Türk narenciyesinin, Moskova üzerinden de buraya geldiğini gördük. Türkiye'nin de buraya kilometre olarak 3 bin 500 kilometre uzakta olduğunu, Moskova üzerinden gelen malın direkt yapılacak hatlarla Çin üzerinden gelen maldan çok daha kısa zamanda ve çok daha ucuz fiyata buraya gelebileceğini gözlemledik.
Anlattığımız bu lojistik üstünlüğümüzü, Kazakistan'ı bir üs olarak olarak, etrafındaki Cumhuriyetlerle beraber kullanabiliriz. Türkiye- Kazakistan hükümetlerinin bu bağlamda iş birliği ve ticaret merkezleri kurmasının kaçınılmaz olduğunu gözlemlemiş bulunuyoruz."
-"Sorunları çözüp Kazak pazarına girersek, Çin'i pazardan keseriz"
Türkiye narenciyesinin yüzde 40'ını Rusya'ya ihraç ettiklerini, Kazakistan'da büyük boşluk fark edip çalışmaya başladıklarını belirten Gürdoğan, Kazak pazarında birinci sırada Çin'in bulunduğunu, Türkiye narenciye sektörünün ise 8'inci sırada yer aldığını söyledi. Kazakistan pazarında yaptıkları araştırmalardan bahseden Gürdoğan, "Pazara Türk malı girdiği zaman Çin malı satılmıyor, bunu gördük." dedi.
Çin'in Kazakistan'a 4 bin küsur kilometreden ürün getirdiğini bildiren Gürdoğan, Kazak satıcıların Türkiye'nin ürünlerinden daha memnun olduğunu, Türk ürünlerinin Kazak pazarına girmesiyle Çin'in ürünlerinin ikinci plana gerilediğini anlatarak, "Lojistik başta olmak üzere mevcut sorunları çözüp, Kazak pazarında yeterli miktarda bulunmamız durumunda Çin'in bir çok ürününü pazarından keseriz. Türk narenciyesi burada marka olmuş ve geldiğinde bizim malımız tercih edilecek, bu net. Ürünü ulaştıramamamız büyük sorun. Lojistik sorunu çözülse, kapılar açılsa olay başka yere gidecek." ifadelerini kullandı.
Gürdoğan, Kazakistan'a yeterli ağırlığın verilmediği değerlendirmesinde bulunarak, Türkiye'nin şu an yıllık 3 bin 500 tonluk resmi narenciye ihracatı bulunduğunu, Moskova üzerinden Kazakistan pazarına gelen malın ise bunun 2-3 katı civarında bulunduğunu aktardı.
Kazakistan'ı lojistik üs yapmak istediklerini dile getiren ve bunun gerçekleştirilmesi durumunda başta narenciye sektörü olmak üzere Türkiye ihracatında önemli yer tutan tüm sektörlere önemli katkılar sağlanacağını belirten Gürdoğan, bölgenin Türkiye'nin gelecek planlarına dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
-"Çin'in İpek Yolu Projesi ile Türkiye By-pass oluyor, projede yer almalıyız"
Kazakistan ile Türkiye arasındaki lojistik altyapının yetersizliğine vurgu yapan Gürdoğan, bu yüzden Türkiye'nin bu pazardan yeterli pay alamadığını söyledi. Türk ürünlerinin şu an Moskova'ya gidip oradan Kazak pazarına geldiğini dile getiren Gürdoğan, şunları anlattı:
"Şimdi Çin'in finanse ettiği yeni İpek Yolu Projesinden biz bihaberiz. Çin, Batum'a kadar olan tren yolu ile ürün teslim süresini 10 güne düşürüyor. Çin'in bu İpek Yolu Projesi ile Türkiye By-pass oluyor. İpek Yolunda Türkiye olarak bir mevcudiyetimiz yok. Bizim buradaki pazarda olabilmemiz için var olan tren yolunu ve Hazar havzasını kullanmamız gerek.
Şu an Hazar Denizinde Aktau Limanında çalışan gemiler var. 10 saatte Sarp Kapısından Batum'a geliyor, 20 saatte Batum'dan Aktau'ya geliyor. Yaklaşık 3 günlük bir zamandan bahsediyoruz. Biz şu an 3 günde mal gelebilecek bir ülkede yokuz. Biz diyoruz ki, Kazaklarla beraber Ro-Ro hattını, aynı zamanda tren feri hattını kuralım ve bu hatla beraber Moskova'ya gitmeye gerek kalmaksızın çok kısa zamanda Türk ürünlerini Kazakistan'a getirelim. Burayı da bir merkez olarak düşünelim ve buradan dağıtım yapalım.
Yarın çok geç olabilir. Burada uyuyan iki ülke var şu an. Kazakistan ve Türkiye. Burada yapılan stratejik planda biz yokuz, bu projede yer almalıyız. Projelere göre kendimizi konumlandırıp, Çin'in İpek Yolu Projesinin içinde Türkiye olarak yer almalıyız. Türkiye bu projelerin içine girerse, Çin'in oyununda rol almış olacağız."
-"Türkiye-Kazakistan Lojistik Master Planı acilen yapılmalı"
Türkiye ve Kazakistan'ın bu yolun kısaltılması ile birer üs olarak kullanılabileceğini ve bunun da iki ülke ekonomisine önemli katkı sağlayacağını dile getiren Gürdoğan, geçmişte tarihleri ortak olan iki ülkenin uykuda olduğu değerlendirmesinde bulunarak, bu uykudan uyanılması gerektiğini söyledi.
Gürdoğan, Çin'in Gürcistan'da Anaklia Deniz Limanı yaptığına dikkati çekerek, konuşmasına şöyle devam etti:
"Bu limandaki amaç, Çin ile Anaklia yani Sarp-Türkiye arasındaki teslim gününü 10 güne indiriyor. Geçmişteki İpek Yolunun merkezi Kazakistan'da bulunuyoruz şu an. Türkiye de İpek Yolunun kesiştiği nokta. Biz neden Türkiye-Kazakistan olarak bu projede, kendi ülkelerimizin çıkarlarını, kendi iş adamlarımızın refah seviyesini daha da yükseltmesi için aracı olmuyoruz?
Buna aracı olabilmek için projelerimizi devlet yetkililerimize aktarmalıyız. Kazakistan'ı 18 milyon nüfusun yaşadığı bir yer olarak değil, Türk Cumhuriyetleri ile tam bir merkez olarak, o nüfuslara da aktarma noktası olarak görüyoruz. Kazakistan'ı bölgede üs olarak görüyoruz.
Bu yüzden NTG olarak buradayız ve bu ziyaretlerimizin devamı gelecek. Türkiye-Kazakistan Lojistik Master Planının devletler arası ilişkiler neticesinde acilen yapılması gerektiğini düşünüyoruz. İki ülke ticaretinde uyuyan devi uyandırmalıyız. Kazakistan'a yıllık 100 bin ton narenciye ihracatı hedefliyoruz. "
-"Türkiye Kazakistan'da rafineri kurup, barter ticareti yapabilir"
Türkiye ve Kazakistan'ın sosyal, siyasi, kültürel başta olmak üzere bir çok açıdan çok yakın olduğunu dile getiren, iki ülke arasında gerekli anlaşmaların ivedi şekilde yapılması gerektiğini bildiren Gürdoğan, bir çok alanda Türkiye'nin Kazakistan'da ve bölgede bulunmasının önemine işaret etti.
Kazakistan pazarındaki eksikliklerden bahseden ve bu anlamda Türkiye'deki birçok sektör için öncü olmak istediklerini ifade eden Gürdoğan, şunları söyledi:
"Hazar havzasını Kazakistan ile beraber kullanabiliriz, Azerbaycan'daki tren feri hattını birlikte yapabiliriz. Devlet desteği ile, iş adamları ve ihracatçılar olarak burada yatırım yapmaya hazırız. İki ülke arasındaki ticaret potansiyelini görmemek için kör olmak gerek. Cumhurbaşkanımızın koyduğu 500 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaşabilmek için buradayız, bunun için strateji geliştirmemiz gerek. Bu hedef ulaşılmayacak bir hedef değil.
Avrupa'ya alternatif yaratmak için buradaki pazarlarda konumlanmamız lazım. Kazakistan'ın petrol rafinerisi konusunda önemli eksikleri var. Türkiye burada neden rafineri kuramasın? Kurulacak rafineriden Türkiye'nin petrol ihtiyacının çoğu neden karşılanmasın? Türkiye burada rafineri kurabilir ve hatta barter ticareti yapabiliriz."
-"Türkiye ve Kazakistan, Pekin'den Londra'ya giden ulaştırma koridoru üzerinde kilit ülkeler"
Türkiye'nin Almatı Başkonsolusu Rıza Kağan Yılmaz da yemekteki konuşmasında Türkiye ile Kazakistan arasında birçok alanda yakın ilişkiler bulunduğunu belirterek, bunların ilerletilmesi gerektiğini söyledi.
Bugün Avrasya gerçekliği içerisinde Türkiye ve Kazakistan gibi iki önemli ekonominin sağlayabileceği çok önemli katkı ve faydalar bulunduğunu dile getiren Yılmaz, şunları kaydetti:
"Türkiye'de Kazakistan'da, bugün Pekin'den Londra'ya kadar giden, dediğimiz o asıl ulaştırma koridoru üzerinde kilit ülkeler pozisyonundalar. Bu hat, her iki istikamette de geçtiği bütün ülkelere önemli ekonomik faydalar kazandıracak bir hat.
Çin'den gelen, Kazakistan'dan geçen, Kazakistan'ın doğu Horgos Kapısından giren batı kapısı Aktau Limanından çıkan, Hazar üzerinden Kafkasya'ya ulaşan, Kafkasya'da Azerbaycan-Gürcistan üzerinden Türkiye'ye, Türkiye üzerinden de Avrupa ile entegre hatlar üzerinden Avrupa'ya ulaşan bu hat hepimize çok önemli kazanımlar sağlayacaktır.
Türkiye olarak mükemmel hale getirilen ulaştırma altyapısı, Gürcistan ile olan bağlantılarımız, Bakü-Tiflis-Kars demiryolu, Hazar'ı feribotla geçip Aktau Limanına varışımız, Kazakistan'ın bugün mükemmel hale getirmek için uğraştığı ulaştırma altyapısı, bütün bunlar önemli zincirin kilit halkalarını oluşturuyor. Kazakistan nasıl Türkiye için bütün Orta Asya ve Avrasya ekonomik birliğine açılan kapıysa, Türkiye de Kazakistan için Ortadoğu, Afrika, Balkanlar'a, Avrupa'ya açılan önemli bir kapı teşkil ediyor."
İki ülke ekonomisinin birbirine entegre olması halinde, iki ülkeye de ciddi kazanımlar sağlayacağının altını çizen Yılmaz, Türkiye ve Kazakistan'ın politikasında "Birlikte Kazanmak" motifinin önemli yer tuttuğunu, iki ülkenin de bulunduğu bölgede "İstikrar Adası" olduğunu söyledi.
Türkiye'nin 15 Temmuz'da karşı karşıya kaldığı hain darbe girişimini anımsatan, kısa sürede bu tehlikenin bertaraf edildiğini anlatan Yılmaz, "İşleri, ticareti ve hayatı normal düzeninde sürdürmeye devam ettik. Bu hain darbe girişiminin ilk günlerinde Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in Ankara'ya gelerek Türkiye'ye destek vermesi Türk-Kazak kardeşliğinin ne olduğunu tüm dünyaya gösterdi. Bu kardeşliğin ruhuna uygun olarak beraber adımlar atıp, kardeşliğimizi daha da pekiştireceğiz." diye konuştu.