Türk-Alman Yenilenebilir Enerji İşbirliği Forumu
Enerji Bakanı Yıldız, enerji projelerini çevreye rağmen değil çevreyle beraber gerçekleştireceklerine inandıklarını söyledi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız,
enerji projelerini çevreye rağmen değil çevreyle beraber gerçekleştireceklerine
mutlak bir şekilde inandıklarını belirterek, " Türkiye, şu anda yaklaşık 500
milyon tonluk tespit edilmiş kömür rezervlerini o bölgenin çevreyle alakalı
hassasiyetleri tamamlanmadığı için durduran bir ülkedir" dedi.
Türkiye İş adamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) işbirliğinde
Almanya İş Hayatı Dernekleri Federasyonu (BUV) tarafından, Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanlığı ile Almanya Federal Çevre Bakanlığı'nın katkılarıyla organize
edilen Türk-Alman Yenilenebilir Enerji İşbirliği Forumu'nun ikincisi
gerçekleştirildi.
Bakan Yıldız, Forumda yaptığı konuşmada, geçen ay Almanya Ekonomi ve
Teknoloji Bakanı Philipp Rösler ile yaptıkları toplantının faydalar getirdiğini
ve Türkiye ile Almanya'nın yenilenebilir enerji konusunda birbirlerinden alacağı
şeyler olduğunu söyledi.
Yeniden yapılanan enerji sektöründe dünyanın iklim değişikliğiyle alakalı
alacağı tedbirler olduğunu belirten Yıldız, "Bu tedbirleri hangi oranda
uygulanıp uygulanmadıklarıyla alakalı yorumlar var. Bunlar nasıl sübvanse
edilmeli? Bunun bir ölçüsü var mıdır? Dünyanın sanayileşmesiyle beraber
kirletilmesiyle aynı oranda temizlenmesine katkı koyan ve koymayan ülkeler var
mıdır?" sorularını sordu.
Her ülkenin coğrafyasının o ülkeye getirdiği avantajlar ve dezavantajlar
bulunduğuna işaret eden Yıldız, "Soru şu; o ülkenin ister güneş, ister rüzgar,
ister su kaynaklarının avantajından daha çok teknoloji sahipleri mi, yatırımcılar
mı yoksa o ülkenin vatandaşları mı faydalanması lazım? Kamu, oluşturduğu
politikalar bunu iyi dizayn etmezse bazen dış politikanın bazen de iç politikanın
yönetilmesi zorlaşabilir. Biz her üçünün de bu avantajdan yararlanması gerektiği
kanaatini vurguluyoruz. Çünkü teknoloji sahipleri, ki bunun içerisinde Alman
firmaları da var, mutlaka geliştirdikleri know-how'un, o bilginin karşılığını
bulmak durumundadır. Ama o ülkenin güneşinden o ülkenin insanlarının da
faydalanması lazım" diye konuştu.
Alman Bakan Rösler ile görüşmesinde, sübvansiyonların kalıcı ve
sürdürülebilir olmasının önemli olduğunun altını çizdiklerini aktaran Yıldız,
global krizden çok fazla etkilenen bir kısım Avrupa Birliği üyesi ülkelerin şu
anda sübvansiyonlardan "U dönüşü" yaptığını, bunun da yatırımcı için doğru bir
şey olmadığını kaydetti.
"Biz gelişen teknoloji ile o ülkenin şartlarının makul seviyede nerede
buluşacağını çok iyi hesap ettiğimiz kanaatindeyiz" diyen Yıldız, bunun, 2013
yılında gelişen güneş teknolojisiyle beraber yatırımcıların makul alım
garantileriyle Türkiye'de gerçekleştirebileceklerini gördüklerini ifade etti.
Bakan Yıldız, "Eğer özel sektöre verdiğiniz makul fiyat oluşmazsa, daima
tüketicinin pahalı, üreticinin ise ucuz bulduğu bir kalemi yönetemez hale
gelirsiniz. Türkiye gerek rüzgar gerek güneş gerekse su kaynaklarında bu rakamı
çok iyi tespit etmiştir. Çünkü o vereceğiniz kar, mutlaka teknoloji sahiplerinin
ve özel sektör için makul kar olacaktır. Bu kar çok yüksek olursa kamudan özel
sektöre bir sermaye transferine dönüşür, çok düşük olursa özel sektörün rahat
hareket edemeyeceği bir ortam oluşur" şeklinde konuştu.
-"Türkiye AB ülkeleri ortalamasının 2 katı yenilenebilir enerji kaynağı
üretimine sahip"-
Türkiye'nin şu anda Avrupa Birliği ülkeleri ortalamasının 2 katı
yenilenebilir enerji kaynağı üretimine sahip bulunduğunu belirten Yıldız, OECD
ülkeleri arasındaki en yüksek büyüme oranına sahip ülke olduğu için Türkiye'nin
enerji yapılanmasını doğru bir şekilde ortaya koymak durumunda olduğunu söyledi.
Türkiye'nin orta ve kısa vadede yüzde 25'lerden yüzde 30'lara çıkartacağı
yenilenebilir enerji kaynakları bulunduğuna dikkati çeken Yıldız, "Bizim
biyogaz, biyokütle ve güneş gibi şu anda yeni başlayan yatırımlarımızın hızla
yayılacağına inanıyoruz. Burada gerek Almanya'dan gelen yatırımcılar gerekse
Türkiye'den katılan bütün sanayicilerimizin bu ortak projelerde buluşabileceğine
inanıyorum" dedi.
Yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmek kadar önemli olan enerji
tasarrufu ve verimiliğiyle alakalı konularda da Alman firmalarıyla çok fazla iş
yapabileceğini kaydeden Yıldız, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin ne yazık ki enerji tasarrufu ve verimiliği konusunda kat
edeceği uzun mesafe bulunmaktadır. 2023 yılına kadar minimum yüzde 20'ler
civarında tasarruf elde edilebilecek bir enerji sektörünün içerisindeyiz. Bu bir
yönüyle yatırımlar açısından avantajdır ama geriye dönük resmin çizilmesi
açısından da bir dezavantajdır. Bu dezavantajı Türkiye kaldırmak durumundadır ve
politikalarımız bu yönde şekillenmektedir.
Biz bu tasarrufun finansmanının tasarrufsuzluğun kendisinden kaynaklanan fon
tarafından yürütüleceğine inanıyoruz. Yani verimsiz bir yeri verimli hale
getirirseniz buradaki yapı bunu finanse etmeye yeterlidir. Köprü kredilerle
beraber, kendini 2 yılda 4 yılda amorti eden projelerle beraber çok ciddi bir
kaynak da sağlamış oluruz."
-"Biz dünyayı kirleten olmayacağız"-
Enerji projelerini çevreye rağmen değil çevreyle beraber
gerçekleştireceklerine mutlak bir şekilde inandıklarını dile getiren Yıldız,
"Türkiye, şu anda yaklaşık 500 milyon tonluk tespit edilmiş kömür rezervlerini o
bölgenin çevreyle alakalı hassasiyetleri tamamlanmadığı için durduran bir
ülkedir. Yani şu anda yaklaşık değeri 50 milyar dolar civarındaki Trakya
Bölgesi'nde Ergene Havzası içerisindeki kömürü çevre şartları tamamlanmadan
almayı düşünmüyoruz. O yüzden burada çok samimiyiz. Biz dünyayı kirleten
olmayacağız. Sanayileşmemizi, Türkiye'nin büyümesini, ilerlemesini yalnızca
ekonomik alanlarda değil aynı zamanda zihni olarak da ve yüreğimizle beraber
tamamlayacağımıza inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
Alman firmalarının özellikle güneş ve rüzgar enerjisi konusunda yapacakları
çok şey olduğunu ifade eden Yıldız, Almanya'daki güneş ışınım seviyesinin
Türkiye'nin Karadeniz Bölgesi'ne denk gelen yıllık 800-1000 saat civarında
olduğunu ama Türkiye'nin ortalamasının 1800-2000 saatlerde bulunduğunu kaydetti.
Türkiye'nin bu avantajını, ortaya koyduğu sübvansiyon kalemlerinin yerli
yatırımcı haline gelmesiyle artıracağını belirten Yıldız, "İlk etapta 600
megavatla başlayacak olan güneş yatırımlarının derin kuyu pompalarıyla beraber 3
katı kadar daha bir pazar sahip olduğunu görüyoruz. Yaklaşık 100 kilovatlık bir
pompanın 120 kilovatlık bir güneş kolektörüyle beraber çalıştırılabileceğini,
bunun çok geniş lisansız bir pazara sahip olduğunu görüyoruz. Bilecik'te
yapılacak yatırımın Konya Karapınar'da değerlendirilmesiyle geniş bir lisanslı
güneş sahasının oluşacağını da biliyoruz" şeklinde konuştu.
Bakan Yıldız, Forum'un mutlaka somut sonuç odaklı ve projeye dönüşür bir
şekilde devam edeceğine inandığını ve Bakanlık olarak bu proje ve zirvelere
destek olmayı sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.
Muhabir: Mücahid Eker
Yayıncı: Affan Kulunyar - ISTANBUL