Haberler

TOKİ, Şehit Eşine 14 Yıl Önce Hibe Edilen Evin Parasını İstedi

Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Mardin'in Dargeçit ilçesinde şehit edilen Uzman Çavuş Bilal Batırır'ın iki çocuğu ve eşine TOKİ'den hibe edilen 65 metrekare evin parası, 14 yıl sonra geri istedi.

14 yıl önce Mardin'de şehit olan Uzman Çavuş'un ailesi TOKİ şokuyla sarsıldı. Aileye hibe edilen 65 metrekare evin parası TOKİ tarafından istendi.

YANLIŞLIK OLDUĞUNU ZANETTİM

Şehit eşi Hatice Batırır, ev için ödeme talimatı geldiğinde yanlışlık olduğunu düşündüğünü, telefon açarak durumu öğrendiğinde ise olayın doğru olduğunun ortaya çıktığını söyledi.

"ŞEREF AFİŞLERDE KALDI"

Eşi şehit olduğunda biri 4 aylık diğeri 2,5 yaşında iki çocukla yalnız başına kaldığını söyleyen 40 yaşındaki Hatice Batırır, "Şehidim, emanetin şerefimdir afişleri asıyorlar. Şerefimdir demek afişlerde kalmasın. Eskiden miydi ki o. Şimdi o sözler geçerli değil mi. Benim vereceğim paraya onların ihtiyacı yok ama, benim ihtiyacım var. Bu parayı bizden almasınlar. İçimizi de daha fazla yaralamasınlar. Eğer alırlarsa ben bugünü hiç unutmayacağım." deyip tepki gösterdi.

'EŞİMİN BAŞINDA DUA EDECEĞİMİZ MEZARI BİLE YOK'

Hatice Batırır, eşi Dargeçit İlçe Jandarma Komutanlığı'nda görevli Uzman Çavuş Bilal Batırır'ı 8 Mart 1996 tarihinde evden ayrıldıktan sonra bir daha görmedi. Ertesi gün eve gelen askerler Bilal Batırır'ın teçhizatının ranzasının başında olduğunu, ancak kendisinin bölükte olmadığını haber verdi. Batırır, eşinin daha sonra yakılarak öldürüldüğünü öğrendi.

Eşinin şehit edildiğini, bugün hala kendisi ve çocuklarının başında dua edeceği bir mezarı bile bulunmadığını anlatarak, yaşadıklarını şöyle anlattı: "1996 yılında eşim Mardin Dargeçit'te şehit oldu. 23 yaşında ben iki çocukla yapayalnız kaldım. 16 yıl biz mağdur olduk. 2001 yılında Bursa'nın Nilüfer ilçesinde hibe edilen bir ev vardı. 15 yıl sonra bizden bunun parası isteniyor. Benim eşim 25 yaşında gençliğinden vazgeçip vatan, milletin huzuru için canını feda etti. 2001 yılında bize hibe edilen evin şu anda parası isteniyor. Ben 4 aylık çocuğu 2,5 yaşındaki çocuğu tek başına büyüttüm. Onlara gelecek hazırlayacağım çabasıyla bir şeyler yapmaya çalışırken hibe edilen evin parası bizden isteniyor. Çocuklarımı yetim büyüttüm. Başbakanımıza sesleniyorum. Kendileri olsaydı böyle bir uygulamayı layık görürler miydi acaba? Çocuklarıma bir gelecek hazırlama çabasındayken hibe edilen evlerin parası isteniyor. Devletimiz koskoca Türkiye Cumhuriyeti, gazisine, şehitlerinin emanetine ev satacak kadar aciz değildir herhalde."

'TOKİ, 30 NİSAN'A KADAR SÜRE VERDİ'

TOKİ'nin ilk etapta kendilerinden 55 bin lira istediğini daha sonra 20 bin liraya indirdiğine dikkat çeken Hatice Batırır, kendisinin bir lira dahi vermek istemediğini söyledi. Batırır, "Çünkü benim içim yanıyor. 25 yaşında eşimi vermişim bu vatan için, milletin huzuru için. Yani bu gerçekten bizim canımızı acıtıyor." dedi.

TOKİ'nin 30 Nisan'a kadar süre verdiğini bu süreye kadar başvuruda bulunmazsa evin başkasına satılacağının söylendiğini anlatarak, "Koskoca Türkiye Cumhuriyeti, gazisine, şehidine ev satacak kadar aciz değildir diye düşünüyorum. Kendi çocukları olsaydı böyle bir şey yaparlar mıydı, hani başına gelmeyen anlamaz. Onlardan tek isteğim bu evlerin parasını almasınlar ki bizim yüreğimizi acıtmasınlar."

'YANLIŞLIK OLDU ZANNETTİM DOĞRU ÇIKTI!'

TOKİ'den ilk etapta, 55 bin lira ödeme talimatı geldiğinde herhalde yanlışlık olmuştur diye düşündüğünü anlatan Hatice Batırır şunları söyledi: "Verilen bir telefon numarasını aradığımda, 'gaziye, şehide ev satılır mı bu bize hibe edildi' dedim. Yapacağımız birşey yok dediler. Gerçek olduğunu o zaman öğrendik. 15 yıllık bir ev 65 metrekare. 55 bin lira çok fazla deyince 20 bine indiler. Biz sadece tapu parası alacaklarını bekliyorduk ama şu anda da 18 bin 800 lira ödeme talimatı geldi. Devlet bize 65 metrekare evi çok gördü. Ya ödeyeceğim, ya da başkasına satacaklar. Zaten benim eşim yok, iki çocuğumu yetiştirmeye çalışıyorum. Yardımcı olacakları yerde. 'Şehidim emanetin şerefimdir' diyorlar afişleri asıyorlar. 'Şerefimdir' demek afişlerde kalmasın. Eskiden miydi ki o. Şimde o sözler geçerli değil mi. Benim vereceğim 18 bin liraya onların ihtiyacı yok ama benim ihtiyacım var."

'5 YILDIR SABAH 4'TEN SONRA UYKU YÜZÜ GÖRMEDİM'

Eşi öldükten sonra kendisi için hayatın bir anlamı kalmadığını anlatan Hatice Batırır, sadece çocukları için yaşadığını vurguladı. Hatice Batırır, belediyede otobüs şoförlüğü yaparak hayatını sürdürdüğünü dile getirerek, "Benim çocuklarım da babasıyla büyümek isterdi. Ben de eşim olsun, çocuklarım daha farklı büyüsün isterdim. Ben 5 yıldır sabahın 4'ünden sonra hiç uyku görmedim. Çünkü çocuklarım için geleceği için çalışıyorum. Küçük bir arabayı süremezken bugün koskoca bir otobüsü sürüyorum. Bilmiyorum devletin benim vereceğim 18 bin liraya ihtiyacı yok diyorum. Bunu bizden almasınlar içimizi de daha fazla yaralamasınlar. Eğer alırlarsa ben bugünü hiç unutmayacağım."

Annesinin anlattıklarına hak veren şehit oğlu Serhat Batırır, "Milletimiz için biz bedel ödedik. Biz babasız büyüdük. Başımıza gelenlere ben inanamıyorum.Yapılanlar bizim çok zorumuza gidiyor. Bir devlet şehidine sahip çıkamayacak mı? Hala anlam veremiyorum." dedi.

'DEVLET BABAMI BANA GERİ VERSİN'

Babasını 4 aylıkken kaybeden Hasan Batırır ise babasının bu vatan için şehit olduğunu dile getirerek şunları söyledi: "Benim babam bu vatan için şehit oldu. 15 yıl sonra gelip bizden bir bedel istiyorlar. Eğer bedel istenecekse, ben ilk önce bu bedeli, devletten istemem gerek. Babamı geri versin o zaman bana. Şehidinin emanetine sahip çıkamıyorsa benim devletim demek ki benim babam bu devlet için boşa ölmüş. 15 yıl sonra gelip benim yaramı niye deşiyorsunuz ki. Gerek var mıydı böyle bir şeye. Devletin benim vereceğim bir 20 veya 50 milyara ihtiyacı yok ki. Buradaki amaç gaye ne düşünmek gerek. TOKİ benden bu evin parasını nasıl ister, hangi zihniyetle ister, bunu düşünemiyorum."

ŞEHİT EDİLMESİDE ŞAHİBELİ

Uzman Çavuş Bilal Batırır'ın şehit olması ile ilgili Midyat Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen bir iddianame bomba etkisi yapmıştı. İddianamede dönemin Mardin Jandarma Komando Tabur Komutanı Hurşit İmren, Dargeçit İlçe Jandarma Komutanı Mehmet Tire, Dargeçit Merkez Jandarma Karakol Komutanı Mahmut Yılmaz, Karakol Komutan Yardımcısı Haydar Topçam ve Uzman Çavuş Kerim Şahin sanık olarak yer aldı. İddianamede çocuklar da dahil olmak üzere köylülerin gözaltına alınıp işkence edilip öldürüldükten sonra cesetlerinin kuyulara atıldığı öne sürülerek sanık beş asker hakkında taammüden öldürme suçundan müebbet hapis cezası istendi. İddianamede, yapılanlara karşı çıkan ülkücü görüşteki Uzman Çavuş Bilal Batırır'ın da, suçu ihbar etmesinden korkulduğu için komutanları Hurşit İmren ve Mehmet Tire tarafından kalorifer kazanında yakılarak öldürüldüğü öne sürüldü.

KÖYLÜLER İNFAZ EDİLİP KUYUYA ATILDI

İddianameye göre Dargeçit'te iki öğretmenin PKK tarafından kaçırılarak öldürülmesinden sonra 30 Ekim 1995'te yapılan operasyonlarda üçü çocuk, yedi kişi PKK'ye yardım-yataklık ettikleri iddiasıyla gözaltına alındı. Köylüler Süleyman Seyhan (57), Abdurrahman Olcay (20), Mehmet Emin Aslan (19), Abdurrahman Coşkun (21), Davut Altınkaynak (13), Nedim Akyön (16), Seyhan Doğan (14) Dargeçit İlçe Jandarma Karakolu'na götürüldükten sonra bir daha kendilerinden haber alınamadı. Dosya kayıp yedi kişinin PKK'ye Seyhan'ın cesedi, kimliği belirsiz bir kişinin ailesine telefonla haber vermesi üzerine 6 Mart 1996'da bir kuyuda bulundu. Kayıp diğer kişilerin öldürüldüğü düşünülse de cesetleri bulunamadı. Aileler 2009'da yeniden suç duyurusunda bulununca savcı Şükrü Arslan tarafından dosya tozlu raflardan indirildi. Soruşturmada mağdur yakınlarının, askerlerin yanı sıra aralarında korucu ve öğretmenlerin de gizli tanık olarak alınan ifadeleri sonunda yediköylünün işkencede öldürüldüğü belirlendi. Yapılan kazılarda ise dört kişinin cesedi daha bulundu. Soruşturma sırasında Süleyman Seyhan'ın cesedinin bulunmasından iki gün sonra 8 Mart 1996'da Dargeçit'te görevli Uzman Çavuş Bilal Batırır'ın da ortadan kaybolduğu tespit edilmişti.

UZMAN ÇAVUŞ YAKILDI İDDİASI

Bu konuyu da araştıran savcı Arslan, çavuşun eşi Hatice Batırır'ın 21 Mayıs 1996'da Adana Feke Savcılığı'na suç duyurusunda bulunduğunu tespit etti. Hatice Batırır, eşinin 8 Mart 1996'da evden çıkıp karakola gittikten sonra bir daha dönmediğini, kaybolmadan önce kendisine, "İki öğretmenin kaçırılmasına karıştıkları iddiasıyla bir grup Tire'nin emriyle alındı, öldürülüp boş kuyulara atıldı" dediğini de iddia ediyordu. Söz konusu iddia öldürülen yedi köylüyle ilgili olaydı. Hatice Batırır'ın iddiasına göre kocası, el yazısının tanınacağından korktuğu için kendisine yazdırdığı, tanık olduğu işkence ve infazları anlatan şikâyet dilekçesini üst makamlara bildirecekti. Ancak buna fırsat bile bulamadan kaybedilmişti. Hatice Batırır'a telefon açan ve kendisinin de asker olduğunu belirten biri, eşinin komutanları İmren ve Tire tarafından işkence edildikten sonra bölükteki kalorifer kazanında yakılarak öldürüldüğünü söylemişti. Hatice Batırır başvurduğu bölük komutanı Mehmet Tire'nin kocasının silah ve teçhizatlarını bırakıp PKK'ye katıldığını iddia ederek "Bir uzman çavuş kayboldu diye bütün bölüğü seferber edecek halim yok. Şüphelendigimiz yerlere baktık. İşimiz gücümüz var, bizi fazla meşgul etme. Sen çocuklarını al, babanın evine dön" dediğini ileri sürüyordu. Hatice Batırır, aynı yerde görevli teyzesinin oğlu Uzman Çavuş Ali Arısoy'un "Bilal'i sağ bekleyerek ümitlenmeyin" dediğini belirterek "Eşimin akıbetini araştıran Hasan Astsubay, kayınpederim Hüseyin Batırır ve eşimin amcası Mehmet Batırır ve yardım etmeye çalışan dönemin Dargeçit Belediye Başkanı Mehmet Tevfik Vural da 'Sizi de kaybederiz' diye tehdit edildi" iddialarında bulundu.

"İNFAZLARI BİLDİĞİ İÇİN ÖLDÜRÜLDÜ"

Beyaz adı verilen gizli tanık da ifadesinde o dönemde birçok işkence ve yargısız infaz gerçekleştirildiğini belirterek "Bilal Batırır bu durumdan rahatsızdı. Ama bir şey yapamıyordu. Süleyman Seyhan'ın cesedinin atıldığı yeri korucular Sebahattin Seyhan ve Naif Çelik'e söylemişti. Onlar da para karşılığı bu bilgiyi Seyhan'ın ailesine söylemişler. Ceset bulununca Hurşit İmren korucuları sıkıştırmış. Onlar da Bilal'in adını verince İmren ve Tire, çavuşu öldürmeye karar vermişler. Karakola çağırttıktan sonra ellerini kelepçeleyip kalorifer kazanının içine atarak yakmışlar" dedi.

Ali Arısoy ifadesinde, Batırır'ın kaybolmasından sonra aranmadığını belirterek "Yargısız infazları bilmesi nedeniyle öldürüldügünü düşünüyorum" dedi. Korucu Mahmut Ayaz da ifadesinde, "Çavuşun nasıl kayboldugunu bilmiyorum. Kaybolduğu dönemde, gözaltında öldürülen Süleyman Seyhan'ın cesedinin yerini 10 bin mark karşılığında ailesine söylediği konuşuluyordu. Ortadan kaybolduğunda merkez karakol komutanı Mahmut Yılmaz'a, Bilal Batırır'ın bulunup bulunmadıgını sorduğumda bana konuyu söyledi" dedi. Hatice Batırır'ın ifadelerinde kendisine telefon açarak haber verdiğini Emir Gültekin, "Eşinin durumunu Hüseyin isimli itirafçı daha iyi bilir" dediği kişinin de Hüseyin Tuna olduğu tespit edildi. Ancak her iki tanık da ifadelerinde konudan bilgi sahibi olmadıklarını öne sürdü.

MEHMET TİRE SUÇLANIYOR

Suçlanan isimlerden Mehmet Tire Demokrat Parti'den Bodrum Gümüşlük belediye başkanlığı yaparken 30 Mart 2014 seçimlerinden önce AKP'ye geçmişti. Tire, savunmalarında söz konusu tarihlerde Dargeçit'te olmadığını öne sürse de tanık ifadelerinden doğru söylemediği tespit edildi. Bir önceki dönemde, CHP'den Sivas Çepni beldesinin belediye başkanı olan Hurşit İmren de konunu ortaya çıkmasından sonra tekrar aday gösterilmemişti. İddiaları reddeden İmren, kaybolduktan sonra cesetleri bulunan köylülerin de PKK'ye katıldığını iddia etti.

Kaynak: Haberler.Com / Ekonomi
Tunceli'de kayyum gerginliği! Polis barikatını aşmak istediler

Polisle kalabalık arasında arbede çıktı

Kayyum kararının ardından harekete geçen CHP, 414 belediye başkanını Ankara'ya çağırdı

Kayyum kararının ardından harekete geçtiler! 414 belediye başkanına çağrı

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan kayyum tepkisi

Kemal Kılıçdaroğlu'ndan kayyum tepkisi

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi feci şekilde can verdi

Ünlü kebapçı Bedri Usta'nın kardeşi 20. kattan düşerek can verdi

title