TOBB 62. Genel Kurulu
Başbakan Erdoğan, Türkiye'nin İhtiyacının Statüko ve Yerinde Sayma Değil, Değişim Olduğunu Belirtti, 'Değişime Direnmek Milletin İradesine Direnmektir. Hep Yapılanlara 'Tu-kaka' Denilmiştir' Dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin ihtiyacının statüko ve yerinde sayma değil, değişim ve dönüşüm olduğunu belirterek, "Değişime direnmek eşyanın tabiatına ve milletin iradesine direnmektir. Kendilerini projeleriyle ortaya koyamayanlar, bizim ortaya koyduğumuz gerçekçi hedefleri de konuşamıyorlar. Hep yapılanlara 'tu-kaka' denilmiştir" dedi. Siyasetin polemik ve demagoji üzerinden değil, proje ve programlar üzerinden yapılması gerektiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, demokratik
istikrar olmadan kalkınmanın da olamayacağını vurguladı. Erdoğan, hakimiyetin millete ait olduğunu Türk milletinin egemenliği başka yerlerde arayanlara 22 Temmuz'da en iyi cevabı sandıkta vereceğini söyledi.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) 62. Genel Kurulu başladı. TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi'nde gerçekleşen genel kurula, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, DYP Genel Başkanı Mehmet Ağar, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan, Devlet Bakanları Abdullatif Şener, Kürşad Tüzmen, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu, Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Özak, Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, Milli Eğitim Bakanı
Hüseyin Çelik, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, eski bakanlar Abdülkadir Aksu, Cemil Çiçek, Binali Yıldırım, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşlarının başkanları, kongre üyeleri ve çok sayıda davetli katıldı.
Genel kurulda konuşan Başbakan Erdoğan, 4.5 yıl içerisinde gerçekleştirdikleri icraatları anlatırken, muhalefete de yüklenmeyi ihmal etmedi. 2002 yılında yaşanan ağır ekonomik krizin ardından vatandaşları neredeyse umudun kestiği, göstergelerin sıfıra indiği bir Türkiye'de göreve başladıklarını hatırlatan Erdoğan, ancak buna rağmen kısa sürede dik yokuşlardan düzlüklere, darlıklardan ferahlığa ulaşabileceklerine inandıklarını kaydetti. 3 Kasım'a kadar Türkiye'nin en büyük özleminin istikrar olduğunu
anlatan Erdoğan, "Biz Türkiye'ye güveniyorduk. Güngörmüş, fedakar, çalışkan yüce milletimize güveniyorduk. Bugün Türkiye'ye, yatırımcıya, sanayiciye, üreticimize, çalışan kesimlere güvenmekle ne kadar haklı olduğumuz görüyoruz. Bu noktaya gelmemize katkı veren herkese şükranlarımı sunuyorum. Yarınların mutlu aydınlık Türkiye'sine adım adım ilerlerken, size samimi katkınızdan dolayı teşekkür ederim. Sizler daima bizim güç kaynağımız oldunuz. Bugün hep birlikte aynı duyguda birleşerek parlak bir eser ortaya
çıkarmış durumdayız. Bu eser dünyada giderek parlayan yıldız ülkesi Türkiye'dir. Türkiye 4.5 yılda hayati kazanımlar elde etmiştir" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, demokratik istikrarın olmadığı bir ülkede kalkınmadan da söz edilemeyeceğinin altını çizerek, kalkınmaya giden yolun refah ve adaleti temin etmekten geçtiğini kaydetti. Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu yola taş koyan millet iradesinin önüne taş koymuştur. Unutmayalım ki Türkiye'nin ihtiyacı statüko ve yerinde sayma değil değişimdir, dönüşümdür. Değişime direnmek eşyanın tabiatına direnmektir, milletin iradesine direnmektir. Bu ülkenin 4.5 yıllık muhasebe kayıtları ortadadır. Bu kayıtlara bakılırsa neyin ne olduğu görülecektir. Gelecekle ilgili vizyonumuz, kısa, uzun ve orta hedeflerimiz ortadadır. Kendilerini projeleriyle ortaya koyamayanlar, bizim ortaya koyduğumuz gerçekçi hedefleri de
konuşamıyorlar. 'Şunu yaparsak Türkiye şunu kazanır' demelerini bekledik. Ama buna benzer somut örnekler ortaya konulamadı. Hep yapılanlara 'tu-kaka' denilmiştir. Siyaset polemik ve demagoji üzerinden değil, proje ve programlar üzerinden yapılmalıdır. İlkeli ve tutarlı siyaset yapmak için bu şarttır. Biz göreve başladığımızda yüzde 63.4 olan birleşik faiz yüzde 18'e, yüzde 34'lerde olan enflasyon ise tek haneli rakama indi. 79 senede 36 milyar dolar olan ihracat, 4.5 yılda üzerine 56 milyar dolar
koyarak 92 milyar dolara ulaştı. GSMH 79 senede 181 milyar dolar iken şu anda 219 milyar dolar üzerine koyarak 400 milyar dolara yükseldi. Kişi başına milli gelir 260 dolar iken şimdi hamdolsun ikiye katlandı. Bunları görmeyenler için ben bir şey diyemem. Bunlar kendiliğinden olmadı, gayretle çalışarak oldu. Önümüzde bir seçim var. İstikrar için bu çok önemli bir seçimdir. En büyük umudum, sandıktan A veya B partisinin değil istikrarın devamını sağlayacak bir tablonun çıkmasıdır. Türkiye'nin geleceğine dair
fikirleri yol haritası olan, somut problemlere nasıl çözüm bulacağını açık seçik ortaya koyan, Türkiye'yi dünyaya açan bu anlayış seçimden galip çıkmalıdır. Avrupa Birliği'ne karşı çıkabilirsiniz. Türkiye ihracatının yüzde 75'ini Avrupa ülkelerine yapıyor. Milletimiz AK Parti'nin 4.5 yılda izlediği AB hedeflerini, Türkiye'nin istikrar için gece-gündüz çalışan politikalarını değerlendirecektir. Hakimiyet milletindir. Egemenliği başka yerlerde arayanlara 22 Temmuz'da halkımız en iyi cevabı verecektir. Hiç
telaşa gerek yok. Bunu bazı kurum ve kuruluşlara tevdi edenlere de millet sandıkta hesap soracaktır. Aziz milletimiz Türkiye'de son dönemlerde gelişmeleri, değişiklikleri AB reformlarını, uluslararası arenada gelen durumumuz iyi biliyor. Türkiye'ye giren yıllık küresel sermaye 1 milyar dolar iken yılda 20 milyar dolara yükseldi. İlk 4 ayda 14 milyar dolar küresel sermaye girdi."
Hiç kimsenin demokrasiye eğilip bükülen tarifler getirmemesi, 'Ben yaptım oldu' kolaycılığına giderek Türkiye'yi dünyadan kopartacak tavırlar içinde olmaması gerektiğini belirten Başbakan Erdoğan, TBMM çatısı altında milleti temsil edeceklerin de bu özelliklere sahip olmasının şart olduğunu söyledi.
Serbest girişim ve özgür sivil toplum girişimi olmadan gerçek demokrasinin sağlanamayacağını savunan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Anayasamız'ın devleti tanımlayan 4 maddesi olmazsa olmazdır. Demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olmanın zorunluluğu budur. Dördü de olacak, biri eksik olsa olmaz. Mükemmel bir devlet bu dört özellikle olur. İktidarımız süresince demokrasinin ve özgürlüklerin geliştirilmesi, insan hakları ihlallerinin en aza indirilmesi için gayret gösterdik. Önümüzdeki dönemde de demokrasiye bağımlılığımızı koruyacak, çağdaş, katılımcı ve özgürlükçü tavrımızı sürdüreceğiz. Bu ülkeyi zarar vermeden sevmenin tek yolu
budur. Demokrasiye zarar vermek Türkiye'ye zarar vermektir. Kimse demokrasiye zarar verme sorumsuzluğunu göstermemelidir. Halka, milli iradeye rağmen kimse bu ülkeye bu millete hizmet ettiğini söyleyemez. Türkiye boş tartışmalarla tek bir dakikasını bile kaybetmemelidir. Ülke olarak çözüm bekleyen meselelerimizi çözmeye, toplumun refahını ve gelir adaletini nasıl sağlayacağına mesai harcamalıyız. Türkiye 'sil baştan' yapmamalı, hedeflerini kaybetmemelidir. Bu hedef Türkiye'yi içe kapalı yapısından
kurtaracak, dünya ile tam anlamıyla rekabete açmaktır. İşsizliği en aza indirmek, sosyal devlet ilkesini canlandırmak. Programlarımızı eğitim, sağlık, adalet ve emniyet üzerine kurduk. 110 bin dersliği yavrularımızın hizmetine açtık. 'Haydi Kızlar Okula' kampanyası ile 270 bin yavrumuzun okula başlamasını sağladık. İlköğretimde kitapları yavrularımızın sırasının üstüne koyduk. İşte sosyal devlet budur. 45 YTL olun burs ücretini yüksek okul öğrencilerimiz için 140 YTL'ye ulaştırdık. SSK hastaneleri ile
devlet hastanelerini birleştirdik. Benim vatandaşım hastanede muayene olamıyor, ilacını alamıyordu. Serbest eczaneleri halka açtık. Şimdi tüm vatandaşlarımız tüm eczanelerden ilacını temin edebiliyor. Bunlara muhalefet ediliyor, 'devlet bunun altından kalkamaz' deniliyor. Bütün engellemelere rağmen bunlar başarıldı ve halkımız bundan istifade ediyor."
İktidarları döneminde 250 bine yakın toplu konut ve 7 bin kilometrelik duble yol yapıldığını anlatan Başbakan Erdoğan, Köydes Projesi ile bu yıl sonuna kadar yolu ve suyu olmayan köyün kalmayacağını kaydetti. AB müzakerelerinde zaman zaman zorlandıklarını, zaman zaman hassasiyetlerini anlatmakta sıkıntı yaşadıklarını ifade eden Erdoğan, AB yolunda Türkiye'nin önünü kesmeye çalışanların olduğu gibi Türkiye'nin AB için ne kadar önemli olduğunu söyleyenlerin de bulunduğunu vurguladı.
Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinde açık, aktif, net ve kararlı bir tutum sergilemeye devam edeceğini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Türkiye kapalı kapılar ve soğuk duvarlar içinde yönetilemez. Ben Türkiye'nin çok daha iyi günlere ulaşacağına inanıyorum" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, konuşmasının ardından genel kurul salonundan ayrıldı.
(YZE-NÇ-NÇ-E)