Haberler

Tikad Olağan Genel Kurulu

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin, Türkiye'nin demokrasisinin gerçekten oturması gereken yere gelmesi için kadınların daha fazla baskın olmasını, karar verici olmasını istediğini belirterek, "En çok isteme sebeplerimden biri de son günlerde özellikle kampanya süreçlerinde de görüyorum,...

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Özlem Zengin, Türkiye'nin demokrasisinin gerçekten oturması gereken yere gelmesi için kadınların daha fazla baskın olmasını, karar verici olmasını istediğini belirterek, "En çok isteme sebeplerimden biri de son günlerde özellikle kampanya süreçlerinde de görüyorum, çok haşin bir dil var. Ben şahsen bundan yoruluyorum." dedi.

Başbakan Binali Yıldırım'ın katılımıyla gerçekleştirilen Türkiye İş Kadınları Derneği (TİKAD) Olağan Genel Kurulu kapsamında "Gelişen Türkiye'nin Değişen Dinamikleri" konulu panel gazeteci Balçiçek İlter moderatörlüğünde gerçekleştirildi.

Panelde konuşan Zengin, hukukun, her şey yolunda işlediğinde varlığının hissedilmediğini, aslında hava gibi bir şey olduğunu belirterek, "Bir ülkede, dünyada, eğer hukuk gerçek anlamda hakim ise varlığını hissetmeyiz. Rahatça yaşar devam ederiz nefes almak gibi." diye konuştu.

Eğer nefes alınamazsa boğulur gibi olunacağını ifade eden Zengin, şunları söyledi:

"Türkiye'de özellikle 1982 Anayasası'ndan sonra benim gibi kadınlar boğularak, nefes almakta zorlanarak, ona rağmen bir hukuki mücadeleyi devam ettirerek yola devam etti. Hukuk üretmeye, hukukla çözüm aramaya devam ettik. Türkiye'de pek çok insan böyle bir şey yapıyor şu anda. Hukuk dinamik bir şey. Yazılı kaideler hiç değişmiyor değil, yorumları değişiyor. Türkiye'ye baktığımızda aslında bugünlerde temel sorular soruyor kendine ve yeni cevap arıyor. Bugün aslında 16 Nisan'da sandığa giderken ülke olarak kendimize soru sorma hali içerisindeyiz. Dünya öyle bir noktadaki hiçbir ülke sadece kendine soru sorarak gerçek cevaba ulaşamıyor. Biz kendimize bir şey sorduğumuzu zannederken başka yerlerden, ülkelerden cevaplar var. Bu cevaplar da tek bir yerden gelmiyor. Pek çok sektörden geliyor. Ekonomi dünyası ile geliyor."

Zengin, hiçbir sektörün birbirinden bağımsız olmadığını anlatarak, "Hiçbirimizin kendimiz için bir şey yapmaya hakkımız yok. Bir bütün olarak o resme bakmak ve cevap üretmemiz gerekiyor. Bence bu işi kadınlar yapar. Bizim hayatımız o kadar birbirine benziyor ki. Türkiye'de gerçek anlamda demokrasinin yerleşmesinde bütün bu sektörlerin el ele vererek çözümün bir parçası olmasını, güç üretmesini yeteri kadar yapamadığımızı düşünüyorum." diye konuştu.

- "Türkiye'deki kadınlar bu toprakların gerçek manevi sahipleri"

Zengin, "Türkiye'nin demokrasisinin gerçekten oturması gereken yere gelmesi için kadınların daha fazla baskın olmasını, karar verici olmasını istiyorum. En çok isteme sebeplerimden biri de son günlerde özellikle kampanya süreçlerinde de görüyorum, çok haşin bir dil var. Ben şahsen bundan yoruluyorum. Ben kadınların dilinin merhamet ve adalet dili olduğu kanaatindeyim. Merhamet ve adalet dili böyle acziyet içeren bir dil değil, çok üstün bir dil." dedi.

Türkiye'deki kadınların bu toprakların gerçek manevi sahipleri olduğuna inandığını belirten Zengin, kadınların bu ülkeye kıyamadığını söyledi.

Zengin, Türkiye'de hukukun üretildiği merkezin siyaset olduğunu anlatarak, "Bu sebeple özellikle iş dünyasının siyasete sahip çıkmasını çok anlamlı buluyorum. Türkiye'de bilinçli olarak siyaset değersizleştiriliyor. Siyasetçi kimliğimizle söylediğimiz cümle en az değerli cümle oluyor çünkü sizin taraf olduğunuz düşünülüyor. Oysa ki her birimiz kafamızda bir fikir ile bir şey anlatıyoruz." şeklinde konuştu.

- "Gençlerin ezbere evetleri, ezbere hayırları yok"

Zengin, Türkiye'de hukuku değerli yapacak şeyin kaliteli siyaset algısı olduğunu vurgulayarak, "Kadınların sahiplendiği, merkezinde olduğu ekonomik STK'ların muhakkak siyaseti sahiplenmesi gerektiğine inanıyorum." dedi.

Yeni Anayasa sürecinde Türkiye'yi gezdiğini ve gençlerle buluştuğunu belirten Zengin, "Gençlerin çok değiştiğini görüyorum. Yeniden ikna edilmek istiyorlar. Türkiye'deki gençlerimizde çok büyük potansiyel görüyorum. Gençlerin ezbere evetleri, ezbere hayırları yok." şeklinde konuştu.

- Diğer konuşmacılar

Demsa Group Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Demet Sabancı Çetindoğan ise yabancı yatırımcıların otelcilik alanında Türkiye'deki yatırımlarına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Sadece otelcilikte iyi olmakla turizmcilik olmuyor. Bir turist geldiğinde onlarla muhatap olan birkaç sektör personeli, iş insanı oluyor. Mesela otellere gelindiğinde müşterinin ilk muhatap olduğu kişiler garsonlar oluyor. Müşteri olarak bizler de otele gittiğimizde ne genel müdür görüyoruz, ne birim müdürlerini görüyoruz. Ama bize servis yapan garsonlarla bir araya geliyoruz. İlk intiba ülke adına o işletme adına bize geri dönüşümü veren garsonlar. Bütün olarak ele alalım derken garsonundan hatta ve hatta taksicilere. Birçok turistimiz, yerli, yabancı şehre geldiklerinde genellikle toplu taşımanın yanında taksileri kullanıyorlar. Bunların Türkiye için, o şehir için ciddi anlamda bir rehberlik bilgisi olması gerekiyor. Sadece giyim kuşamları, temizlik ve bakım açısından değil. Ama bizim onları şehrimizin birer rehberi olarak düşünüp, ona göre bir yapılanma yapmamız gerekiyor."

Çetindoğan, Türkiye'de markalarının sahtelerinin üretilmesine dikkati çekerek, "Bu önemli. Özellikle büyük markaların Türkiye'ye gelmek istememesinde önemli bir yer teşkil ediyor. Çünkü adım başı neredeyse her yerde görebileceğimiz sahte ürünler bulunmakta. Bunun izahını veremiyoruz. Bu konuda devletimizden çok büyük bir yaptırım, ceza bekliyoruz." dedi.

Kütahya Porselen Yönetim Kurulu Başkanı Sema Güral Sürmeli de markaların Türkiye'deki satış isimleriyle, yurt dışındaki isimlerinin birbirinden çok farklı olduğuna değinerek, "Çünkü biz 'Türk Malı' etiketiyle 'Türk' ismiyle, Avrupa'ya ya da Amerika'ya satış yapamıyoruz. 'Made in Turkey' yazısını bile zor alıyoruz. Bu nedenle ilk önce kendi kendimizi bir kıymetli olarak değerlendirelim, Türk malına sahip çıkalım. Markalaşma konusunda iddialı olalım, iyi şeyler yapmaya çalışalım. Ondan sonra, biz kendimize inandıktan sonra tüm dünyanın da bize inanacağına, bizim ürettiğimiz ürünlerin kalitesine inanacağına ben şahsen canı gönülden inanıyorum." şeklinde konuştu.

Demirören Yönetim Kurulu üyesi Meltem Demirören Oktay ise şunları kaydetti: "Türkiye'nin genç nüfusunun bizi belirlediği noktada olmalıyız diye düşünüyorum. Çünkü gençlerin bizden beklediği çok büyük şeyler var ve çok dinamikler, farklı açılardan bakarak geliyorlar. Onun için her birimiz bütünün bir parçasıyız ve hepimiz birbirimize destek vermeliyiz. Biz aile olarak aslında hizmet sektöründeyiz. Enerji sektörü diye görünsek bile. Bürokratik engellerde çok sürünmüş bir aileyiz her birimiz gibi. İnşallah bu yeni açılımda bunların üstesinden geleceğiz diye düşünüyorum. Aslında en büyük beklentim de bu ve gençlerin bizi buna iteceğini düşünüyorum."

Avukat Kezban Hatemi de konuşmasında hukuk alanında yaşanan sorunlar konusunda bilgi verdi.

Konuşmaların ardından Genel Kurul toplantısı basına kapalı gerçekleştirildi.

Kaynak: AA / Ekonomi
THY, İstanbul Havalimanı'ndan 38 seferini iptal etti

THY, İstanbul için 38 seferin iptalini duyurdu

İçişleri Bakanlığı tarafından Tunceli ve Ovacık Belediyelerine kayyum atandı

İçişleri Bakanlığı tarafından Tunceli ve Ovacık Belediyelerine kayyum atandı

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Görevden uzaklaştırılan başkandan provokatif açıklama

Tunceli ve Ovacık Belediyesi'ne kayyum atanmasının ardından belediye önünde protestolar başladı

Kayyum kararının ardından belediye önünde protestolar başladı

title