Tepav'da "Orta Gelir Tuzağı" Tartışıldı
TEPAV'ın düzenlediği "Orta Gelir Tuzağını Aşmak: Güney Kore Deneyiminden Çıkarılacak Politika Dersleri" konulu toplantıda Türkiye ile Güney Kore ekonomisi karşılaştırıldı TEPAV Direktörü Sak: "(10. Kalkınma Planı) Bu metin, Türkiye'nin bu orta gelir tuzağı meselesini nasıl halletmesi gerektiği üzerine tasarlanmış. Bunun tartışılması son derece önemli" "1970‘lerde de, 2010'da da hala Amerika ile sizin kişi başına milli gelir oranınınız aynı yerde ise işte o zaman 'orta gelir tuzağı' içinde bir yerlerdesiniz" Güney Kore Sermaye Piyasaları Enstitüsü Başkanı Hyoung Tae Kim: "Büyük firmalar artık yeterince kuvvetli. Şimdi küçük ve orta ölçeklileri destekliyoruz. Yenilikçi firmaları, inovasyonu desteklemek istiyoruz"
Güney Kore Sermaye Piyasaları Enstitüsü Başkanı Hyoung-Tae Kim, Kore'de büyük firmalar artık yerterince kuvvetli olduğuğnu belirterek, "Şimdi küçük ve orta ölçeklileri destekliyoruz. Yenilikçi firmaları, inovasyonu desteklemek istiyoruz" dedi.
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nda (TEPAV) "Orta Gelir Tuzağını Aşmak: Güney Kore Deneyiminden Çıkarılacak Politika Dersleri" konulu toplantı düzenlendi. TEPAV binasında düzenlenen toplantının açılışını TEPAV Direktörü Güven Sak ve Güney Kore Ankara Büyükelçisi Sangkyu Lee yaptı. Güney Kore Sermaye Piyasaları Enstitüsü Başkanı Hyoung-Tae Kim'in ana konuşmacı olduğu etkinlikte, Türkiye ve Güney Kore'den yetkililer ve uzmanlarının katıldığı paneller ve sunumlar gerçekleştirildi.
Toplantının açılışında konuşan TEPAV Direktörü Güven Sak, sanayileşmenin ve kalkınmanın sadece belli sektörleri desteklemek olmadığını belirterek, şehirlerinde içinde yaşanabilir halde kalması gerektiğini söyledi.
Sak, orta gelir tuzağını Kore ziyaretiyle daha iyi anladığını belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Tarihsel olarak 1960'ta, 1970'te iki ülke aynı düzeydeydi. ABD milli gelirinin yaklaşık yüzde 20 seviyelerindeydik. Sonra, Koreliler birden bire bu oranda yüzde 40'a, 50'ye, 60'a doğru yükselmeye başladılar. Biz yüzde 20 seviyelerinde kaldık şimdi yüzde 25'lerdeyiz.
1970'lerde de, 2010'da da hala Amerika ile sizin kişi başına milli gelir oranınız aynı yerde ise işte o zaman 'orta gelir tuzağı' içinde bir yerlerdesiniz. Koreli dostlarımız bir şeyleri doğru yapmışlar, biz bir şeyleri doğru yapmamışız. 10. Kalkınma Planına baktığımda daha fazla Korece konuşmaya başladığımızı düşünüyorum. Onun içinde orta vadede son derece iyimser olmak gerekiyor. İlk kez somut konularda, nitelikle ilgili meselelerde önümüzde bir metin var. Bu metin, Türkiye'nin bu orta gelir tuzağı meselesini nasıl halletmesi gerektiği üzerine tasarlanmış. Bunun tartışılması son derece önemli."
"Türkiye ile Kore 'kan kardeş' ülkeler"
Güney Kore Büyükelçisi Sangkyu Lee konuşmasında, Türkiye ve Kore'nin "kan kardeş" ülkeler olduğunu söyledi.
Kore'nin 6 yıl önce 20 bin dolar gelire ulaştığını belirten Lee, Kore bütçesinin iyi durumda olmasına rağmen hizmet sektöründe rekabetin zayıf olduğunu, şeffaflıkta ve istihdamda da sıkıntıların sürdüğünü ifade etti.
Kore'de doğum oranlarının yüzde 1,3 olduğunu söyleyen Lee, bu oranın OECD ülkeleri arasında en düşüklerden olduğunu, büyümede de Kore'nin potansiyelinin altında kaldığını belirtti.
Lee, Kore ekonomisinin küresel ekonomiyle entegrasyonunun artması ile küresel krizlerin etkisinin daha fazla görüldüğünü kaydetti.
Türkiye'nin eğitime ve Ar-Ge'ye daha fazla yatırım yapması gerektiğini söyleyen Lee, Türkiye'de Ar-Ge'ye GSMH'den yüzde 0,7-0,8 pay ayrıldığını bu oranın Kore'de ise yüzde 3,74'e ulaştığını söyledi.
Lee, iki ülkenin beraber çalışmasının önemli olduğunu belirterek, "Kore ve Türkiye iki kardeş ülke. Umarım Asya Kıtası'nın batı ve doğu ucunda yer alan bu iki ülke beraberce gelişmiş ekonomiler halini alır" dedi.
"Kore düşen kredi notunu 14 yılda aynı seviyeye getirdi"
Güney Kore Sermaye Piyasaları Enstitüsü Başkanı Hyoung-Tae Kim de, "Kore ekonomisi ve finansın rolü" başlıklı sunum gerçekleştirdi.
Kore Savaşında 15 bine yakın Türk askerinin özgürlüklerini korumak için gönderildiğini anımsatan Kim, ülkelerin ilişkilerinin sadece ekonomik ve siyasi değil, bir kardeşlik ilişkisi olduğunu kaydetti.
1997 yılında Kore'nin yaşadığı ekonomik krizden edindiği deneyimleri anlatan Kim, hükümet ve büyük şirketlerin finansal kaynaklarda sıkıntılar yaşadığını, o dönemde Kore'de iyi işleyen bir finans piyasası bulunmadığını söyledi.
Krizin Kore'de derin izler bıraktığını söyleyen Kim, "O dönem, sadece ekonomik değil politik sıkıntılar da ortaya çıktı. Milli gelir 13 bin dolar seviyelerinden düştü ve geri o seviyelere ulaşması 5 yıl aldı" diye konuştu.
Krizle birlikte Kore'nin kredi notunun düşürüldüğünü hatırlatan Kim, "Kredi notumuz daha geçen eylülde o dönemdeki seviyelerine ulaştı. Yani 14 yılda kredi notunu toplayabildik" dedi.
Kore'nin büyük firmaları desteklemek yerine artık küçük ve orta ölçekli firmaları desteklediğini söyleyen Kim, "Büyük firmalar artık yeterince kuvvetli. Şimdi küçük ve orta ölçeklileri destekliyoruz. Yenilikçi firmaları, inovasyonu desteklemek istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye'nin, Kore'yi referans almasının faydalı olacağını söyleyen Kim, dönemin değişmesinden birebir aynı politikaları uygulamanın faydalı olmayacağını, ülkelerin kendi yollarını çizmeleri gerektiğini söyledi.
"Bizden farklı unsur eğitim"
Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Cüneyd Düzyol ise, Türkiye ile Kore'yi birbirinden ayıran birçok özellik olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:
"Kore'nin başarısında bizden farklı yaptığı bir unsur eğitim. Kore'de eğitime büyük önem veriyorlar. Kore'de vatandaşın gözünde en prestijli meslek öğretmenlik ve öğretim görevliliği. Bu beni çok etkiledi. Ar-Ge ve inovasyon konularına aynı zamanlarda başlamamıza rağmen Kore, 1970'lerde ve 1980'lerde özellikle bir değişim geçirmiş. Bizde de parça, parça bir çok politika uygulanmasına rağmen, bütünselliği yakalayamamış, ticarileştirememişiz."
Düzyol, son dönemde Türkiye'nin birçok alanda büyük yatırımları yaptığını belirterek, özellikle eğitime ve enerjiye ciddi kaynaklar aktarıldığını söyledi.
"Üretimi, yetişmiş insanı merkeze almamız lazım"
Toplantıyı izleyen Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir de, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Kore'nin eğitime yatırım yaptığını, 1997 krizinden sonra KOBİ'leri geliştirmeye çalıştığını söyledi. Özdebir, "Yani tek büyük firmalarla ekonominin devam etmesinin de sakıncalarını görmüşler. Aynı şeyleri düşünüyoruz. Kalkınma planında da aynı şeyler çalışıldı. Üretimi, yetişmiş insanı merkeze almamız lazım, firmalarımızın büyümesini sağlamamız lazım. Kore'de finansal desteklemelerle firmaları büyütmeye çalışıyorlar. Yalnız, birkaç büyük firmayla değil, diğer firmaları da ölçek ekonomisine getirmeye çalışıyorlar. İç pazar için değil, daha firmalar kurulurken dünya için üretmeyi hedefliyor. Türkiye'de hep iç pazarı düşünüyoruz. Kapasitemiz artarsa dışarı satmayı düşünüyoruz. Dolayısıyla bu cari açığında kalıcı olmasının nedeni" değerlendirmesinde bulundu. - Ankara