TCMB Başkanı Karahan, Enflasyon Raporu Bilgilendirme Toplantısı'nda soruları yanıtladı: (2)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, ortalamada likidite fazlasının olduğunu belirterek, "Fakat likiditenin bankalar nezdindeki dağılımı homojen değil. Bazı bankalar, bazı günler itibarıyla likidite açığına düşebiliyorlar.
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, ortalamada likidite fazlasının olduğunu belirterek, "Fakat likiditenin bankalar nezdindeki dağılımı homojen değil. Bazı bankalar, bazı günler itibarıyla likidite açığına düşebiliyorlar. Tabii bunu bankalar arası piyasadan da bulabilirler ama faizlerde oynaklığa sebep olabileceği için biz bir taraftan sterilizasyon araçlarımızla para çekerken bir taraftan da likidite ihtiyacı olan bankalara bunu veriyoruz." dedi.
Fatih Karahan, yılın 3. Enflasyon Raporu'nun tanıtımı amacıyla İstanbul Finans Merkezi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Yerleşkesi'nde düzenlenen bilgilendirme toplantısında başkan yardımcıları Hatice Karahan ve Osman Cevdet Akçay ile soruları yanıtladı.
TCMB Başkanı Karahan, işsizlik oranının en son veride 8,6 olduğunu ve tarihsel olarak epey düşük seviyelerde bulunduğunu belirterek, atıl iş gücünün neredeyse yüzde 33 olduğunu ve ciddi bir seviyeye ulaştığını söyledi.
Geçen yıldan başlayarak 2025 yılında da devam eden işsizlikte aşağı yönlü ya da yatay bir seyir ama atıl iş gücünde dönem dönem yukarı yönlü bir seyir gördüklerini ifade eden Karahan, "Farklı dinamikler var ama yani 2024'teki dinamiklerle 2025'teki dinamikler farklı. Mesela 2024'e baktığımızda oransal olarak en büyük artış zamana bağlı eksik istihdamda." dedi.
Karahan, zamana bağlı eksik istihdamla yarı zamanlı istihdamı birbirine karıştırmamak gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Mesela 2024 yılında zamana bağlı eksik istihdamda olanlara baktığımızda bunların yüzde 60'ının tam zamanlı çalıştığını görüyoruz. Yani tam zamanlı çalışan insanlar farklı bir iş istiyorlar. Tabii işleri olduğu için manşet işsizlikte işsiz olarak sayılmıyorlar ama geniş kapsamlı göstergelerde atıl iş gücüne dahil oluyorlar. Ama bunların yüzde 60'ı tam zamanlı çalışanlar. Bu neden oluyor? Aslında pandemi döneminde ortaya çıkan bir trendin biraz devamı, çalışma koşullarını değiştirme isteği gibi. Burada farklı sebepler de olabilir tabii. Esnek çalışma modelleri de buna olanak veriyor. 2025 yılına baktığımızda farklı bir bileşen aslında buradaki artışı sürüklüyor.
2025 yılında bugüne kadar olan süreçte en yüksek artışın potansiyel iş gücünden kaynaklanıyor. Potansiyel iş gücü nedir? O da çalışmak isteyen ancak çeşitli sebeplerle iş aramayan insanlar. Bunu biz detaylı inceledik. Burada da iki ana grup öne çıkıyor bu yıl. Bir tanesi kendi vasfına uygun iş bulamayacağını düşünenler bu nedenle aramıyorlar. Burada daha çok lise altı eğitime sahip insanlar ön plana çıkıyor demografi olarak. İkinci grupta çalışmak isteyen ancak çocuk bakımı, ev işleri nedeniyle iş arayamayan kadınlar. Gördüğünüz gibi son 1,5 yıldaki bu sürükleyicilere baktığımızda aslında bu atıl iş gücündeki artışın döngüsel nedenler yerine daha çok yapısal unsurlardan kaynaklandığını değerlendiriyoruz."
"Son dönemde 500 milyar liraya yakın belki de onun biraz üzerinde bir likidite fazlası oluştu"
Fatih Karahan, son dönemde 500 milyar liraya yakın belki de onun biraz üzerinde bir likidite fazlası oluştuğunu ifade ederek, bunun da temel nedeninin döviz pozisyonumuzdaki iyileşme olduğunu dile getirdi.
Hazine işlemleri kaynaklı bir miktar likidite çekilmesinin gerçekleştiğini ifade eden Karahan, şöyle devam etti:
"Ortalamada likidite fazlası var, bu doğru. Fakat likiditenin bankalar nezdindeki dağılımı homojen değil. Bazı bankalar, bazı günler itibarıyla likidite açığına düşebiliyorlar. Tabii bunu bankalar arası piyasadan da bulabilirler ama faizlerde oynaklığa sebep olabileceği için biz bir taraftan sterilizasyon araçlarımızla para çekerken bir taraftan da likidite ihtiyacı olan bankalara bunu veriyoruz. Aynı faizden de yaptığımız için bir maliyet unsuru olmuyor. Ama neticesinde para piyasasındaki faizlerin politika faizine yakın olmasını sağlamış oluyoruz."
Karahan, OVP'de de enflasyon hedefleri ve tahminleri verilirken kendi görüşlerinin de dikkate alındığını belirterek, "Bu sene de süreç benzer şekilde ilerliyor. Burada çok sağlıklı bir eş güdüm içinde ilerliyoruz. Bu yıl konusuna gelince aslında burada bir tahmin ara hedef ayrıştırması neden yapmamız gerektiğini anlatmıştım onu tekrar etmeyeceğim. Ama bu seneki görünüm itibarıyla politika ufkunu da dikkate aldığınızda bu sene yapılacak aksiyonların sene sonu hedefine etkisi oldukça kısıtlı." diye konuştu.
Şu anki durum itibarıyla enflasyonun yüzde 75 ihtimalle 24'ün üstünde olduğunu değerlendirdiklerini bildiren Karahan, "Bunu da şeffaflık gereği iletişimini kurmamız gerekiyor. Ara hedefi bir daha değiştirmeyeceğimizi söylediğimiz için buna bu seneden başlamak istedik. Bu sene tabii ki 24'ü, 27 yaptık diyebilirdik. Sonra da işte bandın içinde kaldı diyebilirdik. Ama burada bir taahhüdün parçası olarak, bundan sonra önümüzdeki senede uç gelişmeler olmadığı halde durumu değiştirmeyeceğiz." ifadelerini kullandı.
"Stopaj değişikliği sonrasında dolarizasyonda bir artış görmedik"
Fatih Karahan, stopaj değişikliği sonrasında dolarizasyonda bir artış görmediklerini dile getirerek, gerçek kişi yabancı para mevduatlarının yatay seyrettiğini ifade etti.
Türk lirası mevduat payının da nisan sonundan itibaren yani düzenlemenin başladığından itibaren neredeyse 2,5 puana yakın bir artış gösterdiğini belirten Karahan, "Yüzde 60'ı gördük orada. Bu konuda neden bir bozulma beklemiyoruz? Burada makro ihtiyacı çerçevemiz aslında sigorta işlevi görüyor. Çünkü bankalara verdiğimiz Türk lirası hedefleri var. Bu hedefler bir taraftan algının değişebildiği durumlarda Türk lirasında ters bir hareketin olmasını engelliyor. Burada bankalar üzerinden verdiğimiz hedeflerle olumsuz durumların önüne geçmiş oluyoruz. Önümüzdeki dönemde de olumsuz bir hareket beklemiyoruz Şu anki veriler de bunu teyit eder nitelikte. Ama tabii ki daha önce de söylediğimiz gibi bu bizim politika bileşenimizin önemli bir parçası dolarizasyonu artırmak, Türk lirasını mevduatlarda ve kredilerde ön plana çıkarmak. Bir risk ortaya çıkacak olursa para politikası duruşumuzu bu doğrultuda ayarlamaya hazırız." açıklamasını yaptı.
Karahan, bir basın mensubunun "Dezenflasyon sürecinin daha hızlı işlemesi açısından kira artış oranının belirlenme usulünde bir değişiklik söz konusu olsa nasıl olur?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Bu tarz önlemler kısa vadede etkili olabiliyor. Bunu gördük. Yani anladığım kadarıyla belli limitlerden bahsediyorsunuz kira artışları konusunda. Ama bunun orta vadede konut ve kira piyasasının bozucu olduğunu düşünüyoruz. Zaten geçen sene de bu yüzde 25'lik sınır kaldırılmıştı. Sebep olduğu geçici bir enflasyon var, bu doğru ama orta vadede bunun piyasadaki arz talep dengelenmesine katkı sağlayacağını ve enflasyonu daha makul seviyelere indireceğini düşünüyoruz. Kirada biraz daha öne çıkan diğer sebepleri de vurgulamak lazım. Çünkü tek unsur bu değil. Diğer unsurlar dediğim gibi deprem, kentsel dönüşüm gibi yapısal unsurlar. Bunların sebep olduğu arz talep dengesizlikleri var. Bunların da dengelenmesi zaman alıyor."
"Gıda enflasyonu yukarı yönlü bir risk olarak duruyor"
Fatih Karahan, gıdada zirai don olduğunda belli ürünlerin etkilendiğini ifade ederek, diğer ürünlerin enflasyonda biraz daha düşük geldiği için şu ana kadar tahminlerle uyumlu bir gıda enflasyonu gördüklerini ve gıda enflasyonunun bu yıl için de, gelecek yıl için de yukarı yönlü bir risk olarak durduğuna işaret etti.
OVP'deki varsayımların faiz dışı harcamaların milli gelir oranının azalması doğrultusunda olduğunu ifade eden Karahan, "Gelen verilere baktığımızda aslında harcama disiplinin korunduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu tarafta katkı alıyoruz. Öte yandan diğer bir boyut, bütçe açığı tarafı. Burada tabii bütçe gelirlerinin öngörülenden bir miktar düşük gerçekleşmesi durumu var. Burada bütçe açığında milli geliri oranına bir azalma devam edecek. Yönetilen ve yönlendirilen fiyatların belirlenmesi bizim için oldukça önemli. Bunlar da özellikle enerji fiyatlarında enflasyon hedefleriyle uyumlu olarak gerçekleşti. Bunları da olumlu olarak değerlendiriyoruz." diye konuştu.
(Sürecek)