Haberler

SPK Başkanı Vedat Akgiray Açıklaması

SPK Başkanı Vedat Akgiray Açıklaması
Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vedat Akgiray, "Firmalarımız ve ülkemiz hakikaten dünyadaki tehlikeli hastalığı görüp de daha sağlıklı bir yoldan yürümek istiyorsa kurumsal yönetim gibi bazen akademik, bazen makyajsal gözüken konulara önem"...

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) Başkanı Vedat Akgiray, "Firmalarımız ve ülkemiz hakikaten dünyadaki tehlikeli hastalığı görüp de daha sağlıklı bir yoldan yürümek istiyorsa kurumsal yönetim gibi bazen akademik, bazen makyajsal gözüken konulara önem vermek mecburiyetindedir" dedi.

TÜSİAD tarafından düzenlenen Yeni Türk Ticaret Kanunu ve yeni yürürlüğe giren Sermaye Piyasası Kurumsal Yönetim İlkeleri ışığında,"Yeni Düzenlemeler Işığında Denetim Komitesi Uygulamaları Nasıl Olmalı-" başlıklı seminerde konuşan SPK Başkanı Vedat Akgiray, kriz ortamındaki bu yapının global düzeyde dahi uzun vadede sürdürülemeyeceğini belirterek, para sahipleri Avrupa'da yaşadığını, yaşlanınca iniş çıkışı pek sevmediklerini, sabit getirili enstrümanların daha tatlı gelmeye başladığı anlattı.

Global düzeyde öyle de bir rüzgarın, dalganın olduğuna dikkati çeken Akgiray, "Bu dalganın önlenmesi de pek mümkün değil. Şu anda ve bunun başlangıcı belki de 1990'ların ortasına gider. Kolay borç üretebilen teknolojilerin geliştirdiği yıllar bunlar. Dünyada çok ciddi bir sermaye açığı var. firmalar borçlanma kararı verdikleri için değil sermaye bulamadıkları için borçlanıyorlar. Başka bir yerden para bulamadıkları için. Borçlanma bir karardır. Firmanın mali yapısına bakarsınız, borç sermaye dağılımı, firmanın risk profiline göre, rasyonel bir karardır. Ama oraya varmıyor hiç, başka çare yok borçlanmak lazım" dedi.

Akgiray şöyle devam etti:

"Büyük fonların yatırım yaptıkları yerlerde hisse senetleri pazarlarının payı gittikçe azaldı. Son 10-15 yılda yüzde 70'lerden yüzde 30'lara geriledi. Bir tahmine göre belki amatörce ama, 2020 yılı itibariyle küresel düzeyde, sermaye açığı 12-13 trilyon dolarlık açık görülüyor. Biraz amatörce bir tahmin ama pek de uçuk bir tahmin değil. Daha çok veya daha az olabilir ama açık olacağı kesin. Bu açık en çok kimi etkileyecek- Büyüyen ekonomileri etkileyecek. Uzak Asya'yı ve bizim gibi ülkeleri en çok bizi etkileyecek. Çünkü büyük fonların sahiplerinin yaşadığı ülkelerde artık bu tür sermaye piyasalarındaki iniş çıkışa tahammül kalmadı gibi bir psikoloji oluştu. Bu büyük bir risk. Birinci tespit bu. İkinci tespit ise şu anda halka açık bir çok şirket, Türkiye dahil New York Borsası, Londra Borsası dahil en büyükten en küçüğe, Türkiye'dekiler de hepsi bize kızıyor. Bizi borsaya açtın ağzımızla kuş tutsak fiyatlarımıza yansımıyor. Bu dünya çapında bir problem. Hisse senedi piyasası, borsalar anlık hesaplamaya bakmayacağız. 10 yıllık bir değerleme penceresinden bakarsak çok ciddi şekilde ucuz. Gözden ırak kaldığı, yeterince değer verilmediği için."

Global düzeyde ralli beklediğini söyleyen Akgiray, "Ama 1 yıl sonra 5-10 yıl sonra, orayı kestirmek zor. Daha krizi çözemedik. Fakat bizim o kadar beklemeye tahammülümüz var mı- İnsanları firmalarımıza ortak olmaya nasıl ısındıracağız, nasıl sempatik göstereceğiz- O güveni nasıl sağlayacağız- Çok fazla kar göstermekle olmuyor. Dönüp dolaşıyoruz denetlemeye geliyoruz. Bu denetlenen bir firma, burada kaçak göçek, şeffaf olmayan karar mekanizmaları yürümez. Biz buyuz, insanlar bunu görsün dedirtmekten başka çare benim aklıma gelmiyor. Dolayısıyla firmalarımız ve ülkemiz hakikaten dünyadaki tehlikeli hastalığı görüp de daha sağlıklı bir yoldan yürümek istiyorsa kurumsal yönetim gibi bazen akademik, bazen makyajsal gözüken konulara önem vermek mecburiyetindedir. Bunu biz yaptıramayız. Kastımız bu. Bizim arzumuz kurumsal yönetim şemsiyesi altında denetim komitesinin çok büyük önemi var" diye konuştu.

-Denetim Komiteleri-

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Şirket İşleri Komisyonu Başkanı Cansen Başaran Symes ise şöyle konuştu:

"Kurumsal yönetim anlayışının doğuşunda yaşanan krizlere bakıldığında hissedar ve paydaşların kendilerini güvence altına almak için kurumsal yönetim ilkeleri temelinde belirli uygulamaları talep ettiklerini görüyoruz. Buna karşın özellikle son yıllardaki küresel finansal krizlerin arkasında yatan önemli nedenlerden bir tanesi şüphesiz ki kurumsal yönetim ilkelerinin kağıt üzerinde uygulanarak içselleştirilmemesi. İşte tam da bu gelişmeler finansal ve operasyonel anlamda şirketlerin sürdürülebilirliği açısından denetim komitelerinin önemini öne çıkarıyor. Hissedar ve paydaşlar için şirket yönetimlerinden mali durum ve maruz kalınan farklı alanlardaki riskler konusunda yeterli, doğru ve zamanında bilginin talep edilmesi denetim komitelerinin rolünü finansal raporlama bilgilerinin denetlenmesinden çok daha fazlasını kapsayacak şekilde artırdı. Dolayısıyla, hem yerel hem de küresel ekonomi kaynaklı şoklara karşı şirketlerimizin dayanıklı hale gelmesi bir zorunluluk iken denetim komiteleri kritik bir noktada konumlanıyor."

Şirketin yatırımcı çekebilme ve kredi bulabilme potansiyelinin o şirketin karlılığı kadar güvenirliği ile de yakından ilgili olduğunu, halka açık olsun veya olmasın, doğru, şeffaf ve güvenilir finansal raporlar şirkete menfaat sahipleri ve kamuoyunun gözünde saygınlık kazandırırken aynı zamanda marka değerini artırdığına dikkati çeken Symes, "Denetim komitesinin finansal raporlama faaliyetlerinin doğruluğunu gözetmesi ile şirketin risk ve kontrollerini yönetmesi işlevi şirketin rekabet gücünü artırmaktadır. Denetim komitesinin yaptığı inceleme ve öneriler, şirketteki etik ortamı güçlendirerek, kurumsal yönetimin güvencesini oluşturur. Bu doğrultuda, SPK Kurumsal Yönetim İlkeleri ile 30 Aralık 2011 tarihinde ülkemizde de denetim komitelerinin yapısına yönelik uygulamalar güçlendirilmiş, borsa şirketleri için zorunlu hale getirilmiştir. Söz konusu değişiklik ile komite üyelerinin bağımsız üyelerden oluşacak olması komitenin faaliyetlerini yönetim kurulundan bağımsız yürütebilmesi için uygulamayı daha etkin hale getirecektir" ifadelerini kullandı.

Denetim komitelerinin kurumsal yönetim prensiplerinin, bir başka deyişle şirketlerde "iyi" yönetimin sigortası olarak karşılarına çıktıklarına anlatan Symes, "Denetim komiteleri şirketlerin risk yönetimi, kontrol ve kurumsal yönetim süreçleri ile ilgili bağımsız ve tarafsız güvence sağlayarak yönetim kurulu adına yönetimi izler ve gözetir. Bu şekilde şirketlerde hesap verebilirliğin, şeffaflığın, adilliğin ve sorumluluğun yerleşmesine katkı sağlar" dedi.

-"Yeni TTK aslında biz kurumların topluma olan yükümlülüğünün en temel belgesidir"

İMKB'nin Türkiye'de en iyi kurumsal yönetim uygulamalarının yerleşmesine katkıda bulunmak ve özellikle yabancı yatırımcıları cezbetmek amacıyla Kurumsal Yönetim Endeksi'ni oluşturduğunu hatırlatan Symes, SPK tarafından yayımlanan Kurumsal Yönetim İlkelerini uygulayan borsaya kote şirketlerin kurumsal yönetim derecelendirme notuna göre dahil olabildikleri bu endeks şirketlerin saygınlığını artırmakta ve kurumsal yönetim ilkelerini uygulayan diğer şirketler için bir referans kaynağı olduğunu ifade etti.

TÜSİAD Kurumsal Yönetim Çalışma Grubu dahilinde faaliyetlerini sürdüren İç Denetim Alt Çalışma Grubu'nun Türkiye'deki denetim komitesi uygulamalarını tespit etmek amacıyla 2011 yılında İMKB Endeksi'nde yer alan 15 reel sektör temsilcisi şirketin denetim komitesi üyeleriyle görüşmeler gerçekleştirdiklerini, görüşme verilerinden yola çıkarak "Uygulama Örnekleri ile Birlikte A-dan Z-ye Denetim Komiteleri" raporu hazırladıklarını belirten Symes konuşmasına şöyle devam etti:

"Yeni Türk Ticaret Kanunu'nun şirketlerimizin şeffaflaşması, hesap verebilir bir hale gelmesi ve kayıt dışı ekonomi ile mücadele adına son derece önemli olduğuna inandığımızı bir kere daha vurgulamak isterim. TÜSİAD olarak yasanın hazırlık evresinde yasada uygulanabilirlik ve uyum adına bazı değişikliklere gidilebileceğini belirtmiş ve bu yöndeki değişiklik önerilerimizi sunmuştuk. Bu konuda son günlerde yapılan açıklamaları yakından takip ediyoruz. Yasanın yürürlüğe girmeden veya girdikten sonra değiştirilmesi ve ikincil mevzuatla uygulama alanlarının esnetilmesi gündemde yoğun bir şekilde tartışılıyor. TÜSİAD olarak yasanın yürürlüğe girme sürecinde ve sonrasında yasada bazı kısıtlı değişikliklere gidilebileceğini düşünüyor, ancak bu değişikliklerin, yasanın paydaşlarını daha şeffaf, daha net hesap veren bir düzene kavuşturacak ve böylelikle hem kurumsallaşma, hem de kayıt dışı ile mücadelede reform niteliği taşıyan özelliklerine zarar verici biçimde olmaması konusuna azami dikkatin gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz. Yürürlük tarihinin ertelenmesinin temel ilkelerde bir geri gidişin işareti olarak algılanması riski ise bizi ciddi olarak endişelendirmektedir.

TÜSİAD olarak rekabetçi piyasa ekonomisini düzenlenmesi gereken bir yapı olarak görüyoruz, piyasa ekonomileri ancak itina ile düzenlendiklerinde kendilerinden beklenen refahı topluma taşırlar, kurumsal yönetişim ve bu bağlamda yeni Türk Ticaret Kanunu aslında biz kurumların topluma olan yükümlülüğünün en temel belgesidir; bizler topluma karşı şeffaf olmak, hesap verebilir olmak durumundayız, ancak bu anlayışla toplumdan alınanı yeniden topluma kazandırmak mümkün olacaktır."

(Bitti)

Muhabir: Murat Birinci

Yayıncı: Affan Kulunyar - İSTANBUL

Kaynak: AA / Ekonomi
Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı sanık kürsüsünde! İşte ilk sözleri

Bebek katili çetenin lideri hesap veriyor! İşte ilk sözleri

Yenidoğan Çetesi lideri Fırat Sarı'dan şoke eden itiraf: Bebek başına 750 TL ödüyordum

"Bebek başına bu kadar para ödüyordum"

İstanbul'da beklenen kar yağışı başladı

Anlık İstanbul

Tunceli ve Ovacık belediyelerine atanan kayyumlar göreve başladı

Verdikleri ilk talimat bakın ne oldu

title