KADSİS ile yastık altı altınlar bankada değerlenecek, hem ülke hem vatandaş kazanacak
İstanbul Altın Rafinerisi Yönetim Kurulu Başkanı Ayşen Esen, yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılmasına yönelik geliştirilen kısa adı KADSİS olan Kuyumcu Altın Değerleme Sistemi projesinin hem ülkeye hem de vatandaşa birçok avantaj sunduğunu belirtti.
İstanbul Altın Rafinerisi (İAR) Yönetim Kurulu Başkanı Ayşen Esen, İAR tarafından yastık altı altınların ekonomiye kazandırılmasına yönelik geliştirilen ve şu anda Ziraat Bankası, VakıfBank, Halkbank, Ziraat Katılım Bankası, Vakıf Katılım Bankası ve Emlak Katılım Bankası'nın katılımıyla yürütülen Kuyumcu Altın Değerleme Sistemi (KADSİS) projesi hakkında bilgi verdi. Bu konuda bugüne kadar yürütülen projelerin başında Altın Bankacılığı'nın geldiğini anlatan Esen, bu sistemde tüketicinin bankaların önceden duyurduğu bir günde belirlenen şubelere giderek altınlarını hesaba geçirdiğini, ancak istediği bir zaman diliminde bu işlemi gerçekleştiremediğini söyledi.
Esen, birçok kişi ve zamana bağlı olması nedeniyle Altın Bankacılığı'nın süreklilik arz etmediğine dikkati çekerek, "Yeni uygulamamızın farkı; Türkiye'nin 81 ilinde seçilmiş noktalarda ve her gün bu çalışmanın yapılacak olması… Dolayısıyla Adana'daki Ayşe teyze de İstanbul'daki Fatma Hanım da o gün altın yatırmak istediğinde bölgesindeki Altın Değerleme Noktası'na (ADN) giderek altınını yatırabilecek. Sürecin en önemli özelliği bu; süreklilik arz etmesi, tüm Türkiye sathında her gün yapılabilmesi, zaman farkı gözetmemesi ve şubeye bağımlı olmaması." diye konuştu.
Uygulamada altınların fiziki olarak ve istenilen miktarda çekilebildiğine vurgu yapan Esen, şunları kaydetti:
"Bankaların kendi yapıları nedeniyle her zaman şubelerimizin altın bulundurma imkanları olmayabliyor. Bu yüzden de siz bankaya 100 gram altın yatırdığınızda ve daha sonra 10 gramını çekmek istediğinizde, banka elinde o gün altın yoksa, 'Ben size bunu TL'ye çevirip de öyle vereyim' diyebiliyordu. Bu da kişiler için alım-satım farklarına yol açabiliyordu. Bu da sonunda tüketicinin böyle bir mekanizmadan vazgeçmesine yol açıyordu, çünkü bizim özellikle Anadolu halkımız yatırımının altında durmasını ister, TL'ye dönmek istemez. Dolayısıyla böyle bir şey 'O zaman altınlarımı bankaya koymayayım, evimde dursun' anlamına geliyordu. Yeni uygulamamızda artık bankalar da altını teslim etmek için çaba gösteriyor ve mekanizmalarını, altyapılarını buna göre ayarlıyor. Burada bir aksaklık olduğunda, ileriye doğru ADN'den yatırdıysa ADN'den almak gibi birtakım yöntemlerin önünü açmaya çalışıyoruz. Burada önemli olan tüketicinin isteklerine ve güvenliğine tam cevap verebilmek."
"GÜVENLİK VE ALTINLARIN DEĞERLEMESİ ÖZEL BİR YAZILIMLA SAĞLANIYOR"
Ayşen Esen, ADN'lerin belirlenmesi sürecinden de bahsederek, bu noktaların önce İAR tarafından ön elemeden geçirildiğini anlattı. Ön elemede sadece büyüklük ve rakamlara değil, o noktanın ne kadar uzun yıllardır bu işi yaptığı, güvenilirliği, dükkanın özellikleri gibi bir sürü kritere baktıklarını belirten Esen, "Seçilmiş kuyumcuların içinde yer aldığı ADN'ler, bizim için nihai tüketicinin geleceği noktalar. Bunların kapılarına biz ADN logolarını koyuyoruz. Öte yandan tüketiciler bankaların ve KADSİS'in internet sisteminden ADN'lerin listesini görebiliyor." dedi.
Esen, KADSİS internet adresinde bir haritanın bulunduğunu, buraya altın hesabının açılacağı banka şubesinin adresinin girilmesi halinde en yakın ADN'lerin de görülebileceğini dile getirdi. Uygulamada esas güvenliğin ise sistemin yazılım altyapısı ve mekanizmasıyla sağlandığını vurgulayan Esen, şunları söyledi:
"Seçilmiş ADN'lerde, İAR'ın özel bir yazılım ve mekanik sistemi var. Bu mekanik sistem, bir bilgisayar yazılım sisteminden oluşuyor. Bir de ekspertiz noktası dediğimiz siyah bir pad var. Bu pad üzerine altınlar konulurken, hemen üst kısmındaki kamera sürekli kayda alıyor. Bu görüntüler de bizim uhdemizde 6 ay boyunca saklanıyor. Dolayısıyla getirdiğiniz altınlar pad üzerinde dururken, ekspertiz işlemi de kameranın altında yapılıyor. Sonucunda bütün değerleme yapıldıktan sonra bir sistem çıkıyor ortaya ve deniliyor ki şu anda getirdiğiniz altınların toplam has değeri şu kadar gramdır. Bu yazılım sistemiyle bir SMS olarak sizin telefonunuza iletiliyor. Telefonunuzda gördüğünüz bu rakamı siz onaylıyorsunuz. Size bir şifre geliyor ve bu şifreyi sisteme siz giriyorsunuz. Dolayısıyla her kademede şifreler SMS ile iletilerek sizin her aşamada sisteme dahil olunmanız sağlanıyor. Böylece yüzde 100 güvenlik sağlanıyor."
Esen, uygulamada altınların değerlemesinin yazılımın içinde olduğunu, bu nedenle Türkiye'nin her yerindeki ADN'lerde tüketicinin verdiği altının has gram değerinin aynı hesaplanacağını ifade etti.
"KADSİS'E ÖZEL BANKALARIN KATILMASI HEDEFLENİYOR"
Esen, KADSİS'in test aşamasının başarıyla tamamlandığını, bundan sonraki amaçlarının tüm Türkiye geneline yayılmak ve ADN sayısını artırmak olduğunu kaydetti. Şu anda sistemin tanıtımını gerçekleştirdiklerini belirten Esen, "Bu çalışma ticari birşey değil, tüm Türkiye'nin ekonomisine katkıda bulunacak bir çalışma. Yastık altındaki altının ne size ne de ekonomiye bir faydası var. Türkiye'de bankacılık sistemi birçok ülkeye göre daha gelişmiş durumda. Bu sisteme güven var. Bu sistemin içinde birtakım garantiler var. Evde durduğunda değerlenmeyen altınınız, bankada durduğunda değerleniyor." değerlendirmelerini yaptı.
Esen, uygulamada bundan sonrasının gelecek taleplere göre şekilleneceğini aktararak, KADSİS'e zaman içinde özel bankaların da katılmasının hedeflendiğini, sistemin ne kadar yaygınlaşırsa o kadar başarıya ulaşacağını söyledi.
Son dönemde altına bir vergi uygulamasının olduğunu anımsatan Esen, "Halkımız bundan çekiniyor, 'ben değerlensin diye altınımı bankaya koydum, çekerken vergi kesilecek mi?' düşüncesi var. Hayır kesinlikle değer kaybetmeyecek, çünkü burada yapılan işlem bir alım-satım değil. Burada yapılan işlem, aynı TL hesabınızdaki yatırma-çekme işlemi gibi… Kendi altın hesabınıza kendi altınınızı yatırıyorsunuz ya da çekiyorsunuz. Satın almıyorsunuz. Böyle baktığınız zaman herhangi bir vergi olmadığını görüyorsunuz. Tam tersi en az maliyetli, en güvenli ve en sağlam sistemde altınınızı hem koruyorsunuz hem de geliştirme şansı elde ediyorsunuz." diye konuştu.
"YASTIK ALTINDA 300-350 MİLYAR DOLARLIK ALTIN VAR"
Esen, yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılmasının önemline de değinerek, şöyle devam etti:
"Son 1 yılda özellikle pandemiden dolayı herkes daha bir güvenli tarafta olmayı tercih etti ve birikimlerini TL'de tutmak yerine altında tuttu. Hatta bir gün lazım olursa satmakta zorlanırım diye insanlar evlerini veya arsalarını altına çevirdi. Bu nedenle de yastık altındaki altın miktarı kesinlikle bu dönemde daha fazla arttı. Bu gözle baktığımızda yuvarlak bir rakamla 4-5 bin ton civarındaki bir altından bahsedecek olursak, bugünde altının değerinin yükselmesiyle 300-350 milyar dolar gibi bir rakam var. Bu çok ciddi bir rakam. Tabii ki bu rakam 100 yıl gibi bir sürede yastığın altına girdi. Bizim hedefimiz 300 milyar dolarlık altını piyasaya çıkarmak değil, böyle bir şeyi yapamazsınız. 100 yılda yastığın altına giren miktarı, 1 yılda çıkaramazsınız ama şöyle bir durum var; 10 yıllık altın bankacılığı çalışmasında 100 ton altın ekonomiye girdi. Bu rakamı artırmak bizim isteğimiz."
Türkiye'nin altın ithalatı yapan bir ülke olduğunu belirten Esen, "Yastık altındaki altını ekonominin içine soktuğunuz zaman, üretim, ihracat süreçlerinde ham madde olarak kullanacağınız altını iç piyasadan da toplamış oluyorsunuz. Dolayısıyla bu dolaylı yoldan da ülkemiz için faydalı bir durum." dedi.
Esen, Son dönemde gümüşe de yatırımın arttığına işaret ederek, "Bu projede gümüş olup olmayacağı ilk etapta planda olan bir şey değil. Aslında gümüş de çok önemli bir yatırım aracı. Tüm dünyadaki yatırım fonksiyonlarına baktığımızda, gümüş Türkiye'den çok daha ön plandaydı. Bizde bu kadar bilinmezdi. Avrupa'da birçok ülkede gram gümüşler vardır, aynı gram altın gibi. İnsanlar gider ve gram gümüş alır. Çünkü altının fiyatı arttıkça, alım için ayırdığınız miktarı da artırmanız gerekiyor. Bu nedenle gümüş almak fiyatının düşüklüğünden dolayı daha kolay. Gümüş de aynen altın gibi uluslararası piyasalarda değerlendirilen ve fiyatı bir şekilde belirli bir standarda oturmuş olan bir ürün. Türkiye'de de gram gümüşlerimiz var. Dolayısıyla ilerde hayata geçebilir ama şu anda projemizin içinde birebir yer almıyor." ifadelerini kullandı.
Halkın projeye karşı duyarlı olmaya davet eden Esen, gelecek dönemde ADN açtıkları il sayısını artıracaklarını, projeyi geliştirerek ve taleplere cevap vererek daha iyi noktaya getireceklerini sözlerine ekledi.