Risk Yönetimi ve Sigortacılık" Paneli
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bayazıt: "(Şirketlerin Riskin Erken Saptanması Komitesi kurma zorunluluğu) Bu komitenin, iş dünyasında kurumsal risk yönetimi farkındalığını artıracağını umut etmekteyiz.
Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Tayfun Bayazıt, şirketlere Riskin Erken Saptanması Komitesi kurma zorunluluğu getirilmesine ilişkin, "Bu komitenin, iş dünyasında kurumsal risk yönetimi farkındalığını artıracağını umut etmekteyiz. Bu ve bunun gibi düzenlemeler, Türk iş dünyasının kurumsal risk yönetimi anlayışına ve uygulamalarına geçişini kolaylaştırmaktadır" dedi.
Bayazıt, TÜSİAD tarafından düzenlenen "Risk Yönetimi ve Sigortacılık" başlıklı panelde yaptığı konuşmada, Dünya Ekonomi Forumu tarafından yayımlanan Küresel Risk Raporu'nun 2006'dan bu yana, küresel risklerin analizlerini ve bu risklerin etkileşimlerinin olumsuz sonuçlarını ortaya koyarak, küresel düzeyde, karar alıcılara önemli katkılar sağladığını belirterek, küresel risklerin en önemli özelliklerinin "sistemik" olmaları, yani bütün bir sistemin sınırlı sayıdaki parçalarını değil, sistemin tamamını etkileyebilmeleri olduğunu kaydetti.
Bu yılki Küresel Risk Raporu'nun, gelecek 10 yıllık döneme yönelik 5 ana risk kategorisinde, 31 küresel riski hem gerçekleşme olasılığı hem de etki gücüne göre ölçümlediğini ve bu sayede hangi risklerin önceliklendirilmesi gerektiğine ışık tuttuğunu ifade eden Bayazıt, şunları söyledi:
"Raporun diğer önemli katkılarından biri ise, risklerin etkileşim ağına ilişkin kapsamlı bir analiz sunmasıdır. Riski herhangi bir olayın hedefleri etkileme durumu ya da en basit anlamda tahmin edilen ile gerçek sonuç arasındaki fark olarak tanımlayabiliriz. Bu farkın belirsizliği, gerek günlük hayatımızda kişisel gerekse de kurum kimliği altında profesyonel yaşantımızdaki tüm eylemlerimizde karar alma sürecimizi etkiler. Küreselleşme neticesinde artan belirsizlikler, karmaşıklaşan süreçler ve artan rekabet gibi birçok faktör sonucu risk, artık kaçınabileceğimiz bir unsur olmaktan çıkmıştır. Riskten kaçınmak yerine, şirketler riski stratejik bir araç olarak görmeye ve riski sistematik olarak yöneterek rekabet edebilme güçlerini artırmaya yönelmektedir. Şirketlerin hissedarlarına mümkün olan en yüksek değeri sağlayabilmeleri ve sürdürülebilir büyüme stratejileri için risklerin saptanması, ölçülmesi, belirlenen risklerin önceliklendirilmesi, sonuçlarının öngörülmesi ve bunlara karşılık bir strateji geliştirilmesi kaçınılmazdır."
Bayazıt, bu kapsamda, risk yönetiminin, icranın bir parçası, stratejik karar almanın ilk adımı ve aynı zamanda bir fırsat yönetimi olduğunu anlatarak, "Ancak, risk yönetimi ve kurumsal risk yönetiminin birbirinden ayırt edilmesi gerekmektedir. Risk yönetimi, büyük oranda şirketlerin birim ve yöneticilerinin şirket içinde gerçekleştirdiği operasyonel uygulamalar iken kurumsal risk yönetiminde değişik risk alanlarının birbirleriyle etkileşimi önem kazanmaktadır" diye konuştu.
"Tüm kesimler için kurumsal risk yönetimi ayırt edici bir unsur haline geldi"
Bayazıt, kurumsal risk yönetiminin, risklerin birbirinden bağımsız değerlendirmesi yerine, merkezi bir yapı içinde değerlendirilmesi ve belirli bir sistem dahilinde yürütüldüğünü belirterek, "Kurumsal risk yönetimi sürecinin merkezinde kurum değerinin, yani hissedar değerlerinin korunması ve geliştirilmesi vardır. Hissedar değerlerinin korunması için ise kurum hedeflerini etkileyebilecek belirsizliklerin ortaya çıkartılması, bu belirsizlikleri proaktif şekilde yönetebilmek için en uygun aksiyonların alınması ve bu aksiyonlar alınırken kurumun risk iştahı ile uyumluluğunun gözetilmesi gerekmektedir. Elbette, şirketlerin değer katma prensibini sadece hissedarlar nezdinde düşünmek yanıltıcı olacaktır. Müşteriler, çalışanlar, çevre ve tedarikçiler gibi tüm paydaşları gözettiğimiz takdirde kurumsal risk yönetimi toplumun tüm kesimlerine değer katan bir araçtır" şeklinde konuştu.
Küreselleşme ile daha da karmaşık hale gelen süreçlerin belirsizlikleri artırdığına dikkati çeken Bayazıt, tüm şirketlerin, satış, finans, tedarik zinciri ve bilgi teknolojileri gibi çeşitli fonksiyonlarında bu belirsizlikler ile karşılaştığını kaydetti.
Bayazıt, saatlerle ölçülebilecek kısa sürelerde bile sosyal medya kanalları aracılığıyla bir şirketin marka değerinin ve itibarının hızla düşebildiğine tanık olunduğuna işaret ederek, "Belirsizlik değer kaybına neden olabilecek risklere yol açarken, aynı zamanda şirketlerin değer yaratmasına olanak sağlayacak fırsatlar da sunmaktadır. Bu noktada kurumsal risk yönetimi, riskleri azaltıcı bir araç iken aynı zamanda fırsatları değerlendiren bir araç olmakta ve dolayısıyla belirsizliğin iki tarafını da gözeterek şirketin değer yaratma kapasitesini artırmaktadır" diye konuştu.
Yatırım kararı alma, kredi sağlama ve sigorta tedariki süreçlerinde, kurumların finansal ve ekonomik performansının yanı sıra risklerinin ne derece etkin yönetildiğinin de açık bir şekilde sorgulandığını belirten Bayazıt, "Bu bağlamda bir şirketin, bankalar, kurumsal yatırımcılar, sigorta şirketleri, derecelendirme kurumları ve düzenleyici kurumlar gibi ilişkide olduğu tüm kesimler için kurumsal risk yönetimi ayırt edici bir unsur haline gelmiştir. Kurumsal risk yönetimi uygulamalarını benimseyen şirketler, derecelendirme süreçlerinde daha yüksek notlar almakta, böylece daha rahat finansman kaynaklarına ulaşabilmekte ve büyümelerini sürdürülebilir kılmaktadırlar" şeklinde konuştu.
Bayazıt, Türk Ticaret Kanunu'nun, pay senetleri borsada işlem gören şirketlere ve denetçinin gerekli görmesi durumlarında pay senetleri borsada işlem görmeyen şirketlere, "Riskin Erken Saptanması Komitesi" kurma zorunluluğu getirdiğini anımsatarak, "Bu komite ile şirketlerin varlıklarının sürdürülebilir kılınması, devamlığını tehlikeye düşüren sebeplerin erken teşhisi ve bunlar için gerekli önlem ve çözümlerin uygulanması amaçlanmaktadır. Söz konusu komitenin, iş dünyasında kurumsal risk yönetimi farkındalığını artıracağını umut etmekteyiz. Bu ve bunun gibi düzenlemeler, Türk iş dünyasının kurumsal risk yönetimi anlayışına ve uygulamalarına geçişini kolaylaştırmaktadır" dedi.
Riskin transferinin, şirketlerin fayda-maliyet analizi kullanarak riskin bir parçasını veya tümünü diğer bir taraf veya taraflarca üstlenilmesine olanak tanıması olduğunu ifade eden Bayazıt, şunları dile getirdi:
"Sigorta uygulamaları bu hususta öne çıkan araçların başında gelmektedir. Ancak çeşitli araştırmalar, ülkemizde gerek bireysel gerekse de kurumsal bazda sigorta kullanımının yetersizliğine dikkati çekmektedir. Sigorta penetrasyonunun yetersiz olmasının elbette birçok nedeni bulunmaktadır. Bu nedenler arasında sigorta kullanımı farkındalığının az olması ön plandadır. Kurumlar genelde sigortayı maliyet aracı olarak görmektedir. Aksine sigortayı, riskleri transfer ederek mevcut sermayeyi koruyacak bir finansal enstrüman olarak görmek gerektiği açıktır. Bu noktada, sigorta şirketlerinin de üstlenmesi gereken birtakım vazifeler vardır. Bunlardan en önemlisi, sigorta talep eden şirketin ihtiyaçlarına yönelik özelleştirilmiş poliçeler sunmaktır. Ayrıca hızla değişen koşullara yanıt verecek etkin çözümler sunmaları da gerekmektedir."
"Kriz ortamlarında, risk yönetimi ve sigorta kullanımı önem kazanmaktadır"
Bayazıt, tasarruf ve özkaynak açığının, Türkiye ekonomisinin, herkesin farkında olduğu, ancak bir türlü çözülemeyen, yapısal bir sorunu olduğunu belirterek, "Bu açıdan, sermaye birikimini nasıl güçlendiririz?'sorusu kadar 'mevcut sermayeyi nasıl korumalıyız?' sorusu da bir o kadar önemlidir. Türkiye'de bugüne kadar yönetilebilecek birçok risk, zamanında pozisyon alamadığımız için çok yüksek maliyetli krizlere dönüştü. Risk yönetimi yerine kriz yönetimi ile karşılaştığımız sorunları sonradan aşmaya çalışıyoruz. Risklerin sistemik ilişkilerini gözden kaçırıyoruz" diye konuştu.
Sürdürülebilir bir büyüme için özellikle kriz ortamlarında, risk yönetimi ve sigorta kullanımının daha da önem kazandığını anlatan Bayazıt, "Küresel risk raporunda da belirtildiği gibi risklere karşı öncelikli eylemlerimizden bir tanesi iş dünyası, hükümet ve sivil toplum arasında bir diyalog platformu oluşturmaktır. TÜSİAD'ın bir çok farklı Komisyon ve Çalışma Grupları dahilinde, bu amaca yönelik kapsamlı çalışmalar yürütmekteyiz" dedi. - İstanbul