Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Yaşar Açıklaması
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Ufuk Yaşar, "Sendikamız örgütlü olduğu tüm iş yerlerinde özelleştirme sonrası sürecin takipçisi oldu, ancak hiçbirinde POAŞ özelleştirilmesi kadar devletin zarara uğratıldığı ve çalışanlarının mağdur edildiği bir örnek yaşamadı" dedi.
Petrol-İş Sendikası Genel Başkanı Ali Ufuk Yaşar, "Sendikamız örgütlü olduğu tüm iş yerlerinde özelleştirme sonrası sürecin takipçisi oldu, ancak hiçbirinde POAŞ özelleştirilmesi kadar devletin zarara uğratıldığı ve çalışanlarının mağdur edildiği bir örnek yaşamadı" dedi.
Sendikanın Merkez Yönetim Kurulu adına düzenlediği toplantıda konuşan Yaşar, özelleştirilmesinden önce 60 yıla yaklaşan geçmişiyle köklü bir kamu kuruluşu Petrol Ofisi AŞ'nin (POAŞ), yıllarca akaryakıt dağıtımında en geniş bayi ağıyla son derece karlı biçimde faaliyetlerini sürdürdüğünü belirterek, "Ham petrol ve petrol ürünleri, doğrudan tüketiciler tarafından tüketildikleri ve ikamesi zor olan ara ürünler olarak kullanıldıklarından dolayı stratejik nitelikli ürünlerdir. Ancak bu stratejik konumuna karşın, POAŞ 1990'lı yılların başında özelleştirme kapsamına alınmış ve yine 1998 yılından itibaren ise blok satış yoluyla özelleştirilmesi kararı alınmıştır. Bugün akaryakıt kaçakçılığı ve vergi konusu ile gündeme gelen POAŞ'ta asıl tartışılması gereken özelleştirme sürecinin kendisi olmalıdır" diye konuştu.
POAŞ özelleştirme sürecinin usulsüzlük, şaibe ve hukuksuzluklarla anıldığını öne süren Yaşar, şunları anlattı:
"Geriye dönüp hafızalarımızı tazelemek ve özelleştirme sürecinde neler yaşandığını hatırlatmak istiyorum. POAŞ'ın yüzde 51'lik kamu hissesinin blok satış yöntemiyle satılması için 18 Mart 1998 tarihinde ihale düzenlendi. Bu ihalede en yüksek teklifi Hayyam Garipoğlu'nun sahibi olduğu AKMAYA-ORTEKS Grubu verdi. Özelleştirme Yüksek Kurulu'nun (ÖYK) POAŞ'taki yüzde 51 hisseyi ihalede en yüksek teklifi veren bu gruba değil de en yüksek 3. teklifi veren gruba devretmek istemesi büyük bir şaibe oluşturdu. Bu ihaledeki usulsüzlükleri yargıya taşıyan sendikamızın açtığı dava sonucu özelleştirme iptal edildi. 3 Mart 2000'de ikinci özelleştirme ihalesi gerçekleştirildi ve İş-Doğan Grubu bu ihalede 1 milyar 260 milyon dolar ile en yüksek teklifi verdi. Ancak kazanan konsorsiyumda yer alan Doğan Grubu, radyo ve televizyonlarda hisse sahibiydi. RTÜK Kanunu'nun 29. maddesine göre, radyo ve televizyonlarda yüzde 10'dan fazla hissesi olanların kamu ihalelerine girmeleri yasaktı. Buna rağmen bu grubun ihaleye girmesine göz yumuldu. Ayrıca, bu konsorsiyuma kredi veren İş Bankası, Bankalar Kanunu'nun 'bir banka gerçek ve tüzel bir kişiye doğrudan doğruya veya dolaylı olarak özkaynaklarının yüzde 25'inden fazla kredi veremez, ortak olamaz' hükmüne aykırı hareket etti. Bu hukuksuzluklara rağmen devir gerçekleştirildi."
Yaşar, POAŞ'ın yeni sahibi İş-Doğan Grubu'na özelleştirme sonrası birçok imtiyaz sağlandığını savunarak, "Bunların başında ise devlete özelleştirmeden sonra da POAŞ'ın faaliyetlerinde ve kararlarında söz sahibi kılan, alıcı grubu kısıtlayan 'Altın Hisse' uygulamasının kaldırılması oldu. Bu işlemle devletin stratejik kararlarda inisiyatif alma hakkı ortadan kaldırıldı" diye konuştu.
POAŞ'ta kamunun elinde kalan son yüzde 25,8'lik hissenin ihaleye dahi gerek duyulmaksızın İş-Doğan Grubu'na satıldığını ifade eden Yaşar, halka arz edilerek özelleştirilmesi gereken bu hisselerin, İş-Doğan Grubuna ihalesiz olarak devredildiğini söyledi.
Yaşar, Ekim 2002 tarihinde ise 1,3 milyar dolar zararda olan İş-Doğan Petrol Yatırımları AŞ ile POAŞ birleştirilerek, zararda olan bu şirketin bütün aktif ve pasifleriyle POAŞ'a devredildiğini, POAŞ'ın zararda bir şirket haline geldiğini, uzun bir süre vergi ödemediğini ve devletin büyük bir vergi kaybına uğratıldığını ileri sürdü.
Özelleştirme öncesi POAŞ'ta 3 bin 838 çalışan sayısının, özelleştirmeden sonra 2 bin 666 çalışanın işten çıkarılmasıyla bin 172'ye düşürüldüğünü vurgulayan Yaşar, sözlerine şöyle devam etti:
"Devam eden işten çıkarmalarla istihdam daralması yüzde 80'e kadar çıktı. POAŞ'ta daha sonra sendikamızın tüm çaba ve eylemliliklerine karşın POAŞ tamamen sendikasızlaştırıldı. POAŞ özelleştirme öncesinde ülkenin en ücra köşelerine kadar hizmet götüren en geniş bayi ağına sahip akaryakıt şirketi durumundayken, özelleştirme sonrasında bu pozisyonu ortadan kaldırıldı. 1990'lı yılların sonunda özelleştirilen yerli ve milli lastik fabrikası Petlas'ın ve milli akaryakıt şirketi POAŞ'ın satışına karşı başlayan eylemliliklerimiz ilerleyen yıllarda Tüpraş ve Petkim gibi diğer özelleştirme kararlarına karşı da devam etti. Sendikamız örgütlü olduğu tüm iş yerlerinde özelleştirme sonrası sürecin takipçisi oldu, ancak hiçbirinde POAŞ özelleştirilmesi kadar devletin zarara uğratıldığı ve çalışanlarının mağdur edildiği bir örnek yaşanmadı."
Yaşar, POAŞ özelleştirmesinin ilan edildiği tarihte, kamuoyunu ve hükümet yetkililerini bu özelleştirmenin yaratacağı olumsuz sonuçlara karşı uyardıklarını belirterek, "Günümüzde çeşitli haberlerle gündeme gelen POAŞ'ın özelleştirildiği dönemde, toplumsal sorumluluklarımızın gereği olarak bu tür olumsuzlukların yaşanabileceğini belirtmiştik. Ne yazık ki haklı çıktık. Bugün bir kez daha POAŞ özelleştirmesini ve sonuçlarını hatırlatarak, sendikaların özelleştirmeler ve emekçileri ilgilendiren başlıklarda uyarı ve taleplerinin yerinde ve zamanında dikkate alınmasını toplumsal sorumluluğumuz gereği olarak bir kez daha kamuoyunun dikkatine sunuyoruz" şeklinde konuştu.
Petrol Ofisi'nin büyük karlarla Avusturyalı şirket OMV'ye satıldığını, bütün hisselerinin halka arz edileceğinin duyurulduğunu ifade ederek, "Bir değerimiz bu şekilde heba edildi. POAŞ özelleştirmesi Türkiye'de değil, dünyada eşi benzeri görülmedik bir özelleştirme süreci" dedi.
Bir gazetecinin "Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan'ın size dair bir girişimi, tehdit söylemi oldu mu?" sorusu üzerine Yaşar, "Doğan Grubu'nun bize karşı tehdidi daha ne olsun? Sendikasızlaştırılmış bir POAŞ" dedi.
Bu arada, kiralık işçi uygulamasının sendikal örgütlülüğü bitirmesini ve kıdem tazminatı fonu uygulamasını eleştiren Yaşar, taşeronlaşma hakkında da bilgi kirliliğinin bulunduğunu, en kısa zamanda bunun çözülmesi gerektiğini söyledi.
Yaşar, Türk-İş'in 1 Mayıs İşçi Bayramını Çanakkale'de kutlayacağı bilgisini verdi.