Özel Markalı Ürünlerin Satışı ve Sektör Sorunları Ele Alındı

Özel Markalı Ürünlerin Satışı ve Sektör Sorunları Ele Alındı
Haberler
Güncelleme:
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

İstanbul Ticaret Borsası'nın düzenlediği toplantıda, özel markalı ürünlerin satışı ve sektördeki sorunlar tartışıldı. Ticaret Bakan Yardımcısı Uçarmak, perakende sektörındaki değişimlerin üretici ve tüketici üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

İstanbul Ticaret Borsası'nın (İSTİB) her ay gerçekleştirdiği "Borsa Meydanı'nda Sektörler Konuşuyor" toplantısında, bu ay özel markalı (private label) ürünlerin satışı ve sektörün sorunları ele alındı.

İSTİB'den yapılan açıklamaya göre, çevrim içi gerçekleştirilen toplantıya Ticaret Bakan Yardımcısı Sezai Uçarmak, Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğü Perakende Ticaret Daire Başkanı Burak Kaplan, Gıda Perakendecileri Derneği (GPD) Başkanı Alp Önder Özpamukçu, Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Başkanı Ömer Düzgün, Özel Markalı Ürünler Sanayicileri ve Tedarikçileri Derneği (PLAT) Yönetim Kurulu Üyesi Enes Örer ve İSTİB Meclis Başkanı Ahmet Bülent Kasap katıldı.

Toplantıda, özel markalı (private label) ürünlerin satışı ve sektörün sorunları konuşuldu.

Sezai Uçarmak, Türkiye'de perakende sektörünün hızlı bir değişim içinde bulunduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Daha önce perakende deyince sadece bakkallar vardı. Sonra, marketler, süper marketler, zincir marketler süreci yaşandı. Her aşamada yaşanan değişim yeni bir bölüşüm sorunu doğuruyor. Sistem değişirken önceki sistem de sarsılıyor. Perakendenin güçlenmesi, üreticinin korunmasını gündeme getiriyor. Bu nedenle Perakende Kanununda değişiklik yapıldı ve ödemelerde vade sınırlamaları getirildi. Marketlerdeki metrekare azlığı dolayısıyla ürün çeşitliliği sorunu doğuyor. Bu da market markaları sorununu gündeme getiriyor. Bizim yapmaya çalıştığımız, üreticiyi de, perakendeciyi de memnun ederken tüketicinin haklarını koruyabilecek bir sistem kurmak."

Burak Kaplan ise sistemin tüm dünyada yaygın olarak kullanıldığını ve kısıtlandığına dair herhangi bir bilgiye ulaşamadıklarını bildirerek, "Sadece Yeni Zelanda'da ürün çeşitliliğini düşüreceği, uzun vadede fiyatları yükselteceği ve tekelleşmeye yol açabileceğine dair endişeleri içeren bir tavsiye kararına rastladık. Dolayısıyla sistem piyasa koşullarında dengeye oturuyor. Üretici ile perakendeci arasındaki sorunların çözümü için Bakanlık olarak sürekli çalışıyoruz." değerlendirmesini yaptı.

"200 milyar liralık değere ulaştı"

Ahmet Bülent Kasap da özel markalı ürünlerin Türkiye'de 200 milyar liralık bir değere ulaştığını bildirerek, dünyada ise 1 trilyon doları aştığının tahmin edildiğini belirtti.

Alp Önder Özpamukçu ise tüketiciye en uygun fiyatlı ve en kaliteli seçenekleri sunmak için rekabetçi yaklaşımın organize perakendenin doğasında olduğunu belirterek, "Private label ürünler her gün milyonlarca müşteriden alınan geri dönüşlerle yaratılan inovasyonun sonucudur. Bu ürünler, rakiplerden ayrışmak, fiyat avantajıyla kaliteli ürün sunabilmek için çok önemli bir argüman." açıklamasında bulundu.

Ömer Düzgün de private label ürünlerin bir alternatif olarak raflarda bulunmasının doğru olduğunu ancak alternatifsiz olarak sergilenmesinin, hem üreticiye hem de tüketiciye zarar vereceğini bildirdi.

Private label ürünlerin raflarda markalı ürünlerle birlikte sergilenmezse ciddi sorunlar doğuracağına dikkati çeken Düzgün, "Öncelikle bilhassa küçük üreticiye zarar verir. Seçenekleri azalan tüketici de bu sistemden zararlı çıkacaktır." ifadelerini kullandı.

Enes Örer ise private label konusundaki sorunların tüm tarafların ticari iş ortaklığı yaklaşımıyla çözüleceğine inandığını belirterek, üreticinin hem kendi markası hem de özel markayı üreterek kapasitesini yüksek oranda kullanmayı hedeflediğini kaydetti.

title
Close