Negatif Algı Operasyonuna İtibar Edilmemeli"
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, "Ülkemizde makro dengeler sağlıklı ve bankacılık sistemi sağlamdır.
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Hüseyin Aydın, "Ülkemizde makro dengeler sağlıklı ve bankacılık sistemi sağlamdır. Son dönemde ülkemiz üzerinde oluşturulmaya çalışılan negatif algı operasyonuna itibar edilmemelidir." dedi.
İstanbul Ticaret Odası (İTO) ve TBB Yönetim Kurulları ortak bir toplantıda bir araya geldi. İTO'nun Eminönü merkez binasındaki buluşma İTO Başkanı İbrahim Çağlar ve TBB Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Aydın başkanlığında gerçekleşti.
Hüseyin Aydın yaptığı konuşmada, küresel, bölgesel ve 15 Temmuz darbe girişimi sonrası gelişmelerin Türkiye ekonomisine ve faaliyetlere olan etkilerini değerlendireceklerini ifade etti.
Yaşanmakta olan olağanüstü dönemin iyi yönetilmesi, büyümenin sürdürülmesi, istihdamın artırılması için sorumlulukları ve yapabilecekleri konuşacaklarını dile getiren Aydın, İTO'nun bankacılık sektörüne ilişkin görüşlerini ve beklentilerini dinleyeceklerini söyledi.
Aydın, şunları kaydetti:
"Reel ve finans sektörü olarak karşılıklı iyi niyet ve anlayış içinde, birbirimize en fazla destek olmamız ve en yüksek toleransı göstermemiz gereken bir dönemden geçtiğimizin farkında olarak riskleri, fırsatları ve işbirliklerini ele alacağız. Kredilerin seyrini ve ticari faaliyet üzerindeki etkilerini, ekonomik faaliyeti hızlandırmak için önerileri, kredi faizleri üzerindeki yüklerin düşürülmesini, bankacılık sektörüne getirilen düzenlemelerin bankaların davranışına ve kredi piyasasına yansımalarını, KOBİ kredilerinin artırılması için düzenlemelerde yapılması gereken değişiklikleri, teminatlandırma, yapılandırma konuları ile kurumlarımız ve üyelerimiz arasındaki işbirliği imkanlarını görüşeceğiz.
Bilançosunun yüzde 65'i kredilerden, kredilerin de yüzde 25'i KOBİ kredilerinden oluşan bankacılık sektörü reel sektördeki gelişmelere son derece duyarlıdır. Üzerinde önemle durduğumuz konu reel sektör yatırımlarının, üretimin ve ticaret hacminin artırılmasıdır. Bankacılık sektörünün büyümesi ve güçlü olması ekonominin büyümesine ve gücüne bağlıdır. Ekonomimize ve sektörlerimize katkı sağlamak, ülkemizi daha da güçlü yarınlara taşımak her zaman önceliğimiz oldu ve olmaya devam edecektir."
Aydın, Türkiye'nin makro dengelerinin sağlıklı ve bankacılık sisteminin sağlam olduğunu belirterek, son dönemde ülke üzerinde oluşturulmaya çalışılan negatif algı operasyonuna itibar edilmemesi gerektiğini vurguladı.
"Devlete borç veren bankacılıktan, reel sektöre borç veren bankacılık sektörüne geldik"
Konuşmaların ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Aydın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın doğu ve güneydoğulu iş adamlarının kredi sorunlarını çözmek için TBB'yi devreye soktuğuna ilişkin çıkan haberlerin sorulması, "Hepimizin bildiği gibi 2008'de dünya krize girdiğinde diğer bütün ülkelerin bankaları devletlerinden yardım aldığı halde, Türk bankacılık sistemi o dönem devletinin herhangi bir yardımına, desteğine ihtiyaç duymaksızın Türk reel sektörünü finanse etmeye devam etti. Bundan sonra da devam edecektir." dedi.
Aydın, finans sektöründe hangi ürünler, hangi imkanlar varsa bunu reel sektöre, bireylere kullandırmama gibi bir şeyin düşünülemeyeceğini ifade etti.
2001'e geri dönüp bakıldığında bankaların bilançolarının içinde üretime ve istihdama verecekleri payın görülebileceğini belirten Aydın, "Kredilerin bilanço içindeki payına baktığınız zaman o günün bankacılığı ile bugünün bankacılığını ayrıştırırsınız. Dün salt devlete borç veren bankacılıktan, bugün reel sektöre bireylere borç veren bir bankacılık sektörüne geldik." değerlendirmesinde bulundu.
Aydın, bankacılık sektörünün Türkiye'de bulunan mevduattan daha fazla kredi verdiğine işaret ederek, kredi verebilmek için mutlaka bilançonun pasifinin de iyi yönetilmesi gerektiğini ifade etti.
Bugüne kadar, 1994, 2001 ve 2004 krizlerinde bunun iyi yönetildiğini anlatan Aydın, şunları söyledi: "Bugün o günlere nispetle daha az sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz ve bu süreçleri salt Türkiye'de de yaşamıyoruz. Dolayısıyla Türk bankacılık sisteminin bunu yönetememesi gibi bir durum söz konusu değil ama bireysel anlamda hem bizim taraf, hem reel sektör, hem birey tarafında yanlış yapanlar, eksik yapanlar noksan yapanlar olabilir. Bugünkü toplantımızın amacı da bu. Reel sektörün hangi ihtiyaçları var, bizim düzenlemelerimizin bize getirdiği yükler nelerdir? 'Bunların yüklerini ülkenin makro bilançosuna bir zarar getirmeden nasıl daha iyi yapalım?' bunu konuşacağız."
"Kur seviyesi ile maliyetler arasında kolerasyon birebir değil"
Aydın, Türk bankacılık sisteminin coğrafya ayrımı yapmadığına dikkati çekerek, "Türk bankacılık sistemi İstanbul'da, Ankara'da ne yapıyorsa, doğuda da aynısını yapacak, batıda da aynısını yapacak. Bizim coğrafya ayrımı yapmamız söz konusu değil. Bunun böyle bilinmesi gerekir." dedi.
Ellerinden gelen her şeyi ticari usul ve esaslara göre yapmanın kendi görevleri olduğunu söyleyen Aydın, bunu yapmayan varsa, ona ilişkin yasal düzenlemelerin gereğini zaten devletin yerine getireceğini dile getirdi.
Aydın, kendi birimlerinin yasal çerçeveler içerisinde yerine getirmek için dün olduğu gibi bugün de gayret edeceklerini kaydetti.
Batıda ne yapıyorlarsa doğuda da aynısı yaptıklarını ifade eden Aydın, sözlerini şöyle tamamladı:
"Coğrafya ayrımı yapmak gibi bir durumumuz yoktur. Ama sektörün bazı bankalarının şubeleri orada olmayabiliyor. Batıda da olmayabiliyor. Bu orada olmadığımız anlamına gelmiyor. Türkiye'de 50 küsur banka var. Çok sayıda bankamız bahsettiğiniz bölgelerde görev yapıyor, benim genel müdürü olduğum banka da orada görev yapıyor. Hemen yanımda oturan Adnan Bey'in bankası da orada. Biz İstanbul'da hangi kredilendirmeyi yapıyorsak, o coğrafyada da benzer kredilendirmeyi yapıyoruz. Hatırlarsanız 6 ay önce oralarda farklı olaylar olduğu halde, bizim şubelerimiz de bölgelerimiz de 7 gün 24 saat çalışmaya devam etti, bundan sonra da devam edecek. İstanbul'dan aldığımız payla, bahsettiğiniz bölgeden aldığımız payı mukayese ederseniz, bizim o bölgedeki payımız İstanbul'dan daha yüksek."
TBB Yönetim Kurulu Başkanvekili Ümit Leblebici ise kur seviyesinin kredi maliyetlerine yansımasına ilişkin soru üzerine, "Kur seviyesi ile maliyetler arasında kolerasyon birebir değil. O nedenle kur seviyesinden bağımsız bakmak lazım. Maliyetlerimizi artıran, genel olarak global ekonomideki değişmeler, Fed'in faiz artırımı gibi. Bunlar zaten ülkelerin de maliyetlerini de artırır. Bugüne kadar Moody's'in not indiriminden sonra diğer piyasalardan çok da ayrışmadığımızı görüyoruz. Bir süre daha böyle devam eder." ifadelerini kullandı.