Mercedes'in 'Krank Mili'ni Konya'ya Taşıdı, 70 Ülkeye İhracat Yapıyor
Konyalı Yakup Küçük, 10 Yaşında Rektefiyeciye Çırak Verildi, Usta Oldu, Dükkan Açtı. 1987'de de Krank Mili Yokluğuna İsyan Edip Üretime Başladı. Berlin'deki Mercedes Krank Mili Hattını İhaleye Girerek 1999'da Aldı, 2001'de Konya'ya Taşıdı. Küçük'ün Fabrikası, Bu Yıl 40 Bin Adet Krank Mili Üretip Yarısını 70 Ülkeye Satacak.
Konyalı Yakup Küçük, 10 yaşında rektefiyeciye çırak verildi, usta oldu, dükkan açtı. 1987’de de krank mili yokluğuna isyan edip üretime başladı. Berlin’deki Mercedes krank mili hattını ihaleye girerek 1999’da aldı, 2001’de Konya’ya taşıdı. Küçük’ün fabrikası, bu yıl 40 bin adet krank mili üretip yarısını 70 ülkeye satacak.
KONYA’da çiftçi bir ailenin çocuğu olarak hayata atılan Yakup Küçük, 1975’te 10 yaşındayken çırak olarak girdiği rektefiyecinin (motor yenilemeci) yanında sebat edip usta oldu, akşam okuluna giderek de ortaokulu bitirdi. Askerden sonra kendi atölyesini açan Yakup Küçük, tamir için gelen otomobillerin kırık krank millerinin yerine piyasada yeni ya da çıkma krank mili bulmakta zorluk çektikleri bir dönemde 1987’de günde bir iki tane olmak üzere krank mili üretmeye başladı. Küçük şu anda Konya’da 21 bin metrekare alanda 161 kişi çalıştıran ve krank mili üretiminde dünya çapında iddialı olan fabrikanın sahibi. Yakup Küçük girişimcilik öyküsünü anlatmaya şöyle başlıyor: "Babam dünya iyisi bir insan. Çiftçilikle hayvancılıkla geçinirdik ve usta olunca da bana ilk işyerimi o açtı. Krank mili üretmeye başladıktan sonra da kardeşim Hasan ile bana elinden gelen desteği verdi. En büyük şansımız böyle bir babamız olması."
KRANK MİLİ YOK, ÜRETELİM: Genmot Genel Motor Standart Krank Şaft Endüstri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin (Genmot) sahibi Yakup Küçük, rektefiye ustası olarak tamirhane işletirken krank mili sorunuyla boğuştuğunu söylüyor şöyle devam ediyor: "Biz motoru söküyoruz, ya yatak sarmış ya da krank mili kırılmış. Motoru yapmak için krank mili arıyoruz piyasada yok. Çıkma arıyoruz onu da bulamıyoruz. Bir gün üç tane otomobil geldi ve üçüne de krank mili bulamadım. O anda ’hadi bu mili kendimiz yapalım’ dedik ve kalıbını çıkarıp tamirhanemizde imalata başladık. Günde bir iki tane yapmaya başladık. Sonra baktık ki talep yüksek hemen ikinci el makineler aldık. Zafer Sanayi’de 360 metrekareye kadar yayıldık. 1995’in 5’inci ayının 15’inde İkinci Organize Sanayi’de 5 bin metrekarelik bir fabrika binasını 600 bin marka alıp oraya taşındık."
ALMANYA’DAKİ ARKADAŞ: Krank mili imalatı büyüyen Yakup Küçük, artık İstanbul’daki ve Almanya’daki fuarlara katılmaya başlar. 1996’da da Frankfurt Outomecanica Fuarı’nda Hakan Dalkıran ile tanışır. Hakan, "Almanya’da çok iyi durumda fabrikalar var satılıyor, ikinci el makine istermisin" der. Hakan ile alışveriş ve dostluk başlar. 1999’da, Yakup’a daha önce Almanya’dan ikinci el makine aldığı bir firmadan bir email gelir. Email’de "Satılık bir fabrika var makine parkını almak ister misiniz?" sorulur. Yakup Küçük, Hakan’ı arar ve konuyu anlatır. Hakan "Atla gel, bakalım" der.
MERCEDES’İN FABRİKASINI ALMAK: Yakup Küçük şöyle devam ediyor: "Hakan ile birlikte gittik. Fabrika 10 bin metrekarelik bir üretim tesisi ve Mercedes’e yılda 300 bin adet dizel krank yapıyor. Hakan ’al’ dedi. İhaleye girdik de 12 ülkeden firmalarla yarıştık, aldık. Mercedes’te Türk dostu bir Alman kadın da bize destek verdi. Sevinçle yurda döndüm. Ancak, bizim bürokrasiyi aşmak imkansızmış. 2001 yılına kadar Hazine’den teşvik belgesini alamadım. Konya’dan kim gelse ’yeşil sermaye’ diye bakıyorlardı. Bana bir türlü izin vermiyorlardı."
Müsteşar Tüzmen, 10 dakikada çözdü, fabrika Konya’ya geldi
YAKUP Küçük, Berlin’de zaferle çıktığı ihaleden sonra 2 yıl boyunca makineleri Konya’ya getirebilmek için uğraşmış. Almanlar da duruma şaşmışlar. Dizel araçlara talep artınca hattı tekrar devreye almak için anlaşmışlar. Bu süre de dolmuş ve sonunda "Makineleri alamıyorsanız Hindistan’a gidecek" denmiş. Yakup Küçük, şöyle devam ediyor: "Yıl 2001 ve artık son çareleri arıyorum. Daha önce bir CNR Fuarı’nda Ceyda Erem sorunu bildiği için bana ’Seni Dış Ticaret Müsteşarı Kürşad Tüzmen ile tanıştırayım, sorununu bir tek o çözer’ demişti ve beni Kürşad Bey ile tanıştırmıştı. Kürşad Bey de bana ’Ne zaman istersen gel’ demişti. Ben son çare Ankara’da Hazine binasına gittim. Bürokratlar yine geri çevirdiler. Dışarı çıktım artık ağlıyorum. O anda Kürşad Bey’in kartını çıkardım ve ’bir de ona gideyim’ diye içeri daldım. Sekreterlerle, danışmanlarla konuşurken, Kürşad Tüzmen kapıyı açtı ve çıktı. Beni dinledi; ’Mercedes’in fabrikasını aldım ama getiremiyorum’ dedim. İçeri aldı, birkaç telefon görüşmesi yaptı ve 10 dakikada teşvik yazısı çıktı, imzalar atıldı. Almanya’ya gittim. 3 ay gece gündüz makine söktük ve 80 TIR’a yükleyip Konya’ya getirdik."