Küresel ekonomi Trump'ın ikinci döneminde korumacılık ve belirsizlikle karşı karşıya
SEVGİ CEREN GÖKKOYUN/DİLARA ZENGİN - ABD'nin 47. Başkanı seçilen Donald Trump'ın "Önce Amerika" yaklaşımıyla uygulayacağı korumacı politikaların, küresel ekonomideki belirsizlikleri artırabileceği değerlendiriliyor.
SEVGİ CEREN GÖKKOYUN/DİLARA ZENGİN - ABD'nin 47. Başkanı seçilen Donald Trump'ın "Önce Amerika" yaklaşımıyla uygulayacağı korumacı politikaların, küresel ekonomideki belirsizlikleri artırabileceği değerlendiriliyor.
İlk kez 2016'da ABD Başkanı seçilen Trump, başkanlığının son aylarında dünyayı etkisi altına alan Kovid-19 salgınının gölgesinde girdiği 2020 başkanlık seçimlerini kaybetmişti.
Associated Press'in (AP) yayımladığı resmi olmayan verilere göre, Cumhuriyetçilerin adayı olarak bu yıl başkanlık için yarışan Trump, seçilmesi için gereken 270 delege sayısını aştı.
Böylece Trump, Demokrat rakibi Kamala Harris'i geride bırakarak 4 yıl aradan sonra sandıktan yeniden zaferle çıkarken, 20 Ocak 2025'te başkanlık koltuğuna oturacak.
ABD'nin 47. Başkanı seçilen Trump'ın ekonomi politikalarının, ABD'nin yanı sıra küresel ekonomi üzerinde de önemli etkilere sahip olması bekleniyor.
Trump'ın ikinci başkanlık döneminin, kısa vadede ABD'nin ekonomik büyümesine olumlu katkı sunması beklense de küresel ekonomide belirsizliği artırabileceği değerlendiriliyor.
Trump'ın ilk dönemindekine benzer politikalar benimsemesi bekleniyor
İlk başkanlık döneminde şirketler için vergi indirimleri yapması ve regülasyonları azaltmasıyla dikkati çeken Trump, ikinci döneminde de benzer politikalar izlemeyi hedefliyor.
ABD'nin seçilmiş başkanı, federal kurumlar vergisi oranını yüzde 21'den yüzde 15'e düşürmenin yanı sıra bahşişler, Sosyal Güvenlik yardımları ve fazla mesai ücreti üzerindeki federal vergileri ortadan kaldırmayı planlıyor.
Bu adımların şirketlerin karlarını artıracağı ve aynı zamanda ekonomiye canlılık getirebileceği öngörülürken, bu tür vergi indirimlerinin bütçe açığı ve enflasyonu artırma riski taşıdığı belirtiliyor.
Ticarette tarifelerin artacağı öngörülüyor
"Önce Amerika" yaklaşımıyla bilinen Trump'ın ilk döneminde başlattığı Çin ile ticaret savaşlarını yeniden canlandırması bekleniyor.
Sözlükteki en sevdiği kelimenin "tarife" olduğunu belirten Trump, ABD'nin çıkarlarını desteklemek için ticarette korumacı bir duruş sergilemeye devam ediyor.
Başkanlık koltuğunda oturduğu 2018'de Çin'den ithal edilen ürünlere tarife uygulayan ve ABD'nin müttefikleri de dahil diğer ülkelerden ithal edilen çelik ve alüminyuma ilave gümrük vergileri getiren Trump, ek tarifeler uygulayacağının sinyalini veriyor.
ABD'nin seçilmiş başkanı, gümrük vergilerinin Amerikan üretimini artıracağını, istihdam yaratacağını ve vergi indirimlerini finanse etmek için ek gelir sağlayacağını öne sürüyor.
Çin'e uygulanan gümrük vergilerinde muhtemel artışların iki ülke arasında ekonomik gerilimi yükseltebileceği ve küresel ticaret dengelerini bozabileceği bundan da özellikle teknoloji ve imalat sektörlerinin etkileneceği öngörülüyor.
Trump'ın Avrupa Birliğine yönelik de sert ticaret politikaları uygulaması beklenirken, bunun ABD ile Avrupa arasındaki ticari ilişkileri zora sokabileceği ve bölge ekonomisini olumsuz etkileyebileceği belirtiliyor.
Korumacı politikaların uygulanması gelişmekte olan ülkeler için de zorlu bir döneme işaret ederken, ABD'nin ithalatı azaltma yönünde adımlar atmasının bu ülkelere sermaye akışını yavaşlatabileceği ve küresel büyüme üzerinde baskı yaratabileceği öngörülüyor.
Piyasa araştırmaları, Trump'ın gümrük vergisi planının ABD'li tüketicilerin harcama gücünü yıllık 78 milyar dolara kadar azaltabileceğini ortaya koyuyor.
Enerjide fosil yakıtlara dönüş ihtimali öne çıkıyor
Mevcut Başkan Joe Biden yönetiminin iklim değişikliğiyle mücadele politikalarını "yeşil yeni bir aldatmaca" olarak değerlendiren Trump'ın petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıt endüstrisine olan desteği dikkati çekiyor.
Temiz enerji politikalarının çoğuna karşı çıkan Trump, düzenlemeler ve uluslararası anlaşmaların ise enerji üretimini engellediğini ve enflasyonu artırdığını savunuyor.
Trump, ilk başkanlık döneminde olduğu gibi ABD'yi Paris İklim Anlaşması'ndan çıkarmayı planlıyor.
Fosil yakıtları destekleyen politikalara geri dönülmesinin ABD'nin enerji maliyetlerini düşürebileceği ve enerji sektöründe istihdamı artırabileceği değerlendiriliyor. Ancak yenilenebilir enerji yatırımlarının sekteye uğrama riski bulunuyor.
Uygun fiyatlı konut planı uzun vadede riskler barındırıyor
Trump, konut piyasasında ise fiyatları daha uygun hale getirmeyi planlarken, maliyetleri artıran düzenlemelerden kurtularak ve büyük ölçekli konut inşaatı için bazı federal arazileri kullanıma açarak arzı artırmayı hedefliyor.
Kayıt dışı göçmenleri konut maliyetini artırmakla suçlayan Trump, bu sorunu kayıt dışı göçmenleri sınır dışı ederek ve konut kredisi almalarını engelleyerek çözmeyi planlıyor.
Ancak seçilmiş başkan Trump'ın göçmenleri sınır dışı etme planının inşaat sektöründe iş gücünü azaltarak ekonomiyi etkileyebileceği ve uzun vadede daha yüksek konut maliyetlerine yol açabileceği öne sürülüyor.
Trump'ın zaferinin kısa vadede piyasaları canlandırması bekleniyor
Trump'ın yeniden başkan seçilmesinin ilk etapta piyasalarda olumlu bir hava yaratacağı, vergi indirimleri ve teşvik beklentilerinin borsayı destekleyebileceği kaydediliyor.
Ancak uzun vadede, enflasyon endişeleri ve ABD Merkez Bankasının (Fed) faiz indirimlerinin sekteye uğraması ihtimali nedeniyle piyasalarda dalgalanma yaşanabileceği, özellikle teknoloji ve finans sektörlerinin Trump'ın kararlarından doğrudan etkilenebileceği belirtiliyor.
Fed Başkanı'nın göreviyle alay eden Trump, ABD Başkanı'nın Fed'in para politikası kararlarında "söz sahibi" olması gerektiğini düşünüyor.
Öte yandan, ABD'yi "Bitcoin süper gücü" yapma sözü veren Trump'ın zaferinin, kripto para piyasalarına da olumlu yansıması bekleniyor.
Analistler, Trump'ın planladığı ekonomi politikalarını uygulamaya koyması durumunda, tarifelerin enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluşturacağı, vergi kesintilerinin ise büyümeyi teşvik etmesine karşın açıkları artırabileceğini belirtiyor.
"Düşük vergi ve iş dünyası yanlısı ortam beklentisi risk iştahını canlı tutacaktır"
ING'nin Amerika Araştırma Bölgesel Başkanı Padhraic Garvey, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Yakın vadede, daha düşük vergi ve iş dünyası yanlısı bir ortam beklentisi, duyarlılığı nispeten sağlam ve risk iştahını canlı tutacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Uzun zamandır yüksek gelirli hane halklarının tüketici harcamalarındaki büyümenin temel itici gücü olduğunu savunduklarını aktaran Garvey, bu hanelerin gelirlerinin daha fazlasını ellerinde tutmaları halinde bunun harcamaları desteklemeye yardımcı olacağını ifade etti.
Garvey, Trump'ın başkanlığı döneminde orta ve uzun vadeli büyüme beklentilerinin ise daha belirsiz olduğuna dikkati çekerek, "Azalan göç ve zorunlu geri dönüşlerin, özellikle tarım gibi sektörlerde ABD ekonomisi üzerinde önemli bir kısıtlama haline gelebilir." dedi.
ABD'de doğan işçi sayısının azaldığına işaret eden Garvey, istihdam artışının halihazırda ülkede çalışanların yüzde 19,5'ini oluşturan yabancı ülke doğumlu işçilerden geldiğini anlattı.
Garvey, "Eğer yabancı ülke doğumlu iş gücü de azalırsa, bu durum arz tarafında önemli zorluklar yaratarak ücretleri ve enflasyonu artırabilir. Bunun önüne geçmek için verimliliğin önemli ölçüde artması gerekecektir. Ayrıca, ülkede daha az aktif insan olması ekonomik talebin azalması anlamına gelecektir." diye konuştu.
"Artan kısasa kısas ticaret tarifeleri, daha az yatırım ve daha az istihdam anlamına gelebilir"
Trump'ın daha kapsamlı agresif gümrük vergileri uygulama planında ise kapasite kısıtlamaları nedeniyle yurt içinde üretilen ürünlerle hemen ikame edilmesinin daha zor olabileceğini belirten Garvey, şunları kaydetti:
"Sonuç olarak, tüketici harcamalarının tüm faaliyetlerin yüzde 70'ini oluşturduğu bir ekonomide, perakendecilerin kar marjlarına vurulacak darbe ve yüksek enflasyonun hane halkının harcama gücünü erozyona uğratması önemli olabilir. ABD'li üreticiler fiyat açısından daha rekabetçi olacak ve bundan fayda sağlayacaktır ancak birçoğu aynı zamanda ithal bileşenler kullandığından daha yüksek maliyetlerle karşı karşıya kalacaktır ve ABD'de bir üretim tesisi kurmak zaman alacaktır. Ayrıca, yabancı ülkelerden misilleme beklenmelidir ki bu da ABD ihracatçıları ve üreticileri için zorluklar yaratacaktır. Artan kısasa kısas ticaret tarifeleri nedeniyle küresel talebin zayıfladığını görürsek, bu Trump'ın beklediği gibi daha fazla değil daha az yatırım ve daha az istihdam anlamına gelebilir."