Koç: Kutuplaşma Yerine Birlik Olalım, Ekonomiye Yeni Bir Ruh Verelim
Türkiye'nin Önünde Zorlu Bir Dönem Olduğunu Söyleyen Tüsiad Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç, "Gün, Suni Kutuplaşma ve Gerginlikler Yaratmak Yerine, Ülkemizin ve Bireylerin Refahını Artıracak Ekonomik, Sosyal Politikalar Çevresinde Kenetlenme Günüdür" Dedi.
Türkiye’nin önünde zorlu bir dönem olduğunu söyleyen TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç, "Gün, suni kutuplaşma ve gerginlikler yaratmak yerine, ülkemizin ve bireylerin refahını artıracak ekonomik, sosyal politikalar çevresinde kenetlenme günüdür" dedi.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mustafa Koç, Türkiye’nin önünde gerçekten zorlu bir dönem olduğunu ve bu dönemin ancak AB sürecine kuvvetli asılarak, ekonomiyi yapısal olarak dönüştürerek aşılabileceğini söyledi. Türkiye toplumunun mutabakatını sağlamış yeni bir ekonomik programa ihtiyaç olduğunu belirten Koç, "Türkiye dar gündemli ve kutuplaştırıcı siyasetler yüzünden geçmişte çok zaman kaybetti. Buna artık müsaade etmemek lazım. Gün birlik olma günüdür. Suni kutuplaşmalar ve gerginlikler yaratmak yerine, ülkemizin ve tüm bireylerin refahını arttıracak ekonomik ve sosyal politikalar çevresinde kenetlenme günüdür" dedi. Koç, "Küresel konjonktürdeki gelişmeler rahat bir 2008 geçiremeyeceğimizi söylüyor. Ekonomimizin kendi iç dinamikleri de 2008 için uyarı işaretleri veriyor. Türkiye ekonomisine yeni bir ruh ve yeni bir ivme kazandırmalıyız" diye konuştu.
2007’DE HASAR ALMADIK: TÜSİAD’ın 38. Genel Kurul toplantısında konuşan Mustafa Koç, Türkiye’nin 2007 yılını çifte seçim ortamının yarattığı gerginlik ve ekonomideki kırılganlığa rağmen korkulan ölçüde hasar almadan kapattığını, 2008’e bakıldığında ise en başta gelen kaygının kuşkusuz ekonomi olduğunu söyledi. Anayasa, AB ile ilişkiler ve bölgedeki gelişmelerin de 2008’in diğer önemli gündem maddeleri olduğunu ifade eden Koç, "Kuşkusuz tüm bu gündem maddeleri hem birbiriyle hem de ekonomiyle ilişkili. Ekonomiyle ilgili kaygılarımız bir yandan uluslararası gelişmelerden, bir yandan da ekonomimizin mevcut durumundan kaynaklanıyor. Küresel konjonktürdeki gelişmeler, rahat bir 2008 geçiremeyeceğimizi söylüyor" dedi.
YENİ BİR RUH KAZANDIRMALI: İçerden ve dışardan gelen bu baskıları aşabilmek için ekonominin uzun vadeli bir perspektifle yeniden yapılandırılması gerektiğini vurgulayan Koç, şunları söyledi: "Bunu sağlayabilmek için, geleceğin dünyasını iyi analiz eden, daha fazla katma değer üreten, dış talep ve kaynaklardan daha fazla pay almamızı sağlayacak, göreceli üstünlüklerimizi iyi kullanan, yeni bir strateji ve uygulama programı yapmak zorundayız. Türkiye ekonomisine yeni bir ruh ve yeni bir ivme kazandırmalıyız. Önümüzdeki veriler, bugün böyle bir hamle yapmazsak, yarışta ciddi biçimde geri kalabileceğimizi gösteriyor."
YÜKSEK BÜYÜMENİN MALİYETİ ARTABİLİR: ABD başta olmak üzere, finansal piyasalardaki çalkantının Türkiye de dahil tüm piyasalara yayıldığını hatırlatan Koç, Mortgage krizi dolayısıyla küresel finans piyasalarında daralma, ABD, Avrupa ve Japonya’nın büyümesinde yavaşlama beklenirken, artan petrol fiyatlarının gerileyeceğine dair ise herhangi bir işaret bulunmadığını dile getirdi. Gelişmekte olan ülkelerin ihracat ve yabancı sermayeyi çekme rekabetinin her geçen gün sertleştiğine dikkat çeken Koç, böyle bir ortamda, yatırıma, istihdama, yüksek büyüme hızına ihtiyacı olan Türkiye’nin küresel fonlara erişiminde, yabancı sermayeyi çekmesinde, ihracat yoluyla kaynak yaratmasında sıkıntı olabileceği, yüksek büyümenin maliyetinin geçmiş yıllara oranla çok artabileceği uyarısında bulundu.
AB’yi istemeyen, AB’nin yaşam tarzını istiyor
TÜRK halkının bilinçaltında AB üyeliğine ’evet’ dediğini belirten Mustafa Koç şöyle konuştu: "Bunu test etmek kolay. AB’yi istemiyorum diyen birine, nasıl bir hayat istediğini sorun. Size AB ülkelerindeki ya da batılı gelişmiş ülkelerdeki yaşam biçimini tarif eder. Yaşadığımız bir güvensizlik ve küskünlük. Bu da siyasal liderlik ve etkili bir iç iletişimle aşılabilecek bir konudur."
AB üyeliği, kilitleri açacak anahtardır
"Türkİye’nin önünde çözüm bekleyen sorunların en önemli özelliğinin birbirlerinin içine geçmiş olmalarıdır. Bu yüzden aynı anahtarla birden fazla kilidi açmak mümkündür" diyen Koç, bu anahtarların belki de en önemlisinin Türkiye’nin AB’ye tam üyelik süreci olduğunun altını çizdi. Koç, zaman zaman bazı kesimlerde nükseden "AB’ye alternatif arama" çabalarının "meseleyi derinlemesine kavramamaktan" kaynaklandığını savunarak, Türkiye’nin Balkanlar, Karadeniz ülkeleri, Ortadoğu ve Kafkaslar, Orta Asya, Hindistan ve Çin ile olan kültürel ve ticari ilişkilerinin reddedilemeyeceğini ancak sadece ekonomik açıdan bile bu ülkelerin AB’ye alternatif olamayacağını kaydetti.
Ekonomi gündemin en üst sırasına yerleştirilmeli
SORUNLARIN çözümü için her şeyden önce ekonomiyi gündemin en üst sırasına, toplum hayatının odağına yerleştirmeye ihtiyaç olduğunu belirten Rahmi Koç, farklı toplumsal kesimler arasında bir uzlaşma sağlamanın, liderlik ve iletişimle tüm toplumu seferber etmenin önemine değindi. Koç, bunların ancak huzurlu bir siyasal ortam içinde gerçekleştirilebileceğine işaret ederek şöyle konuştu: "Dikkatleri dağıtacak, toplum içinde kutuplaşmalar, gerginlikler yaratacak siyasi tavırlardan uzak durmak şart. Yasama ve yürütmede toplumsal mutabakat sağlanmasına özen gösterilmesi huzur ortamının tesisi için hayati önem taşıyor."
Mustafa Koç, "Doğru bir eksende sürdürülecek sağlıklı tartışmalar sonunda çağdaş bir Anayasa’ya kavuşmak, ülkemiz için bir atılımın zemini olabilir" diyerek şunları söyledi: "Ancak bunun için yeni Anayasa’yı toplumsal huzurun sağlanmasının bir platformu haline getirmek gerekir. Yeni anayasa asla yeni endişelerin kaynağı olmamalıdır. Eğer laik, demokratik cumhuriyetimizi, temel ilkelerini koruyarak daha ileri götürme amacıyla bu değişikliği yapıyorsak, yeni Anayasa’nın ruhu her yönüyle Türkiye’nin çağdaş batı toplumları yönündeki ilerlemesini yansıtır durumda olmalıdır."
2008 için uyarı işaretleri var
MUSTAFA Koç, ekonominin kendi iç dinamiklerinin de 2008 için uyarı işaretleri verdiğini belirterek, 2007 yılında hızlı büyüme, düşük enflasyon dengesinin korunmasında güçlük çekildiğinin ortaya çıktığını, enflasyonda tek haneli rakamlara alışmakla birlikte hedefin iki katından fazlasının görüldüğünü hatırlattı. Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: "2007 yılı için öngörülmüş olan yüzde 5 büyüme hızının da altında kalacağımız tahmin ediliyor. Cari işlemler açığının büyümesi, dış ticaret açığındaki artış, ihracatta katma değer azalması, yüksek işsizlik. Açıktır ki, 2001 yılının dünya şartlarına göre tasarlanmış olan uyum programı ile sağlayabileceğimiz iyileşmenin sınırına gelmiş durumdayız."
TÜSİAD’a 48 yeni üye katıldı
ÜYELİK için yıllık 17 bin YTL aidat ödeneceği TÜSİAD’a bu yıl 48 yeni üye kabul edildi. TÜSİAD’ın 2007’de 576 olan üye sayısının, 2008’de 583’e çıkarılması hedefleniyor. TÜSİAD üyelerinden Mehmet Murat Ensari, Raşit Özsaruhan, Fuat Süren, Atilla Şenol, Cavit Çıtak ve Vitali Hakko 2007 yılında hayatını kaybetti. TÜSİAD’a katılan 48 yeni üye şöyle: Hakan Akbaş, Mehmet Doğan Atay, Paul Doany, Mehmet Selahattin Hakman, Adnan Nas, Tamer Saka, İlhan İl, Douglas Thomas Kennedy, Eray Yüksek, Murat Aka, Cem Aydın, Özlem Denizmen, Soner Gedik, Muhsin Mengütürk, Semih Yalman, Esel Yıldız Çekin, Aslı Karadeniz, Emin Sazak, Erdem Seçkin, Godefridus Hendrik Vest, Ömer Ali Aydıner, Durmuş Döven, Mustafa Sarp Evliyagil, Levent Eyüboğlu, Hans Otto Nagel, Seymur Tarı, Osman Turgay Durak, Sevin Ergun, İsfendiyar Zülfikari, Ali Tarık Uzun, Kerim Taner, İsmail Hasan Akçakayalıoğlu, Ziya Akkurt, Ferda Besli, İsmet Güral, Cem Mengi, Berrin Önder, Mehmet Torun, Cüneyt Dayıcıoğlu, Sebastian Heinrich Johannes Guth, Selçuk Yorgancıoğlu, Firuzhan Kanatlı, Sarp Turanlıgil, Cemşid Demiroğlu, Bilgün Gürkan, Hüseyin Murat Akın, Bülent Göktuna ve Mehmet Tütüncü.