Kimya Sanayicisi Cari Açığı Düşürmek İçin Kümelenme İstedi
İstanbul Sanayi Odası (İSO) 17. Grup Temel Kimya Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Haluk Erceber, Kimya sanayisinin 29 milyar dolarla Türkiye'nin dış ticaret açığında ikinci büyük paya sahip olduğunu belirterek, "Bu açığın gelecekte 80-90 milyar dolara çıkmasından endişe ediyoruz.
İstanbul Sanayi Odası (İSO) 17. Grup Temel Kimya Sanayi Meslek Komitesi Başkanı Haluk Erceber, Kimya sanayisinin 29 milyar dolarla Türkiye'nin dış ticaret açığında ikinci büyük paya sahip olduğunu belirterek, "Bu açığın gelecekte 80-90 milyar dolara çıkmasından endişe ediyoruz. Bunun panzehiri kimyada kümelenme modelidir" dedi.
İSO'nun, kimya sanayisi meslek komiteleri ve sivil toplum kuruluşlarının katkılarıyla oluşturulan "Kimyasallar ve Kimyasal Ürünleri İmalatı Sanayi Sektör Raporu" açıklandı.
Rapora ilişkin toplantıda, moderatörlüğünü İSO Danışmanı Can Fuat Gürlesel'in yaptığı bir panel düzenlendi. Panelde konuşan Haluk Erceber, tüm sanayi dallarına hammadde ve ara madde sağlaması nedeniyle "olmazsa olmaz" bir özelliği bulunan kimya sanayisinin, Türkiye'nin dış ticaret açığında ikinci büyük paya sahip olduğunu ifade etti.
Sektörün dış ticaret açığına katkısının şu anda 29 milyar dolara çıktığına dikkati çeken Erceber, şunları kaydetti:
"Çünkü Türkiye kimya sektöründe ithalatı ardına kadar açtı. Bu açığın gelecekte 80-90 milyar dolarlara çıkmasından endişe ediyoruz. Bu durumun panzehiri kümelenmedir. Ancak Türkiye'de kimya alanında kümelenme yok. Ekonomisi güçlü ülkelerden ve bu alanda yılda 200 milyar doların üzerinde ihracat yapan Almanya'da 50'den fazla kümelenme var. Türkiye'nin pazar odaklı kümelenme kurması gerektiği ortada. Uygulamaya geçmek ve katkılarını görmek lazım. Kümelenme olsaydı sektörün cari açığa katkısı 29 milyar dolardan 12 milyar dolara düşerdi."
İSO 18. Grup Boya, Vernik, Reçine ve Çeşitli Kimya Sanayi Meslek Komitesi Üyesi Adil Pelister, mevzuatlara takılan kimya sanayisinin şevkinin kırıldığını belirterek, "Yatırımlarda KKDF kalkmalı ve teşvikler verilmeli. Rantı önleyen, üretimi artıran tedbirler alınmalı" önerisinde bulundu.
Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Timur Erk ise Türkiye'nin gelişmesinin kimya sanayisinin gelişmesine bağlı olduğunu belirterek, "Kimya sanayisi gelişmişlik göstergesidir. ABD ve Almanya gibi gelişmek istiyorsak, kimya endüstri bölgeleri ve Ar-Ge, inovasyon merkezleri kurmalıyız. Ayrıca kimya sanayisinin gelişimi için makine ve ekipmanda hibe desteği şart. Tek avantajımız olan genç nüfusu çok iyi eğitmeli ve entelektüel sermayeyi geliştirmeliyiz" ifadelerini kullandı.
Toplantının açılışında konuşan İSO Yönetim Kurulu Üyesi Nahit Kemalbay da kimya sektörünün rekabetçi yapıya kavuşturulması ve ithalatta bağımlılığın azaltması için gerek Ar-Ge, gerekse üretim maliyetleri açısından desteklenmesinin önem taşıdığını dile getirdi.
Sektörün ihracatı 2007-2013 döneminde 2 kat arttı
İSO'nun Kimyasallar ve Kimyasal Ürünleri İmalatı Sanayi Sektör Raporu"na göre, kimya sanayisinin alt sektörlerinden kimyasallar ve kimyasal ürünler imalatı sanayisinin ihracatı 2007'de 2,9 milyar dolarken, 2013'te iki kat artarak 6 milyar dolara yükseldi.
Sektörün toplam ihracat içindeki payı ise yaklaşık yüzde 4'e çıktı. İhracat birim değeri yüzde 66 artan sektör, imalat sanayisi ortalama değer artışını 8 puan geçti. Sektörün 2013 yılında ithalatı 25 milyar dolar, toplam Türkiye ithalatındaki payı da yaklaşık yüzde 10 olarak gerçekleşti.
Tüm sanayi dallarına hammadde ve ara ürün üreterek ekonominin gelişmesine katkıda bulunan Türkiye kimya sanayinin 2023 yılında 17 milyar dolar ihracat hedeflediği belirtilen raporda, bu hedefe ulaşmak için hammadde ve ara malı üretim kapasitesinin artırılması, yüksek katma değerli ürün üretimi ve sanayinin kümelenmesi gibi tedbirler alınması gerektiği ifade edildi.
Üretim değeri 2012 yılı itibariyle 125 milyar lira olan Türkiye kimya sanayisinin dört alt sektöründen biri olan kimyasallar ve kimyasal ürünler imalatı sanayisinde, 2012 yılı itibariyle girişim sayısı 3 bin 660, istihdam sayısı 62 bin 483, yaratılan katma değer 5,9 milyar lira olarak gerçekleşti. Sektörün üretim değeri 2006-2012 döneminde iki katı artarak 35,2 milyar liraya ulaştı.
Kimyasallar ve kimyasal ürünler imalatı sanayisinin alt sektörlerinde boya sanayisi, hem yüzde 18'lik oranla en yüksek katma değeri hem de yüzde 20 payla en yüksek üretim değerini gerçekleştirdi. Alt sektörlerde en yüksek yatırımı da yüzde 28,1 payla temizlik ürünleri alt sanayisi yaptı.
- Türkiye'nin en güçlü yönü, ileri teknoloji kullanımı
Raporda Türkiye'nin güçlü yönleri arasında üretimde ileri teknoloji kullanımı ve üretim çeşitliliğinin yüksek olması sayılırken, hammadde ve ara malı kullanımında yurt dışına bağımlı olması da zayıf yönü olarak öne çıktı.
Dünya kimyasallar ve kimyasal ürünler ihracatındaki payı yüzde 0,5 olan Türkiye'de sektör 2013 yılında en çok ihracatı 443 milyon dolarla Irak'a gerçekleştirirken, bu ülkeyi 359 milyon dolarla İran ve 351 milyon dolarla Çin takip etti. En büyük ithalatçı ülkeler ise Çin, ABD ve Almanya oldu.
Sektörde en çok ihraç edilen ürün, 890 milyon dolarla inorganik kimyasal ürünler ile organik ve inorganik bileşenler oldu. Bunu 457 milyon dolarla sabunlar ve 361 milyon dolarla yıkama ve temizleme ürünleri izledi.
Türkiye'nin petrol ve doğalgaz rezervlerinin yeterli olmaması ve yeterli bir petrokimya üretim kapasitesine sahip olunmaması nedeniyle kimyada ithalata bağımlılığın devam ettiği belirtilen raporda, Türkiye kimyasallar ve kimyasal ürünler imalatı sanayisinde belirlenen 12 stratejik hedef şöyle sıralandı:
"Hammadde ve ara malı üretim kapasitesinin artırılması. Organize ihtisas sanayi bölgeleri kurulması ve kümelenme. Küresel ölçekte liman ve alt yapı sağlanması. Yüksek katma değerli ürünlerin üretimi. Enerji maliyetlerinin düşürülmesi, çevre yatırımları ve harcamalarının desteklenmesi. Araştırma geliştirme faaliyetlerinin artırılması. AB mevzuatına uyum çerçevesinde firmaların teknik ve mali olarak desteklenmesi. 2023 yılında 17 milyar dolar ihracat yapılması. Yatırım teşviklerinin iyileştirilmesi ve yatırım finansman olanaklarının artırılması. Sektör üzerindeki dolaylı ve dolaysız vergi yükünün azaltılması. Nitelikli insan kaynakları yetiştirilmesi. Test, ölçme, sınıflandırma ve belgelendirme için akredite kurumlar ve laboratuvarların varlığı."