Haberler
İstanbul'daki aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedeni bulundu

Aile katliamında 3 kişinin daha cansız bedenine ulaşıldı

Olay iddia: 7 kişiyi öldürüp intihar eden cani 'Karım beni aldatıyor' demiş

7 kişiyi öldüren cani tek bir cümle sarf edip silahına sarılmış

CHP'li Karabat'tan gündem yaratacak iddia: 200 TL'ye tüm kimlik bilgileriniz satılık

CHP'li isim video paylaşıp skandal bir iddiada bulundu

Görüntü Türkiye'den! Yolun ortasında donan at, kaskatı kesildi

At donduran soğuk

Kemal Derviş, Yaşar Üniversitesinde Konuştu

Haberler
Haberler
Twitter'da Paylaş Facebook'da Paylaş WhatsApp'da Paylaş

Ekonomiden Sorumlu Devlet Eski Bakanı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı (2005-2009) Kemal Derviş, Yaşar Üniversitesi’nin konuğu oldu.

Ekonomiden Sorumlu Devlet Eski Bakanı ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı (2005-2009) Kemal Derviş, Yaşar Üniversitesi'nin konuğu oldu. "Ekonomik Büyüme Konusunda Yeni Teorik ve Uygulamaya Dönük Tartışmalar" konulu konferansa katılan Devlet Eski Bakanı Kemal Derviş konuşmasına başlarken Soma faciasında hayatını kaybedenleri andı. Bir toplumun mutluluğunun yalnızca kalkınmaya bağlı olmadığını ifade eden Derviş, şöyle konuştu: "Büyüme ve kalkınmayı kişi başına düşen gelir olarak düşünürüz. Ama bir toplumun topluluğu pek çok şeye bağlıdır, özgürlük gibi. Milli gelirimiz ne olursa olsun, kalkınma konusunda daha çok yol kat etmek gerektiğini düşünüyorum."

KRİZDE ÖZELLEŞTİRMEYE KARŞIYDIM

2001 yılında Ekonomiden Sorumlu Bakan olduğu tarihte IMF ve G7 ülkelerinden destek almak üzere yola çıktığını belirten Kemal Derviş, dönemin ABD Hazine Bakanı ile yaşadığı diyalogu ilk kez paylaştı. Özelleştirmeye ılımlı bir perspektiften baktığını belirten Derviş, şunları anlattı:

"İlk kez bakan olduktan sonra IMF ve G7 ülkelerinden destek almak için yola çıktım. Berlin ve Fransa'da çok destek gördüm sonra ABD'ye geldim ve Başkan Bush'un Hazine Bakanı beni çok soğuk karşıladı. Bana, 'Yine Türkiye olarak para mı istiyorsunuz, 6 ayda bir para istiyorsunuz' demişti. Ben de 'Bizim vaziyetimiz kötü sizden para istemiyoruz ama IMF'nin kredilerine ihtiyacımız var' dedim. Bu konular için müzakere etmeye geldik dedi. Kendisi 'krediye hiç gerek yok' dedi. Eğer bilmiyorsanız 'özelleştirme konusunda size yardımcı olayım' dedi."

DEVLET MALINI SATMAM

Derviş, özelleştirmeye ılımlı baktığını belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama özelleştirirken satacaksınız, piyasa ne verirse o fiyata satacaksınız. Biz bu kadar ucuza satmayız diye bir tutum içine girerseniz o zaman hiçbir şeyi başaramazsınız. Ben de 'siz öyle düşünebilirsiniz ama ben böyle düşünmüyorum' dedim. Şu anki kriz anındaki müthiş düşmüş devlet malını kimseye satmam dedi. Ancak Türkiye'deki piyasalara güven döndüğünde, Türkiye'ye iyi teknoloji, iyi bilgi ve yönetim getiren yabancı sermayeye geldiğinde kabul ederiz demiştim. Bir yıl sonra bizim programımız uygulanmış ve kısmen başarılı olunca sayın bakan 'ben galiba haksızmışım' demişti. Ben özelleştirmeye ılımlı bir perspektiften bakıyorum. Özel sektöre Türkiye'de de elbette şiddetle ihtiyaç var."

CARİ AÇIK VERMEDEN BÜYÜYEMİYORUZ

Türkiye'nin gerekli büyümeyi bir türlü gerçekleştiremediğine değinen Derviş, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ülkemiz, gerekli büyümeyi bir türlü gerçekleştiremedi. Büyüme oranlarına baktığımız zaman Türkiye'nin, Doğu Asya'nın oldukça gerisinde kaldığını görüyoruz. İlk etken iç tasarruf oranının düşük olması. Özlediğimiz refah seviyesine ulaşmak ve istihdam sorununa köklü bir çözüm bulmak için yüzde 6 ile 7 arasında sürdürülebilir büyüme hedefini tutturmamız gerekiyor. Ama tasarruf ve makro ekonomi eksikliğinden dolayı bir türlü büyüyemiyoruz. Türkiye, cari açık vermeden büyüyemiyor."

TASARRUF ARTMALI

Türkiye'de tasarrufun 14'lerden yüzde 20'ye çıkması gerektiğinin altını çizen Derviş, sözlerine şöyle devam etti:

"Aslında garip bir durum karşısındayız. Çok dinamik, çok çare üreten ve çok büyüme potansiyeli olan bir toplumuz aslında. Fakat nedense tasarruf edemeyen tasarruf edemeyince de aşırı dış sermayeye bağlı bir ülkeyiz. Eskiden cari açık yüksekse krizle büyümeyi indirirdik. Şimdi bilinçli indiriyoruz. Ancak esas sorunu halledemiyoruz. Çünkü büyümeyi indirerek cari açığı düzeltmek mümkün değil."

TEKNOLOJİ KITLIĞIN ÜSTESİNDEN GELİR

Kriz reçetesinin her ülke için farklı olacağını belirten Derviş, Türkiye'de ve dünyadaki tarım politikasını da şöyle değerlendirdi:

"Tarım öyle bir şey ki 150 yıl önce bile en gelişmiş ülkelerde nüfusun ancak yüzde 70'i tarım ile ilgilenirdi. Bugün ABD'de nüfusunun ancak yüzde 3'ü tarımla geçiniyor hem de dünyaya ihracat gerçekleştiriyor. Dolayısıyla teknolojinin bu konuda çok şey elde edebileceğini düşünüyorum. Su, belki topraktan daha kıt bir kaynak ve hiç kuşkusuz dikkatli ve iyi kullanmak gerek. Su elde etmek konusunda önümüzdeki dönemlerde ciddi sorunlar var. Deniz suyundan içme suyu elde etme teknolojisi ilerlerse şu anda düşünemeyeceğimiz bir ölçüde yeni bir kaynağa ulaşabiliriz. Yani tarım ve su kıtlığı konusunda kötümser değilim. Teknolojinin bu konuda her şeyi çözebileceğine inanıyorum."

Bakanlık yaptığı dönemde alınan kararların halen Türk ekonomisinde uygulandığını da belirten Derviş, şunları söyledi: "Sürekli kamu açığı veren bir yapıdan sıkı bir maliye politikasına geçerek Türkiye'nin kamu borcunu yüzde 85'lerden yüzde 30'a indirdik. Enflasyon yüzde 40'lardan yüzde 10'lara kadar indi. Bence bu başarılı oldu ve devam etmesi de gerekti. Şu an halen bu politika uygulanıyor." - İZMİR

Kaynak: İhlas Haber Ajansı / Ekonomi
title