İstanbul Sanayi Odası Başkanı Tanıl Küçük Açıklaması
"Sıkıntılı bir dönemde olduğumuz doğrudur."
İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük, küresel ortamdaki durumun ekonomiyi desteklemediğini belirterek,
"Sıkıntılı bir dönemde olduğumuz doğrudur. Ama bu dönemi bir türlü gerçekleştiremediğimiz yapısal reformları yeniden gündeme almak için bir fırsata dönüştürebiliriz. Eğer bunu yapabilirsek, hiç olmazsa 2013 sonrasında hızlı ve sağlıklı büyüme için bir miktar mesafe almış olabiliriz" dedi.
Küçük, İSO'nun 2012 yılı ekim ayı Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, hesaplamalara göre 1923-2011 yılları arasında Türkiye'nin yılda ortalama yüzde 4,7 oranında büyüdüğünü anımsattı.
Bu oran ile Türkiye'nin kendi içinde önemli mesafe katettiğini aktaran Küçük, dünyanın ilk on ekonomisi arasında yer alma hedeflerine ulaşılması için büyümenin daha yüksek ortalamalarla devam ettirilmesi gerektiğini ifade etti.
Hedefin her yıl yüzde 7-8 gibi yüksek oranlarda ve yüksek cari açık gibi yan etkileri en aza indirerek, sağlıklı zeminde olması gerektiğini anlatan Küçük,
"Bilindiği gibi küresel krizin ardından, 2010 ve 2011 büyüme açısından çok başarılı iki yıl olmuştu. 2010'da yüzde 9,2, 2011'de de yüzde 8,5 büyümüştük. Bu iki parlak yılın ardından 2012'de büyümede aynı başarıyı tekrarlayamayacağımız artık kesinleşmiş durumda. Esasen bu sürpriz değil. Hatırlanacağı üzere, 2012'ye ekonomide yavaşlama beklentisi ile girmiştik. Zira, yüksek cari açığa karşı ekonomiyi yavaşlatma yönünde önlemler gündeme gelmişti. Diğer taraftan, Avrupa başta olmak üzere dünyada durum pek iç açıcı değildi ki, halen de öyle" diye konuştu.
-"Dış ticaret açığı ve cari açıkta bir önceki yıla kıyasla önemli bir azalma oldu"-
Türkiye'nin 2012'ye yüzde 4 gibi mütevazi bir hedefle başladığını anımsatan Küçük, büyümenin yılın ilk çeyreğinde yüzde 3,3, ikinci çeyreğinde ise yüzde 2,9 oranlarında gerçekleştiğini hatırlattı. Üçüncü çeyrek verilerinin henüz açıklanmadığına işaret eden Küçük, "Ancak sanayi üretimi verilerine bakarak bir fikir edinmeye çalışacak olursak, üçüncü çeyreğin ilk ayı temmuzda yüzde 3,3 oranında artan sanayi üretimi, ağustosta 32 ay aradan sonra eğilim değiştirerek yüzde 1,5 oranında azaldı. Esasen, 2012'nin başından itibaren sanayi üretimindeki aylık artışlar, çok düşük oranlarda idi" dedi.
En yüksek artışın yüzde 5,9 ile mayıs ayında gerçekleştiğini kaydeden Küçük, düşük oranlarda da olsa artışın devam etmesinin moral açısından önemli olduğunu söyledi.
Göstergelerin üçüncü çeyrek için de daha önceki iki çeyrekte olduğu gibi, yüzde 3'ler civarında bir büyümenin işaretlerini verdiğini kaydeden Küçük, dış ticaret açığı ve cari açıkta bir önceki yıla kıyasla önemli bir azalma olduğunu kaydetti.
Dış ticaret açığı ve cari açıktaki azalmanın, kendi başına düşünüldüğünde olumlu olduğunu dile getiren Küçük, "Ancak bu azalmanın üretim artışında ve büyüme hızında yavaşlama maliyetine elde edilmiş olması, Türkiye ekonomisinin bir kısır döngüsüdür. Bu açıdan baktığımızda, yüzde 4,7'lik ortalamanın bile altında kalacağı öngörülen 2012 ve 2013'ün kayıp hanesine yazılacak olması üzücüdür" ifadelerini kullandı.
-"Konjonktüre teslim olma lüksümüz yok"-
2013-2015 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programa, küresel ekonomideki olumsuzluklar nedeniyle temkinli bir yaklaşımın hakim olduğunun görüldüğünü kaydeden Küçük, 2012'nin potansiyelinin altında da olsa dünyada ve en büyük ihracat pazarında Avrupa'daki durum göz önüne alındığında anlaşılır ve kabul edilebilir bir yıl olarak değerlendirme eğiliminde olduklarını ifade etti.
Ancak diğer taraftan, konjonktüre teslim olma lüksünün olmadığını kaydeden Küçük, sözlerine şöyle devam etti:
"Önemli olan, bundan sonrası için gereken önlemleri alabilmektir. Türkiye ekonomisinde son yıllarda önemli kazanımlar elde edilmiştir. Sıkıntılı konjonktüre rağmen, bu kazanımları korumayı ve daha ileri taşımayı başarabilmeliyiz. Örneğin, yapısal reformları tekrar gündeme alabilmeliyiz. Maalesef, Türkiye uzun süredir yapısal reformları unutmuş görünmekte. Son dönem, krizin ve dünyadaki belirsiz durumun getirdiği aciliyetler nedeniyle bizler de yapısal reformlar konusundaki ısrarımıza eskiye kıyasla biraz ara vermiş olabiliriz. Ancak bu reformlar hala çok önemlidir.
Kayıt dışını kayıt altına alacak bir vergi reformu hala Türkiye'nin temel ihtiyaçlarından biridir. Üretimin ana girdilerinden enerjide maliyetler hala rekabet ettiğimiz pek çok ülkeden yüksektir. Küresel ortamdaki durumun ekonomiyi desteklemediği, sıkıntılı bir dönemde olduğumuz doğrudur ama bu dönemi, bir türlü gerçekleştiremediğimiz yapısal reformları yeniden gündeme almak için bir fırsata dönüştürebiliriz. Eğer bunu yapabilirsek, hiç olmazsa, 2013 sonrasında, hızlı ve sağlıklı büyüme için bir miktar mesafe almış olabiliriz. Son dönemde, ülkemiz, Dünya Ekonomik Forumu'nun 'Küresel Rekabet Gücü Raporu'nda, 16 sıra birden ilerleyerek, 59. sıradan, 43. sıraya yükseldi. Bu son derece sevindirici bir gelişme olmakla birlikte, yerimizin hala gerilerde sayılabileceği gözden kaçmamalıdır. 2012 potansiyelimizin altında bir yıl oldu ama şurası bir gerçek ki kriz karşısında diğer pek çok ülkeye göre, başarılı bir sınav verdik. Hala avantajlı bir konumdayız. Alacağımız ilave önlemlerle, avantajımızı kalıcı başarıya dönüştürebilmeliyiz."
Muhabir: Sümeyye Dalkılınç
Yayıncı: Affan Kulunyar - İSTANBUL