İstanbul Finans Zirvesi
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkan Yardımcısı Ryszard Czarnecki, "Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri haline gelme hedefi zorlu ama hayata geçirilmesi olası bir hedeftir.
Avrupa Parlamentosu (AP) Başkan Yardımcısı Ryszard Czarnecki, " Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri haline gelme hedefi zorlu ama hayata geçirilmesi olası bir hedeftir." dedi.
Czarnecki, Başbakanlık himayelerinde düzenlenen 7. İstanbul Finans Zirvesinin ikinci gününde yaptığı konuşmada, dünyada siyasi, ekonomik ve jeopolitik olarak spesifik bir dönüm noktasından geçildiğini belirterek, değişime gerçekten güçlü bir ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.
Avrupa'nın rolünün hem ekonomik hem de önemli bir uluslararası arena veya merkez olarak avantajının azaldığını ifade eden Czarnecki, şunları söyledi:
"Ancak ülkelerin de rolleri artmıyor. Bir 10-20 yıldır bu durum bu şekilde görünmektedir, bu bakış açısını çok fazla benimsemiyorum ama tamamen reddedemeyiz. Asya'nın rolünün arttığını görüyoruz, özellikle Çin'in ve ileriye dönük olarak Hindistan'ın öneminin artacağını biliyoruz. G20 toplantısı Çin'de yapıldı, Obama ile Putin'in en son bir araya geldiği zirvede, küresel krizlere karşı ortak bir yanıt bulunmaya çalışılıyor. Böyle toplantılar iyidir. Avrupa veya bir blok bunu tek başına gerçekleştiremez ama kesinlikle G20, G7 veya G8'den çok daha etkilidir. Türkiye, gerçekten siyaset, ekonomi, finans anlamında büyük ilerlemeler kaydediyor. Türkiye'nin 2023 yılında dünyanın ilk 10 ekonomisinden biri haline gelme hedefi zorlu ama hayata geçirilmesi olası bir hedeftir."
- "(Sığınmacılar hakkında) Ciddi bir anlaşmaya ihtiyacımız var"
Czarnecki, Avrupa Birliği (AB) içerisinde Türkiye'yi bazı ekonomik ve sosyal farklılıklarla alakalı eleştirenlerin bulunduğuna dikkati çekerek, "Objektif ve dürüst olarak şunları söylemek zorundayım ki farklılıklar AB içerisinde de var. Benim kendi ülkem Polonya da bunlardan biri. Hızlı bir şekilde büyüyen bir nüfus potansiyeli bulanan Türkiye, çok büyük bir avantaja sahip." dedi.
Türkiye'nin AB'ye girdiği zaman belki de nüfusu en fazla ülke olacağını vurgulayan Czarnecki, "Hiç kamuoyuna açıklanmış bir şey değil ama Türkiye'nin AB'ye girişi konusunda en fazla şüphe duyulan noktalardan biri de bu." diye konuştu.
Czarnecki, AB'nin çok büyük bir meydan okuma ve zorlu dönemden geçtiğini anlatarak, "AB büyük bir sığınmacı krizi yaşanmakta, bu kriz boyunca hem Türkiye hem de diğer komşularımızla son derece kuvvetli iş birliğine ihtiyacımız var. Daha etkin diyaloğa ihtiyacımız var. Hatta diyalogdan ziyade AB içerisinde ve dışarıdaki paydaşlarla ciddi anlaşmaya gereksinim duyuluyor." değerlendirmesinde bulundu.
İngiltere'nin Avrupa Birliğinden ayrılmasına da (Brexit) değinen Czarnecki, bunun AB için son derece kötü olacağını, ancak kendisinin Brexit'in gerçekleşmeyeceği fikrinde olduğunu söyledi.
Kalkınma Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Vekili Hayri Maraşlıoğlu ise altyapı yatırımlarının ulaştırma ve lojistik açıdan ivme kazanmasının sadece yurt dışı değil, yurt içi bağlantılı ticareti de kolaylaştırmış olduğuna dikkati çekerek Anadolu'nun önemli ekonomik potansiyel barındıran kentlerinin uluslararası sisteme entegrasyonunun sağlandığını kaydetti.
Türkiye'nin son dönemde yaşadığı olaylara rağmen ekonomik büyümeye devam ettiğinin altını çizen Maraşlıoğlu, bu kadar zor sınavdan geçen başka bir ekonominin bulunmadığını bildirdi.
Maraşlıoğlu, Türkiye'nin kalkınmaya yönelik politikalara devam ettiğini belirterek, iktisadi sermayeyi geliştirirken sosyal sermayeyi de günün şartlarına göre eş zamanlı olarak geliştirmek gerektiğini dile getirdi.
Yapılan yatırımların finansmanının iç kaynaklarla sağlanmasının önemine işaret eden Maraşlıoğlu, tasarrufların artırılmasının ve uzun vadeli araçlara yönlendirilmesinin gerektiğini aktardı.
- "Yeni sukuk türlerinin de ihraç edilebilmesi için çalışmalarımız var"
Zirve kapsamında gerçekleştirilen "Yatırım Bankacılığı ve Sermaye Piyasaları" panelinde konuşan Hazine Müsteşar Yardımcısı Vekili Hayrettin Demircan ise Hazine Müsteşarlığı olarak sukuk piyasasına biraz geç giriş yaptıklarını belirterek, aslında işlem hacmine bakıldığında açılış için tatmin edici rakamlar elde ettiklerini kaydetti.
Gelecek için büyük bir potansiyelin bulunduğunu vurgulayan Demircan, şunları dile getirdi:
"Sukuk ihracı yoluyla daha önce ulaşamadığımız müşteri kitlesine ulaşmış, piyasada derinlik elde etmiş olduk ve ileride sukuk ihracı yapmak isteyen özel sektör firmaları için bir kriter ortaya koymuş olduk. Hazinenin yaptığı sukuk ihraçları sayesinde kendi önlerini görebilme, kendi ihraçlarını yaparken bir kriter kullanabilme imkanı doğdu. Yeni sukuk türlerinin de ihraç edilebilmesi için çalışmalarımız var bu da sektöre yol açıcı çalışma olabilecek.
Projelerin finansmanı anlamında sukuk bir yöntem olarak kullanabilecek. Bugüne kadar yaptığımız ihraçlar sonucunda özel sektörün de bu alanda daha üretken bir şekilde kaynak temini amacıyla kullanabileceği bir araç olarak gündeme gelecek diye düşünüyorum. Ülkemizin potansiyeli açısından sukukların kaynak teminde yerini koruyacağını ve oransal olarak daha fazla miktarda bir sukuk ihracı yapılabileceğini söyleyebiliriz. Özellikle proje finansmanı anlamında Türkiye'de Varlık Fonu ile alakalı çalışma yasalaştı. Belki bundan sonraki süreçte fon kaynak temini açısından da kullanılabilecek bir enstrüman olarak düşünülüyor ama şu anda bunlar konsept aşamasında."
- "Türkiye ekonomisi AAA'dan başka notu hak etmiyor"
Boğaziçi Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Vedat Akgiray, finans piyasalarının birbirine çok entegre olduğunu, dolayısıyla finansın ne olduğunun tekrar sorulmasının önem kazandığını ifade ederek, 20-25 yılda dünyadaki hızlı kalkınmaya bakıldığında insanların refah seviyesinin arttığını, bunun finans ve finansal teknoloji sayesinde olduğunu kaydetti.
Akgiray, "İyi Finans" modeli hakkında bilgi vererek, bu modelin kurulması gerektiğini anlattı.
Çevre, toplum dostu olduğunu kanıtlayan firmaların borsa performansının bile genel ortalamanın üzerinde yer aldığını aktaran Akgiray, "Demek ki burada toplumsal bilinç oluşmaya başladı. İnsanı düşünmeyen finans ya da ekonomik kalkınma modelinin uzun vadede bundan sonra sürdürülebilir olması mümkün değil." dedi.
Akgiray, Varlık Fonu gibi yeni oluşumlar "İyi Finans" ögelerine sahip çıkarsa Türkiye'nin kalkınmasına çok büyük katkıda bulunabileceğini belirterek, birçok ülkeye de örnek olabileceğini söyledi.
Rating'in kendisini rahatsız ettiğini belirten Akgiray, "2013'ten beri Türkiye'nin başına gelenlere bir bakın herhangi bir ülkeyi değil, bölgeyi sarsacak olayların her türlüsü oluyor, Türkiye ekonomisi ayakta, firmalar, bankalar batmadı. Bu kadar büyük felaketler karşısında batmayan bir ekonomi AAA'dan başka notu hak etmiyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Türkiye'de güçlü iş fırsatları var"
Kirchhoff Consult AG Üst Yöneticisi (CEO) Klaus Kirchhoff ise Türk ekonomisinde güçlü iş fırsatlarının bulunduğunu belirterek, şunları anlattı:
"Hala birçok yatırımcı Türkiye'ye yatırım yapmak istiyor veya yatırım yapma niyeti var ama daha fazla istikrar bekliyorlar. Bu insanların cebinde para var ve Türkiye'ye büyük ilgi gösteriyorlar. Ben bu ülkeyi çok seviyorum. Diğer Avrupa ekonomilerinde böyle bir potansiyelin olmadığını biliyorum. Siyasi istikrar bu süreçteki en önemli unsurlardan biridir."
Kirchhoff, yükselen piyasalara yatırım yapan firmaların Türkiye'yi aklında tuttuğunu söyledi.
Khazanah Türkiye Bölgesel Ofisi Yatırımlar Direktörü Zafer Sönmez de Türkiye'nin şu anki denklemi kırması, yeni denklem oluşturması ve bunun için de finansal piyasalara derinlik katması gerektiğini belirtti.
İslami finansmanın Türkiye'de gözardı edildiğini ifade eden Sönmez, bunun üzerinde ciddi çalışılması ve bazı yeteneklerin Türkiye'ye getirilmesi gerektiğini kaydetti.
Sönmez, Türkiye'nin katma değerli olarak yapabileceği konulardan birisinin İslami finansman olduğunu anlatarak, "Potansiyelimiz, demografimiz, hikayemiz var. Osmanlı İmparatorluğunda vakıf toplam bütçenin 3'te 2'sine kadar gelmiş. Biz bu hikayeyi unutmuşuz, bunu tekrardan hatırlamaya çalışıyoruz. Kendi katma değerimize ve neyi daha iyi yapabildiğimize bakarak, piyasayı derinleştirmemiz gerek." dedi.
Turkish Yatırım AŞ Genel Müdürü Berra Doğaner de Türkiye'nin tasarruf tarafında sıkıntısının olduğunu belirterek, bunun artırılması gerektiğini vurguladı.